Selcan TÜTEN
Türkiye otomotiv sektörü, 2024 yılında ihracatını artırarak Cumhuriyet tarihinin en yüksek seviyesine ulaştı. Geçen yılı 35 milyar 4 milyon 230 bin dolarlık dış satımla kapatan endüstri, 2024’te yüzde 6’lık bir artış kaydederek 37 milyar 211 milyon 661 bin dolara ulaştı.

2024 yılında otomotiv ihracatının rekor artışını değerlendiren Ege Otomotiv Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Enver Mehmet Torun, Sanayi Gazetesi’ne özel açıklamalarda bulundu. Torun, büyümenin devamlılığı için devlet teşvikleri ve altyapı yatırımlarının geliştirilmesi gerektiğini ifade etti.
10 ÜLKEDE 1 MİLYAR DOLARI AŞAN İHRACAT
2024 yılında Türk otomotiv sektörü, 1 milyar doları aşan ihracat yaptığı ülke sayısını 9’dan 10’a yükseltti. Avrupa Birliği (AB) üyesi 8 ülkenin yanı sıra Birleşik Krallık ve ABD, bu pazarlar arasında yer aldı.
2024 yılında ulaşılan %6,3’lük ihracat artışının, Türkiye otomotiv sektörünün başarısını ve doğru stratejik hamlelerini gösterdiğini söyleyen Torun, “Ancak bu başarıyı kalıcı ve sürdürülebilir kılmak için sadece üretim miktarını artırmak yeterli değil. Eğer yıldan yıla adım adım bir büyüme ve sürdürülebilirlik bekliyorsak, devlet teşvikleri ve altyapı yatırımlarının geliştirilmesi gereken birçok yönü olduğu aşikardır. Bunun yanı sıra, yüksek enflasyon, ihracat odaklı olmayan bir kur politikası, teşvik bölgelerinin geçerliliğini yitirmesi, işçilik maliyetleri ve nitelikli eleman eksikliği gibi sorunlar sürdürülebilirliği ciddi şekilde olumsuz etkiliyor” dedi.

“SEKTÖRÜMÜZÜ FARKLILAŞTIRMAMIZ GEREKİYOR”
Yenilenebilir enerjinin gelecekte ihtiyaç olacağı ve bu kapsamda üretim yapmanın Türkiye’yi öne çıkaracağını belirten Torun sözlerine şu ifadeleri ekledi: “Türkiye’nin bu konuda bir vizyon inovasyonuna ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Yüksek teknolojiye dayalı ürünlere yatırım yaparak sektörümüzü farklılaştırmamız gerekiyor. Dünya liginde fark yaratmak istiyorsak, inovasyonla oyunun kurallarını biz koymalıyız. Herkesin yaptığını yapmak bile büyük bir çaba gerektirirken, Türkiye’nin geleceğe yönelik daha iddialı adımlar atması gerekiyor. Örneğin, ülkemizin gururu TOGG henüz ihracata başlayamamışken, bugünden itibaren yarının dünyasına yön verecek alanlara odaklanmalıyız. Alternatif yakıtlı araçların gelecekteki ortak ihtiyaçları doğrultusunda inovasyon üretmek, bizi global arenada öne çıkaracak.”
“YÜKSEK TEKNOLOJİYE ODAKLANMALIYIZ”
Türkiye’nin mevcut potansiyelini değerlendirmesi gerektiğini vurgulan Torun, “Türkiye’nin, Avrupa’da elektrikli araç batarya geri dönüşüm ve enerji depolama merkezi olma potansiyelini değerlendirmesi büyük bir fırsat. Bu sadece çevresel sürdürülebilirlik sağlamayacak, aynı zamanda ülkemize uzun vadeli ekonomik faydalar getirecektir. Ayrıca, elektrikli araç altyapısı, batarya ömrünü uzatacak teknolojiler ve akıllı mobilite çözümleri gibi yüksek teknolojiye dayalı alanlara odaklanmalıyız” ifadelerinde bulundu.
Toplam ihracatımızdaki yüksek teknoloji ürünlerinin oranı hâlâ düşük. Bu oranı artırmak için yerli girişimciler ve küçük ölçekli teknoloji firmalarına teşvikler sunulmalı. Yenilikçi çözümler geliştiren firmalar, hem global pazarda rekabet gücümüzü artıracak hem de Türkiye’yi küresel otomotiv sektöründe lider bir konuma taşıyacaktır. Sadece bugünün değil, yarının dünyasını da şekillendirecek bir stratejiyle ilerlemek zorundayız.”
