ARZU AYDOĞDU PEHLİVAN
Serbest bölgeler, yüksek ihracat potansiyeli ve katma değer yaratma gücüyle ülke ekonomisine büyük bir katkı sağlamaya devam ediyor. Küresel ekonomik belirsizlikler ve artan maliyetler, serbest bölgelerde ticaretin yönünü değiştirdi. Bazı ekonomik zorluklara rağmen Serbest bölgelerde ihracat, ithalatı 1,5 kat aşarak büyüme gösterdi. Serbest bölgelerin ticaret hacminde yaşanan değişiklikleri Serbest Bölge Kurucu ve İşleticileri Derneği Başkanı Yusuf Kılınç, Ege Serbest Bölge Kurucu ve İşleticisi A.Ş Yürütme Kurulu Başkanı ve BASBAŞ Yönetim Kurulu Başkan Vekili Dr. Faruk Güler ve Antalya Bölge Kurucu ve İşleticisi A.Ş Genel Müdürü Zeki Gürses Sanayi Gazetesi’ne değerlendirdi.
Kur artışı ile enflasyon artışı arasındaki dengesizliğin yarattığı maliyet artışının tüm ihracatçılar için ortak sorun olarak sektör ayrımı yapmadan firmalar açısından dengeleri bozduğunu söyleyen Serbest Bölge Kurucu ve İşleticileri Derneği SEBKİDER Başkanı Yusuf Kılınç, ihracatçının satış fiyatının kur bazında aynı kalırken, içerde son 2 yıldır maliyetlerinde yine kur bazında çok yüksek oranlarda artış meydana geldiğini ifade etti. Kılınç, “İç piyasada yüksek enflasyonist ortamında satış fiyatları artırabilirken, ihracatçı yurtdışında fiyatını artıramadı. Kur artışı da enflasyon artışının altında kalınca ihracatçı artan üretim maliyetleri nedeniyle küresel pazarlardaki rakipleri karşısında güç kaybetti. İç pazarda otomotiv ve tekstil sektörlerinde yaşanan daralmanın da olumsuz etkilediğini söyleyebiliriz” cümlelerine yer verdi.

KATMA DEĞERİ YÜKSEK İHRACAT ÜSSÜ
Bölgelerin toplam ticaret hacminin 2024 yılında 27,7 milyar dolar, ihracatın ise 2024 yılında 12 milyar dolar olarak gerçekleştiğini vurgulayan Serbest Bölge Kurucu ve İşleticileri Derneği Başkanı Yusuf Kılınç, küresel ekonomide yaşanan yavaşlama ve bölgesel siyasi belirsizlik ortamında serbest bölgelerde bu rakamların gerçekleşmiş olmasının önemli olduğunun altını çizdi. Kılınç, “Geçtiğimiz yılın verilerine göre rakamlarda bir düşüş olsa da 2024 yılında Türkiye’nin serbest bölgeleri, gerçekleştirdikleri 12 milyar dolarlık ihracatla İstanbul, Kocaeli, Bursa, Ankara ve İzmir gibi büyük sanayi ve ticaret merkezlerinin ardından 6. sırada yer alarak bir başarı sağlamış oldu. Türkiye’nin stratejik ihracat hedeflerine ulaşmasına yardımcı olan dinamik alanlar olarak öne çıkan serbest bölgeler hızlı bir şekilde ülkemizin üretim, istihdam ve katma değeri yüksek ihracat üssü haline geliyor. 2024 yılında bölgelerimizden gerçekleşen ticaret hacminde ihracatın ithalatı karşılama oranının 17 puan artarak yüzde 135’ten yüzde 152 seviyesine çıkmış olması bölgelerin ihracat merkezi olma yolundaki gelişmesini hızlandırdığını gösteriyor. Yine, bir önceki yıl yüzde 71 olan toplam satışlar içinde ihracatın payının 2024 yılında yüzde 74’e çıkmış olması da bu konudaki gelişmeye destekleyen olumlu bir veri oldu. 2014 yılında 22,4 milyar dolar olan tüm serbest bölgelerdeki ticaret hacmi 2024 sonu itibariyle yüzde 22,37 artışla 27,7 milyar dolara ulaşmış durumda. Bu rakamlar da gösteriyor ki serbest bölgelerimiz ülkemiz ekonomisine 2024 yılında da stratejik avantajlar sağlamaya devam etti” ifadelerini kullandı.
