Sanayinin ikiz dönüşümü: Yeşil ve dijital becerilerde yetkinlik yapısının dönüşümü

Yüzyılın endüstriyel paradigması, dijital dönüşüm ve çevresel sürdürülebilirlik gibi ikiz bir zorunlulukla tanımlanmaktadır. Bu eşzamanlı dönüşüm dijital teknolojilerin sunduğu verimlilik ve inovasyon fırsatlarının çevresel sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmak için seferber edilmesini ifade etmektedir. Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halit Keskin bu konuyu yazısında detaylıca ele aldı…
Sanayinin ikiz dönüşümü: Yeşil ve dijital becerilerde yetkinlik yapısının dönüşümü Sanayinin ikiz dönüşümü: Yeşil ve dijital becerilerde yetkinlik yapısının dönüşümü

Prof. Dr. Halit Keskin- Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi

Yüzyılın endüstriyel paradigması, dijital dönüşüm ve çevresel sürdürülebilirlik gibi ikiz bir zorunlulukla tanımlanmaktadır. Bu eşzamanlı dönüşüm dijital teknolojilerin sunduğu verimlilik ve inovasyon fırsatlarının çevresel sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmak için seferber edilmesini ifade etmektedir. Artık günümüz dünyasındaki karmaşık yapısal dönüşüm dinamikleri, bu iki eksenin ayrı olarak ele alınamayacağını ortaya koymaktadır.

Avrupa Komisyonu’nun belirttiği gibi “çift geçiş” olgusu, sanayi stratejisinde yeşil ve dijital yetkinliklerin birleşik bir şekilde geliştirilmesinin gerekliliğini vurgulamaktadır. Yeşil ve dijital dönüşümlerin aynı anda gerçekleştirilmesi bir zorunluluktur. Sanayi bu dönüşümleri destekleyecek yetenek setlerini belirlemeli ve bu yeteneklerin nasıl gelişeceğine dair planlar yapmalı ve organizasyonel düzeyde bunları kurumsallaştırma yollarını belirlemelidir.

Sürdürülebilir yetkinlikler ya da yeşil yetkinlikler; karbon ayak izini azaltma, döngüsel üretim ve kaynak kullanımında verimlilik gibi konularda bilgi ve uygulama gruplarını içermektedir. KOBİ’ler bu alanda hızlıca aksiyon almak durumundadır; çünkü, Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizmasıyla (SKDM) Avrupa Birliği’ne ihracat yapan şirketler için karbon emisyonlarını hesaplama ve raporlama zorunluluğu getirilmiştir. Karbon yoğun ürünlerin üretiminde yayılan karbon emisyonu için fiyat belirleme ve mali yükümlülük 1 Ocak 2026’dan sonra başlayacaktır.

Dijital yetkinlikler ise veri analitiği, yapay zeka, dijital ikiz ve nesnelerin interneti gibi birçok teknolojinin ve teknolojik aracın günlük işleyişe entegre edilmesini ifade etmektedir. Ancak, bu iki yetkinlik grubu birbirinden bağımsız değildir; çoğu durumda birbirlerini destekleyici bir rol üstlenirler. Yetkinliklerin bireysel, örgütsel ve sistemsel olmak üzere üç alanda ve yeşil-dijital iki odak noktasında eş zamanlı olarak geliştirilmesi gerekmektedir.

Teknolojilerin entegrasyonu geleneksel mühendislik ve operasyonel becerilerin ötesine geçen yeni bir yetkinlik profili gerektirir. Artık bir üretim mühendisinin sadece otomasyon sistemlerini anlaması yeterli değildir; aynı zamanda bu sistemlerin enerji verimliliğini nasıl en üst düzeye çıkaracağını ve atığı nasıl en aza indireceğini de bilmesi gerekir. Benzer şekilde, bir veri bilimcisinin görevi, sadece büyük veri setlerini analiz etmek değil, aynı zamanda bu verilerden sürdürülebilirlik metriklerini iyileştirecek eyleme dönüştürülebilir içgörüler çıkarmaktır. İşte bu nedenle “yeşil dijital beceriler” olarak adlandırılan yeni bir yetkinlik kategorisi doğmuştur. Artık, kurumlar için dijital ile çevre bilincini birleştiren hibrit yetenekler geliştirmek en öncelikli stratejidir.

