5. Seviye Gerçekler: Türkiye Sanayisinde Diplomanın ve Belgenin Dengesi

Sanayi, çeliğin gücünden önce insanın emeğiyle başlar. Çünkü en gelişmiş makine bile, eğitimli eller dokunmadıkça yalnızca bir metal yığınıdır. Türkiye’nin ihracatının yüzde 95’i sanayi ürünlerinden oluşuyor; bu dev çarkın en kritik denge unsurunu ise nitelikli insan kaynağı oluşturuyor. Ve bu dengeyi sağlayan en önemli halkalardan biri teknikerlerdir.

Dr. Turhan KARAKAYA

Hisense HVAC Türkiye Genel Müdürü

Doğuş Üniversitesi Öğretim Üyesi

Teknikerlik diploması, üretim zincirinde sessiz ama hayati bir rol oynar. Bir tekniker yalnızca uygulama yapmaz; aldığı eğitim sayesinde sistemin doğru çalışıp çalışmadığını kontrol eder, iş güvenliğini gözetir, enerji verimliliğini denetler, mühendis ile saha arasında köprü kurar. Bazen bir fabrikanın durma noktasına gelen üretim hattını, doğru zamanda doğru müdahaleyi yaparak milyonluk kayıplardan kurtaran kişidir. Bu nedenle teknikerlik diploması, sanayide görünmez bir denge unsurudur.

Türkiye’de bu yapıyı tamamlayan bir sistem daha vardır: Mesleki Yeterlilik Kurumu (MYK) belgeleri. MYK, sahadaki bilgi ve beceriyi ölçer, standart altına alır. Metal işlerinden elektroniğe, iklimlendirmeden otomotive kadar yüzlerce meslek dalında, teorik ve pratik sınavlarla yeterlilikler belgelendirilir. Belgelerin en büyük katkısı, iş gücünün becerisini ölçülebilir hale getirmesidir. Ancak kritik bir fark vardır: MYK belgesi mevcut becerinin ölçümüdür; diploma ise uzun ve sistematik bir eğitimin kanıtıdır.

İşte tam da bu noktada “5. seviye gerçeği” ortaya çıkar. Türkiye’de hiçbir formal eğitimi olmayan bir usta bile sınavı geçerek Seviye 5 MYK belgesi alabilir. Kâğıt üzerinde bu, onu meslek yüksekokulu (MYO) mezunu bir teknikerle eşitmiş gibi gösterir. Oysa Avrupa Yeterlilikler Çerçevesi’nde Seviye 5 doğrudan meslek yüksekokulu diplomalarına karşılık gelir. Yani Avrupa’da 5. seviye, yalnızca bir beceri belgesi değil, sistematik bir yükseköğretim diplomasıdır. Almanya’da Dual eğitim sistemi, Hollanda’da MBO, Fransa’daki BTS/DUT programları ve İtalya’daki teknik diplomalar hep bu seviyededir. Bu ülkelerde tekniker, yalnızca iş yapan değil; aynı zamanda gözetim, denetim ve planlama sorumluluğu üstlenen profesyoneldir. Türkiye’deki MYO mezunları da bu değeri taşımaktadır.

Üstelik meslek yüksekokulu programları çoğu zaman birden fazla MYK standardını kapsar. Makine MYO mezunu, hem “Makine Bakım Onarımcısı” hem “CNC Programcısı” standartlarını içerir. Elektrik-Elektronik MYO mezunu, “Elektrik Tesisatçısı” ve “Otomasyon Teknisyeni” yeterliliklerini kapsayan bilgiye sahiptir. İklimlendirme-Soğutma MYO mezunu, “İklimlendirme Sistemleri Servis Elemanı” ve “Mekanik Tesisatçı” standartlarını aşan donanımla mezun olur. Yani bir diploma, aslında birden fazla mesleki yeterlilik belgesini içinde barındırır.

Bu tablo, “Neden MYO okumalı?” sorusunun cevabını da verir. Çünkü sanayinin geleceği tam da bu seviyedeki nitelikli insan kaynağına bağlıdır. Bugün Türkiye’de işletmelerin önemli bir bölümü nitelikli tekniker bulmakta zorlandığını belirtmektedir. Dijitalleşme, otomasyon ve yeşil dönüşüm, bu ihtiyacı daha da artırıyor. Avrupa Yeşil Mutabakatı ve Türkiye’nin 2053 net sıfır hedefi düşünüldüğünde, enerji verimliliği, iklim teknolojileri, otomasyon ve veri analizi gibi alanlarda yetişmiş MYO mezunlarının değeri katlanarak artacaktır.

Uluslararası araştırmalar da bu durumu doğrulamaktadır. OECD verilerine göre kısa döngü yükseköğretim mezunları, lise düzeyine sahip olanlara kıyasla ortalama yüzde 50’nin üzerinde daha fazla gelir elde etmektedir. Birçok ülkede genç MYO mezunlarının istihdam oranı lisans mezunlarını yakalamakta, hatta bazı sektörlerde onları geçmektedir. Yani MYO diploması, yalnızca bugünün değil, yarının iş gücü piyasasında da altın bilezik niteliğindedir.

MYK süreci ise sahadaki beceriyi görünür kılmak açısından çok değerlidir. Tecrübeli bir çalışan için eğitim almadan sınava girip belgelendirme almak hızlı bir yol sunar. Ancak bu durum, diploma ile belgeyi eşitlemek anlamına gelmez. Diploma geniş kapsamlı öğrenmeyi, bilimsel temeli ve sistem yaklaşımını temsil eder; MYK belgesi ise o andaki becerinin standarda göre doğrulanmasıdır. Bu iki araç birbirini tamamlamalı, ama asla yer değiştirmemelidir.

Sanayinin geleceği, işte bu dengeyi doğru kurmaktan geçiyor. Diploma olmadan belge eksik, belge olmadan diploma ise sahada güncelliğini yitirir. İkisi birlikte işletmeye kalite güvencesi, ülkeye rekabet gücü, bireye ise istihdam ve gelir avantajı sağlar.

Galileo Galilei’nin yüzyıllar önce söylediği söz bu tabloyu özetliyor: “Ölçebildiğin şeyi ölç, ölçemediğini ölçülebilir hale getir.” Diploma eğitimin bütününü ölçerken, MYK belgesi beceriyi görünür hale getirir. İkisi birleştiğinde, Türkiye sanayisi yalnızca makinelerle değil, eğitimli ve belgeli insan gücüyle geleceğe taşınır.

Kaynak: Sanayi Gazetesi

Yorum Yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

15 − 2 =