OSİAD Başkanı Ekinci: “KOBİ’leri Yaşatmazsan Sanayi Olmaz”- Ostim Sanayici ve İş Adamları Derneği (OSİAD) Başkanı Süleyman Ekinci, KOBİ’lerin Türkiye ekonomisinin temel taşı olduğunu ve onların refahının, ülkenin ekonomik sağlığını yansıttığını dile getirdi.
OSİAD Başkanı Süleyman Ekinci, “Sanayi denince akla KOBİ’ler gelir. Hem alta hem üste iş üretirler. Bu maliyetler karşısında KOBİLER ne kadar finansmana ulaşabiliyorsa o kadar ekonomi iyidir. KOBİ’lerin ekonomisi Türkiye’nin ekonomisidir. Çünkü KOBİ’ler orta direktir, alt tarafa işveren üst tarafa iş yapan. KOBİleri yaşatmazsan sanayi olmaz” dedi.
Türkiye’nin Lojistik Gücü
Türkiye’nin coğrafi konumu ve üretim kabiliyeti, pandemi sürecinde lojistiğin önemini ortaya çıkarttı. Başkan Ekinci, Türkiye’nin 3,5 saatlik uçuş mesafesinde 75 ülkeye lojistik hizmet sağlayabilmesinin büyük bir potansiyel taşıdığına dikkat çekerek, “Türkiye’nin üretim kabiliyeti yüksek, coğrafi olarak da ülkemiz dünyanın tam merkezi. Pandemi süreci bize bir şey öğretti. Bu durumdan yeteri kadar faydalandığımızı da düşünmüyorum. Biz 3,5 saatlik uçuş mesafesinde 75 ülkeye lojistik sağlıyoruz. Pandemide öğrendiğimiz en önemli şey lojistik. Bir ara 3-4 ay konteyner bulamadık, limanda konteynerler bekledi. Bunu çok daha fazla avantaja çevirebiliriz. İş gücümüz var, altyapımız var, her şeyimiz var, üretken bir milletiz ve dünyanın göbeğindeyiz. Neden daha iyisi olmasın. Sadece lojistik olarak hizmet sağlasak büyük karlara ulaşabiliriz. Olmuyor mu oluyor ama yeterli değil” dedi.
Üretim Merkezi Olma Yolunda
Ankara’nın son 20 yılda büyümesinin göz kamaştırıcı olduğunu söyleyen Başkan Ekinci, “Türkiye şu anda Avrupa’nın üretim merkezi konumunda. Sadece Ankara’da 20 yıl öncesine göre en az 5 katı büyümüş durumda. 13 tane OSB var, aşağı yukarı 300 bine yakın vergi mükellefi var. Ankara’nın katma değeri Türkiye ortalamasının üzerinde. Savunma sanayisinde dünyada ilk 100’e giren Türkiye’den 6 şirket var hepsi Ankara’da. 3 tarafımız denizlerle kaplı; limanlarımız var. İstanbul’dan İzmir’e neden deniz yoluyla değil de kara yoluyla gitmek zorunda. Bir sürü nedenlerimiz var. Bunlar olabilecek şeyler. Bunları sağladığınız zaman her türlü katma değeri sağlarsınız” diye konuştu.
En Büyük Sorun Vergi Adaletsizliği
Adaletli bir vergi toplama ve dağıtma sistemi oluşturmanın önemine dikkat çeken Ekinci, “Bana sorarsanız üretimde ve ekonomide en büyük problem ne derseniz vergi adaletsizliği derim. Eğer vergide adaleti sağlarsanız dünyadakini de sağlarsınız, dünyadakini sağlarsanız toplumda adaleti sağlarsınız. Ülkemizde maalesef pandemi ve depremle birlikte kayıt dışı ile yeteri kadar mücadele etmedi. Şu anda vergi oranlarını arttırarak vergi gelirlerini arttıramazsınız. Ülkemizin yüzde onu depremle birlikte yerle bir oldu, biz hiçbir şey olmamış gibi yaşayamayız. Bunun bedelini ödeyeceğiz. Vergiyi adil bir şekilde toplamadan adil bir şekilde dağıtamayız. Devlet, çok kazanandan çok, az kazanandan az alacak. Bu prensip muhasebenin değişmez kuralıdır” şeklinde konuştu.
