Türkiye’nin Daha Fazla Enerjiye İhtiyacı Var

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Abdullah Tancan, elektrik üretiminde enerji kaynaklarının son 10 yılda kayda değer artış gösterdiğini söyledi.

Ankara Sanayi Odası (ASO) Zafer Çağlayan Meclis Toplantı Salonu’nda düzenlenen ‘Net Sıfır 2050 Hedefleri Doğrultusunda Elektromekanik Sanayinin Geleceği, Deprem Gerçeği ve Sürdürülebilir Geleceğe Yönelik Elektrik Yatırımları Paneli’ne katılan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Abdullah Tancan, Türkiye’nin gelişen ekonomisi, artan nüfusu ve yükselen hayat standartlarıyla her geçen gün daha fazla enerjiye ihtiyaç duyduğunu söyledi.

Yenilenebilir Enerji Kaynakları Yetersiz

Tancan, net sıfır hedefine ulaşılması ve arz güvenliğinin temini açısından sadece yerli ve yenilenebilir enerji kaynakları kullanmanın yeterli olmadığını, burada kullanılan teknoloji ve aksamaların da yerli olmasının önemli olduğuna işaret etti.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Abdullah Tancan

Bu alanda gelinen noktanın gurur verici olduğunu vurgulayan Tancan, şöyle konuştu:

“2011’de çok sınırlı sayıda aksam ve bütünleştirici parça üretiliyorken, 2022 sonu itibarıyla 120 alt bileşen üreticisinin de dahil edildiği yaklaşık 500 üreticiye ulaşmış durumdayız. Bunlardan bazıları üretimlerinin yüzde 80’ini ihraç etmektedir. Ülkelerin net sıfır hedeflerine ulaşmak için her alternatif farklı zorluklar içermektedir. Bu süreç tüm sektörlerde büyük bir dönüşümü ve önceki sistemlere farklı bir bakışı içermektedir. Ülke olarak bu bakış açısıyla 2021’de ilan edilen 2023 Net Sıfır Hedefi dikkate alınarak hazırlanan Türkiye Ulusal Enerji Planı 2022 sonunda yayımlandı. Bu çalışma kapsamında talep ve arz tarafı ayrıntılı olarak modellendi.

İklim değişikliğinin tüm dünyada olduğu gibi ülkemiz enerji sektörünü de önemli derecede etkileyeceği aşikar. Enerji kaynağının yerli kaynaklardan yerli imkanlarla temin etmenin yanında özellikle 2053 Net Sıfır Emisyon hedeflerine ulaşmak kapsamında, bugün yaygın şekilde kullanımda olmayan ya da tasarruf aşamasında bir takım elektromekanik teknolojileri takip edilerek hem enerji maliyetlerimizi baz alma hem de çevreye uyumlu yeni elektromekanik teknolojileri elektrik sistemimize dahil ederek girişimleri desteklemeye devam edeceğiz. 2001’de 28 bin megavatlık elektriksel kurulu gücümüz an itibarıyla yaklaşık 104 bin megavata yükselmiş durumda. Toplam kurulu gücün yüzde 65’i yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarından oluşuyor. Yüzde 54,5’lik kısmı da sadece yenilenebilir kaynaklardan oluşuyor.”

İmalat Sanayi Ortalamanın Üzerinde

ASO Yönetim Kurulu Başkanı Seyit Ardıç, elektromekanik sanayisinde ürün bazında katma değer üretiminin imalat sanayisi ortalamasının üzerinde bulunduğunu söyledi. Bu yılki ocak verileriyle ihracatın kilogram değerinin Türkiye’de ortalama 1,5 dolar civarında olduğunu ifade eden Ardıç, “Bu değer elektromekanik sanayisinin çeşitli alt sektörlerinde en düşük 4 dolar ile 19 dolar arasında yer alıyor. Sektörün Ankara’daki üretim ve ihracat hacmi de artış eğiliminde. Ankara’da sektöre ait ihracatın kilogram değeri 8 doların üzerinde olup, bu rakamın ülkemizin ve ilimizin imalat sanayi ortalama değerinin üstünde olduğunu görüyoruz” dedi.

ASO Yönetim Kurulu Başkanı Seyit Ardıç

Ardıç, sektörün üretimde önemli düzeyde ithalat gereksinimi bulunduğunu ve ithalatın kilogram değerinin, sektörde ihracattan daha yüksek seyrettiğini belirtti. Katma değeri görece yüksek olan ve iç pazarın yanında dış pazarlara da üretim yapan sektörlerin birçoğunda bu durumun benzer olduğunu vurgulayan Ardıç, “Bir yanda devletimizin destekleriyle ve sanayicilerimizin azmiyle nitelik ve nicelik olarak artan üretimimiz var. Diğer tarafta artan dış açıklarımız ve finansman zorluklarımız var. Bu fasit daireden çıkmak için yerli girdi kullanımının giderek arttığı bir üretim yapısına kavuşmamız gerekiyor. Yurt dışından teknoloji transferi sağlayan, özellikle proje bazlı iş birliklerini teşvik ederek ve yurtiçinde teknoloji üretimini AR-GE, inovasyon, patent edinim süreçlerini destekleyen, teşvik eden finansal mekanizmaların oluşturulmasıyla mümkün olacaktır.” diye konuştu.

“İkiz Dönüşüm” Vurgusu

Ardıç, Türkiye’de elektrik konusunda birçok değişimin yaşandığını ve artık kendi elektrikli otomobilimizi üretir hale geldiğimizi anımsattı. Yenilenebilir enerji üretim santrallerinin yaygınlaştığını ve şebekelere entegre edildiğini aktaran Ardıç, şöyle devam etti:

“Enerji depolamanın ve taşınabilir enerji sistemlerinin her zamankinden daha önemli konuma geldiği günümüz koşullarında, sektörün yenilenmiş bir vizyonla atılım yapmasına ihtiyacımız var. Bunun için uluslararası güncel gelişmelerin çok boyutlu olarak değerlendirilmesi gerekiyor. Öncelikle, ‘ikiz dönüşüm’ tabir ettiğimiz, dijital dönüşüm ve yeşil dönüşümün, bu sanayi dalında ve ilişkili olduğu diğer sektörlerdeki yansımalarını dikkatle yorumlamamız gerek. İklim değişikliğinin etkilerini sanayi perspektifi ile tanımlamak, düşük karbonlu bir ekonomik modele geçmek bizler için öncelikli bir misyon.”

Türkiye’nin deprem kuşağında yer aldığını ve küresel iklim değişikliği kaynaklı doğal afetlerin sıklığını ve şiddetini artırdığını belirterek, şunları aktardı:

“Bu realite, enerji üretim ve elektrik altyapısının doğal afetlere karşı dirençli şekilde tesis edilmesini zorunlu kılıyor. Şubatta toplum olarak depremlerle sarsıldık. Yaşanan felaketin insani boyutları yüreklerimizi dağlıyor. Depremlerin oluşturduğu hasara ve deprem bölgesinde kalan vatandaşlarımızın acil ihtiyaçlarına baktığımızda enerji altyapısının kesintisiz hizmet sağlayabilmesinin ne kadar yaşamsal olduğunu bir kez daha anlıyoruz. Dolayısıyla, ülkemizde mevcut bulunan enerji altyapısının afetlere karşı güçlendirilmesi ve gelecekte gerek kamu gerekse özel sektör tarafından bölgeye yapılacak ilave enerji altyapı yatırımlarında afetlere karşı dirençliliğin yanı sıra net sıfır emisyon hedeflerinin ve enerji verimliliğinin dikkate alınması büyük önem taşıyor.”