Hamam iskemlesinden Avrupa bahçelerini süsleyen salıncağa…Rıfat Pehlivan nasıl başardı?

Küçük yaşlarda plastik kovanın içerisinde mısır satarak, sanatkâr babasıyla mahalle arasındaki küçük bir dükkânda hamam iskemlesi üreterek çocuk yaşta harçlığını kazanan Rıfat Pehlivan nasıl başardı?

Küçük yaşlarda plastik kovanın içerisinde mısır satarak, sanatkâr babasıyla mahalle arasındaki küçük bir dükkânda hamam iskemlesi üreterek çocuk yaşta harçlığını kazanan Rıfat Pehlivan nasıl başardı?

Ceylan KÖSEOĞLU

Sanayiciler, ilhamın ve yeniliğin atölyesinde yaratıcılığın izlerini sürerler. Her bir makine, bir vizyonun somutlaşmış hali, her bir üretim hattı, memleketin geleceğine uzanan bir yol gibidir. Türkiye’nin üreten gücüne güç katanlara vizörden bakmaya devam ediyoruz. Bıkmadan üreten nasırlaşmış ellerin hikayesi…. Nasıl Başardı? Belgesel serimizde Sanayi TV ekibinden Muhabir Ceylan Köseoğlu ve Görüntü Yönetmeni Mustafa Ayabakan bu hafta, Çanakkale OSB’de yer alan Pemode Mobilya’nın kurucusu Rıfat Pehlivan’ı konuk etti.  Pehlivan, küçük yaşlarda hamam iskemlesi yaparak başladığı üretim sürecini ve zorlu yaşam koşullarını Sanayi TV ile paylaştı.

1963 yılında Trabzon’da dünyaya gelen 3-4 yaşlarında Çanakkale’ye göç etmek zorunda kalan Rıfat Pehlivan’ın hayat mücadelesi aslında çok küçük yaşlarda başladı. Tanıyıp bildikleri memleketten farklı bir yere göç etmek, oraya tutunmaya çalışmak, farklı kültüre uyum sağlamak için mücadele vermek.  Ailece üretmek zorunda olduklarını ifade eden Pehlivan, “Aslında Karadenizliyiz ama Çanakkaleli bir iş insanıyım. O dönemlerde Karadenizli bir ailenin Çanakkale’de yurt edinmesi haliyle kolay olmadı, ufak tefek kültürel çatışmalar elbette yaşandı. Ama zaman ilerledikçe Çanakkale’de yaşamanın ne kadar keyifli olduğunu anladık. Çevre ile güzel dostluklar kurduk ve bu da zamanla işimize yansıdı” dedi.

Çocukluğundan itibaren merak duygusu ile bir şeylerin peşinden koşan Pehlivan, aslında çok başarılı bir öğrenci değildi. Ama merakı sayesinde farkında olmadan güzel şeyler yaptığında da öğretmenleri tarafından övgüyle bahsediliyordu. Eğitim hayatında başarılı olamayan Pehlivan, şansını ticarete atılmakla değerlendirmek istedi: “Malum ülkemizdeki o dönemde eğitim sınav başarısıyla değerlendirildiği için eğitimim çok uzun sürmedi ben de başka alanlara yöneldim. Örneğin; Orta okul döneminde yazları annem mısır kaynatırdı ben de onları sepete koyar çarşıya gider satardım. O dönemlerde çok fazla seyyar satıcı da yoktu, pişirdiğimiz mısırların hepsini satardım.”

Yaşıtları mahallede top oynarken, misket yarışı yaparken, bisiklete binerken o geçim derdine düşmüştü. Kendi emeği ve alın teriyle çocuk yaşlarda mısır satarak hayatında kazandığı ilk parasını annesine veren Pehlivan, “İlk paramı kazandığım gün hala dün gibi aklımda. Çocuksun ve o yaşlarda bir şey başarmışsın. İlk paramı eve, anneme getirdim. O anki mutluluğumu ifade etmem şu an imkânsız.  Zaten o dönemlerde kıt kanat geçinmek zorunda olan bir aileydik. Ekonomik anlamda aileme ufacık da olsa katkı sağlamak çok gurur verici bir duyguydu” dedi. Mısır satarak başladığı seyyar satıcılıktan toptancı haline uzanan bir hikâye. Sebze halinde bir buçuk yıla yakın çalışan ve ardından babasını ikna ederek kendisine dört tekerlekli araba yaptıran Pehlivan, “14-15 yaşlarındayken babamı zoraki ikna ettim ve kendime bir araba yaptırdım. O arabayla da çıktım sokağa ne kadar satabiliyorsam meyve sebze sattım. Bu utanılacak bir şey değildi aksine özgüvenimi o yaşlarda kazanmıştım, ben kendi emeğimle paramı kazandım” ifadelerini kullandı.

