Cumhuriyet Bayramını kutlarken demokrasi ve yapay zeka

Milletin özgürlüğünü ve milli egemenliği yücelten en büyük liderlerden birisi olan MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ü minnet ve saygıyla anıyoruz.

Cumhuriyetimizin 101. Yılını kutlarken batı dünyasının bugün bilim ve teknoloji çağı ilan ettiği gelişmeleri bundan tam 100 yıl önce öngören, ‘yurdumuzu dünyanın en mamur ve en medeni memleketleri seviyesine çıkaracağız. Milletimizi en geniş refah, vasıta ve kaynaklarına sahip kılacağız’, bunun için referansım ve manevi mirasım BİLİM VE AKIL diyen ve felsefesi-fikirleri-devrimleri ile ölümsüzleşerek eşit toplumu, milletin özgürlüğünü ve milli egemenliği yücelten insanlık tarihinin şahit olduğu en büyük liderlerden birisi olan MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ü minnet ve saygıyla anıyoruz.

Dijital teknoloji devrimlerinin köklü bir biçimde değişime neden olduğu global ekonomi ve yeniden şekillendirdiği sermaye birikim ve üretim modelleri Neo-liberal politikaların hızlanan çöküşü ve yerine SOSYAL-YEŞİL-DİJİTAL paylaşım ekonomisinin dünyada yükselişi KUTSAL DEVLETİ ve devletin ekonomide, bilim ve teknoloji üretimindeki rolünü yeniden güçlendirmiştir.

İçinde yaşadığımız çağ ve günümüz uluslararası sistem rekabeti itibariyle az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin kalkınması açısından çok daha gerçekçi ve geçerli olan devlet destekli büyüme yani devletçi-kamucu-toplumcu planlı kalkınma modelini ünlü iktisatçı Keynes’den önce Türkiye’de hayata geçiren, cumhuriyeti yasal kurumları, denetim mekanizmaları ve toplumsal fırsat eşitliğini tabana yayarak güçlendiren ATATÜRK EKONOMİ MODELİ bugün itibariyle dahi yurt dışından ithal ‘Vahşi Pazar’ ekonomisi karşısında daha milli-yerli, daha bağımsız, daha adil ve eşitlikçi bir ekonomik-sosyal-teknolojik kalkınma için en iyi seçenektir. 

Bu çerçevede hiç kuşkusuz, geleneksel olarak devletin yatırım yaptığı ağır sanayi, demiryolları, limanlar, karayolları, hava limanları, barajlar, enerji, savunma gibi temel hizmet yatırımlarının yanı sıra zamanın ruhuna ve bilim-teknoloji çağının gereklerine uygun olarak Bilim kurumları, AR-GE merkezleri, teknoparklar, bilişim vadileri, dijital teknolojiler özellikle yapay zeka yatırımları devlet destekli kalkınma, yatırım ve planlamanın merkezinde yer almalıdır.

Dünyamız, çok katmanlı ve birbiriyle bağlantılı bir dizi sorunla karşı karşıya. Küresel ekonomi, farklı hızlarda ilerleyen ülkeler arasında eşitsizlikler yaratırken, karbonsuzlaştırma süreci yavaş ilerlemekte ve iklim değişikliği hızlanmaktadır. Yapay zekâ teknolojilerindeki gelişmeler eşit olmayan bir şekilde dağılırken, bu da sosyal ve ekonomik eşitsizlikleri derinleştirmektedir. Aynı zamanda, gıda güvenliği krizleri, ekosistemlerin bozulması ve çevresel yıkımlar da küresel ölçekte ciddi tehditler oluşturmaktadır. Gelir eşitsizliği ve toplumsal adaletsizlikler bu sorunların temelinde yer almakta ve çözüm gerektiren en acil meseleler arasında bulunmaktadır.

