Dr. Levent Sümer, Stratejist, Akademisyen, Yazar
Bu yazımda oldukça kapsamlı olarak hazırladığımız rehberde yer alan, Türkiye, Malezya, Mısır, Fas ve Singapur başta olmak üzere birçok ülkede uygulanan konut politikaları ve finansman modellerini ve toplantının öne çıkan konularını ele alacağım.
Dünyamız bugün, 2008’de etkin bir kredi başvuru değerlendirme süreci olmadan verilen konut kredileri kaynaklı olarak başlayan ve daha sonra küresel finansal krize yol açan mortgage krizinden farklı ve belki de daha ağır olarak “insanca konuta erişememe krizi” yaşıyor. Finansman maliyetlerinin yükseldiği ve hem konut alıcısının hem de üreticisinin bir belirsizlik içerisinde olduğu günümüzde küresel ölçekte 150 milyon insan tamamen evsiz iken, 1,6 milyar insan ise yetersiz barınma koşullarında yaşıyor. Bu rakamın 2030’da 3 milyara çıkacağına dair öngörüler 21. Yüzyılda, yapay zekâ çağında dünya nüfusunun üçte birinin yetersiz barınma sorunu yaşadığını ortaya koyuyor. İİT üyesi ülkeler ise hızlı kentleşme, genç nüfus, sığınmacı sayısı, yüksek gecekondulaşma, yetersiz finansman, iklim değişikliği gibi yerel ve küresel risklerin de baskısıyla bu krizin tam göbeğinde yer alıyor. Dünyanın birçok ülkesinde konut sahiplik oranları düşmekte, bu ülkelerde kiralık konut bulmak veya kiralanan konutun kira bedelini karşılamak bile oldukça zorlaşmış durumdadır.
Mevcut kriz, faiz oranları yoluyla piyasada geçici rahatlamalar sağlamanın çok ötesinde; köklü, multidisipliner ve insan odaklı bir paradigmaya ihtiyaç duyuyor. Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinde en temel basamaklardan biri olan barınma, Kur’an-ı Kerim’de (Nahl 16:80) bir “huzur ve rahmet yuvası” olarak tarif edilir. Bu, konutu salt bir tuğla yığını olmanın ötesine taşıyarak, onu huzurun, güvenliğin ve aidiyetin temeli haline getirir. Dolayısıyla meselenin çözümü, sadece inşaat projeleri üretmek değil, bir medeniyet tasavvuru hayal etmekten geçmektedir. Yaşanabilir bir konut, yapısal güvenlik, elektromekanik altyapı, hijyen, finansal olarak erişilebilir, evrensel ve kültürel tasarıma sahip, şehirle bütünleşik, kültüre uyum, estetik, farklı yaş gruplarının ihtiyaçlarını giderebilen, toplumla entegre bir yaklaşıma sahip olmalıdır.
İncelediğimiz ülkeler arasında Türkiye’de TOKİ, Malezya’da PR1MA uygulamaları, Fas’ta gecekondu bölgelerinin dönüştürülmesi, Malezya’da İslami finansman merkezli çözümler, Singapur’da merkezi konut idaresi ve Central Provident Fund altında toplanan birikimlerin vatandaşların konut edinme dahil günlük birçok ihtiyacını karşılayacak şekilde kurgulanması güzel ve başarılı örnekler arasında yer almakta. Singapur bu anlamda rol model alınabilecek bir sisteme sahip. Bununla birlikte küresel makroekonomik dalgalanmalar, devam eden politik gerilim ve savaşlar, aşırı yükselmiş borç oranları, yüksek enflasyon, yüksek faiz oranları, arz-talep dengesizliği, artan gelir ve servet eşitsizliği, üretilen projelerin şehir merkezlerinden uzak kalması ve sosyal hayatla entegrasyon eksikliği, kiralık konut seçeneklerin azlığı gibi nedenler konut sektöründeki açmazı derinleştirmektedir.
İşte tam da bu noktada, sürdürülebilir çözüm, bağlama ve ülke koşullarına özgü, çok paydaşlı ve esnek bir model benimsemekte yatıyor. Bu ihtiyaçtan yola çıkarak geliştirdiğimiz “4P Konut Modeli” (Halk, Özel Sektör ve Kamu), bu karmaşık sorunu sürdürülebilir, katılımcı bir yapıya oturtmayı hedefliyor.
İnsanca konut, bir insan hakkıdır ve yoksulluk kısır döngüsünü kırmanın en etkili kaldıracıdır. Bu hakkı tesis etmek, ancak doğru bir planlama, geleneksel finansman yöntemlerinden farklı düşünme, kurumları tekrar tasarlama ve güçlendirme, iklim değişikliğine karşı hazırlanma, dirençli yapılar ve şehirler tasarlama, kiralık konut üretme, sürdürülebilir çevre dostu yapılar inşa etme ve iş birliğini arttırmakla mümkün olacaktır.
Kaynak: Sanayi Gazetesi