BİYOSAD’IN HEDEFİ GLOBAL PAZARLAR
Türkiye’nin medikal biyoteknoloji alanında inovativ katma değerli ürünlerin geliştirilmesi, üretilmesi dünya pazarına sunulması konusunda en büyük AR-GE ve sanayileşme merkezi olacağını dile getiren BİYOSAD Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ahmet Fethi Polat, Biyoteknoloji Vadisi ile Türkiye’nin bu alandaki pazar payının yükseleceğini söyledi.
ÜRETİM VE İHRACAT MERKEZİ TÜRKİYE
Biyoteknoloji Sanayicileri Derneği (BİYOSAD) Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ahmet Fethi Polat, tıbbi cihazların en hızlı gelişen, dünya pazarında fazla paya sahip olan sektör haline geldiğini söyledi. Dünyada tıbbi cihaz sektörünün 800 milyar doları aşan bir pazara sahip olduğunu dile getiren Polat, 2020’li yıllarda bu büyük pazardan Türkiye’nin aldığı payın yüzde 1,5 civarında olduğunu kaydetti. Polat, BİYOSAD’ın girişimleriyle 5 milyar dolarlık yatırımla İstanbul Tuzla’da kurulması planlanan Biyoteknoloji Vadisinin, Türkiye’nin medikal biyoteknoloji alanında inovativ katma değerli ürünlerin geliştirilmesi, üretilmesi dünya pazarına sunulması konusunda en büyük AR-GE ve sanayileşme merkezi olacağına dikkat çekerek, “Biyoteknoloji Vadisi ile dünya pazarındaki payımızı yüzde 5’lere çıkararak 40 milyar dolarlık öngörü ile Türkiye’nin büyük üretim ve ihracat merkezi olmasını sağlamayı hedefliyoruz” dedi.
PAZARIN BÜYÜKLÜĞÜ 820 MİLYAR DOLAR
BİYOSAD tarafından kurulma çalışmaları yürütülen Biyoteknoloji Vadisinin 262,5 hektarlık bir alanda 160 sanayi kuruluşuna ve 250 AR-GE firmasına ev sahipliği yapmasını planladıklarını anlatan Ahmet Fethi Polat, Vadinin yüzde 45’lik bölümünün sağlık alanında çalışacak şirketlere ayrılacağını, Türkiye’nin en büyük ilaç şirketleri ve küresel ilaç markalarının şimdiden Vadideki yerlerini belirlediğini ifade etti. BİYOSAD Başkan Vekili Polat, “Tıbbi cihazlar, en hızlı gelişen, dünya pazarında fazla paya sahip olan sektör haline geldiği gözlemlenmektedir. Dünyada tıbbi cihaz sektörünün yaklaşık olarak 820 milyar dolarlık bir pazara sahip olduğu bilinmektedir. 2020’li yıllarda bu büyük pazardan Türkiye’nin aldığı payı yüzde 1,5 civarındaydı. Biyoteknoloji Vadisi ile dünya pazarındaki payımızı yüzde 5’lere çıkararak 40 milyar dolarlık öngörü ile Türkiye’nin büyük üretim ve ihracat merkezi olmasını sağlamayı hedefliyoruz” şeklinde konuştu.
KATMA DEĞERLİ İHRACAT HEDEFİ
Amaçlarının katma değerli ürünler geliştirmek ve üretmek olduğunu vurgulayan Polat, şöyle devam etti: “Bilindiği gibi ihraç ürünlerimizin ortalama kilogram fiyatı 1,42 dolar civarında. Asıl sorun burada başlıyor. İhraç ürünlerimizin yüksek katma değeli olması, ihracatımızın kârlılığı ve ülke ekonomisine katkısı hedefleniyor. İhracat kalemlerimizi orta ve yüksek teknolojik ürünlerle fazlalaştırabilirsek Türkiye’ye ekonomik katkımız ‘yıldızlı dövizle’ olur. İhracatlarıyla ülkelerini katma değerli ürünlerle şampiyon yapanlar, kilogramda 10 bin dolar ve üstü kilogram değerini hedefleyenlerdir. İşte BİYOSAD bu hedefi gerçekleştirebilmek için kurulmuştur.”