EN YÜKSEK PAY EGE’NİN
Ticaret hacmi açısından en yüksek pay yüzde 21,5 oran ve 6 milyar dolar ile Ege Serbest Bölgesi, en düşük ticaret hacmine sahip bölge ise Rize, Batı Anadolu ve Trabzon oldu. Yusuf Kılınç bu durumu şu şekilde değerlendirdi: “Her serbest bölgenin kendine has üretim yapısı ve hinterlandı bulunuyor. Türkiye geneline yayılan serbest bölgelerimiz bulundukları bölgelerin yakınındaki gelişmelerden daha çok etkilenmesi de doğaldır. Güney sınırımızda bulunan Suriye’deki olaylar, Kuzey’de Rusya-Ukrayna savaşının ticarette yarattığı zorluklar etkili olmuştur. Bunun yanında Karadeniz’deki serbest bölgelerin fiziki alanlarının yeterince büyük olmaması ve genişleme imkanlarının olmaması da bu bölgelerin ekonomik verilerinin düşük olmasına neden oluyor.”

KOBİ’LERLE TİCARET DAHA ÖNEMLİ
Serbest bölgelerin sağladıkları ihracatın Türkiye’nin toplam ihracatını artırdığının ve bölgesel ekonomik dengelerin güçlenmesine de katkı sağladığının altını çizen Yusuf Kılınç, sözlerine şu şekilde devam etti: “Serbest bölgelerin İstanbul ve diğer büyük illerle kıyaslandığında daha düşük maliyetlerle üretim yapma avantajı, onları küçük ve orta ölçekli işletmeler için cazip kılmakta ve ihracat potansiyellerini artırmaktadır. Ayrıca, bu bölgelerde yapılan üretim ve ihracat, Türkiye’nin dışa bağımlılığını azaltarak yerli üretimin artırılmasına da olanak tanımaktadır.”
TOPLAM İHRACATIN YÜZDE 4’ÜNÜ KARŞILADI
Serbest bölgelerin 2018 yılında Türkiye’nin toplam ihracatının yüzde 4’ünü gerçekleştirdiğini ve günümüzde bu oranın yaklaşık yüzde 5’e çıktığını dile getiren SEBKİDER Başkanı Yusuf Kılınç, “Serbest bölgelerde faaliyet gösteren firmalar, uluslararası pazarlardan sağladıkları payı arttırırken, yerel KOBİ’lerle ticaretlerini de arttırıyor. Bölgedeki firmalar iç pazardaki firmalarla gerçekleştirdikleri ticareti 2018 yılında 2,5 milyar dolardan, 2023 yılında yaklaşık 3,8 milyar dolara çıkardı. Yüzde 51 oranındaki bu artış, bölgelerdeki firmaların dış pazarlarda sağladıkları büyümeyi, iç pazardaki KOBİ’lerle ticaretlerine de yansıttığını gösteriyor. Finansman bulmanın zorlaştığı günümüz koşullarında yatırımcı, bölgelerimizde sermayesini arazi ve bina satın almaya ayırmadan, üretime hazır binaları kiralayarak esnek şekilde büyüyüp küçülebiliyor. Bu avantaj da yerli ve yabancı yatırımcıların tercihinde belirleyici oluyor. Saydığımız tüm bu avantajlar sayesinde küresel ekonomide belirsizliğin arttığı dönemlerde de serbest bölgeler ülkemiz ekonomisinde çarkların dönmesini sağlayan ve ihracat pazarlarında rekabetçiliği artıran birer stratejik üsler olarak önemini daha da artırıyor” ifadelerine yer verdi.
“İŞLETMELER ETKİLENDİ”
Serbest bölgelerin ticaret hacminde yaşanan değişmeyi ESBAŞ Yürütme Kurulu Başkanı ve BASBAŞ Yönetim Kurulu Başkan Vekili Dr. Faruk Güler şu şekilde değerlendirdi: “Türkiye’nin en büyük ihracat pazarı olan AB pazarında durgunluğun 2024 yılında da devam etmesi, buna ilave olarak ülkemizde kurlardaki artışın enflasyondaki artış oranının altında kalması nedeniyle üreticilerimizin ihracat pazarlarında rekabetçi olamaması gibi etkenler serbest bölgelerimizden gerçekleşen ihracat tutarını da etkilemiştir. Küresel ekonomik belirsizlikler, dünya genelinde ticaretin daralması ihracat ve ithalat faaliyetlerinin azalmasına yol açacağı için serbest bölgelerdeki işletmeleri etkiledi. Özellikle, talep daralması yaşayan sektörlerdeki şirketlerin zararlarının daha da artması öngörülebilir.”

İHRACATÇININ ENERJİSİ ÇEKİLİYOR
Türkiye’de son 2 yıldır kurlardaki artışın, enflasyondaki artıştan daha düşük olmasının ihracatçı firmaları olumsuz etkilediğini dile getiren Dr. Faruk Güler, kurların enflasyon oranında artmadığını ihracatçının üretim maliyetlerinin dolar ya da euro bazında sürekli arttığını ve satış fiyatının ise yine dolar ya da euro bazında aynı kaldığının altını çizdi. Güler, “Malın kalitesinin bozulmasından kaynaklanan bir sorun yok. Bu ortamda ihracatçı satışlarında da kâr elde edemedi. Kâr şirketin enerjisidir. İhracatçının enerjisi çekiliyor. Kârsız satış yapmak çalışana istenilen ücreti veremiyor” ifadelerine yer verdi.
