Sanayide müzakere becerisi

Bundan 40 yıl önce işçi işveren görüşmeleri ya da uluslararası diplomasideki özel eylemlerle ilişkilendirilen bir müzakere kavramı vardı.

Bu kavramın içinde insanların aklındaki tek soru şuydu “ kim kazanacak kim kaybedecek?” o günkü akılla mutlaka bir tarafın ödün vermesi belki de tamamen kaybetmesi gerekiyordu. Her iki tarafın da çıkarlarının korunacağı herkesin masadan memnun ve razı olarak kalkabileceği, kazanabileceği fikri insanlara çok yabancıydı.

Her gün haberlerde izlemeye tahammül bile edemediğiniz üzücü olayların kökeni hatta ve hatta iş kazalarının bile temeli aslında fikir çatışmasının fiziki çatışmaya dönmesinden yani müzakere edememekten kaynaklanıyor. Taraflar birbirlerini öfkelerini yükseltip önce yıkıcı tartışmalara çeviriyor ağır sözler kullanıyor sonra da herkes bildiğini okuyor şiddetli kavga bazen de can kayıplarıyla neticeleniyor.

Gerçek bir müzakerede ise amaç aslında çatışmayı bastırmak değil, su yüzüne çıkarmaktır. Keza demokrasi de aslında bu değil midir? Dışarıdan bakıldığında kavga gibi görünmemeli, çoğu zaman değişime ön ayak olan değişimin iç yüzünü anlamamıza olanak sağlayan aslında bu müzakeredir. Bu fikir çatışmalarını çözmek için yapılan müzakere, iş rekabetinde farklı görüşlerin irdelenmesi ve yaratıcı çözümlerin bulunmasına da olanak sağlar .

İş hayatında hemen her konuya çözüm bulabilmek için inanın ki daha fazla çatışmaya ihtiyaç var yani kısaca daha fazla fikir çatışmasını müzakere etmemize.

Çoğu zaman fikir çatışmasını bertaraf etmek hiç yaşamadan üstünü örtmek tercih edilirken esas başarı bu çatışmayı sağlıklı bir müzakereye dönüştürmektir. Dönüşürse herkes kazanır aksi halde hep bir kaybeden olur.

Farklılıklarımızla başa çıkma yöntemimizi değiştirdiğimizde inatla kafa kafaya gelen tarafların yıkıcı yok edici mücadelesi yerine, soğukkanlı biçimde aklı selim hali koruyarak Sorunları çözme yaklaşımını ileri seviyeye taşıyabiliriz.

Bizler birer müzakereciyiz !

Fakat çoğumuz bunun farkında değiliz. Kimimiz sakin dingin görünümlü çok başarılı bir müzakereci iken kimimiz astığı astık kestiği kestik burnu düşse yerden almayan her zaman sesi yüksek çıkan eli kolu rahat durmayan ama müzakereden çok uzak olan insanlarız.

Savaş Sanatı kitabında yazan sözü hatırlayalım .(Milattan Önce 500 yılında Çin’li komutan & filozof)

 •   Dövüş ustası olanlar öfkelenmezler, kazanma ustası olanlar korkmazlar, akıllılar dövüşmeden kazanır, cahiller kazanmak için dövüşürler.

iş hayatında sadece işçi işveren, patron çalışan arasında maaş çalışma şartları pazarlığı ya da toptancı ile üretici arasındaki maliyet kavgası sırasında müzakereye ihtiyacımız yok günün her aşamasında hem iş hem aile yaşantımızda sağlıklı müzakereye ihtiyacımız var.

Farklılıklarımızı, ayrıştığımız görüşleri zengin kelime hazinemizden özenle seçerek duygu durumunu kontrol altında tutarak karşı tarafa aktarabilme ve her ikimizin ortak çıkarlarını gözetebilme becerisini geliştirmeliyiz.

Tek bir alanda en fazla 150 kelime ile gününü geçiren biriyle üç beş bin kelimeyi aktif kullanan bir de üstüne duygu durumunu sağlıklı yönetebilen iki ayrı bireyin çatışması yani fikir çatışması sağlıklı bir müzakere olmayacaktır.

Müzakerenin kıymeti anlaşıldıkça sadece uluslararası ilişkileri yürüten birimler yerine artık üniversiteler ve kurumsal şirketler müzakere konusunda kadrolaşmaya ve müzakere becerisini yönetim kadrosundan tabana kadar yaymaya gayret ediyor.

Gelelim Sanayi’ye..

Sanayinin içinde ARGE Faaliyetleri ile saha uyumu, üretim bandında farklı mühendisliklerin iletişimi, üretimin yönetimle iletişimi ve en önemlisi İnsan Kaynakları uzmanlarının her kesimle mavi yakalı ile beyaz yakalının ve şantiyedeki işçinin iletişimini kuvvetlendirecek yegane unsur müzakere becerisidir.

Farklılaşmaları önleyecek fikir çatışmalarını sağlıklı bir kazanma sürecine dönüştürecek olan şey yine müzakeredir.

Israrla öneriyorum ki Organize Sanayi Bölgeleri başta olmak üzere daha önce teknik okullar açtığı gibi bu konu özelinde de mavi yakalı ve beyaz yakalı ayırt etmeksizin tüm sanayi çalışanlarını kapsayacak şekilde müzakere eğitimleri verilmesine öncülük etmelidir.

Profesyonel müzakere eğitmenleri ve üniversite destekli akademisyenler ile bu mümkün olabilir. Müzakere becerisi geliştikçe farklılıklar daha iyi yönetilecek iletişim hataları en aza inecek böylece zaman kayıplarının ve maddi kayıpların önüne geçilecek iş’te verim doğrudan artacaktır.

Müzakere becerisinin gelişimi, ben yaptım oldu – al paranı işini yap- sana fikrini soran olmadı- sen ne anlarsın bundan- işi baltalayan sümen altında kalan hususları ortadan kaldıracak. Sadece biraz daha yüksek maaşla iki haftada bir şirket değiştiren kaynakçının anlaşılmasına olanak sağlayacaktır.

İşçinin anlaşıldığını düşünmesi, işverene duyulan güvenin ve sadakatin artmasıyla yek vücûd gibi çalışan koskoca bir sanayi

Kulağa hoş geliyorsa ne âlâ..

Müzakere gelişirse, şirketteki TEKEL olma gücünü kaybedeceğini düşünenlere ise şimdiden geçmiş olsun.