İklim Değişikliğinin Gölgesinde Su Krizi ve Hidropolitik Yaklaşım

Su en temel sözlük tanımı ile “Canlıların yaşamını sürdürebilmesi için zorunlu olan, renksiz, kokusuz, berrak sıvıdır.” Buradaki canlıların yaşamını sürdürülebilmesi için kısmı ise hepimizin bildiği en çarpıcı gerçektir. Kaynaklar bir insanın su tüketemeden ortam şartlarına bağlı olarak 2-7 gün ortalama canlı kalacağını belirtmektedir. Bu sürenin bu kadar kısa olmasında en temel sebep insan vücudunun yüzde 60’nın sudan oluşmasından kaynaklanmaktadır. İşte bu yüzde 60 oran düştüğünde hücreler çalışamaz, kan koyulaşır dolaşım bozulur, vücut ısısı dengelenemez ve sonunda atılamayan toksinlerinde kanda birikmesi ise yaşam son bulmaktadır.  

Veli Aydın

Enerji Politikaları Analisti Mimar ve Mühendisler Grubu (MMG) Yönetim Kurulu Üyesi

            İnsan özelinden tüm canlıların evi olan Dünya geneline baktığımızda ise su oranını yüzde 70 olduğunu görmekteyiz. Bu oran her ne kadar yüksek bir oran gibi görünse de yaklaşık %97’si tuzlu su iken tatlı su kaynağı yalnızca %3 civarındadır. Bu oran ise her iki tarafta son yüzyılda yoğun yaşanan iklim değişikliği ile hızla azalmaktadır. Özellikle son yarım yüzyılda bu durum çok farklı bir boyuta taşınmıştır. Çünkü bu dönemde iklim değişikliği nedeniyle yağış rejiminin bozulması, uzun süreli sıcak hava dalgaları, bilinçsiz bir şekilde su kaynaklarının kullanımı, orman alanlarının azalması ve toprağın erozyon ile su tutma kapasitesinin azalmasında çok belirgin değişiklikler gözlemekteyiz. Tüm bu parametreler sonucu tıpkı insanda olduğu gibi Dünyada tarımsal üretim düşmeye, içme suyu krizleri yaşanmaya, ekosistem bozulmaya ve biyolojik çeşitlilik azalmaya başlamaktadır. Tüm bunların sonucu olarak ise önlem alınmadığı takdirde en büyük sıkıntıyı verilen örneklerden anlaşılacağı üzere yine en başta insanlık üzere tüm canlılar yaşamaktadır.

            Son 30 yılda işte bu noktada suyun küresel bir kaynak olarak önemi anlayan uluslar, uluslararası iş birliği gerektiren yönetimini kavrayıp, anlaşmalar ve sözleşmeler ile 1992 Helsinki Sözleşmesi, 1997 Birleşmiş Milletler Uluslararası Su Yolları Sözleşmesi gibi hatlar oluşturmaktadır. Küresel kuraklığa yönelik politikalar ile de suyun verimli kullanılmasını, geri dönüşümünü ve tuzdan arındırma (desalinasyon) gibi yöntemleri teşvik etmektedir. Özellikle Avrupa Birliği 2000 yılında Su Çerçeve Direktifi ile tüm su kaynaklarını korumayı, kalitesini iyileştirmeyi, kirlilikle mücadele etmeyi ve bunun sonucunda ekosistemi korumayı amaçlamaktadır.

            Tüm Dünyada bu gelişmeler yaşanır iken ülkemizin de gelecekte su kıtlığı yaşama potansiyeli yüksek ülkeler sıralamasında yer almasından dolayı su politikasını belirleyerek gelecek nesiller adına bir vizyon ortaya koymuştur.  Bu vizyon ülkemizin hem bugün ki su ihtiyacını hem de gelecek nesiller için su güvenliğini sağlamayı amaçlayan sistematik, bütüncül ve uzun vadeli bir yaklaşımdır. Belirlenen ana noktalar ise havza bazlı planlama ve entegrasyon, atık su arıtımı (yeniden kullanımı) ve su verimliliği, su altyapılarının güçlendirilmesi, sürdürülebilir yönetim ile kaynakların korunması, su kaynaklarının kuraklık bazlı iklim dirençlerinin artırılması ve iklim değişikliğine uyum sağlamasından oluşmaktadır.