Vergi Levhası Olanla Mücadele
Vergi adaleti sağlanmadan ekonomide istenen büyümeyi ve gelir artışını elde etmenin mümkün olmadığını söyleyen Başkan Ekinci, “Dolaylı vergi sürekli artışta. Maliye sürekli denetim yapıyor, vergi levhası olanı denetliyor. Kayıt dışıyla mücadele yerine vergi levhası ile mücadele. İki yılda bir vergi barışı, matrah artırımı diye hatta bu ülkenin en büyük kayıplarından bir tanesi imar barışı. Her iki senede bir barış adı altında; barışmak için önce savaşmak lazım, kim kimle barışıyor, neyi barışıyoruz? Herkes vergisini verecek. Vergisini vermek namuslu vatandaşın borcudur. Siz verginizi vermiyorsanız başkalarının hakkını yiyorsunuz. Geliri arttırmanın tek yolu var vergide adaleti sağlamak.
Vergide adaleti sağlarsak bu ülkenin önünde hiç kimse duramaz. Coğrafya olarak güçlü, dinamikleri güçlü, iş gücü güçlü” şeklinde konuştu.
Tek Şans Kolektif İş Kültürü
İhracatta daha fazla söz sahibi olmak için kolektif iş kültürünün önemine dikkat çeken Başkan Ekinci, Türkiye’de şirketlerin birleşerek rekabeti sağlayabileceğini belirtti.
Ekinci, “Kolektif kültür anlayışına sahip olmamız lazım. Bizde şirketler maksimum üçüncü kuşağa devrediyor. Türk milleti yokluğu ve çokluğu paylaşamıyor. Türkiye’deki şirketlerin dağılma nedenlerine bakın, en büyük nedeni paradır, paylaşamazlar. Bunun için kolektif çalışma kültürüne ihtiyacımız var. OSTİM’de kümelenme denilen bir modelimiz var. Aynı iş kolunda iştigal eden firmaları bir araya getiriyoruz. Seri üretimde çok önemli. Markalaşmak için kolektif iş kültürüne ihtiyacımız var. Türkiye’nin seri üretime kafa yorması lazım… Türkiye’nin her tarafı hazine, işlemek lazım… Kolektif iş kültürünü geliştirmekten başka bir şansımız yok. KOBİ’lerin tek başına ihracata yapma yok ama kümelenme ile bir araya getirdiğimizde ihracat yapma şanları artıyor. Bunu her alanda yapmamız lazım; tarımda da turizmde de… Bundan birkaç yıl önce Uruguay’a gittik. Dünyanın en büyük büyük baş hayvan yetiştiricisi. Vatandaş helikopterle bizi bir saat meranın üzerinde gezdirdi. Hayvanı alacaksın, ahıra koyacaksın bu işler bitti. Artık birleşerek rekabeti sağlayabiliriz” şeklinde konuştu.
Doğru Eğitim İhtiyacı Giderir
Türkiye’nin sanayi sektöründe ciddi bir eleman sıkıntısı yaşandığını belirten Başkan Ekinci, “Bugün sanayide ciddi anlamda eleman sıkıntısı yaşıyoruz. Bunun nedeni plansızlık. Anadolu’nun neresine giderseniz gidin, kötü oldu demiyorum ama belde de bile üniversite var. Evde su tesisatı bozulduğu zaman kim yapacak, ayakkabı tamirini kim yapacak. Bugün Almanya, Türkiye’de bile ara eleman yetiştirmek için çalışmalar yapıyor. Eğitim’de altyapı planlaması yapılmalı. Türkiye her ilde hukuk fakültesi var, ülkemizde bu kadar avukata ihtiyaç var mı? Her sene öğretmen atamaları var, atamayan birçok öğretmen boşta. Tamamda bu kadar eğitim fakültesini neden açtınız. Eğer bunları disipline eder, planlarsanız çalışacak adam bulursunuz. Ve diğer bir konu özellikle insanların sanayi bölgelerinde yaşayabileceği sosyal alanları oluşturmak gerekiyor. OSİAD olarak meslek edindirme kursları açtık, sanayiye eleman yetiştiriyoruz. Sosyal donatıları yaparsanız, eğitim kursları açarsanız, insanları üretime kazandırırsınız” şeklinde konuştu.
