1800’lü yıllarda kendiliğinden oluşmaya başlayan sanayiler zamanla yerleşmeden uzaklaşarak organize bir şekilde kümeleşti. Sanayicilerin küçük bir mevkide konumlanarak oluşturduğu fikir bugün gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin ekonomilerine büyük katma değer sağlıyor.
Sanayi Devrimi ve sonrasında meydana gelen 1. Dünya Savaşı ile sanayileşmede önemli adımlar atıldı. Sanayileşmenin düzenli ve planlı ilk adımlarının İngiltere’de atıldığını biliyor olsak da 19. yüzyılın ilk yarısında Kuzey Amerika’daki tekstil imalathanelerinin birbirilerine yakın yerlerde konumlanması düzensiz sanayi bölgelerinin ilk örneği olarak sayılmaktadır. Belli bir düzen içerisinde kümelenmeyen işletmeler, şehirde yoğunlaşarak sanayi bölgelerinin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Sanayi işletmelerinin programsız bir şekilde şehirlerin belli bölgelerine yığılması, yerleşim alanlarında çevre kirliliğine ve düzeni bozmaya yönelik etkiler yaratmıştır.
Hazır Bölge Düşük Maliyet
Kapsamlı bir planlama ve tasarım çerçevesinde sanayi bölgelerinin altyapı, yol, su, elektrik, kanalizasyon, haberleşme ve hammaddeye ulaşım gibi önem teşkil eden birçok parametreye uyum sağlayabilecek sanayi parsellerinin belirlenmesi gerekmektedir. Kamu kuruluşları, özel müteşebbisler veya yatırımcılar tarafından finanse edilip kurulabilen sanayi bölgeleri, sanayicilerin yerleşmesine hazır duruma getirilerek yatırıma teşviği artırmaktadır. Hali hazırdaki alanlarda faaliyet gösteren firmaların maliyetlerinde azalma sıklıkla görülürken imalata geçiş süreci de aynı oranda kısalmaktadır. Sermaye birikimi ve piyasasını sağlayamayan firmalar veya KOBİ’lerin altyapı çalışmaları yerine yeni teşvik ve yatırımlara harcama yapabilecekleri için önemli bir avantaj sağlamaktadır.

Toplumsal Sorunlara Çare
OSB’lerin sanayicilere sunduğu avantajların getirileri çok fazla sosyo-ekonomik durumu da etkilemektedir. Geniş çaplı bir OSB’nin kurulması ile sağlanacak olan büyük orandaki istihdamın bölgesel ekonomiye katkı sağlamasının yanı sıra büyük şehirlerin nüfus kalabalığı yükünün azaltılmasında da fayda göstermektedir. Düzensiz sanayinin ortaya çıkardığı en önemli sorunları arasında yer alan çevre kirliliği ve toplumun huzursuzluğu ise OSB yapılanmalarıyla çözüme kavuştu.
1885’te Başlayan Serüven
Amerika’daki oluşumlar 1885 yılında yayımlanan rapora göre sanayi bölgesi olarak tanımlanırken Kuzey Amerika’daki özel teşebbüs tarafından 1908 yılında geliştirilen Central Industrial District, modern sanayi bölgelerinin ilk örnekleri haline gelmiştir. Ülkedeki gelişmeler ağır bir şekilde ilerlemiş olsa dahi 1905 ila 1909 yılları arasında Amerika’nın Chicago kentinde Central Manufacturing ve Clearing adlarında iki sanayi bölgesi uygulamaya alınarak başarılı bir sonuç elde edildi. ABD’deki ilk OSB çalışmalarını hayata geçiren özel sektör kar amacı elde etmek amacıyla kuruldu. 1939 yılında ABD’deki OSB sayısı 33 olarak kaydedilirken hızlı bir büyüme ile 1959 yılında sanayi bölgeleri bine ulaşmıştır. Amerika’daki OSB’ler İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra hız kazanarak iş gücü, ulaşım ve finansman açısından kolaylık sağlayacak büyük kent merkezlerine yakın mevkilerde kurulmuştur. Bu yaklaşımla beraber büyük kent merkezlerinin daha da büyümesi ve sanayi parçalarının pahalılaşması gibi olumsuz sonuçları gün yüzüne çıkarmıştır. Akabinde sanayiciler pazar, hammadde ve iş gücünün daha ekonomik olduğu küçük şehirlere yönelerek altyapı çalışmalarının hızlandırılmasına sebep oldu dolayısıyla sanayi bölgeleri için de teşvik unsuru haline geldi.

