Mehmet Akif KARAKOÇ
Bıkmadan üreten ellerin hikayesi ‘Nasıl Başardı?’ belgeselinin bu haftaki bölümünde ASİSGUARD Genel Müdürü Mustafa Barış Düzgün, sektördeki inişlerinden, çıkışlarından, hikayesinde aldığı yoldan bahsetti. Sanayiciler, iş insanları, girişimciler, kısıtlı sermaye ile yola çıkıp dünyanın dört bir yanına ihracat yapanlar, CEO’lar… Hepsinin kariyer yolculuğuna başlarken bir hikayesi ve anlatmak istedikleri dönüm noktaları var. Türkiye’nin üreten gücüne güç katanlara vizörden baktığımız belgesel serisi Sanayi TV’de izleyiciler ile buluşmaya devam ediyor. Nasıl Başardı? belgesel serisinin bu bölümünde Mustafa Barış Düzgün, hikayesini Sanayi TV’de Mehmet Akif Karakoç ile paylaştı.

“ÇALIŞMANIN YANINDA TUTKU DA GEREKİYOR”
Türk Savunma Sanayii’ne yaptığı çalışmalarla adından başarılı bir şekilde söz ettiren ASİSGUARD aynı zamanda katma değerli teknolojilerle, yerel ve küresel çözümler üreten öncü bir dünya markası. Bir işte başarı hikâyesi yazmak için zeki olmanın yetmediğini vurgulayan ASİSGUARD Genel Müdürü Mustafa Barış Düzgün, “Zekanın yanında çalışmak, çalışmanın yanında tutkulu olmak da gerekiyor. Çünkü çalışmanın sabrı bir yerde bitebiliyor. Tepeye çıkmadan dönüşler yapmamak gerekiyor. Tepeye çıktığınız an bir başka tepe görüyorsunuz. Başarının sırrı şudur; tutkunuzun olması ve o tutkuyu eyleme dönüştürmenizdir. Eylemle yol alabiliyorsanız ve cesaretiniz, duygusal zekânız, eğitiminizle birleştirebiliyorsanız bu başarının sırrıdır” dedi.

“LİSE 1’DE DERS ANLATMAYA BAŞLADIM”
1974 yılında Elbistan’da doğan Mustafa Barış Düzgün, babasının memurluğundan dolayı çocukluğunun bir kısmını Ankara’da geçirdi. Sorumluluk bilincinin kendisine ilk kez dedesi tarafından verildiğini söyleyen Düzgün, “6 yaşımda dedemin yanında çalışırdım. Manav çıraklığı yaparak pazarlarda kasa kasa kiraz satıyordum. 6 yaşımda tüm ürünleri satmış olurdum. Lise 1’de ders anlatmaya başladım. Matematik hocam otururdu ben dersi anlatırdım. Üniversite sınavında ilk bin kişi arasında yer aldım. ODTÜ Elektrik-Elektronik Bölümüne girdim. Orada aynı anda asistan olarak, özel ders vererek 4 farklı işte çalışarak kendi paramı kazandım. Babamın bu memurluk hikayesinde Ankara’nın zorlu şartları altında pazarda kiraz satan çocuktan bu sefer kendi parasını kazanan çocuğa döndüm. Aslında bunu yapmak zorundaydım. Bu aslında keyfi bir uygulama değildi. Üniversiteden de başarılı bir ortalama ile mezun oldum” ifadelerine yer verdi.

“BİR ANDA ASELSAN’LI OLDUM”
Düzgün, ASELSAN ile tanışma sürecini şöyle anlattı: “Bir arkadaşım ASELSAN ile iş görüşmesine gidiyordu. Sen de gel dedi. Ben de bindim servise, birlikte gittik. Ben dışarda gezinirken o zamanın ASELSAN direktörü Tarık Reyhan ‘Sen neden geziniyorsun, sen de gel içeriye’ dedi. Arkadaşımla mülakat yapmak yerine benimle mülakat yapmaya başladı. Biz sonra form doldurduk ve ben bir anda ASELSAN’lı oldum. Arkadaşım da işe girdi. ASELSAN aslında hepimizin şirketi. Bizim vergilerimiz ile büyüyen bir yapı. Ben orada donanım tasarımcısı, yazılım, sistem entegratörü modunda ilerlerken bir baktım peronlara kamera tasarlayıp İsrail ile entegrasyon yapı, bir baktım F16’ya cihaz takan bir mühendis moduna döndüm. Orada muazzam bir bilgi edindim.” ifadelerini kullandı.

