Sanayide Ara Eleman Açığı: Üretimin Görünmez Freni

Türkiye sanayisi, son yıllarda hem ihracatta hem de üretim kapasitesinde önemli başarılar elde ediyor. Küresel tedarik zincirlerindeki kırılmalar, yakın coğrafyaya kayış eğilimleri ve Türkiye’nin jeostratejik konumu, sanayi yatırımlarını hızlandırıyor. Organize sanayi bölgeleri her geçen yıl genişliyor, yüksek teknolojiye dayalı fabrikalar açılıyor, milyarlarca dolarlık ihracat hedefleri açıklanıyor. Ancak bu başarı tablosunun gölgesinde giderek derinleşen, sessiz ama stratejik bir kriz var: ara eleman açığı.

Prof.Dr. Metin Duyar

Üretim tesisleri en modern makinelerle donatılıyor, Endüstri 4.0 uygulamaları yaygınlaşıyor, yapay zekâ ve otomasyon süreçlere entegre ediliyor. Fakat bütün bu teknolojik dönüşümü ayakta tutacak, makineleri çalıştıracak, bakımını yapacak, üretim sürecini sahada yönetecek insan kaynağı giderek azalıyor. Kısacası, sanayinin göz kamaştıran yatırımları ile onları hayata geçirecek nitelikli teknik insan arasındaki makas açılıyor.

Bugün birçok sanayici, “makineyi almak kolay, çalıştıracak insanı bulmak zor” diyor. Nitekim sahadan gelen veriler de bu tespiti doğruluyor: Fabrikalarda boş duran makineler, üretim kapasitesini sınırlayan personel açığı, artan işgücü sirkülasyonu ve gençlerin sanayiye ilgisizliği, üretimin görünmez frenine dönüşmüş durumda. Bu sorun yalnızca işletmelerin kârını değil, ülkenin büyüme ve ihracat stratejilerini de doğrudan tehdit ediyor.

SORUNUN BOYUTLARI: SAYILARLA ARA ELEMAN KRİZİ

TÜİK ve İŞKUR verileri, Türkiye’de sanayide açık iş pozisyonlarının önemli bir kısmının teknik ara eleman ihtiyacından kaynaklandığını ortaya koyuyor. Özellikle makine, metal, otomotiv, plastik, tekstil ve gıda gibi emek yoğun sektörlerde “nitelikli teknik personel” bulmak işletmelerin en büyük derdi.

  • Türkiye İş Kurumu’nun 2024 yılı araştırmasına göre, sanayi işletmelerinin %67’si ara eleman bulmakta zorlandığını belirtiyor.
  • Organize Sanayi Bölgeleri Üst Kuruluşu’nun (OSBÜK) raporuna göre, yalnızca OSB’lerde kısa vadede ihtiyaç duyulan teknik personel sayısı 750 bini buluyor.
  • Genç işsizliğin %20’lere vardığı bir ülkede, sanayinin aynı anda on binlerce boş pozisyonu dolduramaması, yapısal bir çelişkiyi gözler önüne seriyor.

NEDEN BU NOKTAYA GELDİK?

1. Mesleki Eğitimin İtibarsızlaşması

Türkiye’de uzun yıllar meslek liseleri ve çıraklık sistemi ikinci plana atıldı. Akademik eğitim kutsallaştırılırken, mesleki eğitim “okuyamayanların tercihi” olarak görüldü. Bu algı, gençlerin sanayiye yönelmesini engelledi.

2. Sanayi–Okul Kopukluğu

Sanayinin ihtiyaç duyduğu beceriler ile okullarda öğretilenler arasında ciddi bir kopukluk var. Birçok meslek lisesi mezunu sahaya çıktığında, fabrikalardaki makineleri tanımıyor. Müfredatlar sanayinin hızla değişen teknolojisine uyum sağlayamıyor.

3. Algı ve Prestij Sorunu

“Mavi yaka” hâlâ toplumda düşük prestijli görülüyor. Gençler masa başı işleri tercih ediyor, sanayide çalışmayı istemiyor. Oysa gelişmiş ülkelerde teknisyenlik ve ustalık yüksek maaşlı, saygın meslekler olarak öne çıkıyor.

4. Ücret ve Çalışma Koşulları

Ara elemanların iş yükü ağır, çalışma saatleri uzun ama ücretleri çoğu zaman tatmin edici değil. Sosyal hakların yetersizliği de eklenince, gençler sanayide kalıcı olmak istemiyor.

5. Kamu Politikalarında Eşgüdüm Eksikliği

Mesleki eğitimden istihdam teşviklerine kadar birçok politika parça parça yürütülüyor. Ancak bütüncül bir “ulusal işgücü planı” eksikliği nedeniyle kalıcı çözümler üretilemiyor.

