Türkiye’nin Tercihi Daima ‘Teknoloji’

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Türkiye’ye kazandırdıkları eserlerde öncü teknolojileri kullanmaya özen gösterdiklerini belirtti.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Ankara Bilim Üniversitesi öncülüğünde ATO Congresium'da düzenlenen "5. Verimlilik ve Teknoloji Fuarı"nın açılışına katılarak konuşma yaptı. ( Evrim Aydın - Anadolu Ajansı )

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay ATO Congresium’da düzenlenen 5. Verimlilik ve Teknoloji Fuarı’nın açılışında yaptığı konuşmada, günümüzde teknolojik dönüşümün, vatandaşların, iş insanlarının ve karar alıcıların proaktif uyum sağlamaları gereken dinamik bir süreç olduğunu söyledi.

Ülkelerin gelişmişlik seviyelerinin, kişi başına kullanılan bilgi miktarından akıllı cihaz kullanım oranlarına, geniş bant altyapılarının yaygınlık durumundan e-Devlet kullanıcı sayılarına kadar teknoloji odaklı parametrelerle ölçüldüğüne dikkati çeken Oktay, özel sektör açısından ise bunun rekabetçilik, dijitalleşmeyle azalan maliyetler, hızlanan network imkanları, yeni müşteri ve pazarlara daha kolay erişim gibi avantajlarla mümkün olduğunu kaydetti.

Oktay, Pricewaterhouse Coopers’ın araştırmasına göre, bulut bilişim gibi çığır açan teknolojilerin 2030’da küresel ekonomiye yaklaşık 16 trilyon dolar katkı yapmasının öngörüldüğünü aktararak, dağıtılmış bulut teknolojisi, dijital ikiz, manyetik levitasyon teknolojileri, Web 3, Wi-Fi 6, yeşil hidrojen, sentetik biyoloji ve dijital tarım gibi uygulamaların gündemde yer aldığını ifade etti.

Ayrıca nesnelerin internetinden davranışların internetine geçişin, makine öğrenmesine insan faktörünün eklenmesinin, mikrodalga fonetikler ve kuantum sensörlerinin gündelik hayatın bir parçası olmasının beklendiğine işaret eden Oktay, teknolojiyle dönüşen dünyada verimliliği artırmanın ancak geleceğin de ötesini görebilen politikalarla, yenilikçi ve kapsayıcı yönetim anlayışıyla sağlanabileceğini anlattı.

“Yapay Zeka Alanındaki Çalışmalarda Kapasitemiz 5 Kat Artacak”

Oktay, Türkiye’nin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde yüksek katma değerli yapısal dönüşüm ve sürdürülebilir ekonomik büyüme hedefini “milli teknoloji, güçlü sanayi” vizyonuyla hayata geçirdiğini belirterek, şöyle devam etti:

“Vizyonumuzun alt eksenleri ise sanayide verimlilik artışı, dijital dönüşüm ve bölgesel kalkınmadan oluşmaktadır. Yapay zeka, nesnelerin interneti, davranışların interneti, artırılmış gerçeklik, büyük veri, robotik, siber güvenlik ve sensör teknolojileri gibi alanların geliştirilmesini öncelikli kritik teknoloji alanları olarak belirledik, bu alandaki girişim ve icatları öncelikli olarak destekliyoruz.”

Verimlilik ve Teknoloji Fuarı’nda her yıl bu üç eksende Türkiye’nin geldiği noktanın somut göstergelerine şahitlik ettiklerini vurgulayan Oktay, bir tarafta yerli milli savunma sanayisi projeleri ve AR-GE’de öncü üniversitelerin çalışmaları, bir tarafta gurur vesilesi bilişim sektörünün ve enerji projelerinin yer aldığını hatırlattı.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, tıpkı TEKNOFEST’te olduğu gibi, “hayallerle tasarım ve inovasyonu buluşturan” fuarda, her yıl teknolojide tam bağımsız Türkiye ahdini yenilediklerine dikkati çekerek, “Bunun için de öyle aferin bekleyen bir Türkiye de yok, tam tersi aferin beklenen bir Türkiye vardır. Türkiye Yüzyılı’na ilerlerken teknoloji odaklı projelerimizi birer birer hayata geçirerek altyapımızı güçlendiriyoruz. Hem de kendisine özgüvenle, dimdik duran, sadece dimdik duran bir ülke de değil, dimdik duran bir lider de değil, onun da yanında dimdik duran iş insanlarıyla, tasarımcısıyla, üreticisiyle, bilim insanıyla ve bütün ülke olarak hep birlikte.” ifadesini kullandı.

