İlaç Sektöründe Çözüm Süreci: İlaç sanayisinde uygulanan sabit döviz kuru reel döviz kurunu yakalamayınca üretim maliyeti sektörde büyük bir çıkmaza girdi. Sektör temsilcileri, yeni kur güncellemesinde maliyeti azaltmanın yanı sıra sürdürülebilirliği sağlayacak yeni çözüm önerileri de sunuyor.
Tüm dünyada pandemi nedeniyle ortaya çıkan enflasyon baskısı, enerji fiyatlarına gelen zamlar, döviz kurunun TL karşısında tarihi seviyelere yükselmesi, ilaç aktif maddesi, yardımcı maddeler, ambalaj malzemeleri ve taşımacılık fiyatlarındaki yukarı yönlü hareketlilik, ilaç sanayisi maliyetlerinde ciddi oranda artış gösterdi. Yerli ilaç üreticileri, ilaç sanayisinde kullanılan birçok hammaddeyi Hindistan, Çin gibi uzak doğu ülkelerinden ithal ederken artan maliyetleri karşısında bir sonraki süreci görmekte zorlanıyor. İlaç sanayisi yetkilileri, ilaç kur güncellemesinin yanı sıra sektörde bazı iyileştirmeler yapılması gerektiğini dile getiriyor.
Kriz Küresel Boyutta
Global ölçekte; İngiltere, Fransa ve Almanya da dahil olmak üzere birçok ülkede ilaç üretimi ile ilaç etkin ve yardımcı maddelerine yönelik olarak tedarik sorunları bulunuyor. Covid-19 pandemisi sonrası artan mevsimsel hastalıkların yarattığı ilave talep nedeniyle özellikle soğuk algınlığı ilaçları ve antibiyotikler konusunda küresel boyutta ilaç yoklukları da yaşanıyor. Bunun yanı sıra emtia fiyatları ve bugüne kadar tecrübe edilmemiş düzeydeki maliyet artışları da ilaç sektörünü çok olumsuz etkiliyor.
Maliyetler Arttı
İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası (İEİS) Genel Sekreteri Savaş Malkoç, birçok maliyet kaleminde yaşanan yüksek oranlı maliyet artışlarının endüstri için iyice çözümsüz noktaya geldiğini aktararak, “Nitekim, ilaç sektörü maliyet artış oranları geçtiğimiz yıl Ocak- Aralık dönemindeki %67,3’lük Yİ-ÜFE oranının çok üzerinde gerçekleşti. Birkaç örnek vermek gerekirse, bu yıl içerisindeki ortalama maliyet artışları ilaç etkin maddesi, yardımcı madde, enerji fiyatları, taşımacılık ve ambalaj malzemelerinde neredeyse %100’e ulaştı” ifadelerini kullandı.

Sektörde İlk Çeyrek Başarısı
Ancak Türk ilaç endüstrisi tüm bu zorluklara rağmen 2022’de ve 2023’ün ilk çeyreğinde ilaç üretimini artırarak sürdürdü. Dünya genelinde birçok üretim alanında yaşanan resesyona rağmen Türk ilaç endüstrisi, ilaç ihtiyacını karşılamak üzere çalışmalarına hız kesmeden devam ediyor. Mayıs 2023 Sanayi Üretim Endeksi verilerine göre, on iki aylık ortalamada Temel Eczacılık Ürünlerinin ve Eczacılığa İlişkin Malzemelerin imalatında %9,83 artış gerçekleşirken; Haziran 2023 Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) eğilim anketi verilerine göre, “İlaç Sanayi Kapasite Kullanım Oranı” %73,28 seviyesinde gerçekleşti.
Güncelleme Yılda İki Kere Yapılacak
İlaç sanayisinde tedarik ve üretim noktasında büyük önemi olan ilaç döviz kuru, ilaç temininde sıkıntı yaşamamak ve yerli üreticiyi korumak için yeniden güncellendi. Resmî Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararına göre, beşerî tıbbi ürünlerin fiyatlandırılmasında kullanılacak Türk Lirası cinsinden 1 Euro değeri, temmuz ayında yüzde 30,5 oranında artırılarak 10,76 TL’den 14,03 TL’ye çıkarıldı. Bu süreçten itibaren ilaç fiyatlarında yılda bir kez kur güncellemesi yapılırken bu artış artık 6 ayda bir yapılacak.