Dünya genelinde siyasi sistemlere ve demokrasinin işleyişine yönelik artan bir hoşnutsuzluk söz konusudur. Bu itibarla, sadece sosyal bilimlerin ürettiği bilimsel bulguların daha adil ve akıllı bir yönetim temeli inşa etmek için kullanılmasının artık yeterli olamayacağı bunun ötesine geçilerek dijital teknolojilerin özellikle yapay zekadan daha adil bir düzen için nasıl yararlanılabileceği sorusunu gündeme getirmektedir.

Siyasal kurumlara olan kamu yani halkın güveninin azalması, birçok ülkede son yıllarda gözlemlenen düşük seçim katılımı, siyasi ilgisizlik ve çeşitli ülkelerde popülizmin yükselmesi gibi göstergeler demokrasi adına önemli bir küresel sorunu işaret etmektedir. Bu güven kaybı, eşitsizliğin ve gelir adaletsizliğinin dolayısıyla yoksulluğun ve sosyal dışlanmanın derinleşmesi, yolsuzluk algısı, ahlaki çöküntü, eğitimden-bilimden-teknolojiden dolayısıyla üretimden-üreten toplumdan uzaklaşma, verimsizlik, hukuksal-kurumsal demokratik yapılardan, yasal düzenden vazgeçme ve geleneksel sistemlerin toplumsal, ekonomik ve çevresel zorlukları ele almakta yetersiz kalması gibi çeşitli faktörlerden kaynaklanmaktadır.

Demokrasiyi yeniden inşa etmek esasında “milletin gücünü harekete geçirmek” demektir. Başka bir ifade ile, halk egemenliği ilkesine geri dönüşü ima eder; bunun anlamı vatandaşların yalnızca seçimlere katılmakla kalmayıp aynı zamanda politikaların şekillendirilmesinde ve yönetenlerin hesap vermesinde anlamlı bir rol üstlenmelerini gerektirir. Bunu başarmak için bilimsel bulgularla şekillendirilen çeşitli yaklaşımlar değerlendirilebilir:

    1.    Kanıta dayalı politika oluşturma: Genel ve yerel yönetimler ekonomi, psikoloji, sosyoloji, iletişim gibi sosyal bilimler alanlarının yanı sıra dijital teknolojiler özellikle yapay zeka yardımıyla elde edilen ampirik verileri kullanarak etkili ve adil politikalar oluşturabilirler. Böylece, ideolojik veya partizan bakış açılarının etkisini azaltarak yönetimin kamu çıkarlarına daha uygun hale gelmesi sağlanabilir.

    2.    Müzakereci demokrasi: Vatandaşların tartışmalara ve karar alma süreçlerine aktif olarak dahil edildiği müzakereci demokratik yöntemlerin benimsenmesidir. Katılımcı demokrasinin işletilmesi için vatandaş meclisleri veya katılımcı bütçeleme gibi yöntemlerle iktidar ve yerel yönetimler toplumlarının çeşitli seslerini daha iyi yansıtabilir. Bu tür süreçler, genellikle demokratik sistemleri bozan güç dengesizliklerini gidererek, geniş kitlelerin ve özellikle dezavantajlı toplulukların da seslerinin duyulmasını sağlayacak şekilde tasarlanabilir.

    3.    Dijital demokrasi ve teknoloji: Teknolojik gelişmeler özellikle iletişim teknolojilerinde yaşanan devrim, sosyal medya daha doğrudan demokrasi biçimleri için araçlar sunarak vatandaşların siyasi süreçlere daha sık ve daha kolay bir şekilde katılmalarını mümkün kılmaktadır. Örneğin, sosyal medyadaki gerçek zamanlı hızlı iletişim, çevrimiçi katılım platformları veya blok zinciri tabanlı oylama sistemleri, şeffaflığı artırabilir, yolsuzluğu azaltabilir ve oyların daha güvenli bir şekilde sayılmasını sağlayabilir.

