İzmir’de 15 Mayıs Çarşamba sabah 7.50’den sonra art arda depremler meydana geldi. Artçı sallantıların ardından İzmir Fayı merak konusu oldu. Konuya ilişkin daha öncesinde açıklamalarda bulunun DAUM Müdürü Ökmen Sümer’den İzmir fayına ilişkin önemli uyarılarda bulundu.
KARADA VE DENİZDE FAYLARIN ETKİSİ
Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi (DAUM) Müdürü Doç. Dr. Ökmen Sümer, İzmir’i etkileme olasılığı bulunan karada ve denizdeki fayların etkisiyle ilgili bilgi verdi. Son 20 yıllık sürece değinen Sümer, “Sadece İzmir özelinde değil, Ege yani Türkiye’nin batı kıyılarında 2002 ve 2004’te başlayan bir süreç var. Gökova Körfezi’nde bir deprem fırtınasıyla başlayarak, 2017’de Bodrum’da sürüp 2020’de İzmir depremi ve 2022’de Buca depremleriyle kuzeye taşınan bir hareketlilik söz konusu” dedi.
STRES ARTIŞI VE TEHLİKELİ FAYLAR
Sümer, bu hareketliliğin kuzeydeki faylar üzerindeki stresi artırdığını belirterek, “Bu durumdan her fay, eşit miktarda etkilenecek anlamına gelmiyor” diye konuştu. Dokuz Eylül Üniversitesi olarak, hangi fayların nasıl etkilendiğini yaptıkları çalışmalarla ortaya çıkardıklarını vurgulayan Sümer, İzmir’de 6’nın üzerinde deprem üretebilecek 25’e yakın fay olduğunu belirtti.
FAYLAR BÜYÜK DEPREM RİSKİ
Doç. Dr. Sümer, Gülbahçe Fayı, Yağcılar Fayı, Tuzla Fayı’nın güney segmenti gibi fayların tarihsel dönemlerde deprem ürettiğini ve bu nedenle bu faylarda büyük deprem riski beklemediklerini ifade etti. Sümer, “Ege’nin tamamına baktığımızda, buradaki fayların 1500 ila 2 bin yılda bir, 7’ye yakın bir deprem ürettiğini gösteriyor” dedi.
İZMİR FAYINA İKİ SENARYO
İzmir fayına dikkat çeken Doç. Dr. Ökmen Sümer, İzmir’de 1688 yılında yaşanan büyük depremin hangi fayda meydana geldiğini bilmediklerini belirtti. Sümer, “Bu deprem eğer İzmir Fayı’nın Balçova segmentinde meydana geldiyse ya da Pınarbaşı segmentiyle beraber ikisini beraber etkilediyse, o zaman İzmir Fayı özelinde rahatız demektir. Eğer 1688 depremi, Uzunada Fayı’nda olduysa, İzmir Fayı’nın zamanı gelmiş demektir” dedi.
DEPREM BİLİNCİ
Doç. Dr. Sümer, depreme karşı hazırlıklı olmanın önemine değinerek, “İki şey çok önemli. Deprem ne zaman ve ne büyüklüğünde olacak? Bu sorular önemli. Ama öncelikle deprem olsun olmasın ilk yapmamız gereken şey, deprem bilincini geliştirmek” dedi. Deprem bilincinin ilköğretim seviyesinden itibaren geliştirilmesi gerektiğini vurgulayan Sümer, halkın deprem konusunda eğitilmesi gerektiğini belirtti.
YEREL YÖNETİMİN SORUMLULUKLARI
Yerel yönetimlere büyük sorumluluk düştüğünü ifade eden Doç. Dr. Sümer, mikro bölgeleme çalışmalarının önemine dikkat çekti. “Büyük alanlarda yapılacak yer bilimsel çalışmalar olmadan mikro bölgelemeye gitmek bizi geriletebilir” diyen Sümer, Konak, Karşıyaka ve Mavişehir gibi alanlarda büyük alanlardaki yer bilimsel verilerin mutlaka elde edilmesi gerektiğini belirtti.
Kaynak: Haber Merkezi