Türkiye’nin yerli otomobili Togg, ilk milli haberleşme uydusu TÜRKSAT 6A ve ilk milli gözlem uydusu İmece ile ilgili aşamaları anlatan Oktay, başta KOBİ’ler olmak üzere imalat sanayisi işletmelerinin verimlilik artışlarına önemli katkılar sunan model fabrikaları da bu yıl sonuna kadar Kocaeli, Denizli, Eskişehir, Samsun, Trabzon ve Malatya’da kuracaklarını aktardı.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, “Yeni nesil süper bilgisayarımız TRUBA’nın yer alacağı yeni veri merkezimizi yine 2023 yılında Ankara’da açıyoruz. Böylece ülkemizde yapay zeka alanında yapılacak çalışmalarda kapasitemiz tam 5 kat artacak.” bilgisini paylaştı.

“Katma Değeri Yüksek Üretim Kapasitesi Daha da Artacak”

Türkiye’nin Savunma sanayisi altyapısını, sağlık teknolojilerini, lojistik altyapısını, e-Ticareti, otomotiv sektörü ile bilişim, otonom sektörleri ve temiz enerjinin altyapılarını besledikçe, katma değeri yüksek üretimin kapasitesinin daha da artacağına işaret eden Oktay, 2023’te Teknoloji Geliştirme Bölgelerinin sayısını 100’e, elektrikli araçlar için kamuya açık hızlı şarj istasyonu sayısını 2 bin 500’e, soket sayısını da 5 binin üzerine çıkarmayı hedeflediklerini vurguladı.

Oktay, Coğrafi Bilgi Sistemleri altyapısıyla devletin elinde bulunan toprak ve harita bilgisini, tapu ve kadastro, verimli tarım uygulamaları, gayrimenkul işlemleri ve yerli navigasyon geliştirme çalışmaları için kullanıma açtıklarını hatırlatarak, sistemi en etkin hale getirmek için çalışmaları sürdürdüklerini anımsattı.

Dijital devlet çalışmaları sayesinde kamunun elinde bulunan büyük veriyi, karar destek mekanizmalarında kullanmak için adımlar attıklarını dile getiren Oktay, Cumhuriyet’in 100. yılına böyle bir “know-how”, azim ve daha fazlasıyla girmenin heyecanını yaşadıklarını belirtti.

Fuat Oktay, Türkiye Yüzyılı’nı dijitalleşmeyle, milli teknolojiyle ve inovasyonla yükselteceklerini, verimlilik artışıyla güçlendirilmiş bir ekonomik model ile 2053 ve 2071’e daha güçlü bir Türkiye’yi taşıyacaklarını kaydetti.

“Deneyimli İsimler Bir Araya Getiriliyor”

5. Verimlilik ve Teknoloji Fuarı kapsamında açıklamalarda bulunan TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, “Yaklaşık beş yıldır, pırıl pırıl üniversite öğrencilerimizi, bilgi ve teknoloji üretiminin yapıldığı teknokentlerimizi, kamu kurumlarımızı, alanlarında öncü teknoloji firmalarımızı ve Türkiye’nin deneyimli isimlerini bir araya getiriyor” değerlendirmesinde bulundu.

