Türkiye E-Ticarette Dünya Üçüncüsü

İstanbul Ticaret Odası’nın (İTO) yayınladığı raporda e-ticaretin hızla büyüdüğü ve dünya genelinde 2026 yılında 8,15 trilyon dolarlık bir hacme ulaşılacağının öngörüldü.

Türkiye E-Ticarette Dünya Üçüncüsü: E-ticaret tüm dünyada hızla büyümeye devam ediyor. Pandemiyle birlikte büyüme hızı da artan e-ticaret ile konvansiyonel alışveriş yöntemlerine ilgi azalırken, online alışverişe geçenlerin sayısı artıyor.

İstanbul Ticaret Odası’nın (İTO) yayınladığı raporda e-ticaretin hızla büyüdüğü ve dünya genelinde 2026 yılında 8,15 trilyon dolarlık bir hacme ulaşılacağının öngörüldüğü ifade ediliyor. İstinye Üniversitesi (İSÜ) İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Öğr. Üyesi Dr. Naim Çetintürk, İTO raporunu ve Türkiye’de e-ticaretin büyümesini değerlendirdi.

Yüksek Komisyon Oranı Zorluk Yaratacak

Çetintürk, “E-ticarette komisyon, çoğunlukla pazaryerleri için farklı ürün gruplarına göre yüzde 4’ten yüzde 23’e kadar değişen oranlarda ödenen önemli bir maliyet kalemi. Ancak pazaryerleri birçok satıcının ulaşması neredeyse hiç mümkün olmayan ya da çok yüksek reklam bedelleri ödeyerek erişebileceği geniş coğrafi alana yayılan kitlelere erişmeyi ve satış yapmayı olanaklı hale getiriyor. Dolayısı ile yüksek bulunan bu komisyonların sadece ürün satışı değil daha ziyade Hedef kitleye ulaşım maliyeti olarak görülmesi, Strateji Geliştirme ve iş modellemesi açısından özellikle e-ticaret yapan KOBİ’ler için doğru bir yaklaşım olacaktır”.

Pazaryerlerine baktığımızda birbirinin tıpatıp aynı binlerce ürünü, aynı anda onlarca satıcının üstelik kimi zaman birkaç kuruşluk farklarla benzer fiyattan sattığını görüyoruz.  Bu durumda elbette ödenen komisyon daha da can sıkıcı bir hale gelmekte. Jenerik ürünlerde olası çözüm ise yüksek montajlı ürün tedariki yoluyla maliyet tasarrufu sağlamak ve rekabetçi fiyatla, yüksek komisyon oranına rağmen satış hacmi artırmaktan geçiyor. Bu maliyeti azaltmanın ikinci ve bence daha doğru olan ise özgün ve yenilikçi ürünler satabilmek. Özgünlük yeni bir ürün oluşturarak bunu üretmek şeklinde olabileceği gibi piyasada henüz Keşfedilmemiş, yakın zamanda potansiyel tüketici grubu tarafından keşfedileceği düşünülen ürünlerden de oluşabilir. Böyle bir durumda satıcı daha yüksek kâr marjı ile satış yapabileceğinden komisyon oranı toplam karlılık seviyesini daha az etkileyecektir” dedi.

Ülkenin Cari Açığını Kapatma Noktasında Bir Fırsat

Türkiye’nin e-ihracat konusundaki potansiyelini artırmak için neler yapılabileceğiyle ilgili de konuşan Çetintürk, “E-ticaret vasıtası ile ihracat yapabilmek, ülkemizin cari açığını kapatma noktasında çok büyük bir fayda ve geleceğe yönelik fırsatlar barındırıyor. Ülkemizin üretim kapasitesini artırması, yeni ürünlerin gelişimi için inovatif çözümler yaratılması ve AR-GE süreçlerinin yürütülmesi, buna bağlı olarak daha fazla istihdam sağlanması gibi pek çok faktör, daha güçlü bir e-ihracat sayesinde mümkün olabilir. Bu nedenle var olan uygulamalar ve ihracata yönelik destekler e-ticaret bağlamında daha da iyileştirilmeli. Özellikle ülkemizde üretilen ürünlerin yurt dışına ihraç edilmesinde gerek gümrük gerekse lojistik süreçler ve bilhassa ulaştırma maliyetleri konusunda kolaylık sağlamanın çok büyük yararlar getireceğini ve bu alanda istekli olan herkesi cesaretlendireceğini düşünüyorum” açıklamasında bulundu.

Coğrafi Konum Ve E-Ticaret

İstanbul’un jeopolitik konumu ve ticaret potansiyeli göz önüne alındığında, şehir e-ticaret ve e-ihracatın bir merkezi olma yolunda oynadığı role değinen Çetintürk,

“E-ticaret coğrafi sınırları ortadan kaldıran ve birçok farklı lokasyondaki satıcının alıcı ile buluştuğu merkez olma özelliği taşıdığından bu soruya üretim ve ihracat perspektifinden bakmak daha doğru olur. İstanbul sadece Marmara Bölgesi’nin değil tüm Türkiye’nin birçok sektör açısından öncü şehri olması nedeniyle e-ticaret sayesinde artabilecek siparişlerin karşılanmasını, üretim kapasitesinin artırılması ya da daha verimli kullanılması yoluyla gerçekleştirebilecek, buna liderlik edecek konumdadır. Bununla birlikte daha önce de bahsettiğimiz e-ihracat olanaklarının artırılmasında, lojistik operasyon çeşitliliğini sağlayacak ve kesintisiz bir tedarik zinciri ortaya koyacak bir merkez rolünü rahatlıkla üstlenebilir. Hatırlayacağımız üzere gerek Türkiye gerekse İstanbul pandemi döneminde kesintiye uğrayan tedarik zinciri süreçlerinde Uzak Doğu’dan Avrupa’ya gelen birçok ürünün hem üretimi hem de dağıtımı konusunda öne çıkan alternatiflerin başında geliyordu. Doğru bir planlama ve vizyoner bir bakış açısıyla hala geçerli olan bu fırsat rahatlıkla hayata geçirilebilir” dedi.