Atık yönetimi ile karbon ayak izimizi azaltabilir miyiz?

Etkili bir atık yönetim sistemi, karbon ayak izinin küçültülmesine önemli katkılar sağlar. Bu süreç, sera gazı emisyonlarını azaltmanın yanı sıra enerji tasarrufu, doğal kaynakların korunması ve çevresel sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmada kritik bir rol oynuyor.
Atık yönetimi ile karbon ayak izimizi azaltabilir miyiz? Atık yönetimi ile karbon ayak izimizi azaltabilir miyiz?

Çevresel sürdürülebilirlik ve döngüsel ekonomi hedefleri doğrultusunda hayata geçirilen Sıfır Atık Yönetmeliği hem bireylerin hem de kurumların bu yönetmeliğe uygun hareket etmesi, uzun vadede hem çevre hem de ekonomi için büyük faydalar sağlıyor. Metan gazı salınımını önleyen Sıfır Atık Yönetmeliği, karbon ayak izini azaltmada kritik bir role sahip. 

TÜDAM Değerlendirilebilir Atık Malzemeler Sanayicileri Derneği’nin, etkin atık yönetimi konularında çalışmalar sürdürdüğünü söyleyen TÜDAM Değerlendirilebilir Atık Malzemeler Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Vedat Kılıç, “Derneğimiz, geri dönüşüm sektöründe atık oluşumu, atıkların etkin yönetimi, atığa erişim, döngüsel ekonomi kavramı, ulusal-uluslararası mevzuatlar ve çeşitli iyi uygulamaların, çevre yönüne ek olarak tüm paydaşlar için ticari yönünün de ön plana çıkarılarak sürdürülebilirlik kavramını önceleyerek çalışmalarına hız vermekte. Bu kapsamda lisanslı firmalara ek olarak; atık yönetimi, geri dönüşüm, atıktan enerji kazanımı, çevre danışmanlık, atık sektörü için makine ve ekipman tedariği ve atık yönetiminde bilişim teknolojileri konularında hizmet veren firmalar ile üye katılımını geniş ölçekte artırarak çalışmalarımıza yön veriyoruz” dedi.

Atık yönetmeliğinin öneminden bahseden Vedat Kılıç, “Atığın oluşumunun önlenmesi, kaynağın azaltılması, yeniden kullanılması, ayrılması, biriktirilmesi, toplanması, geçici depolanması, taşınması, ara depolanması, geri dönüşümü, enerji geri kazanımı dâhil geri kazanılması, bertarafı, bertaraf işlemleri sonrası izlenmesi, kontrolü ve denetimi faaliyetlerinin tamamı Atık Yönetimi olarak tanımlanmakta. Örneğin plastik poşetlerin üretiminden başlayarak teknik özelliklerinin belirlenmesi, ücretlendirilmesi, kullanımının azaltılması yoluyla atık oluşumunu önlemeye yönelik uygulamalardır. Bu sayede harcanan hammadde, elektrik, su ve doğalgazdan tasarruf sağlanır. Bu tasarruf sayesinde atmosfere daha az sera gazı salımı gerçekleşir” ifadelerine yer verdi.

Ana sanayinin üretim teknolojilerine ek olarak geri dönüştürülmüş içerik kullanılma zorunluluklarının birçok AB mevzuatı ile yenilenmesinin, atıklarını en sağlıklı sistemlerle, kurumsal alt yapılarını ve ölçülebilirliklerini önemli gördüklerini söyleyen Kılıç, “Atıklara ‘Stratejik Ham Madde’ olarak tanımladığımızı özelikle vurgulamaktayız. Ana sanayinin ihtiyacı olan geri dönüştürülmüş ham madde ihtiyacı önemli bir dönüm noktası olarak verilebilir. Atık yönetiminde etkin bir enstrüman olan Depozito Yönetim Sistemi birçok Avrupa ülkesinde devreye alınmış ya da gelecek planlamalarında devreye alınması beklenmektedir. Ülkemizde de Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı bünyesinde depozito yönetim sistemine yönelik değerlendirme ve düzenlemeler Türkiye Çevre Ajansı Başkanlığı tarafından yapılmaktadır. 2025 yılı içerisinde devreye alınacak sistemin temiz atığa erişim ve tüketici alışkanlığı kazandırmasında çok değerlidir” şeklinde konuştu.

Türkiye’de sıfır atık çalışmalarının mevzuatlarla desteklenerek ilerlemesinin çok önemli olduğunu söyleyen Kılıç, “Sıfır atık yaklaşımının döngüselliğe dayalı bir kaynak ve atık yönetimi olduğunu belirtmek gerekli. Tüm saha uygulamaları ve özelikle evsel kaynaklı atıkların toplanarak, mevcut en iyi tekniklerle geri kazanımı ve değerlendirilmesini sıfır atığın temel amacı olarak belirtebiliriz. Bu noktada kurumsal toplama sistemleri ve saha uygulamalarının daha hızlı artarak gelişmesi, yerel yönetimlerin etkinliği gerekmektedir” dedi.