2025 YILINDA İHRACAT PERFORMANSI
Otomotiv sektörünün ihracat başarısının 2025 yılında da devamının gelebilmesi için enflasyonun kontrol altına alınması gerektiğini belirten Torun, kur politikalarının ihracatı destekleyecek şekilde olması gerektiğini vurguladı. Ayrıca nitelikli ara eleman bulmanın zorluğuna da değinen Torun, sözlerine şöyle devam etti; “2024 yılında Türkiye’nin otomotiv ihracatında 37 milyar dolarlık bir başarıya ulaşması, sektörün doğru bir rotada ilerlediğini ve güçlü bir potansiyele sahip olduğunu açıkça gösteriyor. Ancak bu ivmenin 2025 yılında da devam edebilmesi için öncelikle ülkemizdeki ekonomik koşulların iyileştirilmesi gerekiyor.Yüksek enflasyonun kontrol altına alınması ve kur politikalarının ihracatı destekleyecek şekilde yeniden dengelenmesi, sektörün rekabet gücünü artırmak adına kritik öneme sahip. İşçilik ve hammadde fiyatlarındaki artış, vergi yüklerindeki yükseliş ve destek primlerindeki azalma, ihracatçının üzerindeki maliyet baskısını artırıyor. Ayrıca, nitelikli ara eleman yokluğu gibi yapısal sorunlar da sektörün global pazarlarda rekabet edebilmesini zorlaştırıyor.”
“YERLİ ÜRETİCİ DESTEKLENMELİ”
İhracatçının maliyet avantajı olması gerektiğine değinen Torun, “Uluslararası pazarlarda güçlü kalabilmek için ihracatçının yalnızca üretim kapasitesine değil, aynı zamanda maliyet avantajına sahip olması gerekiyor. Kurun rekabetçi seviyelere çekilmesi ve sektörel teşviklerin artırılması, bu noktada hayati önem taşıyor. Özellikle yabancı yatırımcılara tanınan avantajların yerli üretici ve girişimcilere de sağlanması, sektördeki yerli oyuncuların motivasyonunu artırabilir. Bugün, birçok ihracatçı geçen yılı eksiyle kapatmış olmanın ve bu yılın sonunda da aynı tabloyu görme ihtimalinin verdiği endişeyi yaşıyor. Bu nedenle, sektörün önünü açacak politikalarla hem yerli üretici desteklenmeli hem de ihracatçının uluslararası pazarlarda rekabet edebilmesi için gerekli altyapı ve finansal düzenlemeler yapılmalıdır” ifadesinde bulundu.
ABD VE ROMANYA’DA YÜKSELİŞ
İhracatta Almanya, Fransa ve İtalya gibi Avrupa ülkeleri ilk sırada yer alırken ABD ve Romanya gibi pazarlarda da yükselişler görüldü. Bu çeşitliliğin sektör için avantajlarına değinen Torun, sektörü şöyle değerlendirdi: “İhracatta Almanya, Fransa ve İtalya gibi Avrupa ülkeleri yıllardır en güçlü ticaret ortaklarımız oldu. Ancak bu pazarlara Çin’in artan etkisi hem Avrupa ülkelerinin iç piyasalarını hem de Türkiye gibi tedarikçi ülkelerin pozisyonunu zorluyor. İşte bu noktada, ABD ve Romanya gibi farklı pazarlarda yaşanan yükselişler, sektöre yeni fırsatlar ve dayanıklılık sağlıyor.
Pazar çeşitliliği, yalnızca krizlere karşı bir sigorta değil, aynı zamanda Türk otomotiv sektörünün global ölçekte daha geniş bir alanda yer edinmesini mümkün kılıyor. Örneğin, ABD gibi büyük bir pazarın toplam otomotiv ithalatında payımız düşük olsa da, bu düşük oran aslında büyük bir büyüme potansiyeline işaret ediyor. Bu pazarlardaki fırsatları değerlendirmek hem ihracat rakamlarımızı artıracak hem de sektöre yeni iş birlikleri kazandıracaktır.
“FARKLI PAZARLAR SEKTÖRÜ REKABETÇİ HALE GETİRİYOR”
Ayrıca, farklı pazarlar, Türk üreticilerinin çeşitli taleplerle başa çıkma kabiliyetini artırırken, sektörü daha rekabetçi ve esnek hale getiriyor. Avrupa’da güçlü bir konumumuzu korurken, ABD ve Romanya gibi pazarlarda büyümek, Türkiye’nin global otomotiv değer zincirindeki rolünü güçlendiriyor. Çeşitlilik, sektörün sürdürülebilir büyümesi ve küresel liderlik hedefleri için kaçınılmaz bir strateji olarak öne çıkıyor.”
2024’TE EN FAZLA İHRACAT YAPILAN 10 ÜLKE
| Ülke | 2023 (USD) | 2024 (USD) | Değişim (%) |
| Almanya | 4.853.208.872 | 4.856.459.851 | 0,1 |
| Fransa | 4.307.187.793 | 4.330.292.593 | 0,5 |
| Birleşik Krallık | 3.289.218.127 | 4.101.335.344 | 25 |
| İtalya | 3.138.049.935 | 3.435.956.922 | 9,5 |
| İspanya | 2.441.266.870 | 2.505.250.121 | 3 |
| Polonya | 1.763.122.888 | 1.832.269.457 | 4 |
| Slovenya | 1.354.799.223 | 1.799.190.264 | 33 |
| Belçika | 1.324.322.788 | 1.400.934.757 | 6 |
| ABD | 1.017.151.871 | 1.209.430.699 | 19 |
| Romanya | 868.680.276 | 1.159.565.889 | 33,5 |
Kaynak: Sanayi Gazetesi