Zorluklara Rağmen Üretim Devam Ediyor
Küresel tedarik zorlukları ve yüksek oranlı maliyet artışlarının baskısı altındaki Türk ilaç sanayisi, 2023 yılında da üretimini kesintisiz sürdürmeye devam ediyor. Sanayi üretim endeksine göre 2022 yılında toplam sanayi üretimi %5,7, imalat sanayi üretimi %6,8, kimya sektörü üretimi %4,4 artış gösterirken ilaç endüstrisi aynı dönemi %13,7 artışla kapattı. İEİS tarafından yapılan açıklamada, ‘hiçbir dönem ve koşulun sürdürülebilir ilaç arz güvenliği ve vatandaşların ilaca erişimi için büyük önem taşıyan ilaç üretiminin önünde engel oluşturamayacağı’ vurgulandı. Malkoç, konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada, dünya standartlarında üretim gücüyle ülkede ilaç ihtiyacının kutu bazında %90 oranında yurt içi üretimle karşıladıklarını belirtti. Malkoç, “Pandemi dönemi dahil hiçbir zaman ülkemizi ve vatandaşlarımızı ilaçsız bırakmamak adına tüm zorluklara karşın üretmeye devam ettik. Türk ilaç endüstrisi olarak dün olduğu gibi bugün de vatandaşlarımızın ilaca erişimi için üretmeye, ülkemiz için katma değer yaratmaya ve son hızla çalışmaya devam ediyoruz” açıklamalarında bulundu.
Yerlileşme Modeli Şart
Malkoç, savunma sanayisindeki yerlileşme modelinin ilaç sanayisinde de uygulanarak hem bölgesel hem de küresel bir güç haline getirilmesi gerektiğini vurguladı. Malkoç, “İEİS olarak endüstrimiz için ana hedefimiz; savunma sanayinde uygulanan başarılı yerli ve milli modelin ilaç sektöründe de uygulayarak, ülkemizi önce bölgesel sonra da küresel bir ilaç üretim ve ihracat üssü konumuna getirmek. Kamu ve özel sektörün ortak çabasıyla, endüstrimize kaldıraç olacak dengeleyici politikaları, çözümleri üretir ve hızla uygulamaya koyarsak sektörümüzün; yatırımları hız kazanacak, AR-GE’ye daha fazla kaynak ayıran, AR-GE yetkinliğini artırmış, hatta kendi molekülünü geliştirmiş, biyoteknoloji alanında güçlü, ithalata bağımlı olmayan, daha fazla ihracat yapan bir endüstriye hızla dönüşecektir” dedi.
İhracatta Payını Arttırdı
Son iki yılda yatay bir seviyede ilerleyen ilaç ihracatı, 2022 yılını sadece %0,6 büyüme oranıyla 1,92 milyar dolar seviyesinde kapattı. Bununla beraber, Türkiye’nin toplam ihracatının %68,3 oranında büyüdüğü 2015 – 2022 arası dönemde ilaç ihracatı %74,7 artışla Türkiye ortalamasının üzerinde güçlü bir performans sergiledi. 2022 yılında ilaç ithalatı, pandeminin etkisini kaybetmesiyle birlikte gerileyen aşı ithalatıyla da birlikte, %29,2 oranında gerileyerek 5,32 milyar dolar seviyesine indi. 2015-2022 yılları arası dönemde ilaç ithalatının büyüme oranı ise %7,8 olarak gerçekleşerek, ilaç ihracatının ithalatı karşılama oranı %36 seviyesine çıktı. İlaç endüstrisi, bu zorlu süreçte Kimyevi madde ihracatındaki payını ise % 1’e çıkarmayı başardı.
İlaç hammadde ithalatı ve ilaç bitmiş ürün ihracatı incelendiğinde ilaç endüstrisinin ülke ekonomisine sağladığı katkı daha net görülüyor. 2022 yılında kurlarda yaşanan yüksek artış ile maliyetlerin yükselmesine rağmen 895 milyon dolar tutarında hammadde girişine karşın 1,86 milyar dolar nihai ürün ihracatı gerçekleştirildi. İlaç ithalatında bitmiş ürünlere olan ihtiyacın yurtiçi üretim imkanlarıyla karşılanması sağlandığında hem ihracat artacak hem de dış ticaret açığının azalmasına katkı sağlayacak.
