Deprem bölgesi sanayicilerle kalkınıyor!

6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen ve “Yüzyılın Afeti” olarak anılan Kahramanmaraş merkezli depremler, 17 ili ve Türkiye’yi derinden sarstı.
6_şubat_Depremi 6_şubat_Depremi

6 Şubat 2023 tarihinde mey­dana gelen yüzyılın afetin­de 2. yıl geride kaldı. Dep­remin Gaziantep acı bilançosun­da 3 bin 926 kişi vefat derken 25 bin 507 bina hasar gördü. Kent­te toplamda 18 bin 178 binanın enkazı kaldırıldı ve 5 bin 454 or­ta hasarlı binanın yıkım ve en­kaz kaldırma çalışmaları halen devam ediyor.

Deprem sonra­sı kenttin en büyük ihtiyacı olan barınma sorunu için 24 bin 67 kalıcı konutun 19 bin 76’sı ta­mamlandı ve hak sahipliği ince­lemesinin ardından vatandaşla­rı teslim ediliyor. 5 bin civarında hak sahibi vatandaş şu anda ka­lıcı konutlarında oturmaya baş­ladı. Özellikle Gaziantep’te Nur­dağı ve İslahiye ilçeleri ağır hasar alırken iki ilçede toplamda 230 civarında işyeri yapılıp esnaflara teslim edildi.

Depremin ikinci yıl dönümün­de bölgenin sosyal ve ekonomik anlamda desteklenmeye devam edilmesinin önemine dikkat çe­ken Gaziantepli yetkiler Dünya Gazetesi’ne ya özel açıklamalarda bulun­dular.

Depremden hemen sonra vatandaşlarımızı sıcak yuvalarına kavuşturmak için yapımına başladığımız 24 bin 67 kalıcı konutumuzdan 19 bin 76’sı geldiğimiz bu noktada tamamlandı ve hak sahipliği incelemesinin ardından peyderpey vatandaşlarımıza teslim edilmeye başlandı. 5 bin civarında hak sahibi vatandaşımız şu anda kalıcı konutlarında oturmaya başladı. Bu kentlerimizle ilgili tüm altyapı çalışmaları yine belediyelerimiz tarafından sürdürülüyor.”

“Gaziantep olarak küresel sorunların yanında 2 yılda hem depremin yaralarını sardık hem de olağanüstü koşullara rağmen ülkemize katma değer kazandırmaya devam ettik. Deprem felaketine rağmen 2023 yılında ve 2024 yılında 10 milyar dolar seviyesinde bir ihracata ulaştık. Türkiye’nin ilk 1000 ihracatçı firması arasında şehrimizden 59 firma yer alırken, İSO Türkiye’nin en büyük 1000 sanayi kuruluşu arasında 62 firmamız bulunuyor.

İhracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 148 olan gazi şehrimiz cari fazlası ile ülkemiz ekonomisine en büyük katkıyı veriyor. Bizler de Gaziantep Sanayi Odası olarak üyelerimizle birlikte ilk andan itibaren insanımızın yanında olduk, fabrikalarımızı ve hizmet binalarımızı insanımızın hizmetine sunduk. Öncelikli ihtiyaçların karşılanması için elimizden geleni yaptık. Sektörlerimizden gelen talepleri raporlar halinde ilgili Bakanlıklar, kurumlar ve üst kuruluşumuz olan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’ne ileterek çözüme kavuşmasında önemli bir işlevi yerine getirdik.

Kamu tarafından sağlanan mücbir sebep kapsamında bölgemize yönelik teşvik, destek ve kolaylaştırıcı adımlar atıldı. Yıkılan fabrikalarımız ve zarar gören makine parkurlarımıza rağmen üretim ve ticaretimiz ile kritik öneme sahip olan istihdamın devam etmesini sağlamak hep önceliğimiz oldu. Halen de bölgemizin inşası ve eski günlerine kavuşması için çalışmalar devam etmektedir. Bölgemiz sosyal ve ekonomik anlamda desteklenmeye devam edilmelidir.”

