Dr. Levent SÜMER, PMP, MRICS
Levent.sumer@smrstrategy.com
Bir önceki yazımda üniversite sanayi işbirliğinin ülke ekonomilerine olan katkı ve öneminden bahsetmiş ve ABD ve Türkiye’nin önde gelen üniversitelerinin bu alandaki çalışmalarına rakamlarla yer vermiştim. Bu yazımda özellikle kalkınmanın temeli olan eğitim sistemimizde yapılması gereken düzenlemeler ve politika önerilerine değineceğim.
Ahlaki Değerlerin Temel Alınması
Albert Einstein, eğitimi gerçeklerin öğretilmesinden öte düşünmek için aklın eğitilmesi olarak ifade eder. Eğitim sistemimizin temelinde, bireylerin ahlaki değerlere sahip, başkalarının haklarına saygılı ve topluma faydalı bireyler olarak yetiştirilmesi yer almalıdır. Bu yaklaşım, sadece bireysel etik değil, aynı zamanda toplumsal sorumluluk bilincini de pekiştirecek temel unsurdur. Bunu yapabilmenin en temel adımı ise daha okul öncesi eğitim seviyesinde çocuklarımıza bu eğitimi uygulamalı olarak vermeye başlamaktır. Sistem güzel ahlak ve kul hakkına (bu dünyada yaşayan tüm canlılar dahil olacak şekilde, aslında dünyaya saygı) saygı eğitimi üzerine inşa edilmelidir.
Değerler Eğitiminin Yeniden Yapılandırılması
Sistem, milli ve manevi değerlerimizi en yalın haliyle ve en doğru kaynaklardan ancak bireylerimizi sorgulatan, düşündüren ve olaylardan ders çıkarttıkları bir perspektifte sunmalıdır. Örneğin, tarih derslerinde olayların kronolojik anlatımının ötesine geçerek, her olayın arkasındaki neden-sonuç ilişkileri ve çıkarılabilecek dersler ve günümüze yansıması üzerinde durulmalıdır.
İşbirliği ve Paylaşım Kültürünün Teşvik Edilmesi
Bireysel yetenek ile takım içinde birey olabilme ve takım kültürünün başarıya etkisinin küçük yaşlarda sistematik bir şekilde çocuklarımıza aktarılması aynı zamanda bilgi paylaşımı ve ortak amaçlar sayesinde hedef büyütme ve farklı fikirlere rağmen ortak yaşama alışkanlığı edindirme sistemin vazgeçilmez umdeleri arasında olmalıdır.
Araştırma ve Geliştirme Odaklı Yaklaşım
Hazır bilgi, ezber bilgisi, insana faydası olmayan ve en kısa sürede unutulmaya açık bilgidir. Daha çocuk yaşlarda bireylerin araştırmaya ve geliştirmeye olan isteklerini ve potansiyellerini ortaya çıkaracak bir yaklaşımla üreten bir toplum oluşturabiliriz. Bu da başta ekonomimiz olmak üzere toplumun en temel sorunu olan tüketim odaklı ekonomi anlayışını üretim ve paylaşım odaklı bir bakış açısıyla değiştirebilecek temel bir adım olacaktır.
Yetenek Bazlı Eğitim Modeli
Erich Fromm, “Eğitimin temel amacı, çocukları kendi yeteneklerinin bilincine vardırmaktır” der.
Ortak bir müfredat elbette önemli ve nüfusu yüksek bir ülke için mecburi olsa da yetenek odaklı bir bakış açısını mutlaka sistemimize adapte etmemiz gerekir. Anadolu toprağı geçmiş yüzyıllarda olduğu gibi bu dönemde de nice bilim insanları, sanatçıları, mütefekkirleri ve alimleri bağrından çıkaracak potansiyele sahiptir. Bu çerçevede yeteneklerin üzerine eğilmek ve bireyin potansiyelini ortaya çıkarabilecek bir yaklaşımla tek tip insan yetiştirmek yerine gerek bireyin kendine ve topluma fayda sağlayacağı gerekse yaptığı işten mutlu olacağı bir modeli hayata geçirmemiz gerek.
