Prof. Dr. Ali Rıza Büyükuslu
1. Genel yapay zekâ (AGI) ve ileri makine öğrenmesi
2030’a kadar yapay zekâ sistemlerinin dar uygulamalardan çıkıp otonom muhakeme, yaratıcılık ve karar alma yetkinliklerine sahip genel amaçlı yapıya evrilmesi beklenmektedir. Faydalar: Bilimsel keşiflerin hızlanması, kişiselleştirilmiş sağlık, eğitim ve iş dünyasında üretkenlik, verimlilik artışı.
Riskler: Güç yoğunlaşması, iş gücü kaybı, önyargı ve hesap verebilirlik sorunları.
Yönetişim ihtiyaçları: Uluslararası güvenlik standartları, şeffaf denetim mekanizmaları ve etik çerçeveler.
Lider görüşleri:
- Geoffrey Hinton, 2023’te Google’dan ayrılışını açıklarken “Yapay zekanın insanlık için taşıdığı riskler nükleer risklerden bile daha büyük olabilir” demiştir.
- OpenAI kurucularından Ilya Sutskever, AGI için “İnsanlığın en dikkatli şekilde yaklaşması gereken teknoloji” ifadesini kullanmıştır.
- Bill Gates ise daha iyimserdir: “AGI, insanlık için yeni bir ‘endüstri devrimi’ olabilir, ancak etik kontrol mekanizmaları olmadan yıkıcı etkiler doğurabilir.”
- Sam Altman (OpenAI CEO’su) bu noktada kritik bir uyarı yapmaktadır: “AGI, insanlık tarihindeki en büyük teknoloji olabilir. Ancak yanlış yönetilirse, sonuncusu da olabilir.”
- Jeff Bezos (Amazon ve Blue Origin kurucusu) yaptığı son açıklamada; Yapay Zekânın ‘insanlığı altın, bolluk çağına taşıyacağını’ iddia etmektedir.
2. Her şeyin interneti (IoE) ve aşırı bağlantılı toplumlar
IoT’nin ötesine geçerek, insanların, cihazların ve altyapının bütünleştiği bir hiper-bağlantılı sistemler çağına girilecektir. Faydalar: Akıllı şehirler, gerçek zamanlı sağlık sistemleri, optimize lojistik.
Riskler: Siber saldırılara açıklık, mahremiyet kaybı, dijital bağımlılık.
Yönetişim İhtiyaçları: Veri egemenliği, siber güvenlik ve tekellere karşı demokratik denetim.
Lider görüşleri:
- Mark Zuckerberg, metaverse stratejisinde “geleceğin interneti sürekli bağlantılı ve sürükleyici deneyimler üzerine inşa edilecektir” diyerek; IoE’nin kaçınılmaz olduğunu savunmuştur.
- Elon Musk ise Starlink projesi üzerinden “Herkese düşük maliyetli küresel internet erişimi sağlamak, demokrasinin geleceği için kritik bir altyapıdır” diyerek; Hiper-bağlantılı dünyanın jeopolitik boyutuna dikkat çekmektedir.
3. İnsan–makine entegrasyonu ve nöroteknoloji
BCI, nöroprotezler ve biyo-dijital yakınsama, insan bilişiyle makine zekâsını bütünleştirecektir. Faydalar: Engelliler için iyileştirici çözümler, öğrenme kapasitesinin artırılması, yaratıcı iş birlikleri.
Riskler: Eşitsizlikler, zihinsel mahremiyet ihlalleri, askeri kullanım riski.
Yönetişim İhtiyaçları: Küresel nöro-hak anlaşmaları, etik standartlar, adil erişim politikaları.
Lider görüşleri:
- Elon Musk’ın Neuralink vizyonu: “Beyin–makine ara yüzü, insanlık ile yapay zekâ arasında simbiyotik bir ilişki kurarak medeniyetin geleceğini güvence altına alabilir.”
- Yuval Noah Harari ise; Nöroteknolojilere ilişkin kaygısını şu sözlerle dile getirmiştir: “Zihnimiz, 21. yüzyılın en değerli veri kaynağıdır; bu teknolojilerin kontrolsüz gelişimi insan özgürlüğünü tehdit edebilir.”
4. Kuantum bilişim ve klasik-ötesi kriptografi
Kuantum hesaplamadaki ilerlemeler, bilimsel araştırmalar ve güvenlik alanında devrim yaratacaktır. Faydalar: Yeni ilaç ve malzeme keşifleri, iklim modellemede ilerleme, AI simülasyonlarında hızlanma.
Riskler: Kriptografik sistemlerin çökmesi, jeopolitik tekelleşme, dijital uçurum.
Yönetişim ihtiyaçları: Kuantuma dayanıklı şifreleme, uluslararası iş birliği, açık bilimsel paylaşım.
Lider görüşleri:
- Sundar Pichai (Google CEO’su), kuantum üstünlüğü denemesinden sonra “Kuantum bilişim, insanlığın en karmaşık sorunlarını çözme potansiyeline sahiptir” açıklamasını yapmıştır.
- Vinod Khosla ise “Kuantum, yapay zekâ ile birleştiğinde, toplumun ekonomik yapısını kökten değiştirecek bir güçtür” diyerek yatırımcı perspektifini ortaya koymaktadır.
