İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı
Şekib AVDAGİÇ
Salgın ile geçen iki yılın ardından, virüsle yaşamayı öğrenirken “bağlantılı bir iyileşme” için tüm endüstriler, ortak bir vizyon oluşturdu. Türkiye de bu yarışta önde ve hızlı koştu. Teknoloji endüstrisinin tüm yönlerini temsil eden 30 şirket ve kuruluşumuz ile katıldığımız MWC Barcelona 2022’de buna yakından şahit olduk.
MWC Barcelona, mobil çözümler arayan tüm endüstriler için çok önemli bir buluşma noktası oldu. Dijital kültürde doğmuş kişilerin oluşturduğu bir kuşak var. “Digital native” adı verilen bu nesil, teknolojinin kucağına doğdu. Bir de sanayi çağının “dijital göçmeni” olan bizler varız. Doğrusu ben, sanayi çağının dijital göçmeni olan bizlerden ziyade, teknolojinin kucağına doğmuş genç beyinlerimizden ve girişimcilerimizden çok umutluyum.
Türkiye, son yıllarda giderek öne çıkan “connectivity”, yani “bağlantı” adı verilen endüstride çok önemli mesafeler kaydetti. MWC 2022’ye küresel mobil operatörler, donanım üreticileri, teknoloji sağlayıcıları, satıcılar ve içerik sahipleri katılıyor. Burada Türk mobil ve teknoloji endüstrisinde önemli bir ağ oluşturma fırsatı var. Bu fırsatı firmalarımızın en iyi şekilde değerlendireceğine güvenimiz tam.
Şirketlerimiz “Benim metaverse stratejim ne” diye kendilerine sormalılar
Firmalarımızı yeni büyük teknoloji platformu metaverse’te yer almaya çağırıyorum. Bugün metaverse evreninde Decentraland, The Sandbox, Somnium Space, Cryptovoxels gibi birçok örnek sanal dünya var. Metaverse dünyalarına PC ile ya da sanal gerçeklik (VR), artırılmış gerçeklik (AR) platformlarıyla erişmek mümkün. Bunların yanına mobil uygulamalar da yakında eklenecek. Bu dünyaların ödeme altyapısı da geleneksel ödemelere değil, kripto cüzdanlara dayalı olacak. Türkiye’de de şirketlerimiz “Benim metaverse stratejim ne” diye kendilerine sormalılar. Metaverse’te ne yapmam gerekiyor diye araştırmalılar. Yatırım Bankası JP Morgan’ın öngörüsüne göre yıllık geliri 1 trilyon dolara ulaşacak metaverse dünyasına katılmanın tam zamanı. Uzmanlara göre metaverse fiziki aktivite üzerinde yıkıcı etkiler bırakabilecek. Örneğin, gayrimenkul tanıtımı, otomobil test sürüşleri ve eğitim bu alana doğru kayacaktır.
Geleceğin dünyasının neye benzeyeceğini 5G belirleyecek
Türkiye 2023 yılında 5G teknolojisini kullanmaya başlamaya hazırlanıyor. Ulaştırma ve Altyapı Bakanımız Adil Karaismailoğlu’nun da ifade ettiği gibi 5G teknolojisine yerli ve milli imkânlarla geçmeye emin adımlarla ilerliyoruz. Mobil ekosistem, artık Türk firmalarının kalp atışları demek. Türkiye’yi 5G ile birlikte devasa bir “IoT”, yani Her Şeyin İnterneti çağı bekliyor. Cihazlar, makinalar uzaktan erişimle kullanılabilecek, sanal gerçeklikte HD görüntü imkânı gelecek. Makinalar arası iletişimi (M2M), öğrenen makinalar, otonom sistemler, yapay zekâ hayatımızın merkezinde yer alacak.
Özellikle IoT dünyayı yeniden keşfetmemize sebep olacak. IoT, teknoloji ve insanlar arasında bağlantıyı sağladı. Evlerimiz, ofislerimiz, şehrimiz, fabrikalarımız ve halka açık alanlar bütünüyle değişiyor. Tüm sektörlerde köklü değişimler bekleniyor.
2025 yılına kadar internet ağın dünya nüfusunun 3’te birini kapsayacak. Interoperability’yi, sanıyorum “birlikte çalışabilirlik” diye çevirebiliriz. Bu konu 5G dünyasının kalbinde yer alıyor. 5G, sağlık-bakım, otomotiv, havacılık ve imalat endüstrileri için daha önce olmayan birçok kullanım alanı açacak. Geleceğin dünyasının neye benzeyeceğini 5G belirleyecek.
Big data, otomasyon, kuantum bilgisayarları ve robotların çağı başlıyor
Fuarda 6G temalı toplantılar da dikkati çekti. Çin 5G mobil iletişim teknolojisinden 100 kat daha hızlı olacak 6G’yi, 2030 yılında kullanmaya başlayacağını açıkladı. Bir diğer konu da yapay zekâ. 2025’e kadar 250 milyar dolarlık bir global yatırım hacminden söz ediyoruz. Big data, otomasyon, holografik var olmayı içeren robotik sistemler, kuantum bilgisayarları ve robotların çağı başlıyor.
Kovid-19 salgınıyla birlikte, geleceği kaçırmamak için Türkiye’nin ülke olarak da, şirketler olarak da değişimi ışık hızıyla yapmalıyız. Bu yüzden şirketlerimiz, değişen iş yapış şekilleriyle yeni dünyada nerede ve nasıl konumlanacaklarına karar vermeli, strateji ve yatırımlarını bu yönde yapmalı. Bir başka deyimle, çalışanlarımıza ve müşterilere artık daha sofistike bir teknoloji ile yaklaşmak zorundayız. Teknolojiyi en önemli inovasyon araçlarımızdan biri olarak görürsek, dijital çağın kazananlarından ve geleceği inşa edenlerden olmayı da başarırız.