Yenilenebilir enerji, Türkiye’nin geleceğini aydınlatıyor

Türkiye, elektrik enerjisinde 121.000 MW aşan kurulu gücü ile bu enerjinin yüzde 50’den fazlasını yenilebilir kaynaklardan sağlarken, üretilen enerjiyi 76.000 km aşan iletim ağı ve 2 milyon km’yi aşan dağıtım ağı ile kullanıcıya kesintisiz olarak ulaştırıyor. Yenilebilir enerji hem çevresel açıdan hem çeşitlilik açısından arz talep dengesine en büyük katkıyı sağlamaya devam ediyor.

Sevgi PİLGİ

Türkiye, 2053 yılı net sıfır emisyon hedefleri, enerji verimliliği, yeşil dönüşüm ve yeşil kalkınma hamlesi politikaları ile sadece bugünün değil gelecek nesillerinde enerji arz güvenliğini sağlamak için çalışmalarını sürdürüyor.

Türkiye’nin 81 iline, birçok ilçesine doğalgaz iletimi sağlanıyor. Bu yıl için Türkiye’nin doğalgaz tüketim hedefi 60 milyar m3 olarak öngörülüyor ve bunun yüzde 70 tüketimi kış aylarında gerçekleştiriliyor. Bunun üzerine ülkemiz uzun yıllardır üç büyük vizyon ortaya koydu. İlki kaynağın yine çeşitlendirilmesi ile bugün ithalat ihracat dengesinde 34 ülkeye ulaşılması, ikincisi Silivri ve Tuz gölünde inşa edilen yer altı depolama tesisleri ile depolanması, üçüncü ve en önemlisi ise kendi doğalgazını üreterek dışa bağımlılığın azaltılması…  Sakarya Gaz Sahasından elde edilen doğalgaz ile 4 milyon hanenin, 2028 sonu ile de 16 milyon hanenin ihtiyacının karşılanması hedefleniyor. Bu bağlamda derin sondaj, sismik arama ve platform gemileri ile dünyanın en iyi filolarından birini oluşturarak arama ve sondaj çalışmalarına devam ediliyor.

Arz talep dengesine büyük katkı

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’ndan elde edilen bilgilere göre Türkiye’nin elektrik enerjisinde 121.000 MW aşan kurulu gücü ile bu enerjinin yüzde 50’den fazlasını yenilebilir kaynaklardan sağlanıyor. Üretilen enerjiyi 76.000 km aşan iletim ağı ve 2 Milyon km’yi aşan dağıtım ağı ile nihai kullanıcıya kesintisiz olarak ulaştırılıyor. Yenilebilir enerji hem çevresel açıdan hem çeşitlilik açısından arz talep dengesine en büyük katkı sağlıyor. Enerjinin kaynağına göre Fosil Enerjiler; kömür, petrol, doğalgaz. Yenilebilir enerjiler; rüzgâr güneş hidroelektrik jeotermal biokütle vb. ve son olarak Nükleer enerji olarak sınıflandırırsak bu geniş tabloda fosil enerji kaynaklarından petrol ve doğalgazı, özelliklede fosil, yenilenebilir ve nükleer olmak üzere 3 kaynaktan üretimi sağlanabilen elektrik enerjisini ilk sıraya alarak bir analiz yapmakta fayda var.

Artan yenilebilir enerji payı

Artan yoğun talep elektrik tüketim değerlerinin rekor seviyelere ulaştığı günlerde bile elektrik enerjisi arzında bir sorun yaşanmamasında son 20 yılda yapılan planlama ve yatırımlar ile kaynakların çeşitlendirilmesi, yenilebilir enerjinin payının artırılması, fosil kaynaklarını ise etkin ve verimli kullanabilmesi, arz talep dengesinin korumasının adeta anahtarı oldu. Bu konuda son olarak özellikle devam eden iklim değişikliğinin etkisi, yapay zeka, bulut uygulamaları ve data merkezlerinin artışı, elektrik araç satışlarının hızla yükselmesi, ülkemiz nüfus sanayi ve turizm potansiyelinin ilerlemesi ile önümüzdeki yıllarda hızla enerji talebinin artacağı ve bu durumun uzun vadeli planlama ve yatırım gerektirdiğinden, üretim tarafında; Akkuyu, Sinop ve Trakya’da kurulacak nükleer santrallerin yanı sıra yenilebilir enerji yatırımlarına devam edilirken iletim ve dağıtım tarafında ise sürekli yeni hatlar tesis ederek ve yeni teknolojiler kullanarak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı çalışmalarını yoğun bir şekilde sürdürüyor.

Üretimimiz günlük 160 bin varil civarına ulaştı

Türkiye’de şu an trafiğe kayıtlı araç sayısı 32 milyon civarında iken yaklaşık 350 bini tam elektrikli sınıfında. Özellikle batarya ve şarj teknolojilerinde yaşanacak ilerleme ile bu durumun artacağı ön görülse de belli bir süre daha fosil yakıtların etkisi devam edecek. Ülkemiz petrol tüketimi şu an günlük 1 milyon varil civarındadır. Gabar’da yapılan son keşifler ile üretimimiz günlük 160 bin varil civarına ulaştı. Burada da bir örnek vermek gerekir ise araç hareketliliğinin en fazla olduğu, seyahat rekorlarının kırıldığı bayram dönemlerinde dahi arz güvenliğinde bir sorun yaşanmadı. Petrolde de üçlü vizyon devam etmekle birlikte petrolün olduğu coğrafyaya ülkemizin yakın olması ayrı bir avantaj sağlıyor.

Ülkemizin fosil kaynaklara olan yakınlığının bir enerji koridoru olma yolunda Türkiye’ye sağladığı avantajlar şu şekildedir: Bugün ülkemiz petrol ve doğalgazın %60’dan fazlasına sahip coğrafyaya yakın yer alıyor. Avrupa’da ise yoğun bir tüketim gerçekleştirilmektedir.  Ülkemiz bir enerji köprüsü vazifesi görerek Avrupa’nın da enerji arz güvenliğinin teminatıdır. Bu durumu da yine bir örnek ile açıklamak gerekirse komşularımız Yunanistan ve Bulgaristan ile hem elektrik tarafında hem doğalgaz tarafında enterkonnekte sistem bağlantımız mevcut.

Ciddi bir keşif sağlandı

Nadir Toprak Elementleri konusuna da değinecek olursak; Ülkemiz bu konuyu önceki yıllarda gündemine aldı. Aslında ilk aramalarımız toryum ile başladı. Toryum doğada genelde nadir toprak elementleri ile birlikte bulunmaktadır. Bu konuda ilk keşiflerimiz 2010 yılından itibaren hız kazandı. Özelikle Eskişehir Beylikova’da ciddi bir keşif sağlandı. Bu keşfin Çin’den sonra en büyük 2. keşif olduğu düşünülmekte. Burada gerçekleşen üretim öncelikle kendi ülkemiz iç pazarında ve tamamen devletimiz kontrolünde değerlendirilecek. Yani herhangi bir satışı şu an söz konusu değil. Arama çalışmalarımız başka noktalarda devam ediyor. Yapılacak yeni keşifler ile kendi talebimiz teminat altına alındıktan sonra yapılacak işleme tesisleri ile katma değerli madencilik alanında ihracatı elbette Türkiye gündemine gelecektir. Bu elementler enerji anlamında özellikle rüzgâr, güneş, batarya teknolojisinde yoğun olarak kullanılıyor. Şimdi yoğun gündem olması ise bu teknolojilerde sağlanan ilerlemeden kaynaklanıyor.

Kaynak: Sanayi Gazetesi