Altın, tarih boyunca değerli bir maden olarak hem ekonomik hem de psikolojik anlamlar yüklenen bir varlık olmuştur. Ancak bu güçlü sembolik ve finansal değere rağmen, altının fiyatını öngörmek çoğu zaman ekonomistler, yatırımcılar ve merkez bankaları için ciddi bir zorluk oluşturmaktadır. Bu zorluğun temelinde, altın fiyatlarının klasik arz-talep yasaları dışında, çok sayıda değişken tarafından etkileniyor olması yatmaktadır.
Prof. Dr. Metin DUYAR
Bir hisse senedinin fiyatı çoğunlukla şirket performansına, tahviller faiz oranlarına, gayrimenkuller kira getirisine dayalı olarak analiz edilebilir. Ancak altın ne bir temettü üretir ne de sabit bir getiri sağlar. Bu nedenle altın fiyatı, daha çok ekonomik belirsizlik, jeopolitik risk, enflasyon, reel faiz oranları ve yatırımcı psikolojisi gibi doğrudan ölçülemeyen faktörlerden etkilenmektedir.
Örneğin, enflasyon yükseldiğinde genellikle altına talep artar. Ancak bu durum, her zaman fiyatın yükseleceği anlamına gelmez. Çünkü aynı dönemde merkez bankaları faiz artırarak reel faizi yükseltebilir ve bu durum altın üzerindeki baskıyı artırabilir. Dolayısıyla birbirine zıt yönde işleyen ekonomik göstergelerin kombinasyonu, altının fiyatlamasında ciddi bir belirsizlik yaratır.
Bir diğer önemli etken, altının bir ‘güvenli liman’ varlığı olarak algılanmasıdır. Siyasi istikrarsızlıklar, savaşlar, pandemi gibi olağanüstü durumlarda yatırımcıların altına yönelme eğilimi artar. Ancak bu yönelimin ölçüsü rasyonel analizlerle değil, büyük ölçüde duygusal ve davranışsal faktörlerle belirlenir. Bu da davranışsal finans çerçevesinde altının fiyat tahminlerini klasik modellerin ötesine taşır.
Ayrıca altın piyasasının küresel yapısı, farklı zaman dilimlerinde işlem gören birçok borsanın (Londra, New York, Şanghay, İstanbul) fiyatlamayı eş zamanlı olarak etkilemesi, fiyat tahminlerinde ek bir değişkenlik yaratır. Özellikle vadeli işlem piyasaları (futures) ile fiziki altın piyasası arasındaki etkileşim, kısa vadeli fiyat hareketlerinin tahmininde büyük oynaklıklar oluşturabilir.
Teknolojik gelişmeler ve dijitalleşme de altın fiyatlarını etkileyen yeni dinamikler yaratmaktadır. Altına dayalı dijital varlıkların (tokenize gold, altın destekli stablecoin) yaygınlaşması, fiziki altına olan talebi şekillendirebilir. Ancak bu piyasalar henüz yeterince düzenlenmemiştir ve bu nedenle ani oynaklıklara açıktır.
Altın fiyatlarını tahmin etmeyi güçleştiren bir diğer faktör, piyasadaki spekülatif hareketlerin yüksek etkisidir. Özellikle büyük yatırım fonları, merkez bankası açıklamaları ve siyasi gelişmelerin ardından hızla pozisyon değiştirerek altın fiyatlarında ani sıçramalar veya düşüşler yaratabilmektedir. Bu durum, fiyatların kısa vadede ekonomik temellerden çok, beklenti ve tepki üzerinden şekillenmesine neden olur. Örneğin, ABD Merkez Bankası (Fed) başkanının bir faiz açıklaması veya Çin’in beklenmedik rezerv artırımı, teknik analiz modellerinin dışında kalan ani fiyat hareketlerine yol açabilir. Bu tür olaylar ‘haber bazlı volatilite’ olarak tanımlanır ve altın gibi duyarlılığa açık varlıklarda oldukça belirgindir.
Öte yandan, jeopolitik bloklar arası stratejik rezerv rekabeti, son yıllarda altın fiyatlarının uzun vadeli seyrini etkileyen yapısal faktörlerden biridir. BRICS ülkeleri başta olmak üzere birçok gelişmekte olan ekonomi, rezervlerini çeşitlendirme amacıyla altına yönelmekte ve bu da arz-talep dengesini tahmin edilemez kılmaktadır. Bu rezerv hareketlerinin kamuoyuna açıklanma zamanlaması da şeffaf olmadığından, fiyatlara olan etkisi önceden tahmin edilemez hâle gelmektedir. Aynı şekilde, kripto para piyasalarında yaşanan güven krizleri ve düzenleyici baskılar da altına ani talep yaratmakta, bu da mevcut fiyat tahmin modellerinin ötesinde davranışsal dalgalanmalara yol açmaktadır.
Sonuç olarak, altın fiyatlarını tahmin etmekteki zorluk; onun çok boyutlu doğasından, küresel ölçekte farklı yatırımcı davranışlarından ve ekonomik göstergeler arasındaki çelişkili etkilerden kaynaklanmaktadır. Altın, yalnızca ekonomik bir meta değil; aynı zamanda kriz dönemlerinin psikolojik sigortası, davranışsal tepkilerin yansıması ve stratejik rezerv aracı olarak da işlev görmektedir. Bu çok katmanlı yapı, altını eşsiz kılar ancak öngörülebilirliğini de bir o kadar karmaşıklaştırır.
Yazar Hakkında
Prof. Dr. Metin Duyar, finansal piyasalarda yatırım davranışları, altın ve kıymetli maden piyasaları ile kriz ekonomisi üzerine akademik çalışmalar yürütmektedir. Altın borsasında uzun yıllar görev yapmıştır. Altın piyasalarında stratejik yatırım analizleri ve portföy teorisi üzerine birçok çalışması bulunan Duyar, lisans ve lisansüstü düzeyde davranışsal finans, yatırım teorisi ve ekonomi politiği dersleri vermektedir.
Kaynak: Sanayi Gazetesi