Ek Düzenleme İhtiyacı
Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği (AIFD) Genel Sekreteri Dr. Ümit Dereli, kur güncellemesinin yanı sıra ilaca erişimin sürdürülebilir kılınması için ek kur dalgalanmalarına karşı ek düzenlemelere ihtiyaç duyulduğunu dile getirdi. Dereli, “İlaçlara erişimin sürdürülebilir kılınması adına kur değerinin mevcut piyasa değerine yakınsamasını sağlayacak ve oluşabilecek ek kur dalgalanmalarına karşı arz güvenliğini tesis edecek ek düzenlemelere ihtiyaç duyulmaktadır. Sektörümüzün önceliği, her zaman olduğu gibi Türkiye’deki hastaların yanında olmaktır. Türkiye’deki ilaç tedarikinin sürdürülebilirliğini tehdit eden sorunların aşılacağına yönelik güçlü inancımızı korumaktayız” açıklamalarına yer verdi.

Düzenlemede Bütünsel Yaklaşılmalı
Dereli, sektörün ilerleyen dönemlerde daha fazla üretim ve tedarik sorunu yaşamaması için atılacak en önemli adımlardan birisinin uluslararası standartlara uyumlu olması gerektiğini belirtti. Dereli, “Atılacak en önemli adım, AR-GE, üretim ve dağıtım halkalarından oluşan ilaç değer zincirinin; ruhsatlandırma, fiyatlandırma, geri ödeme, fikri mülkiyet hakları gibi temel düzenleme alanları, gelişmiş ülkelerle uyumlu standartlarda bütünsel olarak ele alınmalıdır. Sektörümüzün gelecek hedefleri arasında yer alan; ülkemizdeki hastaların, en yeni tedavilere kesintisiz ve gelişmiş ülkeler ile eşzamanlı erişebilmelerini sağlayacak başarılı bir sağlık inovasyon ekosistemi bu bütünsel yaklaşımla mümkündür” dedi. Dereli, “İyi kurgulanmış ilaç finansman modelleri, karar alma mekanizmalarında hasta ve hekim derneklerinin rolünün artırılması ve sektördeki tüm paydaşlar arasında hasta odaklı bir yaklaşımla iş birliklerinin sayısının artırılması da önemli konular arasında. Bu sayede toplum sağlığını güvence altına almış oluruz” şeklinde konuştu.
AR-GE Yatırımları Artırılacak
Dereli, Türkiye’nin globalde ilaç sektöründe küresel rekabet gücünü artırmak için iş birliklerine devam edeceklerini söyleyerek, AR-GE payını artırmaya gayret ettiklerini belirtti. Dereli, “Bu kapsamda toplumun sağlık düzeyini iyileştirmek ve ülkemiz ilaç sektörünün küresel rekabet gücünü artırmak üzere ilaç değer zincirini oluşturan temel düzenleme alanlarında, gelişmiş pazarlarla uyumlu standartlarla bütünsel olarak ele alınması için tüm paydaşlarımızla yaptığımız iş birliklerine devam edeceğiz. İlaç değer zincirindeki en önemli halkalardan biri olan AR-GE, ilaç sektörünün ve dolayısıyla toplum sağlığının geleceği açısından belirleyicidir” ifadelerini kullandı.
Dereli, 2021 yılında dünyada ilaç şirketlerinin dünya çapındaki reçeteli ilaç satış gelirlerinin yaklaşık beşte birini AR-GE yatırımlarına ayırdığını dile getirerek, “AR-GE yatırımları küresel olarak yıllık 212 milyar dolar seviyelerinde gerçekleşti ve bu yatırımın yüzde 60’ının klinik araştırmalara tahsis edildi. Ülkemizin, küresel ilaç değer zincirinin en önemli bileşeni olan ilaç Ar-Ge’sinin, yatırımlar bağlamında yüzde 60’nı oluşturan klinik araştırmalardan daha fazla pay alması hem hasta açısından hem bilimsel anlamda kazanımlarımız hem de ülke ekonomisine katkısı düşünüldüğünde çok anlamlı ve kritik önemdedir” ifadelerine yer verdi.