Yeni ekonomik fırsat! Türkiye yeşil sanayi devrimiyle kalkınacak!

Türkiye’de sürdürülebilirlik alanında adımlar atılıyor. Yeşil dönüşümün, sanayi ve ihracat için sunduğu fırsatlar Türkiye’yi kalkındıracak.

Sevgi PİLGİ

Yeşil dönüşüm kapsamında sanayicilere çeşitli destekler verilmeye devam ediliyor. Türkiye’deki firmalar, yeşil dönüşüm yatırımlarıyla karbon nötr hedeflerine yaklaşarak hem maliyetleri azaltmaya hem de alanda daha güçlü bir şekilde yer almaya çalışıyor.

KOSGEB’in Yeşil Dönüşüm Destek Programları, küçük ve orta ölçekli işletmelere (KOBİ) yenilikçi ve çevre dostu üretim süreçlerini benimseme konusunda fırsatlar sunuyor. Özellikle 1832 Sanayide Yeşil Dönüşüm Çağrısı, sanayicilere hem teknoloji hem de sürdürülebilirlik açısından dönüşüm sağlayabilecek önemli teşvikleri içeriyor. Türkiye’nin enerji verimliliği projelerine yapacağı yatırımlar ve sürdürülebilirlik odaklı dönüşüm, karbon nötr hedeflerine ulaşmanın yanı sıra ülkemizin çevresel performansını güçlendirecek. Yeşil dönüşüm sürecinde sanayiye verilen destekler, sürdürülebilir üretime geçişi teşvik ediyor.

Avrupa Yeşil Mutabakatının, karbon emisyonlarını sıfıra indirme hedefiyle ekonomik yapıları yeniden şekillendirdiğini söyleyen Sera Gazı Hesaplama Uzmanı Sema Özler Kaplan, “Türkiye, AB ile ticaret yapan bir ülke olarak, bu dönüşümden doğrudan etkileniyor. Yeşil Mutabakat, Türkiye’nin ihracat odaklı sektörlerinde yenilikçi teknolojilere yatırım yapma fırsatlarını artırırken, karbon ayak izi ve ekosistem kaynaklarının sürdürülebilirliği için büyük bir fırsat sunuyor. Fakat aynı zamanda Avrupa Yeşil Mutabakatı gibi küresel politikalar, ihracatta karbon nötr hedeflerini de zorunlu hale getiriyor. Bu da karbon ayak izini azaltmayan firmaların, pazara erişimlerinin kısıtlanacağını gösteriyor. Dolayısıyla, karbon ayak izini düzenleyen bir sisteme sahip olmak, rekabet avantajı ve sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşma açısından kritik bir konu haline geliyor” dedi.

Avrupa Birliği’nin 2026 yılında tamamen yürürlüğe girecek Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizmasının (SKDM), Türkiye’nin ihracat odaklı sektörlerinde önemli bir dönüşümü zorunlu kıldığını hatırlatan Kaplan, “SKDM ile karbon yoğun sektörler (demir-çelik, çimento, alüminyum, enerji ve gübre gibi) AB’ye yapılan ihracatta karbon ayak izi raporlaması yapmak zorunda kalacak. Bununla birlikte Türkiye’nin sanayi altyapısının SKDM’ye uyum sağlaması, yeşil teknolojilere geçişi hızlandıracak ve uzun vadede rekabet avantajı sağlayacak. 2026 senesinden itibaren uygulanacak olan düzenlemeler, karbon ayak izi ölçümünü zorunlu kılarak firmaların karbon salımını şeffaf bir şekilde raporlamalarını şart koşacak. Türkiye’deki firmalar, yeşil dönüşüm yatırımlarıyla karbon nötr hedeflerine yaklaşarak hem maliyetleri azaltacak hem de AB pazarında daha güçlü yer alacak. KOSGEB ve TÜBİTAK-TEYDEB iş birliği, sanayide dijitalleşme ve yeşil dönüşümü entegre ederek, Türkiye’deki sanayi altyapısının modernizasyonunu sağlamak adına çok değerli. Bu tür iş birlikleri, KOBİ’ler ve büyük sanayi kuruluşları için hem maliyetleri azaltma hem de karbon nötr hedeflere ulaşma açısından büyük fırsatlar sunuyor. Programlar, sanayide dijitalleşmenin yanı sıra çevresel sürdürülebilirliği artırmayı amaçlayarak uzun vadede daha rekabetçi ve çevre dostu bir ekonomi yaratılması için çok önemli. Yeşil dönüşümün, sanayi ve ihracat için sunduğu fırsatlar değerlendirilerek uzun vadede daha çevre dostu ve sürdürülebilir bir ekonomi yaratılabilir” ifadelerine yer verdi.

Ülkemizdeki sürdürebilirlik çalışmalarının anlamlı ama yeterli olmadığının altını çizen Prof.Dr. h.c. Ayşe Özkan “Ekonominin bel kemiği olan KOBİ’lerin desteklenmesi ve bir an önce ülkemiz ekonomisinde tutunmalarını sağlamak gerekir. KOBİ’lerimiz çöküyor ve dijital dönüşüme katılmak da zorlanıyorken Yeşil Mutabakat gibi kökten temelli yeniden yapılanmalara uyumları çok sancılı olacak. Yeşil mutabakat için sürdürülebilir ekonomilerde KOBİ’ler ülke ekonomisi için olmazsa olmazımızdır. Güneş enerjisi, ya da daha geniş bir kavram olarak yenilenebilir enerjiler. Öncelikle sürdürülebilirlik için enerji çok önemli iken, yenilenebilir enerjiler daha da önemlidir. Ancak sürdürülebilir ekonomiler sadece enerjinin sürdürülebilirliği olmadığını da bilmek gerek. Karbon Ayak izi sıfırlamanın daha birçok başka yolu da vardır. Örneğin ağaçlandırma projeleri, tarımsal üretimde sürdürülebilirlik gibi” şeklinde konuştu.

