Paris’te yapılan görüşmeler, MGCS (Ana Kara Savaş Sistemi) programının “1A” olarak bilinen ilk aşaması için her iki ülkenin birlikte ilerlemeye yönelik siyasi kararlılığını simgeleyen bir anlaşmanın imzalanmasıyla sonuçlandı. MGCS programı, Fransızlar gibi mevcut ana muharebe tanklarının yerini almayı hedefliyor Leclerc ve Alman Leopar 2ileri ve yenilikçi teknolojileri bir araya getiren bir sistemle. Ağ bağlantılı operasyon yönetimi ve insansız, otomatik yetenekler gibi özellikleri içerecek olan bu yeni kara savaş sistemi, teknolojik yenilikleriyle yüksek yoğunluklu savaş senaryolarında üstünlük sağlamaya yönelik tasarlandı.

Paris’te imzalanan mutabakat zaptı, dengeli bir ortaklığı yansıtacak ve iki ülke arasında endüstriyel emeğin adil bir şekilde dağıtılmasını sağlayacak şekilde, Fransa ve Almanya’nın işbirliğinin maliyetine %50 oranında katkıda bulunacağını belirtiyor. FCAS (Future Combat Air System) hava programına benzer bir yapıda Fransa, FCAS’ta öncü rol üstlenecek, Almanya ise MGCS’nin geliştirilmesine öncülük sağlayacak.
ENTEGRASYONA TEŞVİK EDİYOR
2012 yılında resmi görüşmelerle başlayan ve 2017 yılında resmi olarak imzalanan ortaklık, Avrupa savunma çabalarının pekiştirilmesinde önemli bir adımı temsil ediyor. Aralarında Almanya’nın Krauss-Maffei Wegmann ve Fransa’nın Nexter Systems ortak girişimi olan KNDS’nin de bulunduğu çok sayıda paydaşın güçlü yanlarından yararlanıyor. Bu işbirliği yalnızca askeri yetenekleri geliştirmeyi değil, aynı zamanda daha geniş Avrupa savunma sanayii içindeki entegrasyonu da teşvik etmeyi hedefliyor.

MGCS, yapay zeka (AI) ve gelişmiş bağlantı teknolojilerinin entegrasyonu yoluyla geleceğin zırhlı savaşını yeniden tanımlamaya hazırlanıyor. Fransa Silahlanma Genel Müdürlüğü’nün (DGA) yetenek mimarı Martial’ın yönetimindeki MGCS, istihbarat toplama, planlama, komuta ve ateş koordinasyonunu geliştirmek için yapay zekayı kullanıyor. Bu yapay zeka entegrasyonu, operasyonların merkezinde insan gözetimini korurken çeşitli komuta seviyelerinde hızlı karar almayı sağlıyor. Sistemin gelişmiş bağlantı özelliği, entegre bir savaş bulutu aracılığıyla taktik bilgilerin gerçek zamanlı paylaşımına olanak tanıyarak farklı araç modülleri arasında kusursuz koordinasyon sağlıyor. Bu, düşmanlara karşı operasyonel etkinliği artıran yarı otomatik eylemleri destekliyor.
10.000 METREYE KADAR GÖZLEM YETENEĞİ
DGA’da gelecekteki kara muharebe sistemlerinin geliştirilmesinden sorumlu olan Delphine’e göre MGCS, Scorpion sisteminin işbirlikçi, bilgi odaklı yaklaşımından gelişiyor ve insansız hava araçları, otonom silahlar gibi modern tehditlere uyum sağlayacak şekilde tasarlandığı belirtiliyor. Silahlanma açısından MGCS, 8.000 metreye kadar uzaklıktaki hedefleri vurabilecek ve mevcut Leclerc tankına kıyasla menzili önemli ölçüde artırabilecek. Modülleri, saldırı gücünü ve karmaşıklığını artırmak için birlikte hareket ederek saldırı yeteneklerini geliştirir, böylece düşmana birçok zorluk ve sürpriz sunar. Sistem aynı zamanda 10.000 metreye kadar geliştirilmiş gözlem yeteneklerinden de yararlanarak hedef tespitini ve öngörüsünü iyileştiriyor.
PROJECT TİTAN ÖNEMLİ ROL OYNUYOR
MGCS’nin tasarımı, hem havadan hem de karadan gelen tehditlere karşı savunma sağlamak için aktif kamuflaj, güçlendirilmiş zırh, karşı önlemler ve etkisizleştirme yeteneklerine sahip kapsamlı bir koruma paketi içerir. Silahların çeşitli platformlara stratejik dağıtımı kütleyi azaltırken mürettebatın hareket kabiliyetini ve korumasını artırır. Bu teknolojik ilerlemeler, 2040 yılında başlayacak Scorpion girişiminin yerini alacak olan Project Titan’da çok önemli bir rol oynuyor. Project Titan, müşterek ve müttefik operasyonel seviyeleri birleştirerek, işbirlikçi hava-kara muharebesinin sınırlarını zorlayarak ordunun belirleyici yeteneklerinde devrim yaratmayı amaçlıyor.

MGCS’nin gelişimini denetlemek üzere KNDS Deutschland, KNDS France, Rheinmetall Landsysteme ve Thales SIX gibi şirketlerin yer aldığı bir proje şirketi kurulacak. Bu şirket, Fransız-Alman çabalarını ortaklaşa yönetecek ve sistemin dört ana bileşenini yönetecek: top platformu, füze platformu, savaş destek platformu ve operasyonel sistemler olmak üzere beirtiliyor. Program, otomatik navigasyonlu şasi geliştirmeden, bir simülasyon ortamının oluşturulması ve gelişmiş bir iletişim ve komuta sisteminin kurulması da dahil olmak üzere drone savunmasına kadar uzanan sekiz sütuna bölünmüştür. Her sütun, spesifik uzmanlık alanlarına bağlı olarak Fransa, Almanya veya ortaklaşa yönetilecek.

- Alman liderliğinde şasi ve otomatik navigasyona sahip MGCS platformu.
- Fransız-Alman liderliğindeki toplar, taretler ve mühimmat. Başlangıçta çeşitli milli top sistemleri geliştirilecek, karşılaştırmalı testlerden sonra bir sistem seçilecek.
- Fransız komutası altındaki güdümlü füzeler gibi ikincil silahlar.
- Fransız-Alman liderliğinde “dijital sinir sistemi” olarak iletişim, komuta ve katılım sistemi.
- Fransız-Alman liderliğinde simülasyon ortamı.
- Fransız liderliğindeki sensör sistemleri.
- Alman liderliğinde drone savunması ve koruması.
- Fransız-Alman liderliğinde destek, lojistik ve altyapı.

Gelecek yıl için planlanan nihai sözleşme imzalanmasından önce projenin Alman Federal Meclisi’nin bütçe komitesinden onay alması gerekiyor. Her ne kadar uzun ve karmaşık olsa da bu süreç, aylardır süren başarılı müzakerelerin faydasını görmüş ve iki ülke arasındaki güven ve işbirliğini güçlendirmiştir. Anlaşmanın imzalanmasının ardından bakanlar Pistorius ve Lecornu, katılan ekiplere sıkı çalışmalarından dolayı şükranlarını sunarak, bu Fransız-Almanya işbirliğinin yalnızca her iki ülkenin savunması için değil, aynı zamanda Avrupa güvenliğinin geleceği açısından da önemi açıklanıyor.
Kaynak: armyrecognition.com