EGE BÖLGESİ YÜZDE 3 BÜYÜDÜ
Güler, “Tüm olumsuz şartlara rağmen 2024 yılında Ege Serbest Bölgesi’nde ihracat yüzde 3 büyüdü. İzmir’in toplam ihracatının düştüğü bir yılda Ege Serbest Bölgesi’ndeki firmaların ihracatı yüzde 3 artış gösterdi. Bölgeden yapılan ihracat İzmir’in toplam ihracatının yüzde 21,4’ünü gerçekleştirdi. Ege’deki 8 kentin gerçekleştirdiği toplam ihracatın yüzde 22’si bölgemizden yapıldı” ifadelerini kullandı.
TİCARET HACMİNE POZİTİF KATKI
Belirsizlikler aynı zamanda fırsatlar da yaratabilir Antalya Serbest Bölge Kurucu ve İşleticisi A.Ş Genel Müdürü Zeki Gürses, 2024 yılında serbest bölgelerde ticaret hacmindeki daralmanın en temel nedeninin küresel ekonomik belirsizlikler ve bölgesel riskler olduğunu dile getirdi. Gürses, “Özellikle ABD’nin korumacı politikaları, Avrupa’daki ekonomik daralma ve Çin ekonomisindeki yavaşlama, global ticaret akışını etkiledi. Bunun yanında, yüksek enflasyon ve artan girdi maliyetleri de firmaların rekabet gücünü olumsuz etkileyen faktörler arasında yer aldı. Ayrıca, enerji maliyetlerindeki artış ve döviz kurunun enflasyon karşısındaki dengesizliği, serbest bölgelerdeki maliyet avantajını gölgeler hale getirdi” dedi. 2024 yılında daralmanın özellikle tekstil ve geleneksel üretim sektörlerinde hissedildiği bilgisini veren Zeki Gürses, bu sektörlerin düşük katma değerli ürünlere odaklanması ve emek yoğun üretim yapısının artan işçilik maliyetlerine karşı kırılgan hale gelmesinin sebep olduğunu da vurguladı. Bu durumun ihracatta düşüşlere neden olduğunu dile getiren Gürses, “Buna karşın, yat üretimi, elektronik ve medikal gibi yüksek katma değerli sektörler bu daralmadan daha az etkilendi. Bu sektörler ihracat odaklı olduğu için serbest bölgelerin toplam ticaret hacmine pozitif bir katkı sundu” şeklinde konuştu.

GLOBAL TİCARET AKIŞINI ETKİLEDİ
Serbest bölgelerin ticaret hacminde yaşanan değişimin temel nedeninin küresel ekonomik belirsizlikler ve bölgesel riskler olduğunu söyleyen Antalya Bölge Kurucu ve İşleticisi A.Ş Genel Müdürü Zeki Gürses, “Özellikle ABD’nin korumacı politikaları, Avrupa’daki ekonomik daralma ve Çin ekonomisindeki yavaşlama global ticaret akışını etkiledi. Bunun yanında, yüksek enflasyon ve artan girdi maliyetleri de firmaların rekabet gücünü olumsuz etkileyen faktörler arasında yer aldı. Ayrıca, enerji maliyetlerindeki artış ve döviz kurunun enflasyon karşısındaki dengesizliği, serbest bölgelerdeki maliyet avantajını gölgeler hale getirdi” dedi.
BELİRSİZLİKLER AYNI ZAMANDA FIRSATLAR DA YARATABİLİR
Dünya ticaretinde yaşanan daralmanın, serbest bölgelerdeki ihracat odaklı firmaların siparişlerini olumsuz etkilediğine dikkat çeken Zeki Gürses, bununla birlikte, enflasyonist baskılar ve döviz kuru dengesizliklerin maliyetleri artırdığını ve firmaların fiyat rekabetini zorlaştırdığını ifade etti. Gürses, “Bu belirsizlikler aynı zamanda fırsatlar da yaratabilir. Örneğin, yerel üreticilerin uluslararası pazarlarda daha fazla söz sahibi olabilmesi için inovasyon ve teknoloji odaklı yatırımlara yönelmek önemli. Antalya Serbest Bölgesi gibi tecrübeli ve güçlü altyapıya sahip bölgeler, bu belirsizliklere rağmen ayakta kalmayı ve büyümeyi başaran örnekler arasında yer alıyor. Genel olarak serbest bölgeler, yüksek ihracat potansiyeli ve katma değer yaratma gücüyle ülke ekonomisine büyük bir katkı sağlıyor. Ancak, bu başarıyı sürdürmek için hem küresel ticaret dinamiklerini yakından takip etmek hem de yerel sorunlara odaklanmak gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Kaynak: Sanayi Gazetesi