Atık yönetiminin, atıkların çevreye zarar vermeden toplanması, taşınması, geri dönüştürülmesi ve bertaraf edilmesi sürecini kapsadığını dile getiren Çevre Mühendisi Engin Yılmaz, “Bu süreç, doğal kaynakların korunması, enerji tasarrufu sağlanması ve sera gazı salınımının azaltılması gibi çevresel faydalar sağlar. Geri dönüşüm, atıkların tekrar kullanılması ve yeniden işlenmesi, üretimde gereken enerji ve ham madde kullanımını azaltarak karbon ayak izini düşürür. Ayrıca, organik atıkların kompostlanması, metan gazı salınımını engelleyerek çevreye olan etkileri azaltır. Atıkların doğru yönetilmesi, taşımacılıkla ilgili enerji tüketimini de minimize eder. Böylece, sürdürülebilir bir yaşam için kritik bir adım atılarak karbon ayak izi önemli ölçüde azaltılabilir” ifadelerini kullandı.

Atık yönetiminin karbon ayak izimizi azaltabileceğini vurgulayan Engin Yılmaz, “Etkili atık yönetimi, atıkların çevreye zarar vermeden işlenmesini, geri dönüştürülmesini ve bertaraf edilmesini sağlar. Bu da enerji tasarrufu yaparak ve sera gazı salınımını düşürerek karbon ayak izini azaltır. Örneğin, geri dönüşüm sayesinde ham madde üretimi için gereken enerji azalır, organik atıkların kompostlanması metan gazı salınımını engeller ve atıkların yakılmasıyla enerji üretimi karbon salınımını azaltabilir. Ayrıca, atıkların yerel olarak yönetilmesi, taşımacılık sırasında gerçekleşen karbon salınımını da düşürür. Bu yöntemler, karbon ayak izimizin daha sürdürülebilir bir seviyeye inmesini sağlar” dedi.

Etkili karbon yönetiminin, işletmelerin sürdürülebilirlik stratejilerine verim ve başarı sağlamada kritik bir rol oynadığını dile getiren Yılmaz, “Karbon yönetimi, işletmelerin karbon ayak izlerini ölçmelerini, izlemelerini ve yönetmelerini sağlayarak, çevresel etkilerini azaltmalarına yardımcı olur. Bu süreç, işletmelerin enerji verimliliğini artırmasına, yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş yapmasına ve atık yönetimini iyileştirmesine olanak tanır. Karbon ayak izini küçültmek, işletmelerin operasyonel maliyetlerini düşürür, çünkü enerji verimliliği ve kaynak tasarrufu, uzun vadede önemli maliyet avantajları sağlar. Bu stratejiler, yasal uyumluluk sağlama, çevresel düzenlemelere uyum gösterme ve rekabet avantajı elde etme noktasında da işletmelere katkı sağlar. Etkili karbon yönetimi, hem çevresel sorumlulukları yerine getirmeye yardımcı olur hem de işletmelere ekonomik verimlilik, sürdürülebilir büyüme ve uzun vadeli başarı sağlar” cümlelerine yer verdi.

Geri dönüşüm ve karbon ayak izi azaltımı arasında doğrudan bir ilişki olduğunu söyleyen Yılmaz, sözlerini şöyle tamamladı: “Geri dönüşüm, atıkların tekrar işlenerek yeni ürünlere dönüştürülmesini sağlar, bu da üretim süreçlerinde kullanılan enerji miktarını ve doğal kaynak tüketimini azaltır. Bu sayede, yeni ürünlerin sıfırdan üretilmesi için gereken enerji ve hammadde kullanımına bağlı olarak salınan sera gazları düşer. Plastik, kâğıt ve metal gibi materyallerin geri dönüşümü, bu malzemelerin üretimi sırasında açığa çıkan karbon emisyonlarını azaltır. Bu şekilde, karbon ayak izi küçülür. Ayrıca, geri dönüşüm süreçleri sırasında atıkların depolama alanlarına gitmesini engelleyerek, metan gibi zararlı gazların salınımını da önler. Geri dönüşüm, karbon ayak izini doğrudan azaltarak çevresel etkilerin minimuma indirilmesine katkı sağlar. Etkili bir atık yönetim sistemi, karbon ayak izinin küçültülmesine büyük katkı sağlar. Atıkların geri dönüşümü ve kompostlanması, metan gibi sera gazlarının salınımını engelleyerek, çevresel etkileri azaltır. Ayrıca, geri dönüştürülmüş malzemelerin kullanılması, yeni ürünlerin üretiminde gerekli olan enerji tüketimini düşürerek enerji tasarrufu sağlar. Sonuç olarak, etkili atık yönetimi, sera gazı emisyonlarını azaltırken, enerji tasarrufu sağlamak ve çevresel sürdürülebilirliği desteklemek için önemli bir rol oynar” dedi.

Kaynak: Haber Merkezi