Bilinçli Ve Planlı İlk Yapılanma
Amerika’nın bilinçsiz fakat ilk sanayi bölgelerini kurmasının üzerine İngilizler ise 1896 yılında bilinçli ve planlı bir şekilde Manchester yakınlarında Trafford Park adlı ilk OSB’yi uygulamaya koymuştur. Dünya savaşlarının olumsuz etkilerinin yansımalarından fazlasıyla etkilenen İngiltere, Büyük Buhran’ın yol açtığı ekonomik krizin yıkıcı etkisinden kaçamadı. İşsizliğin ve göçün artmasına karşı istihdam yaratmak için 1930’lu yıllarda OSB’lerin kurulmasına yeniden önem veren İngiltere, böylelikle sanayi işletmelerini geri kalmış bölgelere kaydırarak kentleşmeyi geniş alanlara yaymayı başardı.

Az gelişmiş bölgelerdeki ekonomik kalkınmanın sağlanması için yatırımları destekleyen İngiliz hükümetleri, şehirleşme ve yerleşim alanlarındaki nüfusun arttırılmasında önemli rol oynayan bu adımla büyük şehirlerin civarında yeni şehirlerin oluşmasına yardımcı oldu. Buhran döneminin en çok hissedildiği 1929 yılında krizden en çok kömür, çelik ve gemi sanayi alanlarında çalışanların göç etmesiyle nüfusun kaybedilme riskine karşı olarak İngiltere, sanayiyi nüfus kaybeden alanlara çekmek için 1939 yılında özel tedbirler içeren Özel Gelişme Alanları ve İlerleme Kanunu yasallaştırdı. İngiltere’deki OSB’lerin uygulamalarını iki farklı şirket tarafından yürütülmektedir. Industrial Estates Corporation isimli şirket OSB’lerin fiziki planlamasının yapılmasına ve altyapı hazırlığıyla ilgilenirken Development Corporation isimli şirket ise sanayi bölgelerinin yanı sıra kentin planlı kurulmasında da sorumluluk almaktadır.

Tam Devlet Destekli
İtalya’da rastlanılan ilk OSB 1904 yılında Napoli’de kuruldu. Bölgenin konumu gereği büyük gelişmeler gösteren ve İtalya’nın kuzey bölgelerindeki pazarlara da yakın olmasıyla avantajı yakalayan OSB, ulaşım kolaylığı ve hammadde bolluğundan kaynaklı olarak güney bölgelerinin kalkındırılması için OSB’lerin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması politikasını benimsemiştir. İtalya’daki OSB’lerin kurulması için yapılan özel kanunların amacı yerel ekonomiyi ve toplumsal gelişmeyi sağlamak. Hükümet bölgelere sanayicileri çekebilmek için çeşit çeşit teşvikler sunmaktadır; girişimcilere faizsiz veya düşük faizli borçlanma imkanı sunmak bu teşvikler arasında yer almaktadır.

Türkiye’nin 60 Yıllık Sanayisi
Sanayi gelişmelerini genellikle kaçıran Türkiye, OSB çalışmalarını 1962 yılında yakalayabildi. Bursa Organize Sanayi Bölgesi’nin yapımına 1962 yılında başlanılarak ülke ilk OSB’sine kavuştu. Bazı ülkelerde OSB’ler özel sektörün kar amacıyla kurulurken bazı ülkelerin de devlet merkezli planlama ile kurduğu bilinmektedir. Türkiye’de ise OSB’ler devlet, yerel yönetimler, sanayi odaları gibi kurum ve kuruluşların iş birlikleri doğrultusunda da kurulabilmektedir. 1960’lı yılların başından itibaren OSB’ler 5 yıllık kalkınma planları ile varlığını sürdürürken 2000 yılında 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu çıkartıldı. Türkiye’nin uzun süreli sanayileşme gelişiminin sağlanacağı sinyallerini veren kalkınma planları, OSB’lerin oluşturulması ve altyapı çalışmalarının ilerlemesi için teşvik unsurlarını barındırmaktadır. Dördüncü kalkınma planında OSB’lerin kuruluş işlemleri, işletmecilik, denetim gibi gerekli incelemeleri yapma görevi Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına verildiği ve aynı zamanda OSB’ler için ayrı bir Özel İhtisas Komisyonu kurulduğu bilgisi verilmektedir. Yapılan tüm planlar OSB yönetiminin ve bünyesinde faaliyet gösteren işletmelerin devamlılığını sürdürebilmeleri için yapılan adımları kapsamaktadır. Bugün gelinen noktada ise Türkiye, organize sanayi bölgelerinin sayısını 379’a çıkartarak ülke ekonomisine katma değer sağlamaktadır.