İşlenmeyen tarım arazileri kiraya verilecek!

Resmî Gazete’de yayınlanan yönetmeliğe göre üst üste iki yıl süreyle işlenmeyen tarım arazileri kiraya verilecek.
Tarımsal maliyetlerde yükseliş sürüyor! Tarımsal maliyetlerde yükseliş sürüyor!

Arzu AYDOĞDU PEHLİVAN

Resmî Gazete’de yayınlanan yönetmelik, üst üste iki yıl süreyle işlenmeyen tarım arazilerinin belirli şartlar altında kiraya verilmesine yönelik düzenlemeleri içeriyor.

TİM Yönetim Kurulu Üyesi, İstanbul Yaş Meyve Sebze Birliği Başkanı Melisa Tokgöz Mutlu, uzun süre kullanılmayan arazilerin kiralanmasının çiftçiler açısından birçok avantaj sunduğunu ifade etti. İstanbul Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İHBİR) Yönetim Kurulu Başkanı Kazım Taycı ise bu yönetmeliğin çiftçiler ve birliğin arasında iş birliği köprüsü görebileceğini ifade ederken Türkiye Ziraatçılar Derneği Genel Hüseyin Demirtaş ise; müjde olarak duyurulan yeni destekleme modelinin üretim sorununu çözmekten uzak olduğunu vurguladı.

Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 22 Ağustos 2024 tarihinde Resmî Gazete’de yayınlanan İşlenmeyen Tarım Arazilerinin Tarımsal Amaçlı Kiraya Verilmesine İlişkin Yönetmelik, üst üste iki yıl süreyle işlenmeyen tarım arazilerinin belirli şartlar altında kiraya verilmesine yönelik düzenlemeleri içeriyor. Buna göre, üst üste iki yıl boyunca işlenmeyen tarım arazileri, arazinin kullanım amacının değiştirilmemesi ve kiralayan tarafından tarımsal üretim için kullanılması koşuluyla, Bakanlık tarafından sezonluk kiraya verilebilecek. Kiraya verme işlemi öncelikli olarak, arazinin bulunduğu yerleşim yerinde ikamet edenler, sivil toplum kuruluşları ve meslek odalarına yapılacak. Ayrıca kira bedeli, komisyon tarafından belirlenen rayiç bedelden daha düşük olmayacak.

Yönetmelik ilgili TİM Yönetim Kurulu Üyesi, İstanbul Yaş Meyve Sebze Birliği Başkanı Melisa Tokgöz Mutlu, İstanbul Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İHBİR) Yönetim Kurulu Başkanı Kazım Taycı ve Türkiye Ziraatçılar Derneği Genel Hüseyin Demirtaş Sanayi Gazetesi’ne değerlendirmelerde bulundular.

TİM Yönetim Kurulu Üyesi, İstanbul Yaş Meyve Sebze Birliği Başkanı Melisa Tokgöz Mutlu, yönetmeliğin temel hedefleri arasında üç ana unsurun öne çıktığını ve bu unsurların işlenmeyen tarım arazilerinin üretime kazandırılması, tarımsal verimliliğin artırılması ve kırsal ekonomik kalkınmanın desteklenmesi olduğunu dile getirerek “Tarımsal üretim, toplumların gıda güvenliğini sağlama görevini üstlenir. Bu noktada, uzun süredir âtıl durumda kalan tarım arazilerinin değerlendirilmesi hayati bir önem taşıyor. İki yıl süresinin belirlenmesi, hem bu hedeflere ulaşmanın sürekliliğini sağlamak hem de izlenebilirliği kolaylaştırmak açısından önemli. Bu süre içinde, gelişmelerin ve başarıların izlenmesi mümkün olacak” ifadelerini kullandı.

Uzun süre kullanılmayan arazilerin kiralanmasının çiftçiler açısından birçok avantaj sunduğunun altını çizen Mutlu, sözlerine şu şekilde devam etti: “Öncelikle, yeni bir üretim alanı sahiplenerek gelirlerini artırmalarına olanak tanıyor. Bu durum, çiftçilerin riski dağıtmasına ve ürün çeşitliliği sağlamasına yardımcı olacak. Ek olarak, daha geniş arazilerde üretim yapmak, ölçek ekonomisini devreye sokarak maliyetleri düşürebilir ve kâr marjlarını artırabilir. Çiftçilerin daha fazla ürün yetiştirmesi, yerel pazara olan arzı artırarak gıda fiyatlarının istikrara kavuşmasına katkıda bulunabilir. Yönetmelik, âtıl arazilerin üretime kazandırılması ile tarımsal sürdürülebilirliğe önemli bir katkı sağlıyor. Özellikle son yirmi beş yıl içinde tarım arazileri kaybı ve biyolojik çeşitliliğin azalması gibi sorunlar ciddi tehditler oluşturuyor. Bu tür uygulamalar, tarım arazilerinin etkin kullanımıyla çevresel etkileri minimize ederek, doğanın korunmasına katkıda bulunuyor. Kiralamaların artması, birçok çiftçiye yeni araziler edinme ve tarımsal faaliyetlerini genişletme fırsatı sunacak, bu durum tarım sektöründe olumlu yansımalar yaratacaktır.”

Yönetmeliğin ön gördüğü arazilerin işlenmesinin ihracatta rekabetçiliği artırmak için büyük bir fırsat yaratacağını ifade eden İstanbul Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İHBİR) Yönetim Kurulu Başkanı Kazım Taycı, 2023 yılında 42,2 milyon ton olan hububat üretiminin yönetmelikle miktarın artacağını da vurguladı.