    4.    Yanlış bilgilendirme ve kutuplaşma ile mücadele: Siyasal kutuplaşma, dezenformasyon ve yanlış bilgilerin yayılması, demokratik kurumlara zarar vermekte, demokrasiyi zayıflatmaktadır. Bilişsel psikoloji ve medya çalışmaları gibi alanlardan elde edilen bilimsel bulgular, vatandaşların bilgileri eleştirel olarak değerlendirmelerine yardımcı olacak eğitim programları ve medya okuryazarlığı kampanyalarının oluşturulmasına rehberlik edebilir. Ayrıca, insanların tükettikleri medyayı şekillendiren algoritmalar, yankı odalarını azaltmak ve daha dengeli bir fikir alışverişini teşvik etmek için düzenlenebilir.

Sonuç olarak, demokrasinin yeniden inşası, adaleti, kapsayıcılığı ve vatandaşların aktif katılımını önceleyen ileri teknoloji tabanlı ve merkezinde insan olan Endüstri 5.0 ve bu devrimin ruhuna uygun toplumsal örgütlenme ve yenilikçi yaklaşımlar gerektirmektedir. Bilimsel bulgular uygun şekilde uygulandığında, yalnızca kamu güvenini yeniden tesis etmekle kalmayıp, aynı zamanda toplumun ihtiyaçlarına daha duyarlı bir siyasi sistem yaratacak daha akıllı yönetim yapıları ortaya çıkarabilir. Ancak bu dönüşüm, bu reformların kamu yararına hizmet etmesini sağlamak için politika yapıcılar, bilim insanları ve sivil toplum kuruluşlarının ortak çabasını gerektirmektedir.

Yapay zeka (YZ) ve dijital teknolojiler, özellikle kadınlar, gençler, işsizler, engelliler gibi dezavantajlı gruplar için demokrasiyi ve toplumsal refahı önemli ölçüde geliştirebilir. Bu teknolojilerin çeşitli alanlarda dönüştürücü etkisi olabilir:

1. Dezavantajlı Grupların Güçlendirilmesi:

YZ ve dijital platformlar, toplum içinde sosyal dışlanmış, dezavantajlı grupların bilgiye, kaynaklara ve fırsatlara daha kolay erişimini sağlayarak onların toplumsal katılımını artırabilir. Örneğin, kırsal bölgelerde yaşayan kadınlar, genç işsizler çevrimiçi eğitim, iş eğitimi ve girişimcilik kaynaklarına ulaşarak istihdam ve finansal bağımsızlık önündeki engelleri aşabilir. Benzer şekilde, dijital platformlar gençlerin, kadınların ve engellilerin siyasi süreçlere katılımını sağlayarak onların demokratik tartışmalara ve karar alma süreçlerine dahil olmalarına imkan tanır.

2. Eğitim ve İstihdama Erişimin Genişletilmesi:

Dijital teknolojiler, dezavantajlı gruplar için çevrimiçi eğitim imkanları sunarak büyük bir fırsat sağlar. YZ destekli platformlar, bireylere kişiselleştirilmiş öğrenme deneyimleri sunarak, eğitimde fırsat eşitsizliğini azaltabilir. İşsizlik sorununun çözümünde ise, Yapay zeka bazlı yeniden yetenek kazandırma (reskilling) ve yetenek geliştirme (upskilling) beceri kazandırma veya eğitim programları, YZ tabanlı iş eşleştirme platformları, iş arayanları yeteneklerine ve tercihlerine uygun iş fırsatlarıyla daha iyi bir şekilde buluşturabilir, bu da işsizliği azaltmada önemli bir rol oynar.

3. Demokratik Süreçlere Katılımın Artırılması:

YZ, bilgiye erişimi artırarak ve yönetişimde şeffaflığı teşvik ederek demokratik süreçlere katılımı artırabilir. Dijital platformlar, kadınlar, gençler, öğrenciler, emekliler, işçiler (özellikle sendikaların güç kaybettiği ya da temsil edemediği durumlarda), kırsalda küçük tarım üreticileri, esnaf, küçük işletme sahipleri, sayıları gittikçe artan ‘Freelancer’, part-time-kısmi süreli çalışanlar ve özellikle engelliler gibi yeterince temsil edilmeyen grupların kamu tartışmalarına katılmasına ve politik liderlerden-siyasetten-bürokrasi yönetiminden hesap sormalarına imkan tanır. YZ tabanlı araçlar, halkın ihtiyaçlarını ve taleplerini analiz ederek karar vericilere önemli bilgiler sunabilir, bu da geniş halk kitlelerinin ve dezavantajlı grupların ihtiyaçlarının daha iyi karşılanmasını sağlayabilir.

