Hürriyet Gazetesi’nin haberi göre Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Seyit Ardıç, 2023 yılına dair planladığı hedeflerini anlattı.
ASO’nun Ankara’yı sanayi ve teknolojide lider yapma vizyonu doğrultusunda çalışmalar gerçekleştirdiğini aktaran Ardıç, “Ankara sanayicisinin yüksek katma değer üretmesine, rekabet gücünün artırılmasına katkı sağlayacak ve başta Ankara olmak üzere ülkemizin ekonomik, teknolojik, sosyal ve kültürel gelişiminde yol gösterici olma hedefiyle çalışacak. Ankara Sanayi Odası’nın kapıları 7 gün 24 saat herkese açık olacak. Bizim için her fabrika bir kale. Yeter ki sanayicimiz üretsin biz hep yanınızda olacağız” ifadelerinde bulundu.
Ankara Sanayinin Başkenti Olacak
Ankara’nın yatırım iklimi ile birçok şehirden daha fazla avantaja sahip olduğunu dile getiren Ardıç, 113 AR-GE Merkezi, 36 Tasarım Merkezi, 11 TGB ve 13 OSB’nin varlığına değinerek, “En çok ihracat yapan beşinci iliz. 2021 yılında Türkiye’nin toplam savunma sanayi ürün ihracatının yüzde 33’ten fazlasını tek başına Ankara yaptı. Ankara Sanayi Odası olarak bu verileri daha da yukarıya çıkararak, ‘Başkentin sanayisinden sanayinin başkentine’ hedefine adım adım ulaşacağız” dedi.
Firmaların Finansal Desteklere İhtiyacı Var
Ardıç, konuşmasına şu sözlerle devam etti:
“Yüksek enflasyon, kırılganlıklar, öngörülmezlik, yüksek cari açık ve düşük faiz politika tercihine rağmen likiditeye ulaşma imkânının zor olması, mevcut durumda ekonomimizin önemli riskleri olarak karşımızda duruyor. Mevcut riskler de firmaların üretim kapasitesini arttırmada çekingen davranmalarına neden olmaya devam ediyor. Halihazırda yüksek kaldıraçla karşı karşıya olan reel sektör, krediler nedeniyle de borçlarında artış yaşıyor. Dolayısıyla borçları ve kaldıracı azaltan ve firmalara yeniden sermayelendirme imkânı sağlayan destekler uygulanmalı. Türkiye’de katma değere katkısı en yüksek sektör olan sanayi sektörünün finansmanı, borcun borçla çevrildiği, yüksek riskli ve sürdürülebilir olmayan bir yapıda. Firmaların doğrudan finansal desteklerle, genişletilmiş vergisel desteklerden oluşan çizgi üstü desteklere ihtiyacı var. Krediler ve kredi garantileri tek başına uygulandığında yetersiz oluyor ancak doğrudan nakit destekleri ve güçlü vergisel desteklerle birlikte uygulandığında sanayi sektörü sürdürülebilir bir finansman yapısına kavuşabiliyor. Firmaların dış borcunu azaltacak destekler, döviz talebini azaltır, bu da kurdaki baskının azalmasına neden olur. Dolayısıyla etkili desteklerle firmaların kaldıraç oranları düşürülürse, kura bağlı enflasyon artış hızının bir ölçüde azalması beklenir. Sanayi sektörünün desteklenmesi, orta ve uzun vadede verimlilik artışına bağlı olarak potansiyel büyüme hızını arttırır.”