Pehlivan, seyyar satıcılıkla başlanılan para kazanma gayesini zamanla bir hobi haline dönüştürdü. Sanatkâr ama tembel bir babanın yanında hayallerinin ilk adımını attı. Avusturya’dan Türkiye’ye gelen akrabasının babasıyla küçük bir ahşap atölyesi açması Rıfat Bey’in hayatındaki sihirli bir noktalardan biri oldu.  O dönemde açılan dükkân Rıfat Bey’in hayallerine ve becerilerine olan yatkınlığını da olumlu yönde etkiledi. O anları aktaran Pehlivan, “Babam ve akrabamız o dönemlerde ortak küçük bir ahşap dükkânı açtılar. Ahşap paletler, kasalar üretiyorlardı. Yaptıkları iş benimde çok hoşuma gitti çok meraklıydım böyle şeylere. Sürekli yanlarındaydım ne yapıyorlar diye onları izliyordum. Mahalle arasında bir dükkân olduğu için o dönemlerde hamam kültürü çok yaygındı. Mahalle sakinleri bizden hamam iskemlesi istemişlerdi, banyoda kullanmak veya kapıda oturmak için. Babamla ilk ürettiğim ürün hamam iskemlesidir yani. Ben onlardan fazla yapıp satıyordum ve harçlıklarımı çıkarıyordum” dedi.

Rıfat Pehlivan, artık yirmili yaşların ortasına geldiğinde kendi geleceği için daha net adımlar atmaya karar vererek baba mesleğinin peşinden gitti. Babasının kendisi üzerindeki emeğini es geçmeyen Pehlivan, “Babam sağ olsun çok sanatkâr ve yetenekli bir insandı. Biraz da tembeldi ama tembel insan iyidir. Çünkü yaratıcı oluyorlar. Bir şeyin üzerinde sürekli durmak yerine onu daha kolay nasıl yapabilirim, daha hızlı nasıl üretebilirim diye düşünürdü. Babamın bu bakış açısı ve yeteneğini ister istemez ben de aldım, bana da miras kaldı. Eğer o zamanları yaşamasaydım bugün buralarda olamazdım. Her geçen gün bu işi büyütmek daha fazla para kazanmak için çıktığım bu yolda hala ilk günkü heyecan ve hevesle devam ediyorum” ifadelerine yer verdi.

Üretime, üretmeye, devamlı çalışmaya olan bağlılığını ve heyecanını her zaman koruyan Pehlivan, firmasındaki çoğu ürünü de kendisi tasarlamış. Zamanla kendini geliştiren, ekibini büyüten Rıfat Pehlivan, başarısıyla Türkiye’nin önemli firmaları arasındaki yerini almayı da başardı. Türk Patent Enstitüsü’nde 38 tane patent tasarıma sahip olduklarını ifade eden Rıfat Bey, “Özellikle lüks ahşap bahçe salıncakları alanında Türkiye’nin en büyük ve en iyisiyiz bu yurt dışı içinde geçerli. Şirketimizin bütün modellerini ben tasarladım, tasarlamaktan çok keyif alırım. Üretim işin tüccarlık kısmından daha becerikli ve sevdiğim bir alandır” şeklinde konuştu.

Çocukluğundan itibaren ahşap sektöründe ustalaşan Pehlivan, kendi markası olan PEMODE Mobilya ile Türkiye’deki ahşap sektöründe hem modern mobilya hem de dış mekân konusunda, lüks bahçe salıncakları tarafında uzmanlaşarak ürünlerinin yüzde seksenini ihraç etmeyi başardı. Başta Avrupa ülkeleri olmak üzere tüm dünyaya ihracata açılan PEMODE Mobilya’nın 2024 yılı hedefi yurt dışı pazarını yüzde altmışlara çıkarmak. İki patentli markası olduğunu aktaran Pehlivan, “Avrupa’ya satabilmek için T.C. belgesi aldık ki bu çok zor alınan bir belgedir.  2024 yılı sonuna kadar Avrupa Birliği sürdürülebilir orman sertifikaları olmayan firmalardan ülkesine ürün sokulmasına izin vermeyecek. Biz de buna önlem olarak zaten sosyal uyumluluk belgesini yüksek bir puanla aldık” dedi.