E-ticaretten savunma sanayine, otomotivden teknoloji firmalarına kadar geniş bir yelpazede üretici ile alıcının bir araya getirildiğine dikkat çeken Hisarcıklıoğlu, “Ayrıca e-spor, oyun, metaverse, yapay zeka gibi konularda birbirinden değerli sohbetlere ev sahipliği yaparak, gençlere ilham veriyor. Bu vizyonu hayata geçiren başta Ankara Bilim Üniversitesi olmak üzere; fuarın gerçekleşmesinde emeği geçen herkesi kutluyorum” dedi.

Kısıtlı Kaynaklar Etkin Kullanılmalı

Türk iş dünyasında sürdürülebilir büyümenin ve uluslararası rekabet gücünün artırılmasının teknolojik gelişme temelinde sağlanabileceğini aktaran Hisarcıklıoğlu,”Kritik teknolojileri ithal eden değil, ihraç eden bir ülke olmak için, gece gündüz çalışmamız gerektiğini her fırsatta dile getiriyorum. Bu anlamda, iş süreçlerimizin tamamının verimlilik ilkesine göre yeniden ele alınması gerekiyor. Teknolojinin büyük bir hızla geliştiği bir dönemin içerisindeyiz. E-ticaret gittikçe yaygınlaşırken, iş süreçleri de teknolojik olarak dönüşüme uğruyor.Dijital dönüşümün baş döndürücü hızı, tüketicilerin ihtiyaç ve beklentilerini de hızla değiştiriyor. İşte bu noktada verimlilik sadece bir kavram değil, dönüşümün temel unsuru olarak karşımıza çıkıyor. Firmalarımız, mevcut kaynaklarını en etkin şekilde değerlendirmek zorunda” ifadelerine yer verdi.

Kısıtlı kaynakların etkin şekilde kullanılması gerektiğini belirten Hisarcıklıoğlu, “İş süreçlerinden, enerjiye, yanımızdaki çalışanlarımızdan, kullandığımız hammaddeye kadar birçok noktada verimliliği ana konumuz haline getirmeliyiz.Çünkü verimlilik düzeyi artan bir ekonomi; orta vadede daha düşük maliyetli üretimi, dolayısıyla daha ucuz ve kaliteli ürünleri ve uzun vadede de fiyat istikrarını sağlıyor” değerlendirmesinde bulundu.

Tüketicilerin Tercihi Dijital Dünyadan Yana

Tüketicilerin tercih olarak dijital ortamı seçtiğine değinen Hisarcıklıoğlu, üreticilerin ve girişimcilerinde sanal ortamda var olması gerektiğini vurguladı. Hisarcıklıoğlu, “Firmalarımızı ve girişimcilerimizi, dijital dünyaya hazırlayarak onların teknolojik altyapılarını geliştirmek için projeler üretiyoruz. Dünyanın en büyük küresel teknoloji firmaları ile birlikte çalışarak KOBİ’lerimizin dijitalleşmesine yönelik işbirlikleri kuruyoruz. Girişimcilerimizin, dijital dünyada büyümeleri için ihtiyaç duydukları kaynak, bilgi ve becerilere kolaylıkla erişebilmelerini, dinamik olmalarını amaçlıyoruz. Sadece Türk özel sektörünün dijitalleşmesi için değil; özel sektörün ve gençlerimizin Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin Genç ve Kadın Girişimciler ağından aktif olarak faydalanabilmesi için çabalıyoruz. Türkiye çapında düzenlediğimiz girişimcilik etkinliklerimizde öğrencilerimizle başarılı girişimcilerimizi bir araya getiriyoruz. Teknokentlerde faaliyet gösteren start-upları, girişim sermayesi fonlarıyla bir araya getirerek, yatırım süreçlerini hızlandırıyoruz” ifadelerini kullandı.

Kurallar Yeniden Şekilleniyor

Togg Üst Yöneticisi (CEO) Gürcan Karakaş, ATO Congresium’da düzenlenen 5. Verimlilik ve Teknoloji Fuarı’nda gerçekleştirilen panelde, dünyada otomotivle ilgili olarak kuralların yeniden şekillendirildiğini söyledi.

