İKMİB, 2030 ve 2050 için geleceği şekillendiriyor

İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB), Türkiye’nin kimya sektörünü geliştirmek için sürdürülebilirlik odaklı stratejiler geliştiriyor.

Arzu AYDOĞDU PEHLİVAN

Kimya sektöründe faaliyet gösteren Türk firmalarının ihracatını artırma, ürün çeşitliliğini geliştirme ve rekabet gücü kazandırmayı kendine misyon edinen İKMİB, üyelerinin uluslararası arenada güçlü bağlantılar kurmasını sağlayarak yeni pazarlara açılmalarına yardımcı olurken mesleki dayanışmayı korumayı da ön planda tutuyor. İKMİB Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister, Sanayi Gazetesi’ne yaptığı açıklamada “İKMİB olarak kimya sektörünün tüm alt sektörleriyle yakın iş birliği içerisinde çalışarak, uluslararası fuarlara katılım, ticaret heyeti organizasyonları ve AR-GE destekleri gibi faaliyetler gerçekleştirerek sürdürülebilir büyümeyi teşvik ediyoruz” İfadelerini kullandı.

Hammadde ve enerji fiyatlarındaki artışlar, tedarik zinciri aksamaları ve döviz kuru dalgalanmaları gibi unsurlar, sektörde maliyetleri artırırken rekabet gücünü zayıflatıyor. Bu zorlukların aşılması ve ihracatın artırılması için çeşitli stratejiler doğrultusunda hareket ettiklerini dile getiren Adil Pelister, “Bunlar arasında pazar çeşitlendirmesi önemli bir yer tutmakta olup Afrika, Latin Amerika ve Asya gibi yeni pazarlara girişi teşvik ediyoruz. Bunun yanında, Ar-Ge ve inovasyon yatırımlarıyla katma değerli ürünlerin üretilmesini destekliyoruz. Özellikle sürdürülebilirlik, 2030 vizyonumuz kapsamında birliğimizin odak noktalarından biri. Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı ve çevre dostu üretim süreçlerine uyum sağlanmayı hedefliyoruz. Dijitalleşme de bir diğer önemli strateji olup, e-ticaret ve dijital pazarlama yöntemlerine yatırım yapılmasını teşvik ediyoruz. Ayrıca, birliğimize üye firmalarımıza uluslararası ticaret ve yasal düzenlemeler konusunda eğitim programları sunarak küresel pazarlara uyum süreçlerinin hızlandırılmasına destek oluyoruz. Bu stratejiler ile ülkemizin kimya sektöründe ihracat hacmini artırarak global pazardaki rekabet gücünü yükseltmeyi amaçlıyoruz” ifadelerini kullandı.

Pelister, bu yıl ülkemizde bir ilk olacak Kimya Teknoloji Merkezi’nin faaliyete başlamasıyla, kimya sektöründe önemli bir ivme kazanılacağına inandığını belirtti. Bu merkezin, Ar-Ge ve inovasyon faaliyetlerini destekleyerek yerli kimya sektörünün globaldeki rekabet gücünü artırmayı hedeflediğini vurgulayan Pelister, “Gelişmiş araştırma olanakları sunan merkezimiz, sanayi ile akademi arasındaki iş birliğini güçlendirerek, yeni ürün ve süreçlerin geliştirilmesine katkıda bulunacak. Ayrıca, sürdürülebilir üretim tekniklerinin benimsenmesi ve döngüsel ekonomi uygulamaları konusunda önemli bir rol üstlenmesini bekliyoruz” dedi.

