Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, “Ukrayna-Rusya savaşında görüldü ki yaklaşık 30 ülke bir araya gelerek Ukrayna’nın mühimmat ihtiyacını karşılayamadı. Bu durum silah ve mühimmat stoku ile savunma alanında daha hazırlıklı olunmasının önemini açıkça ortaya koymaktadır.” dedi.

Savunma ve güvenlikle ilgili bölgesel ve küresel kaygıların arttığı bir dönemde toplantı içeriği ile ilgili değerlendirmelerinin sorulması üzerine Bakan Güler, NATO’nun, Avrupa-Atlantik bölgesinde savunma ve caydırıcılığın sağlanması ve üye ülkelerin güvenliklerinin kolektif teminatı olma noktasında hayati öneme sahip olduğunu söyledi. Güler, NATO’nun kurulduğu günden bugüne kadar yaptıklarıyla başarısını kanıtlamış bir örgüt olduğuna vurgu yaparak, kapsamlı bir toplantı programına iştirak etmek üzere Brüksel’e gideceklerini dile getirdi. Bakan Güler, şunları kaydetti: “Toplantı kapsamında, kuruluşunun 10’uncu yılı münasebetiyle icra edilecek ‘DEAŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyonu Toplantısı’nda DEAŞ tehdidine ilişkin bilgi paylaşımında bulunacağız. Müteakiben NATO Savunma Bakanları Toplantısı’na iştirak edip, Washington Zirvesi’ndeki Asya-Pasifik ortaklarıyla işbirliğinin geliştirilmesi kararı çerçevesinde Avustralya, Yeni Zelanda, Japonya ve Güney Kore Savunma Bakanları ile ilk defa savunma bakanları seviyesinde bir araya geleceğiz.

NATO-Avrupa Birliği işbirliğine yönelik gayretleri destekliyoruz. AB üyesi olmayan müttefiklerin, AB’nin savunma girişimlerine tam katılımının sağlanması gerektiğinin altını bir kez daha çizeceğiz. Bunun yanı sıra başta toprak bütünlüğü olmak üzere Ukrayna’ya olan güçlü desteğimizi tekrar vurgulayacak, bununla bağlantılı olarak Karadeniz’in güvenlik ve istikrarına verdiğimiz önemi ve Montrö Sözleşmesi’ni dikkatli, sorumlu, tarafsız ve tavizsiz bir şekilde uyguladığımızı ifade edecek, NATO’da savunma ve caydırıcılık yapısının güçlendirilmesi çalışmalarına ilişkin görüş ve değerlendirmelerimizi sunacağız.”

TÜRK SAVUNMA SANAYİSİNDEKİ GELİŞMELER
Yaşar Güler, NATO Savunma Bakanları Toplantısı’nın ardından İstanbul’da düzenlenecek savunma, havacılık ve uzay sanayisinde bölgenin en büyük fuarlarından biri olan SAHA EXPO 2024’e katılacağının hatırlatılması üzerine, savunma alanında güçlü ve bağımsız olmayan milletlerin geleceğe güvenle bakabilmelerinin mümkün olmadığını belirterek, “Savunmamız ne kadar güçlü ve bağımsızsa, yarınlarımız o kadar güvenlidir.” ifadesini kullandı. Türkiye’nin önceden, savunma sanayisi dışa bağımlı, kısıtlı imkanlarla varlık yokluk mücadelesi veren bir ülke olduğunu söyleyen ve türlü engellemeler, zorluklar ve ambargolarla karşı karşıya bırakıldığı zamanların unutulmadığına dikkati çeken Güler, şunları kaydetti: “Halen bu konuda örtülü örtüsüz kısıtlamalara ve ambargolara maruz kalmaktayız. Kıbrıs Barış Harekatı öncesinde ve sonrasında yaşananlar neticesinde elde edilen tecrübeler savunma ihtiyaçlarının karşılanmasında diğer ülkelere mutlak bağımlılığın sakıncalarını ortaya çıkarmıştır. Bu nedenle ülkemiz yerli ve milli savunma sanayi konusuna daha fazla önem vermeye başlamıştır. Özellikle son 20 yılda, Sayın Cumhurbaşkanı’mızın stratejik vizyonu, liderliği ve kararlı duruşları sayesinde yerli ve milli savunma sanayisinde çok kapsamlı ve önemli adımlar atılmıştır. Özellikle, üzerinde hassasiyetle durduğumuz ‘Milli Teknoloji Hamlesi’, egemenlik ve bağımsızlığımız için vazgeçilmezdir. Dolayısıyla güçlü ve bağımsız bir savunma sanayi, bekamızın ayrılmaz bir parçasıdır.”

YERLİ VE MİLLİ ÜRÜNLER SAHADA MEHMETÇİĞİN GÜCÜNÜ ARTIRIYOR
Güler, bugün insansız kara, deniz ve hava araçlarından helikopterlere, silah ve akıllı mühimmatlardan füzelere, hava savunma ve elektronik harp sistemlerine kadar geniş bir yelpazede ihtiyaç olan teknolojilerin, yerli ve milli olarak tasarlanıp üretildiğine, ayrıca çok sayıda ülkeye de ihraç edildiğine dikkati çekti. Bu çalışmalar neticesinde ortaya çıkan silah ve sistemlerin, operasyon sahalarında etkinliklerini kanıtladığını ve Mehmetçiğin harekat bölgesindeki gücünü artırırken, güvenlik riskini de asgari seviyeye düşürdüğünü belirten Güler, şöyle devam etti:
“Yerli ve milli savunma sanayi ürünleri ile teçhiz edilen kahraman ordumuzun elde ettiği başarılar vatandaşlarımız tarafından gururla takip edilirken personelimizin moral ve motivasyonu ile güven duygusunu da yükseltmekte, topyekun bir sinerji oluşturmaktadır. Bölgesel ve küresel düzlemdeki son gelişmeler, yaşanan çatışma ve savaşların ortaya çıkardığı durum ve uluslararası güvenlik mimarisinde meydana gelen kırılmalar, savaş hukuku ve insancıl hukukun hiçe sayılması göz önüne alındığında dünyada artık hiçbir ülke kendini tamamen güvende hissedememektedir. Bugün Norveç ve Finlandiya gibi risk, tehdit ve tehlikelerin uzağında olduğunu düşünen birçok ülke dahi, savunma harcamalarını artırma, askeri sanayi yatırımları yapma, savunma ve güvenliğini geliştirici tedbirler alma ihtiyacı hissetmektedir. Ukrayna-Rusya savaşında görüldü ki yaklaşık 30 ülke bir araya gelerek Ukrayna’nın mühimmat ihtiyacını karşılayamadı. Bu durum silah ve mühimmat stoku ile savunma alanında daha hazırlıklı olunmasının önemini açıkça ortaya koymaktadır. Dolayısıyla herkes kendini geliştirmeye, bağımlılığını en aza indirmeye gayret etmekte ve böyle olmazsa ağır bedeller ödeyeceğinin farkına varmaktadır.”
Kaynak: AA