            Ana noktalardan oluşan temel çerçeveyi daha dikkatli analiz ettiğimizde ise, su kaynaklarının tüm kullanım şekillerinin dikkate alınarak planlanan ve tek kaynak prensibinden ziyade havza temelli bir su entegrasyon yöntemini görmekteyiz. Su verimliliği kısmında ise 2023 – 2033 yıllarını kapsayan eylem planı çerçevesinde, su kayıplarının azaltılması, tarım ve sanayi ana başlığında atık suyun yeninden kullanımı ve endüstriyel – kamusal – bireysel su verimliliğinin ön plana çıktığını, ayrıca son 25 yılda birçok projenin hayata geçirilmesi ve güncel altyapı yatırımları ile (içme suyu, sulama, gölet, baraj, atık su arıtma, derelerin ıslahı ve taşkın kontrolü gibi) bu vizyonunu desteklendiğini gözlemlemekteyiz.

            En çok su tüketimine sahip tarım sektöründe, gübrelemenin suya verilmesine en iyi imkân tanıyan (fertigasyon) modern basınçlı su sistemlerinin kullanılması (damla sulama ve yağmurlama sulama gibi) yüzey sulamaya göre ciddi su tasarrufu sağlar iken, verimliliği de artırmaktadır. Çağımızın son teknolojileri olan ihtiyaç duyulan zamanda ihtiyaç duyulan miktarda sulama sağlayan (toprak nem sensörleri sayesinde) yeni nesil hassas tarım teknolojileri ile iklime uygun tarım yapılması, toprak yönetimi ve organik madde uygulamaları en az su tüketimini sağlamaktadır. İkinci sektör olan sanayi sektöründe ise, ana amacın aynı üretimi daha az su tüketimi ile gerçekleştirilmesi ve geri kazanım ile su döngüsünün tamamlanması olduğunu görmekteyiz.  Bu bağlamda endüstriyel su verimliliğini sağlayan prensiplere baktığımızda ise suyun geri dönüşümünü, yeniden kullanımı ve atık su yönetimini, kayıp ve kaçakların kontrolünü, soğutma suyunun verimliliğini ve proses su yönetimini görmekteyiz. Tüm bu alanlarda yapılacak, etüt ve yenileme ve iyileştirme çalışmaları ile de sanayi sektöründe ciddi bir tasarruf beklemekteyiz. Son olarak sektörlerden bireysel bazlı kullanımı da analiz edersek, bireysel tasarruf temel hedefi doğrultusunda ülkemiz su verimliliği stratejisi: su verimli ürünlerin teşviki, eğitim ve farkındalık programları ile konutlarda su tüketiminin azaltılmasıdır. Bu konuda tarım sanayi ve bireysel kullanımda ilgili tüm Bakanlıklarının çok ciddi teşvik ve örnek uygulamaları bulunmaktadır.

            Günümüzde artık eski Türkçeden beri aynı yazılan ve tek heceden oluşan su, geleceğimiz için gıda güvenliğinden, bağımsız ekonomiye, şehirleşmeden enerji arzına kadar Bölgesel güç dengelerini şekillendiren stratejik bir unsur haline gelmiştir. Bu nedenle Türkiye’nin su vizyonu ve hidropolitik yaklaşımı sadece bugünün ihtiyaçları odaklı değil aynı zamanda gelecek yıllarda oluşacak riskleri öngören bütüncül bir yaklaşım ve geleceğin kalkınma vizyonu çerçevesinde gelecek nesiller için atılacak en kritik adımdır.

Kaynak: Sanayi Gazetesi

Yorum Yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

two × four =