Karakaş, blokzincir teknolojisinin, ekosistemleri ve akıllı platformları birbirine bağlayacak yeni bir teknolojik çözüm olduğunu belirterek, “Dünyada belli bir noktada bulunmadığı için, Türkiye olarak bunun üzerine eğildiğimizde fark yaratabiliriz.” dedi. Karakaş, teknolojinin gelişmesiyle ve yeni akıllı yaşam alanlarının ortaya çıkmasıyla otomobilin de yaşam alanına dönüştüğünü ifade etti.

Karakaş, Togg’u kurarken dikkat ettikleri unsurlara da değinerek, bunların akıllı cihaz, dijital deneyim platformu ve temiz enerji çözümleri olduğunu söyledi.

Mayıs 2021’de bir kullanıcı araştırma merkezi kurduklarını anımsatan Karakaş, “Türk ve Avrupa kullanıcısının beklenti ve deneyimleri farklı. Önümüzdeki aylar içerisinde bizim Ankara’daki teknoloji geliştirme merkezimizi de şirketleştirerek o teknolojilerin diğer şirketler tarafından kullanılmasını istiyoruz.” ifadesini kullandı.

Karakaş, 8 ülkeden 1500’ün üzerinde çalışanları olduğunu anlatarak, bunların yüzde 20’sinin kadın, yüzde 40’ının master, doktora ve doçent düzeyinde olduklarının altını çizdi.

Çalışanlarını seçerken 4 tane kişilik özelliğine dikkat ettiklerini vurgulayan Karakaş, şunları kaydetti:

“İlki öğrenme hevesi var mı? Ömür boyu öğrenci misiniz? İkincisi duygusal istikrar diyoruz. İniş çıkışların her şeyin değiştiği ortamda oyun bozucu olmak istiyorsanız bizim şirketlerde daha fazla imkan bulabilirsiniz. Üçüncüsü, tecrübeli elemanları işe aldığımız için, bunlar içinde stratejiyi anlayıp, uygulama aşamasında çalışmak isteyecek arkadaşlara ihtiyaç var. Dördüncüsü de bardağın yarısını dolu mu boş mu görüyorsunuz? Biz bunları önemsedik. Blokzincir teknolojisi, teknoloji olarak baktığımızda ekosistemleri ve akıllı platformları birbirine bağlayacak olan yeni bir teknolojik çözüm olduğu için ve dünyada da belli bir noktada bulunmadığı için, Türkiye olarak bunun üzerine eğildiğimizde fark yaratabiliriz.”

“İlk İnsansız Mağazamızı Yerli ve Milli Teknolojilerle İstanbul’da Kurduk”

Hepsiburada Üst Yöneticisi Nilhan Onal Gökçetekin de şirketin, ticareti küreselleştiren ve şu ana kadar 300 binden fazla satıcıya yapay zekayla iş yapmayı öğreten bir firma olduğunu söyledi.

Yapay zeka ve verimliliğin, vizyon ve ticareti dijitalleştirmeyi gerçekleştirmelerinin tek yolu olduğunu belirten Gökçetekin, şunları söyledi:

“Bizim otonom cihazlarımız var. Yurt dışında insanların ‘Bunu nasıl yaptınız?’ dediği cihazlar… Tabii ki yaparız. Çünkü, bizim TÜBİTAK ile yapay zeka geliştirme merkezimiz var. Türkiye’nin en büyük AR-GE merkezi ve bölgenin de en büyük AR-GE merkezine sahip olduğumuz için, yetenekli gençlerle ve mühendislerle çalıştığımız için yapabiliyoruz.”

Gökçetekin, ilk insansız mağazalarını yerli ve milli teknolojilerle İstanbul’da kurduklarını ve bu teknolojiyi bütün dünyada pazarlamak için anlaşmalar yaptıklarını anlattı.