4. Önyargı ve Eşitsizliklerle Mücadele

YZ, sistematik önyargı ve eşitsizliklerin tespitinde önemli bir rol oynayabilir. YZ, büyük veri setlerini analiz ederek işe alım, eğitim ve sosyal hizmetlerde ayrımcı uygulamaları belirleyebilir ve iktidarların daha adil politikalar uygulamalarına olanak tanır. Örneğin, algoritmalar cinsiyet ücret farklarını, ayrımcı işe alım uygulamalarını, sağlık hizmetlerine veya eğitime erişimdeki eşitsizlikleri tespit edebilir, böylece adalet ve eşitlik için hedeflenen müdahalelerin yapılmasına zemin hazırlar.

5. Sosyal Refah ve Kamu Hizmetlerinin İyileştirilmesi:

YZ, kamu hizmetlerinin sunumunu optimize ederek sosyal refah programlarının verimliliğini artırabilir. Örneğin, YZ işsizlik oranlarının yüksek olduğu bölgeleri veya ek destek gerektiren genç nüfusun bulunduğu alanları öngörebilir, bu da genel ve yerel yönetimin hedeflenen müdahalelerde bulunmasını sağlar. Ayrıca, dijital teknolojiler sağlık, sosyal güvenlik, eğitim ve yaşlı bakım hizmetlerinin daha erişilebilir hale gelmesini sağlayarak dezavantajlı grupların bu hizmetlerden faydalanmasını kolaylaştırır.

6. Yolsuzlukla Mücadele ve Yönetişimin İyileştirilmesi:

Demokrasi bağlamında, YZ ve dijital teknolojiler yolsuzlukla mücadele ederek devlet kurumlarında şeffaflığı ve hesap verebilirliği artırabilir. Örneğin, blok zinciri teknolojisi, kamu fonlarının adil ve şeffaf bir şekilde dağıtılmasını sağlayarak yolsuzluk riskini azaltabilir. Dijital araçların kamusal yönetim süreçlerini daha verimli, daha adil ve kapsayıcı bir yönetişim yapısına katkıda bulunur.

Sonuç olarak, YZ ve dijital teknolojiler, kadınlar, gençler, işsizler ve engelliler gibi dezavantajlı gruplar için demokrasi ve toplumsal refahı geliştirme potansiyeline sahiptir. Bu teknolojiler, katılımı artırabilir, eğitim ve istihdama erişimi kolaylaştırabilir, demokratik süreçleri güçlendirebilir ve sistematik eşitsizliklerle mücadele edebilir. Ancak, bu teknolojilerin etik ve kapsayıcı bir şekilde uygulanması, olumlu etkilerinin en üst düzeye çıkarılması açısından hayati öneme sahiptir.

Hiç kuşkusuz, yönetici olmak belirli teknik beceriler ve süreç yönetimiyle sağlanabilirken, lider olmak vizyon oluşturma, insanlara ilham verme ve onların potansiyellerini ortaya çıkarma gibi derin sosyal ve duygusal yetkinlikler gerektirir. Bu nedenle, herkes yönetici olabilir; ancak liderlik, stratejik düşünme, güven inşa etme ve insanları ortak bir hedef etrafında birleştirme yeteneği gerektirdiği için herkes lider olamaz. Bu bağlamda, gerek bilimsel-teknolojik ilerleme, sürdürülebilir kalkınma ve eş zamanlı olarak kurumsallaşma, demokrasi ve toplumsal refah alanında mesafe almak üstün bir liderlik meselesidir.