25 yıllık dev şirketin kurucusundan açıklamalar: Bir masa ve sandalye ile başladım

Mehmet Naci Efe, bir masa bir sandalye ile başladığı yolculuğunda yirmi beş yıl boyunca hangi zorluklarla mücadele etti?

Ceylan KÖSEOĞLU

Üretimin beşiğine doğan ve orada harmanlaşan sanayiciler, disiplin ve ilham ile bütünleşen atölyelerinde üretim tutkusunun peşinden giderler. Nasırlaşmış ellerle hayallerin somut bir objeye dönüşmesine aracılık eden üretim serüveni, memleketin geleceğini aydınlatmada yol gösteren Kuzey Yıldızı gibidir. Türkiye’nin üreten gücüne güç katan sanayicilerine vizörden baktığımız Sanayi Gazetesi ekibi bu hafta Ekol Grup Tesis Yönetim Hizmetleri firmasının kurucusu Mehmet Naci Efe’yi konuk etti. “Gözümüz Üzerinizde Siz Arzu Ettiğiniz Sürece” ifadesiyle yaptığı işle ilgili biraz ipucu veren Efe, iş hayatına nasıl girdiğini, hangi yollardan geçtiğini, özel hayatına ilişkin bilinmeyenleri Sanayi Gazetesi’ne anlattı…

1970’lerde Ağrı’nın kışları sert ve rüzgarlı geçen sonbahar mevsiminde, küçük bir köyde dünyaya gelen Mehmet Mehmet Naci Efe, henüz bir yaşındayken hayatın o yoğun temposuyla tanışmak zorunda kaldı. Ailesiyle beraber Manisa’nın Şehzadeler ilçesine göç eden Efe ilk ve ortaokulu burada tamamladı. Beş yaşında okula başlayan Efe, yaklaşık 50 kişilik sınıflarda eğitim görmesinin yanında bir de boyu kısa olduğu için hep en önde oturmak zorunda kaldı. Mücadele ve çok çalışmayla geçen hayat yolculuğu ile çocuk yaşta tanışan Mehmet Naci, ailenin en büyük çocuğu olarak geriye kalan beş kardeşe bakması için babasına pazarlarda yardım etti. Ailesinin maddi durumunun o dönemlerde çok iyi olmadığını ifade eden Efe, “Ailemin öyle çok maddi durumu yoktu. Doğudan göçmüş Manisa gelmişiz babam orada çiftçilik yapıyor biz o bölgede tütün çekerdik işte domates çekerdik o bölgede kışın da genelde fabrikalar çok olduğu bir bölge o dönemde pamuk fabrikaları çırçır fabrikaları vardı orada çalışırdı en büyüğü olarak babama destek olurdum. Perşembe günleri pazar kurulurdu, anneme akşamdan soğuk su hazırlatırdım Güğümlere koyar dolaba atardı, sabah soğuk soğuk su satardım pazarda. Pazardaki en büyük ihtiyaçlardan biri de poşetti. Gittim kilo kilo poşet aldım onları satmaya başladım. Orada kazandığım parayı hem babama veriyordum hem de benim okul harçlığım oluyordu. Şimdi dönüp bakıyorum da o günlerin bugünlere çok fazla pozitif etkisi var” dedi.

Küçükken kendisine büyüyünce ne olacaksın diye sorulduğunda asker olmak istediğini söyleyen, hiçbir zaman asker olma arzusundan vazgeçmeyen Mehmet Naci Bey, liseyi bitirdikten sonra bu hayaline ulaşmak için Deniz Harp Okulu ve Deniz Astsubay Sınıf Okulu sınavlarına girdi fakat bu sınavlarda ilk yıl istediği kadar başarılı olamadı. Yine de pes etmedi, daha çok çalıştı ve bu kez Fırat Üniversitesi Fizik Bölümünü kazandı ve ardından tekrar şansını deneyerek yeniden deniz astsubay sınıf okuluna girme şansını yakaladı ve İstanbul ile ilk o zaman tanıştı. 1990 yılında İstanbul’a geliş hikayesine değinen Efe, “İstanbul’a 1990 senesinde gelmiştim. Buraya gelmek benim için, bu yeni şehirde başlayan yaşamım hem bir başlangıç hem de bir mücadele döneminin kapılarını araladı”. Hayatında yeni bir döneme giren Mehmet Naci Bey, kendisini deniz tutmasına rağmen deniz astsubayı olarak eğitim hayatına devam etti. Silahlı kuvvetlerde sekiz yıl süren cesur bir hizmetin ardından, 1990 yılında, askeri şura tarafından silahlı kuvvetlerden ayrılmak durumunda kalan Mehmet Bey için bu durum kötü hissettirse de hayatının yönünü olumlu şekilde değiştirdi.

Silahlı kuvvetlerden ayrıldıktan sonra iş dünyasına adım atan Mehmet Naci Bey, Güvenlik sektöründe yeni bir başlangıç yapmak için harekete geçti. 1990 yılında Ekol Grup güvenliğini kurarak, adım adım bir iş dünyası inşa etmeye başladı. İlk başlarda sadece bir masa ve sandalye ile başlanılan bu yolculuk, Mehmet Naci Bey’in azmi ve kararlılığı sayesinde hızla büyüyüp geliştiğine değinen Efe, “Uzun bir sürecin içerisinden geçtiğimiz, bir masa bir sandalye başladığımız Ekol, bugün 25 yılı doldurdu ve şu anda Türkiye’de 9 Bölge Müdürlüğü 81 il temsilciliği 7 ülkede şubesi olan bir kurum haline geldi. “Gözümüz üzerinizde siz arzu ettiğiniz sürece” müşterilerimize böyle bir mottomuz var güvenlik sektöründe. Hatta ben bazen sevdiğim arkadaşlarla takılıyorum diyorum ki ikinci mottom gözüm üzerinde sen arzu etmesen de, bu da sevdiklerimiz için geçerli. Ekol grup olarak tabii şu anda milli ve yerli firma olarak Türkiye’nin her il ve ilçesinde hizmet veren şu anda ilk isimlerden biriyiz” şeklinde ifade etti.

İlk işini aldığında şirketinde tek başına çalışan Mehmet Naci Bey, çalan telefonları açtığında sekreter rolü yaptığını ifade ederek, “99 yılında şirketi bir masa bir sandalye ile kurdum, şirkette bilgisayar bile yok. Sadece bir tane telefon var. Şirketi arıyorlar Mehmet Naci Bey’e aktarın diyorlar tamam diyorum bekletiyorum kendime aktarıyorum. Böyle de komik şeyler yaşadım. Hatta bir gün firmayı tanımak için beş kişilik bir ekip geldi. Gittim bir arkadaştan bilgisayar ödünç aldım ama sadece ekranı aldım altta kasası yok. Böyle zor günlerden geçtim yani şaka değil. Çok şükür inandım, inanmasaydım başaramazdım. Şirketi kurduğum ilk yıl alamadığım işe her sene teklif gönderdim ve şu anda hala beraber çalışıyoruz. Ekol olarak neredeyse 25 yılı devirmek üzereyiz. Her şeyin temeli herkesten önce ayağa kalkıp hedefe kilitlenip asla geriye dönmeden ileriye gitmektir” dedi.

Kaynak: Sanayi Gazetesi