5. Otonom sistemler ve sentetik gerçeklikler
Robotik, otonom ulaşım ve XR teknolojileri, sosyal hayatı ve ekonomileri dönüştürecektir. Faydalar: Daha güvenli ulaşım, tıpta tanı-tedavi ve cerrahi süreçlerde insan müdahalesini, insan hatasını en aza indirmek, sürükleyici-sürekli eğitim-otonom öğrenme, ağır ve tehlikeli işlerde robotik kullanım.
Riskler: Sosyal kopuş, otomasyon kaynaklı iş kayıpları, otonom silahların etik sorunları.
Yönetişim İhtiyaçları: İnsan-merkezli tasarım, otonom silahların yasaklanması, sosyal uyumu güçlendiren politikalar.
Lider görüşleri:
- Jeff Bezos, otonom sistemler için “Robotlar ve yapay zekâ, insan iş gücünü tamamlayıcı olarak tasarlanmalıdır, ikame edici olarak değil” uyarısında bulunmuştur.
- Reid Hoffman (LinkedIn kurucusu), XR teknolojilerine ilişkin “İş ve eğitim gelecekte hem fiziksel hem dijital kimliklerimiz üzerinden gerçekleşecek; bu dönüşüm sosyal uyumu yeniden tanımlayacak” görüşünü paylaşmıştır.
Sonuç: Teknolojik devrimlerin rasyonel ve etik yönetimi
2030 ve sonrası, teknolojik ilerlemeler insanlığın yeni bir refah çağına girmesini sağlayabilir veya eşitsizlik, çatışma ve sistemik riskleri derinleştirebilir. Bu itibarla, teknolojik devrimlerin rasyonel ve etik çerçevede yönetilmesi gerekir:
- Küresel yönetişim: Eşit erişimin sağlanması ve kötüye kullanımın önlenmesi.
- Etik standartlar: Hukuk, felsefe, sosyal bilimler ve mühendisliği bütünleştiren çerçevelerin, standartların oluşturulması.
- Eğitim ve iş gücü dönüşümü: Eğitim ve işgücü piyasalarının dijital dönüşüme-yapay zekâ devrimine ve sürekli bilimsel-teknolojik ilerlemeye eş zamanlı olarak ‘STEM’ ve ‘sürekli yetenek gelişimi’ felsefesi ile yeniden yapılanması, yapısal uyumu destekleyen stratejilerin eğitim sisteminde, yükseköğretimde ve işletmelerde geliştirilmesi.
- Demokratik katılım: Teknoloji politikalarının halk yararına, kamu menfaatleri doğrultusunda şekillendirilmesi. Halkın bu politikaların gelişiminde rol oynamasını sağlayacak katılım mekanizmalarının, endüstriyel demokrasinin ve sivil toplum işbirliğinin tesis edilmesi
Söz konusu teknolojik devrimlerinin insanlık adına iyi yönetilmesi inşa edilecek yönetişim, etik ve uluslararası iş birliği mekanizmalarına bağlıdır. Eğer doğru yönetilirse, bu devrimler insanlık için sürdürülebilir refah ve bilimsel atılımlar çağını başlatabilir. Bu teknolojik devrimler, yalnızca mühendislik, teknolojik inovasyon başarılarının değil, aynı zamanda bilimsel üretimin “dört saç ayağı” teorik bilim, temel bilim, uygulamalı bilim ve bilimsel araştırma arasındaki derin etkileşimin ürünüdür. AGI’den kuantum bilişime kadar her gelişme, matematiksel modellerden fiziksel teorilere, biyolojik iç görülerden malzeme bilimine uzanan disiplinler arası bir bilgi birikiminin sonucudur. Nitekim, bugün ulaştığımız yapay zekâ, nöroteknoloji ya da kuantum hesaplama düzeyi; onlarca yıllık akademik araştırmaların, laboratuvar deneylerinin, kuramsal keşiflerin ve inovatif düşüncenin somut çıktısıdır. Bu nedenle teknolojik dönüşüm, bilimsel üretimin yalnızca bir sonucu değil, aynı zamanda onun hızlandırıcısıdır. Öte yandan, bu teknolojilerin kendileri de yeni bilimsel keşiflere yol açma potansiyeline sahiptir. Örneğin, kuantum bilgisayarlar ilaç geliştirmede ve iklim modellemede insanlığın daha önce erişemediği bir çözüm kapasitesi sunacaktır; yapay zekâ, biyoloji ve malzeme bilimi gibi alanlarda bilimsel hipotezlerin testini hızlandıracaktır; Nöroteknoloji ise insan beynine dair bilgimizi kökten derinleştirecektir. Teknolojiler arası çok yönlü ilişki, teknolojiyi yalnızca bir tüketim veya üretim aracı olmaktan çıkararak, yeni bir bilimsel devrimlerin tetikleyicisi haline getirmektedir. Dolayısıyla 2030 ve sonrası, bilimin teknolojiyi, teknolojinin de bilimi ileriye taşıdığı döngüsel bir ivmenin çağı olacaktır.
Kaynak: Sanayi Gazetesi