Prof. Dr. Metin Duyar
Yıl boyunca altının güçlenmesinin temelinde, küresel ekonominin bir türlü istikrara kavuşamaması yatıyordu. ABD’de faiz politikalarının sık sık yön değiştirmesi, Avrupa’da büyümenin ivme kaybetmesi, Orta Doğu’da süren jeopolitik risk, Çin piyasalarında dalgalanma… Bu belirsizlik sarmalı, yatırımcıyı kaçınılmaz biçimde güvenli limanlara yöneltti. Altın bu süreçte sadece bir yatırım aracı değil; küresel ölçekte stresin, endişenin ve risk algısının bir göstergesi hâline geldi.
2025’in en dikkat çekici unsurlarından biri merkez bankalarının altına yönelimiydi. Dünya Altın Konseyi verileri, küresel rezerv yöneticilerinin altın alımlarını istikrarlı biçimde artırdığını gösterdi. Merkez bankaları zaten altını yalnızca finansal bir araç olarak değil; ulusal güvenliğin parçası olarak görüyor. Rezervlerin çeşitlendirilmesi, dolar bağımlılığının azaltılması ve jeopolitik kırılmalara karşı koruma elde edilmesi bu tercihin temel nedenleriydi. Üstelik bu eğilim, fiziksel altın piyasasında arz kısıtı yaratarak fiyatları yukarı taşıdı.
Yatırımcı tarafında ise uzun süredir sessiz kalan altın ETF’lerinde yeniden girişlerin görülmesi, 2025 rallisinin ikinci ayağını oluşturdu. Finansal altın ürünlerine dönük bu ilgi, altının “psychological hedge” kimliğinin tekrar kabul gördüğünün göstergesiydi. Küresel fonlar, portföy risklerini azaltma amacıyla altına dönerken; fiyatların yükselişi kendini besleyen bir dinamik hâline geldi.
Ekonomik modelle açıklanan klasik altın davranışının 2025’te kırıldığını söylemek yanlış olmaz. Faiz, enflasyon ve dolar etkileşimi hâlâ belirleyici olsa da, bu yıl fiyat hareketlerinin asıl belirleyicisi jeopolitik risk ve belirsizlik algısı oldu. Öyle ki altının yıllık grafiğini inceleyen bir ekonomist kadar, uluslararası politika uzmanı da rahatlıkla yorumlayabilirdi. Çünkü piyasalar, her jeopolitik tansiyonda benzer refleksi verdi: risk artınca altın alındı.
2025’te Altını Belirleyen 5 Ana Faktör
1. Jeopolitik Risklerin Artışı
Savaşlar, bölgesel gerilimler ve diplomatik belirsizlikler yatırımcı davranışlarını güvenli limanlara yönlendirdi. 2025’te altının asıl değer kazancı ekonomik gerekçelerden çok siyasi riskten beslendi.
2. Merkez Bankalarının Rekor Altın Alımları
WGC verilerine göre birçok gelişmekte olan ülke, rezerv çeşitlendirme amacıyla altın biriktirmeye devam etti. Bu talep, piyasada arzı sıkıştırarak fiyat baskısı yarattı.
3. Dolar ve Faiz Politikalarındaki Dalgalanmalar
2025 boyunca ABD’nin faiz politikasındaki belirsizlik, doların zayıf seyrine yol açtı. Bu durum altını, özellikle reel faiz cephesinde, daha cazip hale getirdi.
4. ETF’lerde Yeniden Girişler
Uzun süren çıkış döneminin ardından altın ETF’lerinde 2025’te tekrar girişler görülmesi, piyasanın “kurumsal yatırımcı” desteğiyle güçlenmesine yol açtı.
5. Küresel Madencilik Arzındaki Sınırlılıklar
Yeni maden projelerinin yetersizliği, mevcut üretim maliyetlerinin yükselmesi ve arz tarafındaki kırılganlık fiyatların yukarı yönlü hareketini destekledi.
2026’ya yaklaşırken altın fiyatlarına yönelik beklentiler iki ana senaryoda şekilleniyor. Jeopolitik risklerin büyüdüğü, küresel ekonomide yavaşlamanın sürdüğü ve ABD’nin faiz indirimlerine devam ettiği bir ortamda ons altının 4.500–5.000 dolar aralığını test edebileceği ifade ediliyor. Deutsche Bank gibi kurumlar 2026 ortalaması için 4.400–4.600 dolar bandını öngörerek yükseliş eğiliminin süreceğine işaret ediyor. Fakat risk iştahının yeniden yükseldiği, doların güçlendiği ve küresel piyasalarda toparlanma sinyallerinin belirdiği bir senaryoda altının 3.900–4.100 dolar bandına çekilebileceği de göz ardı edilmemeli.
2026 İçin Üç Senaryolu Altın Fiyat Beklentisi
| Senaryo | Ekonomik / Politik Ortam | Tahmini Ons Altın Aralığı (USD) | Etkileşim Yorumu |
| İyimser Senaryo (Ralli) | Jeopolitik risk sürer, ABD faiz indirir, dolar zayıf | 4.700 – 5.000 | Altın güvenli liman olarak yeniden zirve yapar. |
| Temkinli Senaryo (Dengeli) | Küresel ekonomi stabil, faizler yatay | 4.300 – 4.600 | Altın yüksek fiyat bandında dengelenir. |
| Negatif Senaryo (Gevşeme) | Dolar güçlenir, risk iştahı yükselir | 3.900 – 4.150 | Altında düzeltme ve kâr realizasyonu görülebilir. |
Türkiye açısından 2025 altın değerlendirmesi yapılırken gram altını belirleyen dinamiğin yalnızca ons fiyatı olmadığını vurgulamak önemli. Türkiye’de gram altının kaderi ons kadar döviz kuru tarafından belirleniyor. 2025’te TL’nin değer kaybı, altının küresel fiyatına kıyasla yerel yatırımcıya daha yüksek bir getiriden yansıdı. Bu nedenle 2026’ya girerken Türkiye’de altın yatırımcısının asıl takip etmesi gereken gösterge dolar/TL hareketi olacak. Ons düşse bile döviz kuru yükselirse gram altın yükselişini sürdürebilir; aynı şekilde ons yükselse bile TL değer kazanırsa gram altındaki artış sınırlı kalabilir.
Bu tablo altının Türkiye’de hâlâ güçlü bir tasarruf ve koruma aracı olmasının nedenini açıkça ortaya koyuyor. Enflasyonun yüksek olduğu ve kur dalgalanmalarının belirginleştiği bir ekonomide altın yalnızca finansal bir ürün değil, bireysel bir güvenlik politikasıdır. Türk yatırımcısı için altın, fiyat grafiğinden önce bir “iç huzur” aracıdır.
Sonuç olarak 2025 altın piyasası, küresel ekonominin ne kadar kırılgan olduğunu ve belirsizliğin fiyatının ne kadar ağır olabileceğini gösteren bir yıl olarak tarihe geçti. Altın yükselmedi; altını yukarı taşıyan şey güvensizlik oldu. 2026’da altının nasıl davranacağı, büyük ölçüde dünyanın ne kadar huzurlu olacağına bağlı. Çünkü altın, tarih boyunca hep aynı şeyi yaptı:
Dünya ne zaman huzursuz olursa, altın değer kazandı.
Kaynak: Sanayi Gazetesi