Sanayinin Kalbi Bursa Marmara Depremi’ne Hazır Mı?

Kahramanmaraş depremlerinin ardından beklenen Marmara depreminde Bursa ve İstanbul tehlikeli bir konumda yer alıyor.
Sanayinin Kalbi Bursa Marmara Depremi'ne Hazır Mı?

Sanayinin Kalbi Bursa Marmara Depremi’ne Hazır Mı?: Kahramanamraş merkezli yaşanan depremler ihracat ve dolayısıyla ülke ekonomisini derinden etkiledi. Sanayi üretiminin en yoğun olduğu Bursa, uzmanlar göre olası bir depremde en fazla etkilenen şehirler arasında yer aldı.

Gazete Duvar’ın haberine göre sanayi bölgelerinin, yerleşim yerlerine yakın ve zemin sıvılaşmasının oluşabileceği alanlarda bulunması, deprem anında yangın ve kimyasal madde sızıntısı olma ihtimali nedeniyle tehdit oluşturuyor. Uzmanlara göre gerekli önlemler alınmazsa depremden kurtulan Bursalılar, sanayi bölgelerinde açığa çıkacak zehirli gazlardan etkilenecek.

Bursa’da OSB’lerin Sayısı 23’e Çıkabilir

Bursa; Marmara Fayı, İznik-Gemlik Fayı, Uluabat Fayı ve Bursa-Çalı Fayları gibi yerel ve bölgesel ölçekte büyük deprem üretebilme kapasitesine sahip aktif fay hatları üzerinde bulunuyor. Alüvyon (yumuşak) zemin ve sıvılaşma riskli bu alanlar üzerinde kentleşme ve sanayileşme oranının yüksek olması, sanayi bölgelerinin zayıf zeminler üzerinde yer alması ve yeni yapılan sanayi bölgelerinin de bu tip zeminler üzerine yapılıyor olması, depremde oluşacak riski artırıyor. Endüstriyel kazalar ve -yangınlara ilişkin analizler incelendiğinde, kent sınırları içinde bulunan kurulu sanayi bölgelerindeki tesislerdeki buhar kazanlarının ve kimyasal depoların bulunması, yerleşim yerlerine yakın tesislerde tehlikeli madde stok kapasite artırımına izin verilmesi, atık işleme tesislerinin yetersizliği gibi durumlar deprem esnası ve sonrası için tehdit oluşturuyor. TEKNOSAB ile birlikte 18 organize sanayi bölgesi bulunan kentte, bu sayı 23’e çıkarılmak isteniyor.

45 Dakikadan Önce Müdahele İmkansız

İRAP raporunda; kentte tehlikeli madde bulunduran, kullanan, depolayan işletmeler şöyle sıralanıyor: Nilüfer’de Bosch, Genkim, Martur Sünger ve Koltuk tesisleri, Elele Döşeme, Ergaz Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi, Kemitaş Kimyasal Endüstri Malzemeleri, Gemlik’te Gemlik Gübre, MKS Marmara Entegre Kimya, İnegöl’de Sanko Tekstil, Serra Sünger ve Petrol Ürünleri Sanayi, Özdilek İnegöl Şubesi Boya Baskı Tesisi, Mustafakemalpaşa’da Tarımsal Kimya Teknolojileri, Orhangazi’de Linde Gaz, Sirena Marine Denizcilik Sanayi, Yenişehir’de Trakya Yenişehir Cam Sanayi, Osmangazi’de Asgaz Anadolu Sinai Gazlar, Milangaz LPG Dağıtım, Ozan Boya ve Kimyevi Maddeler, Orhaneli’de Çelikler Orhaneli Tunçbilek Elektrik Üretim…

Raporda meydana gelebilecek 6,9 büyüklüğündeki deprem sonucunda yangın ve kimyasal sızıntı gerçekleşebileceğine dair kent için bahsedilen iki senaryo var. Muhtemel senaryoda ‘toluidine’ depolayan tesisin tankında oluşabilecek yangın ve sızıntıda etkilenen kişiler sanayi bölgesi çalışanları ile sınırlanıyor ve tarım alanları en az 12-20 yıl arasında kullanılamıyor. En kötü senaryoda; amonyak tankı bulunan sanayi tesisinde etkilenme ihtimali olan 94 bin 329 kişi, 18 bin 450 bina, 39 kamu binası, 43 eğitim kurumu, 1 hastane, 2 acil servis, 17 kreş/gündüz bakım evi ve 3 tarihi yapının olabileceği öngörülüyor. Tesise 45 dakikadan önce müdahalenin mümkün olmayacağı belirtiliyor.

