Mehmet Fatih KACIR
Sanayi ve Teknoloji Bakanı
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğu günden bu yana aradan geçen 1 asrı aşkın dönemde sanayi ve teknoloji alanlarında verilen mücadele, 2000’lerin başından itibaren çok daha iyi anlaşılmaya başlandı.
Teknolojinin, ışık hızıyla geliştiği günümüzde, bütün dünya adeta yeni bir teknoloji devrimine şahitlik ediyor. Bu süreç insanlık için yeni fırsatlar sunarken, ülkeler arasındaki dengelerin de değişmesine neden oluyor. Bizler de makinelerin birbirleri ile haberleştiği, yapay zekanın hızla ilerlediği bu dönemde, ülkemizin küresel rekabette daha güçlü olması için fırsat olarak gördüğümüz politikaları hayata geçiriyoruz. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde, tam bağımsız Türkiye’yi inşa ediyoruz.
Devletler tarihi açısından kısa bir sürede, 22 yılda teknoloji geliştirme ve üretmede önemli kazanımlar elde ettik. Savunma sanayiimiz; ana yüklenicileri, alt yüklenicileri, KOBİ’leri, araştırma kuruluşları, üniversiteleri, geliştirdiği özgün ürünleri ve ihracatıyla Türkiye’nin en önemli sektörleri arasında yerini aldı. Geldiğimiz noktada savunma ürünlerinde yerlilik oranımızı yüzde 20’den yüzde 80’in üzerine, ihracatımızı ise 248 milyon dolardan 5,5 milyar dolara çıkardık. Bugün Türkiye’nin millî ve özgün savunma sanayi ürünleri, dünyada savaş paradigmasını ve jeopolitik dengeleri değiştirici unsurlar olarak tanımlanmaktadır.
Türkiye olarak; Dördüncü Sanayi Devrimi’nin getirdiği dönüşümü, beşerî sermaye gelişimi, teknoloji girişimciliği, Ar-Ge ve yatırım teşvikleri, kamu öncülüğündeki sanayileşme politikaları gibi alanlarda attığımız adımlarla etkin bir şekilde yönetmek ve ülkemize stratejik üstünlük kazandırmak amacındayız. Bu nedenle Türkiye’nin küresel rekabet gücünü artıracak, ekonomik ve teknolojik bağımsızlığını temin etme hedefiyle oluşturulan ‘Millî Teknoloji Hamlesi’ ile savunma sanayinde olduğu gibi sivil alanda da paradigma değişimlerine odaklanmayı, yerli ve millî üretim ile tasarım kabiliyetlerini güçlendirmeyi hedefledik.
Kamunun dahli ve etkin yönlendirmesinin yüksek teknoloji kabiliyetleri için anahtar olduğu ve teknolojideki paradigma değişimlerinin fırsat penceresi sunduğu yaklaşımını esas alarak doğuştan elektrikli ve akıllı otomobil TOGG’u milletimizle buluşturduk. 5G teknolojilerinden uçan akıllı mobilite sistemlerine, bataryadan çip teknolojilerine, güneş panellerinden rüzgâr türbinlerine, biyoteknolojik ilaçlardan yeni nesil uydu teknolojilerine, hızlı trenlere kadar birçok alanda büyük atılımlar gerçekleştirmek ve yeni lider teknoloji girişimleri çıkarmak için çalışmalarımıza başladık.
Türk sanayinin bu 3 ana sac ayağı üzerinde yükselmesi, rekabetçiliğinin artması adına katma değerli ve yüksek teknolojili üretimi sürdürülebilir ve sürekli kılarak, yeşil ve dijital dönüşümü gerçekleştirmek de önümüzdeki dönemde ajandamızın en üst sıralarında yer alıyor.
Yol haritamızı bu önemli unsurlar doğrultusunda belirleyerek, destek enstrümanlarımızı sanayicimizin ihtiyaçlarına ve koşullara uygun olarak sürekli güncelliyor, devreye alıyoruz. Bu bağlamda katma değerli üretim altyapımızı güçlendirmek için Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı’nı hayata geçirdik. Teknolojik ve stratejik yatırımlara odaklanan, Merkez Bankamızca yıllık 100 milyar Lira olmak üzere üç yılda 300 milyar lira limit tahsis edilen Yatırım Taahhütlü Avans Kredisi (YTAK) programını da sanayicilerimizin kullanımına sunduk. Programla yatırımcılarımızın uzun vadeli ve uygun koşullarda yatırım kredisine erişimini kolaylaştırıyoruz.
Tarihimizin en büyük ölçekli teşvik programı HIT-30 Yüksek Teknoloji Yatırım Programı’nı da bu yıl devreye aldık. Programla, yatırımcılarımıza proje bazlı yatırım teşviklerimizin yanında pazar geliştirme destekleri, cazip koşullarda finansman ve uygun yatırım alanları sunuyoruz. 2030 yılına dek yarı iletkenlerden mobiliteye, ileri imalattan haberleşme ve uzaya, sağlık teknolojilerinden dijital teknolojilere ve yeşil enerjiye 7 ana sektör başta olmak üzere, 30’un üzerindeki başlıkta yeni teknolojileri odağına alan, rekabetçi, teknik ve mali yeterliliğe sahip ve teknolojik kazanımı sağlayacak tüm yatırımlara kapımızı açtık.
Ekonomimizin lokomotif sektörlerinin sürdürülebilirlik ve verimlilik odaklı dönüşümünü destekleyecek yeni projeleri de devreye alıyoruz. Organize Sanayi Bölgelerimizin (OSB), Yeşil OSB’lere dönüşümünü hızlandırmak amacıyla, Dünya Bankası destekli ‘Türkiye Organize Sanayi Bölgeleri Projesi’ni hayata geçirdik. Dünya Bankası iş birliğinde gerçekleştirdiğimiz ve yeşil dönüşüm alanında şimdiye kadar yapılan en kapsamlı ve en yüksek bütçeli programımız ‘Türkiye Yeşil Sanayi Projesi’ni geçtiğimiz aylarda uygulamaya aldık. Yeşil Mutabakat ve Sınırda Karbon Mekanizmalarından öncelikli etkilenecek sektörler arasında yer alan çelik, alüminyum, çimento ve gübre sektörleri için Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası ile birlikte karbonsuzlaşma yol haritaları hazırladık. Bu dört öncelikli sektörde yeşil dönüşüm yatırımlarının planlamasında bir rehber niteliğinde olan ‘Sektörel Yol Haritaları’nı oluşturduk. KOBİ’lerimiz de dahil olmak üzere firmalarımızın dijital dönüşümüne yönelik desteklerimizi güçlendirmek amacıyla ‘Dijital Avrupa Programı’na katıldık. Sanayimizin dijital dönüşümünde rehberlik eden model fabrikalarımızın sayısı 10’a ulaştı. Yakın dönemde 15’e çıkaracağız. Devreye aldığımız ‘Dijital ve Yeşil Dönüşüm Destek Programı’yla da özel sektörümüzün ikiz dönüşüm yatırımlarına yeni bir ivme kazandırıyoruz.
Yayın hayatına 2010 yılında başlayan Sanayi Gazetesi, ülkemizin elde ettiği bütün kazanımları yaptıkları haber ve makalelerle duyurmuş, bu alanda etkin bir rol üstlenmiştir. Bu vesile ile 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımızı kutluyor, gazetenizin 700. sayısını tebrik ediyor, başarılarınızın daim olmasını temenni ediyorum.