Mart ayında KAP’a yapılan bildirimde Koç Holding, Antalya’da faaliyet yürüten ve 7 hastaneye sahip olan Anatolia Hospital’a ait hisselerin yüzde 80’ini, 82 milyon 776 bin euro bedel ile satın aldığını duyurmuştu. Halihazırda Vehbi Koç Vakfı aracılığıyla Türkiye’nin en kaliteli hastaneleri arasında yer alan Koç Üniversitesi Hastanesi’nin sahibi olan Koç Holding’in bu yatırımı, sağlık sektörü ve biyoteknolojiye yönelik hamlelerinin devam edeceği şeklinde yorumlanırken, bu beklentiye paralel olarak Türkiye’nin ilk ve tek hibrit hücre ve doku merkezi olan Stembio’nun çoğunluk hisseleri de Koç Holding tarafından resmen satın alındı.
ALANINDA TÜRKİYE’DE İLK VE TEK
Holdingden yapılan açıklamaya göre, kordon kanı ve doku bankacılığı alanında faaliyet gösteren StemBio, sahip olduğu GMP laboratuvarında ürettiği kök hücrelerin bugün ve gelecekteki hastalık tedavilerinde kullanılmasına imkan sağlıyor. Ayrıca, insan kaynaklı doku örneklerini de depolayıp işleyerek, rejeneratif tıp ve nakil işlemleri için önemli bir hizmet sunuyor. Gebze’de bulunan 2 bin 500 metrekarelik laboratuvarı ve gelişmiş altyapısıyla StemBio, TÜBİTAK ile projeler yürüterek özellikle kansere yönelik yeni tedavi yöntemleri üzerinde çalışmalar yapıyor.
Koç Holding Üst Yöneticisi (CEO) Levent Çakıroğlu, insanların ortalama yaşam süresinin uzaması ve küresel ölçekte sağlık harcamalarının büyümesinin sağlık alanında teknolojik gelişmelerin hızlanmasını da beraberinde getirdiğini belirtti.

Koç Holding olarak yaşanan gelişmeler doğrultusunda sağlık alanındaki tecrübelerini yeni yatırımlarına aktarmayı önemsediklerine dikkati çeken Çakıroğlu, sağlık hizmetleri ve son dönemde tıbbi cihazlar alanında yaptıkları yatırımların yanı sıra biyoteknoloji ve AR-GE alanındaki farklı fırsatları da takip ettiklerini aktardı.
Çakıroğlu, “Kök hücre tedavilerine yönelik çalışmalar yürüten StemBio’ya yaptığımız bu yatırımın gelecekte daha da gelişeceğine inandığımız sağlık teknolojileri alanında konumumuzu güçlendireceğine ve ülkemizin bu alandaki rekabet gücünün artmasına katkı sağlayacağına inanıyoruz. Bu yatırımla keşfedilmesini umduğumuz yeni tedavi yöntemlerinin Vehbi Koç Vakfı Sağlık Kuruluşları bünyesinde yer alan Amerikan Hastanesi ve Koç Üniversitesi Hastanesinde de uygulanmasını planlıyoruz.” ifadelerini kullandı.
StemBio Kurucusu İbrahim Özsu da StemBio olarak Türkiye’de ileri teknoloji ve GMP altyapısına sahip hücre ve doku bankası olarak hizmet verdiklerini ve bu alanda öncü bir üretim üssü olma vizyonlarını sürdürdüklerini kaydetti.

BİYOTEKNOLOJİ ALANINDA GÜÇLÜ BİR HEDEF
Özsu, Koç Holding ile gerçekleştirdikleri stratejik işbirliğinin, StemBio’nun biyoteknoloji alanında geleceğe yön verecek, yenilikçi ürünler geliştirme misyonuna büyük bir güç kattığını vurgulayarak, “Bu işbirliğiyle birlikte TÜBİTAK Marmara Teknokent yerleşkesindeki ileri teknoloji laboratuvarlarımızda, rejeneratif tıp ve yeni nesil biyoteknoloji ürünleri alanında fark yaratmaya devam etmekteyiz. Türkiye’nin biyoteknoloji alanında güçlü bir oyuncusu olma hedefiyle, StemBio olarak yeni nesil yenilikçi ürünler üretmeye ve ülkemize katma değer sağlamaya kararlılıkla devam edeceğiz.” açıklamasında bulundu.
Koç Holding’in biyoteknoloji alanında gerçekleştirdiği yatırımla birlikte Biyoteknoloji Vadisi’nin önemi giderek artıyor.

