Türkiye’nin seçim yılına giriyor olmasının ekonomide olumlu bir yansıması olmayacağını ifade eden iş insanları, 2023 yılının ilk yarısında baz etkisiyle enflasyonda bir düşüş ikinci yarısından sonra yükselen bir enflasyon beklentisini ifade ettiler.
BASİFED Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Kasalı:
Küresel olarak zor bir yılı geride bırakıyoruz. Türkiye’ye bakarsak, tüm dünya enflasyon ile mücadelede yüksek faiz silahını kullanırken faiz indirimine giden bir ülke olduk. Bunun sonucunda da yüzde 84’lere ulaşan bir enflasyon karşı karşıya kaldık. Yüksek enflasyona rağmen Kur Korumalı Mevduat ile baskılanan dövizin sabit hali ihracatçılar için erime anlamına gelirken, 2023 yılının bir seçim yılı olması da bir süre daha yüksek enflasyon ve sabit döviz kuru ile devam edeceğimizi gösteriyor. Ancak seçimlerden sonra daha bilimsel gerçeklere uygun para politikalarına geçeceğimize olan inancımızı korumak istiyoruz. Toparlayacak olursak, zorlu bir yılı geride bırakırken 2023’ün özellikle ikinci yarısında daha farklı bir ekonomi yönetim biçimi ile karşılaşacağımızı düşünüyorum.
ESİAD Yönetim Kuru Başkanı Sibel Zorlu:
2022 yılı ekonomik açıdan zorlu bir yıl olarak hafızalara kazındı. Türkiye’yi diğer ülkelerden negatif ayrıştıran yüksek enflasyonun yanı sıra yüksek enerji fiyatları, cari açık, yüksek döviz kuru, izlenen ekonomi politikaları tüm kesimleri olumsuz etkiledi. Bu ekonomik tablo, Rusya-Ukrayna savaşı, tedarik zincirlerindeki aksamalar gibi küresel konjonktürde yaşanan sıkıntıların da eklenmesiyle pekişti, öngörülebilirlik iyice zayıfladı. Finansmana erişimdeki zorluklar, yüksek emtia ve enerji fiyatları gibi birçok soruna rağmen sanayi üretimimizin hız kesmeden devam etmesi ve iyi geçen turizm sezonu nedeniyle artan turizm gelirleri 2022 yılının pozitif yanları oldu. Tüm kesimler gibi biz sanayici ve iş insanlarının 2023 yılı için en büyük beklentisi ülkemizin istikrarlı ve öngörülebilir bir ekonomiye kavuşmasıdır. Yüksek teknolojiyi ve katma değeri önceleyen ve ithal girdiyi düşürecek üretimin sürükleyeceği büyümeyi sağlamamız gerekiyor. Ayrıca rekabet gücümüzü artırabilmek için sanayimizin yeşil ve dijital dönüşümünü sağlamalıyız. Tüm bunlar için doğru bir kalkınma ve finansman modeli ile stratejik bir planlama “olmazsa olmaz”.
İZSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Küçükkurt:
Küresel anlamda Rusya Ukrayna Savaşı’nın etkileri çok sert oldu. Rusya’ya karşı yürütülen ambargolar enerji ve gıda tedariği anlamında büyük sorunlara neden oldu. Doğal gaz, petrol ve tahılda dünyanın en önemli ihracatçılarından olan iki ülkenin savaşı tüm dünyada enerji ve gıda enflasyonunu da tetikledi. Ulusal anlamda ise yüksek enflasyon ile yaşadığımız bir yılı geride bırakıyoruz. Yüzde 80’lerin üzerine çıkan enflasyon gıdadan enerjiye, sanayiden tarıma her alanda yüksek fiyat artışlarına sebep oldu. Kısacası sorunlarla dolu bir yılı geride bıraktığımızı söyleyebilirim.
EGOD Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Torun:
2022 farklı bir yıl geçirdi. Elektrikli araçların git gide güçlenmeye başladığını gördük. Mikro çip krizinin de sürdüğünü söyleyebiliriz. Tedarik zincirinde kopuklukların sürdüğünü de ifade etmek gerekiyor. Yeni tedarik zinciri kurma fikri konuşulsa da yeni bir zincir kurmak kolay değil. 2023 yılına baktığımızda ise elektrikleşme geri dönüşü olmayan bir yola girdi, bu gelişmeye devam edecek. İçten yanmalı motorların kısa vadede kalkmasını da beklemiyoruz. 2050 yılına kadar devam edecek bir süreçten bahsediyorum. Genel bir bakış sunarsak, küresel anlamda enflasyonun 2023 yılında da süreceğini görüyoruz, Türkiye’de de ciddi bir enflasyon söz konusu. Seçim yılına girdiğimiz bu süreçte yüksek enflasyonun baz etkisi ile bir miktar geri çekileceğini beklesek de enflasyonist ortamın devam edeceğini anlıyoruz.
EGİKAD Yönetim Kurulu Başkanı Emre Pınar Kılıç:
2022 yılında Türkiye olarak birçok başlıkta mücadele verdik. Bu mücadelenin bir numarasında ise enflasyon olduğunu söylemek gerekiyor. Büyüme odaklı anlayışa bağlı olarak dünyadan farklı olarak faiz indirimine giden ekonomi yönetimi, enflasyon mu büyüme mi sorusuna büyüme diye yanıt verdiğini görüyoruz. Ancak bu noktada ihracatın büyümesi beklenirken cari açığın arttığını da izliyoruz. Ocak – Eylül döneminde ihracat artışı yüzde 17 iken ithalat artışının yüzde 40,4 olduğunu görüyoruz. Aynı dönemde TL’nin Dolar karşısındaki değer kaybı yüzde 25’in üzerinde olduğu halde ithalatın düşmeyip, ihracattan çok daha fazla artması ilk etapta olumlu gibi görünse de baskılanan döviz ihracatçının karlılığının erimesine neden oluyor. 2022 yılında cari açık yüzde 3.5 civarında olacak gibi görünüyor. 2023 yılında ise seçim yılı olması sebebiyle sıkı para politikalarına ihtiyaç duyan ekonomimizi zor bir sene bekliyor.
Yorumlar kapalı.