“HATA DEDİĞİMİZ ŞEY DEĞİŞKENDİR”
Hata yapmanın ilerlemesine katkı sunduğunu vurgulayan Düzgün, “Genellikle insanlar hata yapmayı sever misin? diye sorduklarında yarısı evet der. Ben de kesin evet diyenlerdeyim. Aynı hatayı bir daha yüzde 99 yine yapardım. Çünkü hayatımızın getirdiği değişkenler aynı olayı farkı yorumlamamıza sebep verir. Bilginin atmasıyla bu yorum daha fazla değiştir. Doğru dediğimiz şeyler her zaman doğru kalmayabilir. Hata dediğimiz şey değişkendir aslında. Bu bana her zaman bir cesaret verdi. Ben 6 adım atıp 8 adım geri gelmeyi tercih eden bir insanım. O yüzden yaptığım hiçbir şeye hata adını koymam. Çünkü 6 adım attığınız zaman ileriyi görürsünüz. 8 adım geri dönerseniz düzeltip bu sefer bir anda 7 adım atarsınız. 6 Adım atayım, düşeyim, düşünce kalkıp tekrar adım atayım. Birkaç kez deneyimleyince hatalar da azalıyor aslında. Yani eşit sayıda kapalı kapı, eşit sayıda açık kapı vardır. Ben hayatımda çok keşkesi olan bir adam değilim. Barselona takımında Messi olmak mı yoksa Yılmaz Vural’ın Altınordu’yu çalıştırması mı hangisi zevkli? Gençken Messi olmak çok zevkli ama biraz daha yaş aldıkça Yılmaz Vural olmak daha da zevkli” cümlelerine yer verdi.

ASELSAN’DAN ASİSGUARD’A UZANAN KARİYER YOLCULUĞU
Hikayesinin sürekli şekillendiğini söyleyen Düzgün, “1 sene kendimle çeliştikten sonra 2018 eylülünde 21 sene çalıştığım ASELSAN’ı müdür olarak çalıştığım zaman bıraktım. Ostim’de çalıştım. 2019 yılında da ASİSGUARD’a geldim. Sonra hikâyemin bitmediğini fark ettim. Kendime meydan okumaya devam etmem gerektiğini öğrendim. Ben fırsatların hepsini gördüm. Hikâyeyi yine ufak bir şirkette ama bu sefer yere çarpan paintbal topu gibi değil, çarpmış, yukarı çıkmış bir paintbal topu gibi ASİSGUARD’da direktör olarak başladım. Artık finans, proje yönetmeye, genel kapsamada tüm işleri yönetmeye başladım. Bu beni bir adım öteye götürdü. Sonra genel müdür yardımcılığına terfi ettim. Şirket, adım adım büyümeye, ilerlemeye başlamıştı. Pandemi döneminde yöneticim gitti. Toplantıda bana genel müdür olur musun diye sordular. Kabul ettim. Hikâyenin devam edebilmesi için bu koşula erişmem gerekiyordu ve pandemi gibi zor dönemde genel müdürlük koltuğuna oturdum. Aslında pandemiyi biraz daha fırsata çevirmeye başladık. Kimse uçamazken biz ticaretin tam beklenme anında bu anı tanışma anı olarak değerlendirdik. Sonra HAVELSAN bize ilgi duymaya başladı. Büyüme esnasında HAVELSAN bize ortak oldu. 5 yıl sonra bir şeyler başardığımızı gördük. Şu an küçük de olsa bu şirketin bir hissedarıyım” dedi.