BİYOTEKNOLOJİNİN ÖNEMİ
Biyoteknoloji alanının giderek önem kazanmasıyla birlikte Koç Holding, sektöre yatırımlarıyla dahil oluyor. Biyoteknoloji, canlı organizmaların ve biyolojik sistemlerin kullanılmasıyla yeni ürünler ve teknolojiler geliştiren bir bilim dalıdır. Hayatın birçok alanında önemli rollere sahiptir ve insanlığa sağladığı faydalar oldukça çeşitlidir. Biyoteknoloji tarım ve gıda başta olmak üzere tıp, ilaç geliştirme, sanayi, üretim ve genetik testlerde insanlık için önemli avantajlar sağlıyor.
TÜRKİYE’NİN PROJESİ BİYOTEKNOLOJİ VADİSİ
Biyoteknoloji Vadisi inovasyonu temel alan, yenilikçi, insanlığın gelişimini sağlayacak, katma değeri yüksek ürün ve hizmetler üretmek üzere yola çıkıyor. Biyoteknolojik ürünlerin üretiminde bir üs olarak tasarlanan Biyoteknoloji Vadisi İhtisas OSB, İstanbul’un Tuzla ilçesinde 12 milyar lira yatırımla kurulacak. Vadide büyük yatırımcılardan start-up’lara kadar her seviyede firma, geniş bir ürün çeşitliliğinde faaliyet gösterecek. Türkiye ekonomisinin lokomotiflerinden biri olması planlanan projede, firmaların yer alması amacıyla Sanayi Bakanlığı’nın genişleyen Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı, İVME Finansman Paketi gibi birçok teşvikten de yararlanılabiliyor. Vadinin Türkiye’nin katma değerli ürünlerini üretecek ve dünya biyoteknoloji pazarından pay almasını sağlayacağı söylenirken, Türkiye’nin 2020’de gerçekleşen 36 milyar 724 milyon dolar olan cari açığının önümüzdeki yıllarda kapatılmasında etkin rol oynayacağı öngörülüyor. Küresel biyoteknoloji pazarının Tahmini Yıllık Bileşik Büyüme Oranı’nın (CAGR) 2019-2025 arasında yüzde 9,9 ve 2025 değerinin 775 milyar dolar olması bekleniyor. 2025’e kadar endüstri piyasa büyüklüğünün 727 milyar 1 milyon dolar olacağı tahmin ediliyor.

TÜM SEKTÖRLERİ YAKINDAN İLGİLENDİRİYOR
Türkiye’nin biyoteknoloji sektöründeki önemli adımlarından biri olarak karşımıza çıkan İstanbul Tuzla’daki Biyoteknoloji Vadisi, büyük bir hızla ilerliyor. 2625 dönüm alan üzerine yayılan bu vadide, sektörün çeşitli alt sektörlerinden gelen 150’den fazla biyoteknoloji firması üretim faaliyetlerini gerçekleştirecek. Ayrıca, biyoteknoloji ile ilgilenen yaklaşık 300 küçük firma da bu özel bölgede kendilerine yer bulacak.
Biyoteknoloji Vadisi’nin oluşumunda öncülük rolünü üstlenen Biyoteknoloji Sanayicileri Derneği, sektörün büyümesi ve gelişimi için önemli bir paydaş olarak öne çıkıyor. Bu özel vadide OSB (Organize Sanayi Bölgesi) statüsü geçerli olacak ve yapılan çalışmalar sonucunda OSB tüzel kişiliği kazanmış durumda. Vadinin yönetim kurulu başkanlığını ise Ercan Varlıbaş üstleniyor.
AVRASYA’NIN EN BÜYÜK BİYOTEKNOLOJİ ÜSSÜ
Biyoteknoloji Vadisi, sadece Türkiye’nin değil, Avrasya’nın da biyoteknoloji üssü olmayı hedefliyor. Bu nedenle, sektörün yerli ve yabancı lider firmaları da bu merkeze taşınacak ve işbirlikleri gerçekleştirilecek. Vadinin henüz kamulaştırma sürecinde olmasına rağmen, şaşırtıcı bir şekilde yüzde 85 doluluk oranına ulaşmış durumda. Bu, sektörün Biyoteknoloji Vadisi’ne olan güvenini ve talebini gösteren önemli bir gösterge olarak karşımıza çıkıyor.
Kaynak: Haber Merkezi