100

Bir ülkeyi yeniden inşa etmek, geleceğin temellerini atmak, geleceği öngörmek hem de bozulan morallere, yıkılan virane olan gönüllere hayallere rağmen geleceğe umutla baktırmak her zaman göremeyeceğimiz bir Liderlik vasfıdır, tabiri caiz ise yüzyılda bir gelir böylesi akıl.

13 milyon insanımızın içinde bırakın doktoru avukatı mimarı okuma yazma oranı bile çok düşük o zamanlar. Kağıt kalem oynamadan ilim olmadan bilim olmadan kalkınmak zenginleşmek elbette hayal edilemez. Zanaatkâr olmak meslek erbabı olmak çekirdekten yetişmek ayrı bunu akademik bilgi ile güncel tutmak geliştirmek ayrı bir mesele.

Bu arada şirketler de tıpkı devletler gibidir. Bayrak, logo isimler değişebilir. Yeni hedefler planlar çok daha büyükçe iddialı olabilir. Yüz yılda yapılamayan belki on yılda başarılabilir. Bazen de bayrak renk logo kökten değişim yerine ufak revizyona uğrar, küçük dokunuşlar olur. Lakin esas dokunuş yönetim şeklinde olur. Tıpkı bizim devletimiz gibi.. Devlet aynı ama rejim saltanattan Cumhuriyete yükselir.

Şirketler özellikle de kurucusunun tek elinde kalmış kurumsallaşmayan, gelişmiş teknoloji felsefe bilim strateji her ne varsa bunlara ayak uydurmakta zorlanan ama dümeni bırakmayan her kurum batma sürecini hızlandırır.

Bu yüzden de çoğu yazımda altını çizdiğim gibi yönetimin profesyonel kadrolara emanet edilmesi büyük önem arz eder.

Sanayi Devi ya da Kobi fark etmiyor. Bugünün Kobi’si yarının devi olabilir. Eğitime,üretime verdiğimiz özen kadar en az göstermeli hatta fazlasını gözetmeliyiz.

Kadrolar gelişirse, departmanlar gelişir, şirket gelişir büyür.

Büyüdükçe görünmeyen sorunlar hortlar, değişime dönüşüme ihtiyaç kaçınılmaz olur. Bu aşama cesur olduğu kadar duygularını yönetebilen bir Klavuz Kaptanı göreve getirmek şirket için en iyi adımdır. Bunu eyleme geçirmek ise her patronun harcı ya da seçimi değildir.

Değişim ürkütücü, dönüşüm ise anlamsız gelir bazılarına. Özünden uzaklaşmak gelir. Kontrolü kaybetmek zannedilir. Halbuki aynı yerde saymak zaten gerilemektir.

Günümüz sanayicisi ister ilk ister ikinci beşyüz arasında olsun isterse ilk yıllarında emekliyor olsun.

Ön yargıları kenara bırakıp değişim ve dönüşüme fikren açık olmalıdır.

Uzun vadede sürdürülebilir başarılı bir şirket için ilk adım bu olmalıdır.

Siz değişime dönüşüme hangi açıdan bakıyorsunuz?