Veli Aydın
Küresel ölçekten ülkemiz özeline baktığımızda ise sanayi sektörünün toplam enerji tüketiminde en yüksek paya sahip olması enerji verimliliğini hem ekonomik hem de stratejik bir ihtiyaç haline getirmektedir. O halde gelin sanayi sektörümüze enerji verimliliği konusunda bir büyüteç yardımı ile daha yakından bakalım.
Tüketim değerleri açısından en yüksek sektörlere baktığımızda; Demir-çelik, çimento, petrokimya, cam ve tekstil gibi sektörler en önde gelmektedir. Bu konuda daha detaylı araştırma ve inceleme yapıldığında ise uygulanabilecek çözümler sayesinde %10 ile %30 arasında bir tasarruf potansiyeline ulaşabileceği öngörülmektedir. Bu oranlar bir noktada kulağımıza küçük rakamlar gibi gelebilir. Ancak aylık milyonlarca lira elektrik faturası ödeyen bir demir – çelik işletmesini göz önüne aldığınızda en az %10’luk bir tasarrufun yıllık baz da katkısını ve bu oranın %30 seviyelerine yükseltilmesi ile oluşacak tutarı siz değerli okuyucuların takdirine bırakıyorum. O halde Enerji verimliği sanayide hangi alanlarda yoğunlaşmaktadır? Büyütecimizi bu noktaya çevirdiğimizde ise bina ve tesis enerji yönetimini, izolasyon ve proses iyileştirmelerini, kazan ve fırın sistemlerinin optimizasyonunu, yüksek verimli motor ve sürücüleri, atık ısı geri kazanımını, dijitalleşme ve otomasyon sistemleri görmekteyiz. Bütün bu hususların öncelikle işletmede ön enerji etüdü ile listelenmesi, ardından 360 derecelik bir perspektif ile yakından incelenmesi ile uygun yatırımların belirlenmesi gerekmektedir. Yapılacak bu yatırımlar yalnızca enerji tüketimin azaltmakla kalmayıp aynı zamanda ekipman ömrüne katkı sağladığı gibi bakım maliyetlerini de düşürmektedir.
Toplam enerji maliyetlerinin düşürülmesi, ekipman ömrünün uzatılması ve bakım maliyetlerinin azaltılması ise ürün maliyetlerini düşüşü, karlılığın ise yükselmesi demektedir. Bu durumda şirketlerin ulusal ve küresel rekabette daha öne çıkmalarını sağlamaktadır.
Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) yapmış olduğu çalışmalara göre yapılan bu yatırımların geri dönüş süresini 4-2 yıl olarak hesaplamaktadır. Bu sürenin kısaltılmasında Devlet Teşviklerinin yanı sıra, yönetiminden çalışanına kadar geniş yelpazede Endüstriyel Enerji Verimliliğinin kurum kültürü haline getirilmesi gerekmektedir.
Bu noktada uluslararası zorunluluk tarafından bakacak olursak; Karbon Sınırda Düzenleme Mekanizması (CBAM) ile Avrupa Birliği karbon yoğun ürünlerden ek maliyet alınması öngörmektedir. O halde düşük karbonlu üretim yapan ve endüstriyel enerji verimliliğini yakalamış işletmeler Avrupa pazarında bir adım daha öne geçebilecektir. Avrupa Birliği noktasında böyle bir zorunluluk var iken finansman tarafında ise özellikle Dünya Bankası; enerji verimliğinin sürdürülebilir finansman açısından öncelikli alan ilan etmektedir. Ulusal noktada da Ülkemiz, geçmiş üç yılın ortalama yıllık enerji tüketimi 1000 TEP (Ton Eşdeğer Petrol) üzerinde olan işletmelere 5627 sayılı Enerji Verimliliği Kanunu kapsamında enerji yöneticisi atamayı ve 4 yılda bir enerji etüdü yaptırmayı zorunlu kılmaktadır. Bu zorunluluk verimliliğin artırılması ve işletmelerin enerji kullanımlarının sistematik takibi açısından büyük önem arz etmektedir.
Bu zorunlulukları işletmelerin çok daha kolay aşabilmeleri ve rekabet gücünü artırmaları adına ülkeler çeşitli teşvik programları da hazırlamaktadır. Bu konuda ülkemiz ise birçok farklı teşvik argümanını kullanmaktadır. Özellikle Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın Verimlilik Artırıcı Proje (VAP) desteği, enerji verimliği yatırımlarını hibe ile desteklemektedir. Bu destek özellikle pompa, fan, kazan, basınçlı hava sistemleri gibi verimsiz ve eski ekipmanların yenilenmesini kapsamaktadır. 2009 yılında başlatılan bu proje ile yüzlerce yatırım desteklenmiştir.
Bir diğer destek projesi olan Enerji ve Karbon Azaltımı (EKA) desteği ile enerji tüketimini azaltmayı hedefleyen projeleri, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı desteklemektedir. Burada ki destek mekanizması ise belirli bir dönem için belirlenen enerji referans değerini izleme döneminde belli bir oranda azaltılması ile hibe desteği sağlanması şeklindedir.
Bölgesel Destek Programları ile de KDV istisnası, gümrük muafiyeti, vergi indirimi, sigorta primi desteği gibi birçok alanda sanayicimiz desteklenmektedir.
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafında ise sürdürülebilir, enerji verimliliği yüksek karbon emisyonu düşük yatırımları desteklemek için Yeşil Dönüşüm programları yer almaktadır. Bu noktada büyüteç ile değil birkaç adım geri giderek büyük tabloya baktığımızda ise Devletimizin hem zorunluluklar hem de güçlü teşvik mekanizmalarıyla milli enerji politikasını desteklediği; aynı zamanda sanayicinin küresel rekabette avantajlı konuma geçmesine önemli katkılar sunduğu görülmektedir. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından yetkilendirilen Enerji Verimliliği Danışmanlık Şirketleri ile de Enerji Etüdü, Danışmanlık ve Teşvik Programlarından yararlanma noktasında yine Devletimiz sanayicimizin yanında yer almaktadır.
Sonuç olarak; Türkiye’de Endüstriyel Enerji Verimliliği uluslararası ekonomik rekabet, iklim ve emisyon hedefleri ve enerji arz güvenliği noktasında stratejik bir unsurdur. Bugün Devletimizle birlikte Enerji verimliliğine yapacağımız her bir yatırım aynı zamanda yeşil kalkınma vizyonumuza ve gelecek nesillerimize yapılan kıymetli bir katkıdır.
Kaynak: Sanayi Gazetesi