ÇÖZÜM YOLLARI: SOMUT ADIMLAR

Sanayide ara eleman krizini çözmek için şikâyet etmek yetmez; sahada uygulanabilir politikalar geliştirmek gerekiyor.1. İş Garantili Mesleki Eğitim

Meslek liseleri ve meslek yüksekokulları, organize sanayi bölgeleriyle entegre hale getirilmeli. Her OSB’nin içinde sanayiye özel mesleki eğitim kampüsleri kurulmalı. Sanayici burs–staj–istihdam zinciri oluşturmalı. Öğrenci, mezun olmadan iş garantisiyle sektöre hazırlanmalı.

2. Modernize Edilmiş Usta–Çırak Sistemi

Klasik çıraklık algısı gençler için cazip değil. Ancak işbaşı eğitim ve mentorluk sistemleri modernize edilerek yeniden kurgulanabilir. Usta, yalnızca bilgi aktaran değil; gençleri motive eden, kariyer yolunu açan bir rehber haline getirilmeli.

3. Kadın ve Genç İstihdamına Özel Destekler

Kadınların sanayiye katılımının önündeki en büyük engeller ulaşım, kreş ve güvenlik sorunlarıdır. OSB’lerde ortak kreşler, servis imkanları ve güvenli çalışma ortamları sağlanmalı. Gençler için sanayiyi cazip hale getirmek üzere sosyal imaj çalışmaları yapılmalı.

4. Ücret ve Sosyal Hakların İyileştirilmesi

Nitelikli ara eleman yetiştirmek uzun vadeli bir yatırım gerektiriyor. Bu emeğin karşılığı verilmediğinde, personel hızla sektör değiştirebiliyor. Ücret politikaları, sosyal haklar ve kariyer imkânları geliştirilmeden bu sorunun çözülmesi imkânsız.

5. Veriye Dayalı Planlama

ABD modeli bize önemli dersler sunuyor . Orada işgücü ihtiyacı bölgesel bazda verilerle takip ediliyor ve eğitim sistemi buna göre şekilleniyor. Türkiye’de de OSB’ler, sanayi odaları, İŞKUR ve MEB işbirliğiyle bölgesel iş gücü haritaları çıkarılmalı. Talep olmayan bölümlere kontenjan açmak yerine, ihtiyaç duyulan alanlarda hızlı sertifika programları başlatılmalı.

6. Kısa, Modüler ve Sertifikalı Eğitimler

Sanayi yalnızca gençlerden değil, işsizlerden, kadınlardan ve göçmenlerden de faydalanabilir. Bunun için kısa süreli, sertifikalı ve modüler eğitim programları geliştirilmeli. Örneğin altı aylık yoğun eğitimlerle CNC operatörü veya kaynakçı yetiştirilebilir.

SAHA ÖRNEĞİ: OSB’LERDE İŞ BİRLİĞİ

Bursa, Kocaeli ve Gaziantep’te bazı OSB’ler, meslek liseleriyle ortak programlar yürütüyor. Öğrenciler son sınıfta haftanın üç günü fabrikada, iki günü okulda eğitim alıyor. Mezun olduklarında iş garantileri hazır. Bu model hem işverenin ihtiyacını karşılıyor hem de gençlere güven veriyor.

KÜLTÜREL DÖNÜŞÜM: ARA ELEMAN DEĞERLİ Mİ, DEĞERSİZ Mİ?

Sorunun belki de en kritik boyutu algı. Türkiye’de hâlâ “teknisyenlik” ya da “usta” denildiğinde, ikinci sınıf meslek akla geliyor. Oysa Almanya’da, İsviçre’de ya da ABD’de bu işler ülkenin omurgası olarak görülüyor. Yüksek ücret, saygınlık ve sosyal güvenceyle desteklenen teknik meslekler, gençlerin en çok tercih ettiği kariyer yollarından biri haline gelmiş durumda. Türkiye’nin de benzer bir kültürel dönüşüme ihtiyacı var.

İNSAN OLMADAN TEKNOLOJİ YETMEZ

Bugün milyonlarca dolarlık makinelerimiz var ama onları çalıştıracak, bakımını yapacak nitelikli insanlarımız yoksa üretim kapasitemiz kâğıt üzerinde kalır. Ara eleman açığı, sanayimizin görünmez freni haline gelmiş durumda.

Çözüm; yalnızca okulları değil, işverenleri, kamu kurumlarını ve toplumun değer algısını içine alan bütüncül bir yaklaşımda yatıyor. Mesleki eğitimi cazip hale getirmek, iş garantili modeller geliştirmek, kadın ve genç istihdamını artırmak, ücretleri iyileştirmek ve kültürel dönüşümü başlatmak zorundayız.

Unutulmamalıdır ki, makineler üretir ama sanayiyi geliştiren insandır. Türkiye’nin sanayi vizyonu, ara eleman sorununu çözebildiği ölçüde gerçek anlamda sürdürülebilir olacaktır.

Kaynak: Sanayi Gazetesi