Yunus Kök
Ülkemizin farklı sektörlerinde faaliyet gösteren firmalar, iki yıl önce başlayan enflasyonu düşürme öncelikli ekonomik politikalar sonucu paraya ulaşmakta ve finansal akışı yönetmekte zorluk çekiyor. Pandemi sonrası ürün fiyatlarındaki sert yükseliş yakın pazarlardaki rekabetçi gücümüzü de kırmış durumda. Bir diğer ortak sorun olarak nitelikli işgücünü sayabiliriz. Tabi ağır vergi sorumlukları da bir başka problem. Tüm bunlara rağmen sanayicimiz üretmeye, istihdam oluşturmaya ve kâr oranlarını minimalize edip ihracat taparak ülkeye döviz getirmeye devam ediyor. Faiz oranlarının bu kadar yüksek olduğu bir ülkede; üretimi, istihdamı tercih eden tüm sanayicilerimizin alkışlanması gerektiğini düşünüyorum. Sektörel olarak bakacak olursak, negatif ekonomik faktörlerden en fazla etkilenen alanın tekstil ve hazır giyim sektörü olduğunu söyleyebiliriz. Tabi bu birazda tekstil sanayisindeki firma sayısının aşırı fazla olmasından da kaynaklanıyor olabilir.
Tekstil sektörü üzerine yüzeysel bilgiler ile genel geçer bir yazı olmasını istemediğim için bu alanda tanınmış ve sektörel gelişmeleri bütünsel bir bakış açısıyla yorumlama yetkinliğine ulaşmış Fatih Canpolat ile soru cevap metodunda bir söyleşi hazırladım. Malatya doğumlu olan Canpolat, MÜSİAD, TİGSAD, DEİK ve İTO gibi iş insanlarını kapsayan oluşumlarda geçmiş dönem ve halihazırda yöneticilik yapıyor. Tekstil endüstrisindeki tecrübesi ve STK deneyimleriyle ekosisteme bütünsel bir bakış yetkinliği olan Canpolat’a sizler adına sorduğum soruların cevaplarını noktasına virgülüne dokunmadan paylaşıyorum.
Hazır giyim ve konfeksiyon sektörü hakkında genel görünüm nedir?
Türkiye’nin hazır giyim ve konfeksiyon sektörü, ekonominin en güçlü ve en rekabetçi sektörlerinden biridir. TÜİK verilerine göre 2024 itibarıyla yaklaşık 18.000’in üzerinde kayıtlı tekstil ve hazır giyim işletmesi bulunmaktadır. İstanbul, Bursa, Gaziantep, Denizli, İzmir, Kahramanmaraş ve Adana başta gelen üretim merkezleridir. Son dönemde Anadolu şehirlerine doğru bir kayma da gözlenmektedir.Sektör doğrudan ve dolaylı olarak yaklaşık 1 milyon kişiye istihdam sağlamaktadır. Kadın istihdamı açısından da öncü sektörlerden biridir. İhracat rakamlarına bakacak olursak 2024 yılında sektör yaklaşık 19 milyar dolar ihracat gerçekleştirmiştir. T-shirt, pantolon, gömlek, ceket, iç giyim ürünleri ve spor giyim öne çıkan ihracat kalemleridir.
Sektörel olarak ülkemizi bekleyen tehdit ve yakın dönem fırsatlar nelerdir?
Tehditleri; yüksek işçilik maliyetleri ve enerji fiyatları, kur istikrarsızlığı ve hammaddeye erişimdeki zorluklar, nitelikli iş gücü bulmakta yaşanan sıkıntılar, uzakdoğu ülkeleriyle fiyat rekabetinde zorlanma, Avrupa’daki yavaşlayan talep ve jeopolitik riskler olarak sıralayabiliriz. Fırsatlara değinecek olursak; Avrupa’ya yakınlık ve hızlı teslimat avantajı, ESG (çevresel, sosyal, yönetişim) standartlarına uygun üretim yeteneği, sürdürülebilir moda ve teknik tekstil alanındaki gelişmeler, Afrika ve Orta Asya pazarlarının yeni tüketici pazarı olarak ortaya çıkması olarak düşünebiliriz.
Dünyadan bakıldığında makineleşme ve dijitalleşme konusunda konumumuz nedir?
Türkiye’de özellikle büyük ölçekli firmalar otomasyon ve dijital üretim teknolojilerine geçişte önemli yatırımlar yapmaktadır. Makineleşmede Avrupa’daki büyük üreticilerle kıyaslandığında hala bir miktar gerideyiz, ancak Uzakdoğu ile karşılaştırıldığında yüksek kaliteli makine parkurumuz var. Dijitalleşmede ise ERP sistemleri, dijital numune, 3D modelleme ve yapay zekâ destekli üretim planlama gibi alanlarda ciddi bir dönüşüm başladı ancak KOBİ ölçeğindeki firmalar hâlâ manuel süreçlere bağımlı durumda.
Fabrikaların Mısır başta olmak üzere başka ülkelere yöneliminin altında ne gibi nedenler vardır?
Mısır gibi ülkelerde işçilik Türkiye’ye göre %60’a kadar daha ucuz. Serbest ticaret anlaşmaları, vergi muafiyetleri ve ucuz enerji imkânı sunuluyor. Mısır’ın AB ile serbest ticaret anlaşması var; bu da gümrüksüz ürün sevkiyatına olanak tanıyarak ihracat kolaylığı sağlıyor. Yine Türkiye’de artan sabit giderler, firmaları yurt dışı yatırımına yöneltiyor.
İhracat noktasında hangi ülkeleri fırsat pazar olarak görüyorsunuz?
Bu soruyu bölgesel bakarak cevaplarsak;
Afrika ülkeleri: Nijerya, Kenya, Güney Afrika – genç nüfus ve gelişen orta sınıf
Orta Doğu: Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar – lüks tüketim ve hızlı tedarik avantajı
Türk Cumhuriyetleri: Kazakistan, Özbekistan, Azerbaycan – kültürel yakınlık ve büyüyen pazarlar
Güney Amerika: Şili, Kolombiya – uzak mesafeye rağmen yüksek katma değerli ürünler için fırsat barındırıyor
Sektörel olarak karşılaştığınız sorunlar ve çözüm önerileriniz nelerdir?
Sorunları; Nitelikli eleman bulma ve personel sirkülasyonu, yüksek vergi yükü ve KDV iade süreçlerinin yavaşlığı, finansmana erişim güçlüğü, enerji maliyetleri, lojistik ve navlun maliyetlerindeki dalgalanmalar ve kira artışları olarak belirtebiliriz.
Çözüm Önerilerimiz ise şunlardır:
-Meslek liseleri ve üniversitelerle sektör iş birliklerinin artırılması.
-KOBİ’lere yönelik dijitalleşme teşvikleri.
-Daha hızlı ve dijitalleşmiş bir KDV iade sistemi.
-Yurt dışı pazarlara yönelik devlet desteklerinin sadeleştirilmesi ve tanıtım organizasyonlarının artırılması.
-Lojistik altyapısının güçlendirilmesi ve taşımacılık maliyetlerinin sübvanse edilmesi.
Kaynak: Sanayi Gazetesi