 “6 Şubat 2023’te yaşadığımız büyük deprem felaketinin üzerinden iki yıl geçti. GAİB olarak yalnızca ihracatı geliştirmekle değil, aynı zamanda bölgemizin sosyal ve ekonomik yapısını afetlere karşı dayanıklı hale getirmekle de yükümlüyüz. Yürütülen çalışmalar sonucunda; tüm ihracatçı birlikleri ve üyeleri olarak 1547 adet konteyner ve prefabrikten oluşan yaşam alanı hazırladık.

Bununla beraber bölge halkının temel ihtiyaçlarını karşılamak adına gıda ve hijyen ürünleri ile yaşam alanlarının tefrişatı için 200 milyon lirayı aşkın yardım yaparak, afetin izlerini silmeye ve bölgenin yeniden ayağa kalkmasına katkı sağladık. İhracatçılarımız bölgeye tırlarca yardım malzemesi gönderdiler ve camiamızın nasıl kenetlendiğini bizlere gösterdiler. Yaşanan yıkımın etkilerine rağmen, ihracatçılarımızın azmi ve çalışkanlığı sayesinde toparlanma sürecine hızla girdik. Deprem öncesi seviyeye ulaşamadığımız birçok ilimiz hala mevcut ama yine de bu rakamlar, karşılaştığımız tüm zorluklara rağmen ihracatçılarımızın ne kadar dirençli ve kararlı olduğunu gösteriyor.”

Türkiye’yi derinden sarsan felaketin üzerinden iki yıl geçti ancak depremin yarattığı büyük acıyı halen derinlerde hissediyoruz. Bu süreçte Adanalı sanayicilerimiz, fabrikalarını depremzedelere açarak hem barınma hem de lojistik destek sağladı. Adana, bu süreçte bölge halkının ihtiyaçlarını karşılamada ve ülke genelindeki yardımların ulaştırılmasında kilit bir rol üstlendi. Depremin ardından olduğu gibi, bugün de devletimizin liderliğinde iş dünyası, sivil toplum kuruluşları ve tüm paydaşlarımızla birlikte mağduriyetleri gidermek ve geleceği inşa etmek için büyük bir özveriyle çalışıyoruz.

 Asrın felaketi olarak nitelendirilen depremlerin bölgede yarattığı büyük yıkım, can kaybının yanında pek çok vatandaşımızı evsiz bıraktı, okullarımız, hastanelerimiz yıkıldı. Aynı sonuçların tekrarlanmaması için önceden önlem almamız gerekiyor. Bu süreçte gördük ki; risk azaltma, sigorta yaptırma ve planlama çalışmaları müdahale ve iyileştirme çalışmalarına oranla daha az maliyetli. Yapı stokunun yenilenmesi konusunda yürütülen çalışmaların hızlanması gerekiyor. Kentleşme ve yapılaşma sürecinin, şehircilik kurallarına ve imar planlarına uygun bir şekilde yürütülmesi önem arz ediyor.

 Kentlerimizi depreme dirençli hale getirmek için merkezi ve yerel yönetimlerin, meslek odalarının ve sivil toplum kuruluşlarının etkin bir iş birliği içinde çalışması gerekiyor. Mevcut yapı stoku gözden geçirilmeli, riskli binalar ya güçlendirilmeli ya da kentsel dönüşüm kapsamında yenilenmelidir. Bu kapsamda inşa edilecek yeni yapılar bilimsel kurallara ve sıkı denetimlere tabi tutulmalıdır. Bunun yanı sıra, afet bilinci toplumun tüm kesimlerine kazandırılmalı; eğitimler, tatbikatlar ve bilinçlendirme çalışmaları artırılmalıdır.

