Ekonomik Canlanmanın Anahtarı: Girişimcilik: Son dönemdeki ekonomik buhranın üstesinden gelmek için, arz-talep dengesini doğru okumak şart. Ancak bu, sadece üretim verilerini değil, aynı zamanda psikolojik faktörleri de hesaba katmayı gerektiriyor. Yalnızca üretim mekanizmaları ve arzın karşılanıp karşılanmadığı değil, güven ve gelecek beklentisi gibi psikolojik faktörleri de hesaba kattığınızda, son derece karmaşık gibi görünse de, ekonomi verilerini okumak, geleceği berrak bir biçimde görmek zorlaştığında geçmişten ne öğrenebileceğini anlamaktan geçiyor.
Üretim mekanizmalarının ötesinde, asıl önemli olanın neyin patentinin sende olduğudur. Taklitçi mi olmak, yoksa mucit mi olmak? Girişimcilik; toprak, emek ve sermayenin yanında dördüncü “üretim faktörü” olarak kabul edilir. Girişimcilik, ekonominin dengesini değiştirerek, yeni endüstri alanları keşfetmek veya mevcut alanlardaki açıkları kullanmak anlamına gelir.
Dışa bağımlılığı azaltan her türlü üretim, ülke ekonomilerinin dinamikleri haline gelir. Girişimciliğin mevcudiyetinin temel nedeni değişimdir. Değişimi ve dönüşümü yakalayan ekonomiler güven ve istikrarı korur, refah seviyesi artar. Bu gün Teknoloji Merkezleri olarak görev yapan Teknokentler, ülke ekonomisinin geleceği açısından çok önemli işlere imza atmaktadır.
Girişimciler ve yöneticiler arasındaki ayrıma dikkat etmek gerekir. Yöneticinin görevi var olan süreçleri daha etkili kılmak ve girişimin üretim potansiyelini tamamen gerçekleştirmesini sağlamaktır. Yönetici de yüksek düzeyde tecrübe, analiz ve muhakeme yetisine sahip olmalıdır. Yöneticilik kurumu, genellikle çok az yeni şey koyar, aşama aşama ilerler. Önemli olan kuluçkadan üretime giden yolda raydan çıkmamaktır.
Girişimci genellikle “yeni bir işe başlayan kimse” olarak tanımlanır. Kimi zaman bu iş, başkaları tarafından hali hazırda yapılmakta olan bir iştir. Bu başkalarının da yaptığı işlere taklitçi girişimci adını verilir. Değişimden ziyade mevcut olana katkı sağlama amacını güder.
İşte Teknokentler arasındaki farklılık burada meydana çıkar. Yenilikçi girişimci, ne olursa olsun lider olmak zorundadır; yalnızca bu tür girişimciler ekonomide devrim niteliğinde bir büyüme sağlamaya katkı sunarlar.
Mucitler yeni icatlar yaparlar, ancak genellikle ürünlerini geniş kitlelere nasıl ulaştıracaklarını bilmezler. Teknokentlerin bir görevi de bu pazarı oluşturmaktır. Bakanlıklarla ve yerel yönetimlerle ortaklaşa yürütülen projeler sayesinde katma değeri yüksek ürünler ortaya çıkar. Sonrası seri üretim ve dünya pazarına giriştir.
Devrimci Teknokentler ve Taklitçi Teknokentler diye iki kısma ayırmak faydalı olabilir. Ne ürettiğinizden kimsenin haberi yoksa pek işe yarar üretim yapmadığınız aşikardır. Güven ve istikrar için üretim ve üretimin evrelerinden haberdar olan halkın umudu önemlidir. Kendisi için en yüksek faydayı gözeten ve talep ettiği mal ve hizmetleri satın alabilmek için çalışma zahmetine katılan milyonlarca bireyin oluşturduğu güven ve istikrar, üretilen ürünün rekabet ortamında var olmasını da sağlar. İHA, SİHA gibi…
Mucitlerin ve yenilikçi girişimcilerin kıymetinin bilinmesi ve bu kişilerin başarılarının girişimcilik yoluyla geniş kitlelere hitap eden mal ve hizmetlere dönüşmesi, ekonominin büyümesini ve güvenli liman haline gelmesini sağlar.
Piyasa çıkarları ve ticaret gibi basit kavramları öne çıkaracak doğru fikirler, milyonlarca kişinin refah düzeyini artırabilir. Ülkemizin ihtiyacı olan tam da budur. Kuluçkadan çıkamayan Teknokentler ve kapısı kapalı yöneticilerin yarına katabileceği hiçbir gerçeklik yoktur. Kendini anlatamayan hiçbir yapı, yatırımcının ve halkın desteğini de alamaz.
Hayat şartlarının giderek kötüleştiğini düşünmeyi ve söylemeyi kendine görev edinenler, koltuğunu korumak ve makamın tadını çıkartmak için bahaneler üretmeye devam edecektir.
İşte burada ilgili kurum ve kuruluşlara düşen görev “DENETİM”dir. Maliyet hesaplaması yapacak olursak; ne verdik ne aldık, ne kazanacağız.