Eleştirel Düşünme ve Analitik Becerilerin Geliştirilmesi
Öğrenciler, olaylar arasında sebep-sonuç ilişkisi kurabilen, analitik düşünebilen ve farklı bakış açılarını değerlendirebilen bireyler olarak yetiştirilmelidir. Bu beceriler hem akademik başarıyı hem de toplumsal katkıyı artıracaktır.
Sabır ve Azim Kültürünün Aşılanması
Başarıya giden yolun sabır, azim ve sürekli çaba gerektirdiği bilinci öğrencilere kazandırılmalıdır. Bu anlayış, bireylerin karşılaştıkları zorluklarla başa çıkma yeteneklerini geliştirecektir.
Girişimcilik ve Yenilikçilik Ruhu
Girişimcilik ilk başta insanın içinden gelen kişiye özel bir durum gibi gözükse de aslında daha küçük yaşlarda özgüven aşılanması suretiyle birçok bireyin büyük işlere imza atmasının önü açılabilecek bir sistem kurgusu olarak ele alınmalıdır.
Mutlu İnsan, Mutlu Toplum Yaklaşımı
Bireyin mutluluğunun toplumun mutluluğunu oluşturduğuna, toplumun mutlu olması için de bireyin toplumsal faydayı gözettiği çift yönlü bir mutluluk anlayışının sağlanması
Bu temel prensipler daha da kategorilendirilebilir ya da maddeler birleştirilebilir/ayrıştırılabilir. Önemli olan bu prensipler bütününü içine alacak tam teşekküllü bir sistemin kurgulanabilmesidir. Bu prensipler çerçevesinde kurulacak bir eğitim sisteminin başarılı olabilmesi için aşağıdaki önerilerimin hayata geçirilmesi ülkemiz geleceği için oldukça fayda sağlayacaktır:
- İlköğretimden itibaren proje odaklı eğitim: Öğrencilere verilen ödevler, üretkenlik ve araştırma temelli olmalı, bu projelerin bazıları gelecekte uygulanabilir girişimlere dönüşebilecek şekilde tasarlanmalıdır.
- Üniversiteler arası işbirliği: Türkiye’deki üniversiteler, yürüttükleri projeler hakkında birbirlerini bilgilendirmeli, benzer alanlarda çalışan öğrenci ve ekipler bir araya getirilerek desteklenmelidir.
- Akademi-özel sektör işbirliği: Lisansüstü tezler, projeler ve yayınlar, özel sektör temsilcilerinin yer aldığı kurullarca değerlendirilerek ekonomik ve sosyal faydaya dönüştürülmelidir.
- Uluslararası akademik takip: Yurt dışındaki akademik gelişmeleri izleyerek ülkemize adapte edebilecek uzman ekipler oluşturulmalı; bu bilgiler politika ve stratejilere yön vermelidir.
- Sanayi-sanat-akademi entegrasyonu: Somut projeler aracılığıyla bu üç alan arasında işbirliği kurulmalı; örneğin istihdam politikaları bu doğrultuda yeniden şekillendirilmelidir.
- İhtisas üniversiteleri ve geleceğin meslekleri: Geleceği öngörebilen üniversiteler, özel sektörle birlikte çalışarak ülkenin ihtiyaç duyacağı yeni mesleklere yönelik projeler geliştirmelidir.
Sonuç olarak, kalkınmanın temeli eğitimdir. Ancak bu sadece bilgi aktaran değil; insanı önceleyen, yetenekleri geliştiren, ortak değerlere sahip bir eğitim anlayışı ile mümkündür. Çocuklarımıza daha mutlu ve umut dolu bir gelecek bırakmanın yolu, onlara bugün iyi bir eğitim sunmaktan geçiyor.
Sözü Tom Peters’ın şu sözü ile bitireyim: “İşleriniz iyi gidiyorsa eğitim bütçenizi iki katına çıkarın, kötü gidiyorsa dört katına”.
Kaynak: Sanayi Gazetesi