Nakit Avans Kullanımı Neden Kapatıldı?: 14 Mayıs Seçiminin ertesi haftasında kapatılan kredi kartlarındaki nakit avans kullanımı bireyleri ve kurumları etkilemeye başladı. Kredideki yaşanan bu daralmanın etkileri ne kadar sürede devam edecek?
Türkiye’de ekonomi yönetimi 14 Mayıs seçimlerinden kısa süre sonra kredi kartlarına nakit avans kullanımı sınırlandı. Merkez Bankası Cuma günü bu kararını geri aldı ancak yetkili kurumların BBC’ye yaptığı açıklama neticesinde ticari kredilere erişimde sorunların devam ettiğini söylüyor. “Döviz kurunu kontrol etmeyi amaçladığı” belirtilen düzenlemenin ekonomi yönetiminin yaşadığı zorluğu yansıttığı şeklinde yorumlanıyor.
Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB), bireysel kredi kartlarıyla nakit avans kullandıran bankaların bu işlemlere karşılık yüzde 30 oranında menkul kıymet tesis etmesine karar vermişti. Bu zorunluluk bankalar açısından kredi kartıyla nakit avans kullandırmayı zarar ettikleri bir işlem haline getirdi. Nakit avans faiz oranı doğrudan Merkez Bankası tarafından belirleniyor ve değiştirilemiyor. Bugün yüzde 1,36 olan bu oran birçokları için “daha ucuz” krediye erişim imkanı sağlıyor. Merkez Bankası’nın adımı “dövize erişimini sınırlamayı” amaçlıyordu.
Türkiye’de farklı amaçlarla kredi kartından nakit avans çeken çok sayıda kişi var ve kredi kartından çekilen nakit miktarı artıyor. Bankalar arası Kart Merkezi (BKM) verilerine göre, 2023 yılının ilk üç ayında yerli kredi kartlarıyla yurt içinde toplam 183 milyar liraya yakın nakit para çekildi. Bu miktar 2022’nin ilk üç aylık döneminde ise 51 milyar lira civarındaydı.
Bankacılık kaynakları TCMB’nin düzenlemeyi geri çekmesinin ardından, “bankaların risk iştahına göre” vade sürelerinin değişebileceğini belirtiyor. Merkez Bankası aldığı nakit avans kararının ardından iki yeni karar daha aldı. Salı günü bankalar için daha önce gerçek kişiler için yüzde 5 olan TL dönüşüm şartını yüzde 10’a çıkaran Merkez Bankası, 28 Temmuz itibarıyla bu oranın yüzde 30’a yükseltileceğini açıkladı. Bundan bir gün sonra, bankaların döviz alım limiti düşürüldü. Bankalara sözlü olarak bildirilen düzenleme ile günlük alım limiti yüzde 25 azaltıldı. Bankalardan, firmaların acil olmayan döviz taleplerini de vadeli sözleşmelere yönlendirmeleri istendi.
Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, konu ile yaptığı açıklamada ekonomi yönetiminin 14 Mayıs öncesi en önemli önceliğinin “döviz kurunu 20 TL’nin altında tutmak” olduğunu belirtiyor ve şunları söylüyor: Döviz kuru ekonominin iyiye ya da kötüye gittiğine dair algı yaratıyor ve en önemli barometre kabul ediliyor. Döviz kurunu kontrol altında tutabildiğiniz takdirde enflasyonu kontrol etmek kısmen de olsa kolaylaşıyor. Ancak ekonomi yönetimi bunu (Merkez Bankası’nın) rezervlerini tüketmek pahasına yaptı. Son 5 hafta için 18 milyar dolarlık döviz rezervi tüketilmişti. Seçim haftasında 9 milyar dolar rezerv erimiş oldu, brüt döviz rezervlerinin 105,1 milyar dolara kadar düştüğü görüldü.”
Reuters haber ajansına göre Merkez Bankası’nın brüt döviz rezervleri geçen hafta 3,5 milyar dolar azaldı, net rezervleri büyük ihtimalle eksiye düştü.
TCMB’nin verilerine göre net döviz rezervi 12 Mayıs itibarıyla 2,3 milyar dolara inerek son 21 yılın en düşük seviyesine gerilemişti.
Maaş Ödeme Sıkıntısı Yaşanabilir
Son dönemde bireysel müşterilerin yanında işletme sahipleri de ticari kredilere erişimde sorun yaşıyor. Nisan sonu için belirlenen kredi stoğu hedefinde ödemelerini gerçekleştirmek isteyen iş verenler krediye ulaşmakta güçlük çektiklerini bir kez daha hatırlatarak, ay sonuna kadar kredi musluklarının açılmadığı takdirde birçok firmanın maaş ödemekte güçlük çekeceğini söyledi.
Yaşanan Zorluklar İlerdeki Sorunların Habercisi
Ekonomistler ve iş insanları seçimlerin iki turu arasındaki iki haftalık sürede yaşanan zorluğun 28 Mayıs’tan sonraki döneme ilişkin bazı sorunların habercisi olduğu konusunda hemfikir görünüyor.
Ekonomi yönetiminin olası bir krizi benzer reçetelerle önlemeye çalışacağını düşünenler eknomistler de mevcut. “Sektörde bu frenin geçici olacağı beklentisi var ama diğer yandan bu kadar ileri gidecek kontrollerin göze alınması seçim sonrasına ilişkin başka bir tehlikenin göstergesi olabilir, o da yeni bir kur krizi olacağı ön görülüyor.
Bilecik Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi’nde Dr. Görkem Altınörs, seçimin ikinci turundan sonra, “Faiz ve ekonomi politikasının değişmeyeceğini varsayarak, sert bir sermaye kontrolü ya da kredi musluğunun kapanması gibi noktalara ulaşmasak da döviz talebini negatife çevirecek kararların yavaş yavaş alınmasını bekliyoruz” dedi. Altınörs,
Önlemlerin sürdürülebilirliği konusundaki şüphelerini dile getiren Prof. Dr. Kozanoğlu, “Bıçak kemiğe dayanmış olmalı ki zorlandıkları görülüyor” şeklinde yorumladı. Kozanoğlu, “Seçim sonrası için de hiç parlak bir tablo yok. Ciddi bir cari açık var, döviz rezervleri tüketilmiş durumda, enflasyonun kurla birlikte tekrar yükselişe geçeceği, makro dengelerin sağlanamadığı bir dönem olacak çünkü yüzde 8,5 faizin ekonominin gerçeklerine ters düştüğü çarpık bir yapı var” açıklamalarında bulundu.