Sürdürülebilirlik ve çevre dostu üretim yöntemlerinin kimya sektöründe giderek daha fazla önem kazandığını vurgulayan Adil Pelister, “Yeşil kimya prensipleri; doğal kaynakların verimli kullanılmasını, zararlı kimyasalların azaltılmasını ve yenilenebilir kaynaklardan üretim yapılmasını hedefliyor. Bu yaklaşım, çevresel etkileri azaltmanın yanı sıra maliyetleri de düşürüyor. Biyobazlı kimyasallar ve biyoplastikler gibi yenilikçi ürünler, fosil yakıt bağımlılığını azaltarak sektörde sürdürülebilir ürün geliştirme çabalarının bir parçası haline geldi. Ayrıca, atık geri dönüşüm süreçleri ve döngüsel ekonomi uygulamaları, malzemelerin yeniden değerlendirilmesini ve atıkların en aza indirilmesini sağlıyor. İKMİB olarak yürüttüğümüz ‘Kimya Sektöründe Sürdürülebilir Yeşil Dönüşüm ve Katma Değerli İhracatın Artırılması UR-GE Projesi’, sürdürülebilir üretim ve ihracat stratejilerini destekleyen önemli adımlardan biri. Projemiz kapsamında kimyanın alt sektörlerinden 23 firmamız yer alıyor. Özetle, sürdürülebilirlik ve çevre dostu üretim yöntemleri, kimya sektörünün geleceği için kritik bir önem taşıyor. İklim değişikliği ve çevre politikaları, sektörde yenilikçi çözümlerin benimsenmesini hızlandırıyor ve firmaların çevresel sorumluluklarını yerine getirirken ekonomik rekabetçiliğini koruma fırsatı sunuyor. Biz de İKMİB olarak bu süreçte firmalara destek sunarak, sürdürülebilirlik odaklı projeler ve eğitimler düzenliyor, sektördeki dönüşümü teşvik ediyoruz” şeklinde konuştu.

İKMİB’in geleceği ve hedeflerine de değinen Başkan Pelister, açıklamalarına şu şekilde son verdi: “İKMİB’in geleceği, Türkiye’nin kimya sektörünü global arenada daha güçlü ve rekabetçi bir konuma taşımak üzerine şekilleniyor. Ülkemizin kalkınmasında en önemli lokomotifimiz kimya sektörü olacaktır. Kimya olmadan, hiçbir şey yapılamaz ve kimyasız bir gelecek asla düşünülemez. Bu çerçevede bizim vizyonumuz 2030. Vizyonumuzu belirlerken, sürdürülebilirlik özelinde ortaya konulan norm ve standartlara uyumu baz aldık. Bunun için geçtiğimiz yıl kamuoyuna açıkladığımız ‘Kimya Sektörü Sürdürülebilirlik Eylem Planı’ raporumuzu oluşturduk. Ayrıca 2030 kimya sanayi stratejimizi de birlikte oluşturmak için ulusal ve uluslararası katılımcılı büyük bir kimya şurasını 2025 yılında düzenlemenin hazırlığı içerisindeyiz. Şimdi önümüzdeki hedefimiz ise inovasyondan dijitalleşmeye, aynı zamanda bunu sürdürülebilir bir gelecek kurgusuyla sektörel büyümeyi yakalayıp, 50 milyar dolar ihracat rakamını aşarak, teknoloji uyumlu bir toplumda sürdürülebilir bir gelecek inşa etmek. Daha da önemlisi, biz ‘Türkiye Kimya Ajansı’ kurulması ve bu ajans marifetiyle içerisinde Kimya Bilim ve Teknik Üniversitesi, araştırma enstitüleri, sektörel teknoloji girişimleri, yüksek nitelikli çalışanlarıyla ‘Kimya Bilim ve Teknoloji Şehrinin’ kuruluşunun elzem olduğunu düşünüyor ve inanıyoruz. Bizi 2050’ye götürecek olan ana vizyonumuz bu. Özellikle yeni pazarlara açılmak ve yeşil ekonomiye uyum sağlamak, gelecekteki büyümemizin temelini oluşturacak. İKMİB olarak, bu hedeflerle sektörü daha ileriye taşıyıp, Türkiye’nin global pazardaki konumunu güçlendirmeyi amaçlıyoruz.”