Gebze Teknik Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi (GTÜ TTO) ve Birlik Organize Sanayi Bölgesi (BOSB) iş birliğiyle düzenlenen ‘1831 Yeşil İnovasyon Teknoloji Mentorluk Programı” bilgilendirme toplantısında konuşma yapan Gebze Teknik Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Proje Yürütücüsü Prof. Dr. Mahmut Durmuş, iklim değişikliği, karbon ayak izinin azaltılması, sürdürülebilirlik ve yeşil dönüşümün sanayide uygulanabilirliği gibi konuları ele aldı. Yeşil dönüşümün küresel iklim değişikliği, kaynak tüketimi ve çevresel kirliliğin tüm dünyada ciddi birer sorun haline geldiğini söyleyen Prof. Dr. Mahmut Durmuş, “Bu sorunlara çözüm bulmak için inovasyona ve sürdürülebilirlik odaklı teknolojilere ihtiyaç giderek artmaktadır. Çözüm yolunda bir adım olarak TÜBİTAK 1831 programı, KOBİ’lerin yeşil inovasyon projelerini geliştirmelerine ve sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmalarına yardımcı olmak için tasarlanmıştır.  Bu program KOBİ’lere uzman mentorluk, finansal destek ve yol haritası oluşturma fırsatları sunmaktadır. Karbon vergisi olmasa da Türkiye’de sera gazı emisyonlarını azaltmaya yönelik bazı düzenlemeler mevcuttur” cümlelerini kullandı.

İstanbul Anadolu Yakası Organize Sanayi Bölgesi (OSB) ve CO₂ Manager iş birliğiyle, karbon ayak izi hesaplamaları ve Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) üzerine bilgilendirme toplantısı gerçekleştirildi. Toplantıda, küresel ısınmanın en büyük nedenlerinden biri olan karbon salımlarını sanayiciler üzerindeki etkileri ele alındı. İstanbul Anadolu Yakası Organize Sanayi Bölgesi (OSB) ve CO₂ Manager ortaklığında gerçekleşen toplantıda karbon salımlarının sanayiciler üzerindeki etkileri ele alınarak, karbon ayak izi hesaplaması, sürdürülebilirlik ve ekonomik rekabetçilik hakkında bilgiler verildi.  Programda konuşma yapan İstanbul Anadolu Yakası Organize Sanayi Bölgesi (İAYOSB) Müdürlüğü Çevre Koruma ve Kontrol Birim Sorumlusu Çevre Yüksek Mühendisi Can Avşar, artan düzenlemeler ve tüketici talepleri doğrultusunda işletmelerin karbon ayak izlerini azaltma zorunluluğunun giderek arttığına dikkat çekti.

Organize Sanayi Bölgeleri’nin yeşil dönüşüme hazırlandığını söyleyen Can Avşar, “Konuya eğilen bazı Organize Sanayi Bölgeleri bir adım önde. Tahmin edileceği üzere Yeşil Dönüşüm ciddi bir mühendislik/AR-GE çalışması ve beraberinde yatırım gerektiriyor. Yeşil dönüşüm kapsamında verilen desteklerin kimlerin alabileceği, hangi süreçler için bu krediyi kullanabileceği konularında yeterli açık kaynak bulunmamaktadır. Bireysel olarak danışman firmalar ve kredi kuruluşları ile doğrudan temasa geçilmesi gerekiyor. Bu da sürecin en başında tıkanıklığa yol açıyor. Destekler doğru yerde doğru zamanda ve doğru dönüşüm projelerinde kullanılabilme imkânı bulabilir ise yeterli olacaktır, kaldı ki kredi kullanımları arttıkça yeni kredi imkanları da doğacaktır. Tesislerde ilk adım olarak yapılması gereken mevcut durumların tespiti ve iyileştirme gereken üretim proseslerinin belirlenmesi süreçleri halen yapılmış değil. Süreci hızlandırmak adına fayda/maliyet açısından da bakılarak sanayicilerimizi hazırlamak adına konuyu doğru anlatmak gerekiyor” dedi.

İAYOSB Müdürlüğü Çevre Birimi olarak, katılımcı firmaları yeşil dönüşüm sürecinde geride kalmamaları için sürekli bilgilendirdiklerini vurgulayan Avşar, sözlerini şöyle bitirdi: “Avrupa Birliği ile eş zamanlı olarak ülkemiz gündeminde yer alan sürdürülebilirlik, tesis ve ürün karbon ayak izi, sera gazı hesaplaması, su ayak izi, su verimliliği, yeşil dönüşüm, dijital dönüşüm, ikiz dönüşüm, sınırda karbon düzenleme mekanizması, iş sürekliliği ve yönetim sistemleri gibi temel konularda katılımcılarımız ve tedarikçilerimizin kolay erişilebilir doğrulanmış bilgiye erişebilmesi için OSB Yönetimi Çevre Birimi olarak bir dizi istişare toplantısı ve seminer planlaması yaptık. Çevre, İş Sürekliliği, Tesis ve Ürün Karbon Ayak İzi, Sera Gazı Hesaplaması ve Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması ve Yeşil Dönüşüm kredi-hibe destekleri konu başlıklarında gerçekleştirdik. Asgari yılda hedefi ile geniş katılımlı istişare toplantısı ve seminerlerimizi vermeye devam edeceğiz. Ayrıca çevre konularında ilgilenen sektör temsilcileri için daha spesifik ve teknik konuları içeren daha dar katılımlı programlarımız da olacak.”