Enflasyon ve Finansman Sanayicileri Zorluyor
Sanayinin şu anda durgunluk yaşadığını ifade eden Başkan Ekinci, “Hiçbir sanayici hiçbir iş adamı enflasyonist ortam istemez. Özellikle son iki yılda BDDK’nın aldığı kararlarla bankalar geçen sen ağustos ayından bugüne kadar KOBİ dışına para vermedi. Kur koruma mevduatla bir kısım iş adamının iştahı kabardı, parayı yatırdılar. Şimdi döndüler. İnşallah OVP kararları devam eder, daha istikrarlı olur. Faiz artışlarıyla enflasyon netleşir. Hiçbir sanayici hiçbir üretici enflasyon olsun istemez. Tabi bu süreçte Özel Bankaların tedirgin olması, kabuğuna çekilmesi var. Ticaret eşittir kar demektir. Finansmanla ilgili KGF destekleriyle, KOSGEB destekleriyle, Kamu Özel Banka kredi destekleriyle sorun çözülmeli.
Sanayi şu anda durgunluk yaşıyor… Bilançosu düzgün olan, öz sermayesi güçlü olan firmalarda çok fazla böyle bir durum yok ama ağırlıklı Türkiye’de ticaretin yüzde 75’i vadeli piyasada döner. Vade dönemleri artık kısaldı ya da nakitte döndü. Hal böyleyken parası olmayan mal alamıyor, alamayınca iş yapamıyor. Şu an da bunun durgunluğu var. Bir de faizlerin düşük olmasından, dövizin baskı altında kalmasından dolayı para maalesef yatırıma dönük kaldı. Öz sermayesi olanlar tamam olmayanlar sıkıntıda” şeklinde konuştu.
“KOBİ Türkiye’nin Ekonomisidir”
KOBİ’lerin Türkiye ekonomisinin önemli bir parçasını oluşturduğunu vurgulayan Başkan Ekinci, “Sanayi denince akla KOBİ’ler gelir. Hem alta hem üste iş üretirler. Bu maliyetler karşısında KOBİ’LER ne kadar finansmana ulaşabiliyorsa o kadar ekonomi iyidir. KOBİ’lerin ekonomisi Türkiye’nin ekonomisidir. Çünkü KOBİ’ler orta direktir, alt tarafa işveren üst tarafa iş yapan. KOBİ’leri yaşatmazsan sanayi olmaz. Dünyanın her yanına iş yapan firmalar bunlar. İşçilik zaten ucuz ülkemizde, üretken bir nüfusumuz var. Şu anda nitelikli işgücümüz var ama arkadan gelmiyor. EYT’den dolayı işgücü kaybımızda var. Emekli olan sanayi de çalışmak yerine çaycıda çalışırım diyor. Daha hafif iş yaparım mantığıyla hareket ediyor. Emek yoğun olmayan işler yapmak istiyorlar; taksicilik yaparım, çaycılık yaparım. Şimdi bunların yerine çalışacak tezgahta adam yok EYT’den dolayı. Usta-çırak ilişkisi var ya; şimdi alttan gelecek çırak yok, kalfa da EYT’den gitti, yerine gelecek eleman yok. Biz bu konu ile ilgili eğer tedbir almazsak önümüzdeki 3-5 sene sonra ithal etmek zorunda kalırız iş gücünü” diye konuştu.
İş Dünyasında Enflasyon-Kâr Çıkmazı
İş dünyasının Türkiye’nin geleceği için daha fazla sorumluluk üstlenmesi gerektiğini söyleyen Ekinci, “Bir an önce enflasyon muhasebesi uygulanmalı. 100 liraya aldığınız ürün enflasyondan dolayı 200 liraya satıyorsunuz 100 lira kar gözüküyor. Bu kar değil; eğer bir ton mal satıp yerine bir ton mal alamıyorsam zarardayım. 100 liraya almışım 200 liraya satıyorum vergisini veriyorum, gidip 1 ton yerine 750 kg alabiliyorum. Kağıt üzerinde kardayım ama. Enflasyon muhasebesi bir an önce uygulanmalı. Bu, işletmelerin daha doğru ve adil finansal bilgiler sunmalarına ve enflasyonun yol açtığı ekonomik değişikliklere uyum sağlamalarına yardımcı olur. İş dünyasının da bu memleketin geleceği için elinden geleni yapması lazım!” ifadelerini kullandı.