 “Yaşadığımız depremler bize aynı zamanda tarihimizde eşine az rastlanır bir dayanışma örneği de gösterdi. Ancak, yaralarımızı sarmak için yolumuz hala uzun. Kayıplarımızın ardından ‘bir daha asla yaşanmasın’ dedik ama hala depreme dirençli kentler inşa edemedik. Bu yüzden felaketleri sadece bir yas günü olarak değil, bir uyanış günü olarak da görmeliyiz. Daha dirençli binalar, daha sağlam şehirler inşa etmeliyiz.”

“Depremin yaşandığı ilk andan itibaren hep sahada olduk. Şehrimizin daha hızlı toparlanması ve daha güzel yarınlara kavuşmak için var gücümüzle çalışıyoruz ve çalışmaya da devam edeceğiz. Ekonominin ve sosyal hayatın canlanması için hükümetimiz tarafından atılan adımları görmezden gelemeyiz. Ama yeterli mi? Elbette değil. Daha kapsayıcı desteklere ihtiyacımız var.”

 “Deprem kuşağında olan bir ülke olarak depreme karşı hazırlıklı olmanın yanında alınması gereken tedbirleri sadece inşaat ve mühendislik önlemleriyle sınırlamamak gerekiyor. Bilimin, teknolojinin hızla geliştiği bu dönemde depreme hazırlıklı olmak gelecek nesillerimize en büyük sorumluluğumuzdur.”

6 Şubat 2023’te yaşadığımız ve yüreklerimizde tarifi görülmemiş bir acı bırakan deprem felaketinin üzerinden iki yıl geçti. Dünya tarihinin karada meydana gelen etkisi en yüksek depremi olarak kayıtlara geçen bu büyük afetin ilk anlarından itibaren devlet ve millet olarak yaraları sarmak için seferber olduk. Acısı hala taze olan ‘Asrın Felaketi’ sadece deprem bölgesinde vatandaşlarımızı değil, 86 milyon vatandaşımızı derinden etkiledi. Yaşadığımız felaketin sene-i devriyesinde deprem gerçeğiyle yüzleşmek ve olası afetlere karşı hazırlıklı olmak hepimizin ortak sorumluluğudur.

“Deprem öldürmez, bina öldürür.” anlayışıyla, depreme dayanıklı yapılar inşa etmek, toplumumuzu bilinçlendirmek ve riskleri en aza indirerek geleceğe daha güvenli adımlarla ilerlemek zorundayız. Bu duygu ve düşüncelerle, depremlerde hayatını kaybeden 53 bin 537 canımıza Allah´tan rahmet, ailelerine ve aziz milletimize tekrardan başsağlığı ve sabır diliyorum. Depremlerde gösterdikleri üstün çaba ve fedakârlıkla hayat kurtaran, yardım elini uzatan herkese şükranlarımı sunuyorum. Rabb´im, aynı acıları tekrar yaşatmasın, ülkemizi ve milletimizi her türlü felaket ve afetten korusun. Unutmadık… Unutmayacağız.”

“Deprem kuşağında yer alan bir ülke olarak, depremlere karşı hazırlıklı olmamız hayati önem taşıyor. Alınması gereken tedbirleri sadece inşaat ve mühendislik önlemleri ile sınırlı tutmamalıyız. Depremlere karşı daha dirençli bir ülke olmak için bireysel ve toplumsal olarak deprem bilicinin yerleşmesi gerekiyor. Toplum olarak bilinçlenmeli, yasal ve kurumsal düzenlemelerle, eğitimler ve farkındalık faaliyetleri ile depreme karşı hazırlığımızı en üst seviyede tutmalıyız. Birlik ve beraberlik içinde olduğumuzda yaşadığımız zorlukların her zaman üstesinden geliriz. 6 Şubat’ta millet olarak gösterdiğimiz bu güçlü dayanışma, Türk milletinin ne kadar hatırşinas olgunun bir kanıtıdır.”

Kaynak: Dünya Gazetesi