Zehirlenerek Vefat Edenler Olacak

Tehlikeli Madde Güvenlik Danışmanı Candan Gökbayrak Göz, aradan geçen 24 yılda defalarca yürürlüğe girişleri ertelenen yönetmeliklerle karşılaştıklarını söylüyor. Göz, “Örneğin, Kimyasalların Kaydı, Değerlendirilmesi, İzni ve Kısıtlanması Hakkında Yönetmelik (KKDİK Yönetmeliği) girişi için istenen analizler, yüksek maliyetler içerdiği için analizlerini tamamlayıp kaydı yapılan tek bir yerli üretici olmadığını öğrendik. Bir erken uyarı sistemi yok. Sağlık Koruma Bandı, sanayi bölgelerindeki yoğunluğu düşündüğümüzde kesinlikle yeterli değil. AKSA örneğinde olduğu gibi zehirli gazların dağılması halinde kimyasal sızıntıdan dolayı o bölgeye arama kurtarma ekipleri giremedi. Böyle bir durum yaşanması halinde ekipler yine bölgeye giremeyecek. Depremden kurtulan zehirlenerek can verecek. Bunun farkında mıyız?” diye soruyor.

Göz, kentte sanayi bölgelerinin yerleşim yerlerinin içinde yer alması, sanayi tesislerinin büyük çoğunluğunun tehlikeli madde kullanması ve zeminin sağlam olmaması nedeniyle uyarıyor. ‘Bursa’nın büyük bir bölümü bombanın yanında yaşıyor’ diyen Göz, şöyle devam ediyor: “Ayrıca OSB’ler dışında, ihtisas sanayi bölgeleri, küçük sanayi bölgeleri, OTOSANSİT gibi bölgelerin yanı sıra tüm mahalleler arasında bir boyahane ya da bir üretim tesisi görmek mümkün. Buna mahalle arasında kalan hastaneleri ve akaryakıt istasyonu gibi tehlikeli madde ihtiva eden işletmeleri eklemiyorum bile… Kimyasalların yayılımı rüzgârlarla ilişkilidir, deprem anında oluşabilecek hava aktiviteleri tüm Bursa’yı kaplayabilir.”

Yeni OSB’lerden Vazgeçilmeli

Büyük Endüstriyel Kazaların Önlenmesi ve Etkilerinin Azaltılması Hakkında Yönetmelik (BEKRA), büyük kimya şirketleri, gübre şirketleri gibi yoğun kimyasal kullanan işletmelerde, maddeler ve miktarları hakkında bilgi verse de OSB’lerde yer alan binlerce işletme kapsam dışında kalıyor. Göz, “Beyan usulüyle olduğu için BEKRA raporları, işletmedeki tehlikeli maddelerin halk sağlığını tehdit edici boyutta olup olmadığını göstermiyor. Denetim yok. Şu an OSB’lerde, üretim tesislerinde ne olduğunu bilen hiç kimse yok” diye konuşuyor. Göz, kurulması planlanan yeni sanayi bölgelerinden vazgeçilmesi, ekosisteme önem veren, ekolojik ve temiz üretim yollarının hayata geçirilmesi gerektiğini söylüyor.

Deprem Basıncı Peşinden Yangını Getirecek

Bursa’da her sene fabrikalarda yaşanan yangınları ve patlamaları hatırlatan Kimya Mühendisleri Odası Bursa Şubesi İkinci Başkanı Vedat Sezer, ‘Bursa’nın başına felaket gelmesi için depreme ihtiyacı yok’ diyor.

Gemlik’te bulunan Marmara Entegre Kimya Sanayi (MKS) ve Gemlik Gübre’nin özelleştirilmesiyle ismi Yıldırımlar Gübre olan işletmelerin tehlike oluşturduğuna dikkat çeken Sezer, denetlemenin de olmadığını söylüyor. Sorumluluğun sadece sanayi bölge müdürlüklerine bırakıldığını ifade eden Sezer, “Ne yerel yönetimler ne merkezi yönetim bu işin içinden çıkabilir. O kadar çok yönetmelik var ki… Doküman üretmekte, bu hükümet de dahil üstümüze yok. Raporlanıyor ama sonrası yok. Onay makamlarındaki kilit yerlerde olay durduruluyor. Afeti, felaket haline getiren de bu alınmayan önlemler oluyor” diyor.

Tekstil, deri, kozmetik, plastik üretimi gibi birçok alanda kimyasal kullanıldığını söyleyen Sezer, “Deprem anında bu fabrikalarda oluşacak basınç durumunu bilemiyoruz. Basınç, patlamayı ardından yangını getirir. MKS’de kanserojen içeren yapıştırıcı olarak kullanılan formaldehit üretiyorlar. Formaldehit bir yanmaya başladı mı söndürmek için köpüklü sistemler lazım. Bu yangınları söndürecek ekipman donanımı, ne itfaiyenin ne de AFAD’ın elinde var. İtfaiye teşkilatı, yangın acil eylem planını 10 yıldır yapmıyor. İtfaiye teşkilatı, AFAD, yerel yönetimler, afet durumunda nerelerde hangi kimyasalların olduğunu, ne risk oluşturacağını bilmiyor. Öyle kimyasal maddeler var ki, suyla söndüremezsiniz” diye konuşuyor.