Taycı, yönetmeliğin sürdürülebilir tarım uygulamalarına doğrudan katkı yapmasının, bu arazilerin doğru yöntemlerle işlenmesine bağlı olduğunu vurgulayarak, “İşlenmeyen araziler yeniden tarıma açılırken, toprağın korunması ve sürdürülebilir tarım uygulamalarının benimsenmesi, gelecekteki üretim kapasitesini korumak açısından kritiktir. Hububat sektörü, doğal kaynakların yoğun kullanıldığı bir sektör olduğu için, sürdürülebilirlik politikalarının benimsenmesi, üretimin sürekliliği açısından hayati öneme sahiptir” dedi.

Yönetmeliğin ihracatçılara sunacağı ekonomik imkanları da değerlendiren Taycı, “Yönetmelik, ihracatçılar için hammadde maliyetlerinin azalması anlamına geliyor. Türkiye’nin tarım ürünleri ihracatında hububatın payı oldukça yüksek ve hammaddeye daha kolay ve ucuz ulaşılması, ihracat maliyetlerini düşürebilir. Bu da hem mevcut pazar paylarını artırma hem de yeni pazarlara giriş konusunda büyük bir avantaj sağlayacaktır. 2023’te Türkiye’nin buğday unu ihracatı 1,5 milyar dolar seviyesindeydi; yönetmelik sayesinde daha fazla iç üretim bu rakamı daha da yukarı çekebilir. Ayrıca bu yönetmelik, çiftçiler ve birliğimiz arasındaki iş birliği köprüsü görevi görebilir. Hububat sektöründeki çiftçiler ve İHBİR arasında daha güçlü bir iş birliği kurulması bu yönetmelikle kolaylaşacak. Yönetmelik, âtıl durumdaki arazilerin kiralanması sürecinde çiftçilere ek gelir kapısı açabilir ve ihracatçılarla aralarında daha yakın bir çalışma ortamı oluşturabilir. İHBİR, bu süreçte çiftçilere imkanlar dahilinde destek olarak iş birliğini daha verimli hale getirebilir” ifadelerini kullandı.

Türkiye Ziraatçılar Derneği Genel Başkanı Hüseyin Demirtaş, verimli tarımsal arazisi olan ama ekonomik gücü yetersiz olan ve kâr edemediği için üretici tarafından işlenmeyen tarım arazilerinin ihale usulü ile dönemsel olarak kiraya verilmesinin farklı birçok soru ve sorunları beraberinde getirdiği dile getirdi. Demirtaş, “Üretici zarar etmediği sürece arazisini işlerken, yüksek üretim maliyetleri ve düşük satış fiyatları nedeniyle üretimden çekilmektedir. Tarımsal faaliyet için arazileri kiraya vererek üretime kazandırmak isteyenler mülk sahiplerine tarımsal girdilerden yeterli tohum, mazot, gübre, sulama desteği vererek kullandırılmasını sağlamıyor. Aynı üretim maliyetleriyle arazisini ekmeyen zarar ederken kiralayan nasıl kâr edecek? Dernek olarak görüşümüz, müjde olarak duyurulan yeni destekleme modeli üretim sorununu çözmekten uzaktır, bütçede karşılığı yoktur. Şöyle ki; 2006 yılında çıkarılan “Tarım kanununun 21. Maddesine göre Gayrisafi Yurt İçi Hasıla’nın yüzde biri çiftçiye destek olarak verilir” hükmü bugüne kadar uygulanmadı yarısı bile verilmedi. Geçmiş yıllarda yapılan projeleri hatırlayacak olursak ‘Milli Tarım Projesi’ ‘300 Koyun Projesi’ ’Dijital Tarım Projesi’ ‘Sözleşmeli Üretim’ ‘Genç Çiftçi Projesi’ vs. Bugüne kadar sekiz bakan değişti bu projeler her bakan değişikliğinde rafa kalktı. Yanlı ve yanlış tarım politikaları yüzünden tarım sektörünün yapısal sorunları çözülemedi” ifadelerine yer verdi.

Tarım arazilerinin kiralanma uygulamasında yaşanan zorlukları özetleyen Demirtaş, sözlerini şu şekilde bitirdi: “İhale usulü kiralama yapılacak tarım arazisinin mahalle ve köy halkına verilmesinde öncelik nasıl tespit edilecek? Bu sorulara yanıt ararken aklımıza başka bir soru daha geliyor. Kira tespit komisyonu bu konuda ne kadar deneyimli ve yeterlidir? Rayiç bedeli olarak hesaplanacak tutar arazi sahibine ne kadar destek olacak? Alt yapısı hazır olmadan plansız bir şekilde yapılacak bu uygulamada sadece mağduriyet doğuracaktır. Bu yönetmelik sektör için sürdürülebilir değildir. Tarım sektörünün sorunlarını çözmeye çare değildir. 2025 yılı itibarıyla yaşayarak göreceğiz, uzun vade de sektöre katkı sağlamaktan uzaktır. Niyet okumak gibi ama bu durum küçük ölçekli çiftçiler için bir fırsat değil büyük ölçekli ve endüstriyel üretim yapan çiftçilere yeni fırsatlar yaratabilir. Üretim sorunu çözülmeden tüketim sorunu çözülemez, üretim ortamı iyileştirilmeden gıda enflasyonu düşürülemez, üretimdeki, pazarlamadaki ve tüketimdeki sorunlar sürdükçe, şekilsel destekler verilse de zorunlu tarımsal üretim planlaması ya da zorunlu arazi kiralama düzenlemeleri yürürlüğe girse de 2025 yılı ve sonrası tarımda ve gıdada çok daha zor geçecektir.”