AR-GE HARCAMALARINDA YÜKSELEN İVME
BİYOSAD Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ahmet Fethi Polat, Biyoteknoloji Vadisinde önceliğin AR-GE’ye verileceğini söyledi. Biyoteknoloji Vadisinde her üretim üssünün AR-GE merkezi kuracağını aktaran Polat, “Bu firmalarda AR-GE personelleri istihdam edilecek. Bu hedefi gerçekleştirebilen ülkelerin katma değerli ve yüksek ihracatları tesadüfi değildir. 2019’da AR-GE harcamaları ABD’de 476,5 milyar dolar, Çin’de 370,6 milyar dolar, Japonya’da 107,5 milyar dolar, Almanya’da 109,8 milyar dolar, Güney Kore’de 73,2 milyar dolar olarak gerçekleşirken, TİSK verilerine göre Türkiye’nin AR-GE harcamalarının gayri safi yurt içi hâsılaya oranı 2002’de yüzde 0,47 iken 2019’da yüzde 1,6’ya yükselebilmiş. Bu değerlendirmeler Biyoteknoloji Vadisinin gerekliliğini daha da zorunlu kılıyor. Biyoteknoloji Vadisi, son yıllarda savunma sanayinin gösterdiği hızlı gelişme benzer bir misyon yüklenerek ülke ekonomisine katkı sağlayacaktır. Ülkemizde çok güçlü bir özel üretim sektörü mevcuttur. Türk milletinin çalışkanlığı, zekâsı, müteşebbis ruhuna ek olarak bir de AR-GE alışkanlığını vazgeçilmez kılabilirsek, çok şeyi değiştirebiliriz” diye konuştu.
MEDİKAL BİYOTEKNOLOJİ EKOSİSTEMİ
Biyoteknoloji Vadisinde aşı dahil tüm medikal biyoteknoloji çalışmalarıyla, çevreci anlayışla üretim yapılacağını anlatan Polat, Türkiye’de üretilemeyen bütün yüksek teknolojik ürünlerin geliştirileceğini söyledi. Polat, Biyoteknoloji Vadisinin, biyoteknolojinin birçok alanında olduğu gibi, medikal biyoteknolojide de sanayici firmaların, AR-GE kuruluşlarının, üniversitelerin, enstitülerin birlikte çalışma merkezi olacağını dile getirerek, vadinin bünyesindeki AR-GE merkezleri ve laboratuvarlarla da Türkiye’nin medikal biyoteknoloji ekosistemine büyük katkı sunacağını kaydetti.
SAĞLIK SEKTÖRÜ AĞIRLIKTA OLACAK
Biyoteknoloji Vadisinin faaliyet alanlarıyla ilgili detaylı bilgi veren Ahmet Fethi Polat, şunları ifade etti: “Biyoteknoloji Vadisinde ilaç, aşı, biyomedikal tıbbı ürün, nitelikli ve tıbbı bitki ve tohum, biyolojik ham madde, fonksiyonel gıda katkı maddesi, tanı kitleri, DNA izolasyon kiti, moloküler genetik kit, kemik tozu ve kemik grefti, biyosensör ürünler, biyoaktif ortez protez, yeni nesil amaca insana özel ısmarlama ortopedik implatlar ve spinal implantlar, embriyo, antikor, pigment, insülin, hemoglabin, biyomoleküller, terapötik protein, enzim, bakteri, vitamin, plazminojen aktivatörü gibi çok önem arz eden ürünlerin geliştirilmesi hedefleniyor. Görüldüğü gibi bunların çoğu medikal biyoteknolojik ürünler. Zira, Vadideki şirketlerin yüzde 45’inin sağlık alanında faaliyet göstermesi planlanıyor. Bu anlamda Biyoteknoloji Vadisi, Türkiye’nin medikal biyoteknoloji alanında gelişimine önemli ölçüde katkı sağlayacak.”
AR-GE YAPABİLEN GENÇ NESİL
Polat, tıbbi cihaz sektörünün biyoteknolojinin en hızlı gelişen ve yüksek katma değerli ürünleri olduğuna dikkat çekti ve bu ürünlerin aynı zamanda stratejik, kritik ve vazgeçilmez unsurlar arasında yer aldığını bildirdi. Biyoteknolojik ürünlerin yüksek katma değerli ihraç ürünleri olduğunu kaydeden Polat, “Bu ürünler; tanıdan tedaviye, ilaçtan ve aşıdan kişisel kişiselleştirilmiş tıbbi uygulamalara, tıbbi cihazlardan biyouyumlu protezlere kadar geniş ürün grubunu kapsıyor. Dünyadaki biyoteknolojik ürünlerden elde edeceğimiz pazar payını belirtmiştim, hedeflerimizi gerçekleştirebilirsek 40 milyar doları yakalayabileceğiz. Son yıllarda moleküler biyoloji, sentetik biyoloji, elektronik ve nanoteknolojideki gelişmelerle birlikte çok hızlı bir gelişim kaydeden medikal biyoteknolojinin dünyada dev bir sektör halini alacağı kaçınılmazdır. Bizim de bu pazarı kaçırmamamız ülke zorunluluğumuzdur. Bütün bu gelişmelerle birlikte en önemli kazanımımız, geleceğe yatırım yapmak olacaktır. Çünkü genç ve AR-GE çalışmalarını yürütebilecek yetişmiş bir nesil olacak… AR-GE yapabilen geliştirebilen bu yetişmiş nesil hayallerini yakalamak için yurtdışına gitmeyecek Biyoteknoloji Vadisi’ne yerleşecek, geliştirebilecek, üretebilecek, dünya pazarını hedefleyerek ülkesine hizmet edecektir” dedi.
Yorumlar kapalı.