Yasa Dışı Ticaretle Mücadelenin Önemi Konferansında açıklamalarda bulunan TOBB Başkanı Rifat Hisarcıkloğlu, “Yasa dışı ticaret, kapsamlı bir sorundur. En başta kaçakçılıktır, marka-patent ihlalidir, vergi kaçırmaktır. Ülkeleri, kamu maliyesini ve adil rekabet ortamını bozmaktadır. Halk sağlığına ve toplum güvenliğine de tehdit oluşturmaktadır. Faaliyetlerini yasal zeminde sürdüren sektörler ve ticaret erbabı açısından da haksız rekabet ortamı oluşturmaktadır” dedi.
4 sektörde 50 milyar TL vergi kaybı
Yasa dışı ticaretin iş barışı noktasında da bir tehdit oluşturduğuna değinen Hisarcıklıoğlu,”Çalışanlar arasında huzuru ve güveni bozmaktadır. Vergi gelirlerindeyse, önemli kayba neden olmaktadır. Yasa dışı ticaret nedeniyle yaşanan gelir kaybı tahmin edildiğinden de fazladır. Sadece buradaki 4 sektörden kaynaklı vergi geliri kaybı 50 milyar TL’yi geçmektedir. Bu da 2021 yılı ÖTV gelirlerinin neredeyse 4’te 1’ine denk gelmektedir. Yani, yasa dışı ticaret, kamu gelirlerinde çok önemli bir kayba neden olmaktadır”.
“Dünya çok hızlı değişiyor“

Dijitalleşme kapsamında da Türkiye’nin geldiği son aşamayı aktaran Hisarcıklıoğlu, “Bu süreçte sizlerinde bildiği gibi; Geleneksel metotlardan dijitale geçiş hızlanmış, E-fatura, e-irsaliye, e-gider pusulası gibi kavramlar hayata geçirilmiş, İhracat beyannameleri dijital ortama taşınmış, EPDK otomasyon sistemleriyle stok izleme anlık hale getirilmiş, Hal Kayıt Sistemi ile e-belge uygulamaları entegre hale getirilmiştir. Bu saydıklarım ilk aklımıza gelenler. Bunun dışında birçok faaliyet başarıyla devam etmektedir. Ancak yasa dışı ticaretle mücadele, süreklilik arz eden bir meseledir. Yani ne yaparsak yapalım, süreci sürekli izlemeli, kendimizi geliştirmeliyiz. Çünkü dünya çok hızlı değişiyor”.
“Verilerin yönetilmesi için uygun altyapıyı oluşturmalıyız”
Dijitalleşen süreçler, bir yandan verimliliği arttırırken, diğer yandan kayıt dışı şirketleri farklı metotlar geliştirmeye yönlendirdiğini ifade eden Hisarcıklıoğlu, “Bu nedenle mevzuat düzenlemeleri teknolojik gelişmelerle harmanlanmalıdır. Verinin izlenmesi ve etkin yönetilmesine yönelik bir altyapıyı, tüm kurumlarımızın katkısıyla oluşturmalıyız. Denetimleri, kararlılıkla ve sıkı bir şekilde devam ettirmeliyiz. İşte burada da kurumlar arası veri ve bilgi paylaşımı öne çıkıyor”.