Avrupa Birliği’nin çevresel sürdürülebilirlik eksenli yeni mevzuatı çerçevesinde özellikle, yüksek çevresel etkiye sahip sektörler öncelikli alanlar olarak belirlenmiştir. Bu kapsamda; demir-çelik, alüminyum, hazır giyim, ayakkabı, tekstil ürünleri, mobilya, lastik, deterjan, boya, mineral yağlar, kimyasallar, bilgi teknolojileri ekipmanları ile enerji yoğun ürün gruplarında ekolojik tasarım ilkelerinin tanımlanması hedeflenmektedir. Bu düzenlemeler, yalnızca üretim süreçlerinin değil, ürünlerin tüm yaşam döngülerinin çevresel etkilerini dikkate alan bütüncül bir çerçevede yapılandırılmaktadır. Bu doğrultuda, söz konusu ürünlerin Avrupa Birliği pazarına arz edilebilmesi için üretimden tüketime ve imhaya kadar uzanan sürecin çevresel ayak izini şeffaf biçimde ortaya koyacak Dijital Ürün Pasaportu uygulamasının devreye alınması öngörülmektedir. Bu pasaport sistemiyle; ürünlerin kaynak kullanım verileri, onarılabilirlik dereceleri, yeniden kullanıma uygunluk düzeyleri, karbon salımı ve enerji tüketimi gibi bilgilerin dijital ortamda izlenebilir ve denetlenebilir hale gelmesi amaçlanmaktadır. Böylece, sürdürülebilir tedarik zincirlerinin tesisi, döngüsel ekonomi ilkeleriyle uyumlu üretim modellerinin benimsenmesi ve tüketiciye daha şeffaf bilgi sunulması mümkün olacaktır.

Dönüşümün, yalnızca teknolojik unsurlarla değil; aynı zamanda kapasite artırma odaklı olması önemlidir. Örneğin, dijital ikiz teknolojisini kullanarak üretim süreçlerinde karbon emisyonlarını %30 oranında düşürmeyi başarırken ve aynı zamanda üretim verimliliğini %10 oranında artırabilirsiniz. Avrupa’da birçok kurum ve çalışan ikiz dönüşüm perspektifiyle eğitilmekte ve yeteneklerinin düzeyini yükseltmektedir. Türkiye’de ise bu alanlarda destek veren KOSGEB ve TÜBİTAK gibi kurumların KOBİ’lerin gücünü artırmak için desteklerinin ağırlığını artırması gerekmektedir.

Sanayide yeşil ve dijital yetkinliklerin birlikte ilerlemesi, sadece teknolojik altyapıya yapılan yatırımlarla değil, aynı zamanda birçok yönetim stratejileri belirleyip uygulamaktan geçmektedir. Kurumsal dijital-yeşil strateji eşleşmesi  yapılması gereklidir. Şirket stratejilerinde dijitalleşme ile sürdürülebilirlik hedeflerinin temel performans göstergeleri (KPI) oluşturulmalıdır. Gözlemlenmesi gereken önemli bir nokta şudur; yetkinlik bazlı yatırım teşvikleri, devlet yardımlarında yalnızca ekipmanla sınırlı kalmamalı ve bu ekipmanı verimli bir şekilde kullanabilecek nitelikli insan kaynağına yönlendirilmelidir. Kritik beceriler belirlenerek; yöneticilere ve çalışanlara, organizasyonel bağlamda daha fazla eğitim ve gelişim imkanı sağlamalıdr. Bölgesel sanayi kümeleri ve ekosistemler üzerine odaklanmak önemlidir; özellikle birçok Organize Sanayi Bölgesinde yeşil ve dijital dönüşüm merkezlerinin kurulması ve/veya bu merkezlerin sayısının artırılması gerekmektedir. Bu merkezler, bilgi transferini sağlayan ve KOBİ’leri teknoloji ve süreç entegrasyonu için destekleyen birincil yapılar haline getirilmelidir.

Sanayi, artık “dijital mi, yeşil mi” ikilemini geride bırakmalıdır. Geleceğin rekabetçi işletmeleri, bu iki alanı eşzamanlı ve entegre bir şekilde yöneten yapılardan oluşacaktır. Sürdürülebilir ve dijital geleceğe sağlam bir şekilde hazırlanmak için yalnızca teknolojiye değil, yetkinlik inşasına, örgütsel öğrenmeye ve sistemsel entegrasyona odaklanmak zorunludur.

Kaynak: Sanayi Gazetesi