Hepsijet şirketiyle lojistik ve verimlilik açılarından çığır açtıklarını dile getiren Gökçetekin, şu ifadeleri kullandı:

“İnsansız otonom cihazlar çok daha yeni, akıllı ve yapay zekayla geliştirdiğimiz rot optimizasyonu sayesinde bir teslimat alan elemanımız, 89 paket teslim etmek yerine artık 300 paket teslim edebiliyor. Anadolu’dan 300 bin satıcıya e-ticareti öğrettik ve geliştirdiğimiz bütün teknolojileri onların hizmetine sunduk. 100 bin tane satıcıya yapay zeka kullanarak günde 610 bin tane işini büyütmesi için öneride bulunuyoruz. Bunları yaparken çevre, bizim için önemli. 2 bin 400 kilo karbondioksit salımının önüne geçerek, yılda 30 bin ağacı yurdumuza geri kazandırıyoruz. Müşterilerimize yaptıkları alışverişlerde önerilerde bulunarak yapay zeka ve verimliliği her alanda kullanıyoruz.”

“Amacımız Emisyonlarımızı Azaltmak”

Daikin Türkiye Başkan Yardımcısı Hiroyuki Tamura da geçen 10 yıl içerisinde 27 kat büyüdüklerini belirterek, 103 milyon liralık yatırım gerçekleştirdiklerini söyledi.

Sakarya’daki imalat tesislerinin çok ciddi bir mali yatırımla kurulduğunu belirten Tamura, şunları kaydetti:

“Bizler yeni AR-GE merkezimize 3,5 milyon avroluk yatırım gerçekleştireceğiz. Daikin olarak amacımız emisyonlarımızı azaltmak. İmalat merkezimizin çevresel standartları karşılamasını istiyoruz. Daikin, fabrikalarında çevresel farkındalığa ve toplumla etkileşimine önem veriyor. Ürünlerimizin 2050 yılı sürdürülebilirlik hedeflerini karşılamak için çalışıyoruz. Şirket olarak 5 yıllık stratejik planlarımızda iklimlendirme konusunda öncü çözüm sağlayıcı olmayı, ürün ve hizmetlerimizle karbon nötr olmayı amaçlıyoruz.”

Samsung Electronics Türkiye Üretim Şirketi Üst Yöneticisi Park Sungkeun ise Türkiye’nin muhteşem üretim potansiyelini baz alarak, yabancı yatırımcıyı içine çekme çabalarından dolayı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına, yatırım ofislerine ve diğer yetkililere teşekkür etti.

Şirketlerinin, her zaman yeni teknolojinin öncüsü olduğunu ifade eden Sungkeun, başarılarının sadece yeni ürün geliştirme değil, üretim sürecindeki ürünün yüksek kalitesi ve etkinliğinden emin olmak için yatırım yapmaktan geçtiğini söyledi.

P&G Ar-Ge Kıdemli Direktör Kumaş Bakım Kategorisi Avrupa ve Global Sürdürülebilirlik Lideri Vincenzo Tomarchio da yeni bir alışkanlığın oluşturulması için motivasyonun sebebinin belirlenmesi, yapılmasının kolaylığı ve tüketiciyi faaliyete geçirecek tetikleyicinin bulunması gerektiğini söyledi.

Çevresel sürdürülebilirlik için özellikle temizlik alanında inovasyona ihtiyaç duyulduğunun altını çizen Tomarchio, “Ariel’in 1960’lardaki toz çamaşır yıkama ürünüyle, her yıkamada 200 gram ürün kullanmak, hatta 90 derecede yıkama yapmak zorundaydınız. Ayrıca içerisinde çok fazla borat ve fosfor ürünleri barındırıyordu. Şimdi deterjanlarda daha kompakt ürünler, çevre dostu malzemeler kullanıyoruz. Artık, 25 gram toz deterjan yeterli oluyor. Ambalaj konusunda da daha döngüsel yaklaşım sergileyebiliyoruz.” dedi.

Tomarchio, yüksek sıcaklığın da çevreye zararlı olduğunu vurgulayarak, soğuk suda yıkama yapmanın, kumaşların daha uzun süre yeni gibi görünmesini sağladığını ve mikrofiber ve mikroelyafların çevreye salınımını azalttığını söyledi.