Sürdürülebilirliğin anahtarı: Karbon ayak izi!

Karbon ayak izi, bir birey, kurum veya etkinliğin atmosfere saldığı sera gazlarının toplam miktarını ifade eder ve iklim değişikliğiyle mücadelede önemli bir gösterge olarak kabul edilir. Sanayiciler için karbon ayak izini hesaplamak, çevresel sorumluluğun yanı sıra sürdürülebilirlik açısından da kritik bir adımdır.

Karbon ayak izini azaltmak, sanayiciler için sadece çevresel bir zorunluluk değil, aynı zamanda ekosistem kaynaklarının sürdürülebilir kullanımı açısından önemli bir fırsat sunuyor. İklim değişikliğine karşı mücadelede önemli bir adım olarak kabul edilen karbon ayak izinin azaltılması, enerji verimliliği, yenilenebilir enerji kullanımı gibi stratejilerle mümkün.

Arzu AYDOĞDU PEHLİVAN

PEKİ NEDİR KARBON AYAK İZİ?

Karbon ayak izi bir bireyin, kurumun, etkinliğin veya bir ürünün doğrudan ya da dolaylı olarak neden olduğu toplam sera gazı (karbondioksit ve diğer sera gazları) salımlarını ifade eder. Genellikle ton cinsinden CO₂ (karbondioksit) eşdeğeri olarak ölçülür. Karbon ayak izi, insan faaliyetlerinin iklim değişikliğine olan etkisini anlamada önemli bir göstergedir.

İki ana bileşenden oluşur: Fosil yakıtların yakılması sonucu doğrudan atmosfere salınan sera gazlarını içerir. Örneğin, araba kullanma, elektrik tüketimi veya uçak yolculuğu gibi faaliyetler. Tüketilen ürün ve hizmetlerin üretim, taşınma ve yaşam döngüleri boyunca dolaylı olarak neden olduğu sera gazı salımlarını kapsar. Örneğin, yiyeceklerin üretimi, tekstil ürünlerinin imalatı gibi süreçleri ele alır.

Karbon ayak izi, bir sanayi kuruluşunun faaliyetleri sonucunda atmosfere saldığı toplam sera gazı miktarını ifade eder. Bu, enerji tüketimi, üretim süreçleri, atık yönetimi ve lojistik gibi birçok faktörle ilişkilidir. İklim Kanunu’nun 7. Maddesi, sanayiciler için karbon ayak izi hesaplamasını zorunlu kılmaktadır. Bu çerçevede, her işletme enerji tüketimini, üretimdeki emisyonlarını ve lojistik faaliyetlerinden kaynaklanan emisyonları hesaplayarak karbon ayak izini raporlamak zorundadır.  Karbon ayak izi, bireylerin, kurumların veya ülkelerin faaliyetleri sonucu atmosfere salınan sera gazlarının (özellikle karbondioksit, CO₂) toplam miktarını ifade eder.

Karbon ayak izinin başlıca kaynakları; İnsan aktiviteleri, özellikle fosil yakıtların yakılması, tarımsal üretim ve sanayi faaliyetleridir. Bir kişinin günlük yaşamında kullandığı enerji, seyahat ettiği mesafeler, tükettiği gıdalar ve kullandığı ürünler karbon ayak izini doğrudan etkiliyor.

KAVRAMIN ORTAYA ÇIKIŞ HİKAYESİ

1990’larda, insanların neden olduğu ekolojik ayak izi ve faaliyetleri hakkında bir tartışma ortaya çıktı. Çıkan tartışma kapsamında, belirli bir topluluğun ihtiyaçlarını karşılamak için gereken arazinin büyüklüğü, gıda üretimi için gerekli su, hammadde ve ekilebilir arazi tüketimi de dikkate alındı. Ardından karbon ayak izi kavramı ancak 2004 yılında İngiliz yakıt şirketi BP’nin sosyal kampanyasının bir sonucu olarak ortaya çıktı. Fikir basitti – bireyleri doğal çevre üzerindeki etkilerinin ölçeğinden haberdar etmek. Petrol devi, toplumu kirliliğin yalnızca endüstriye yüklenemeyeceği konusunda bilinçlendirmek için özel bir hesap makinesi oluşturdu. Günümüzde ise karbon ayak izi, uluslararası kuruluşlar tarafından tanınan resmi bir ekolojik kavramdır. Belirli bir varlık veya faaliyet tarafından kaç kilogram sera gazı üretildiğini rakamlarla ifade eder. Hesaplamalara genellikle karbondioksit, metan, azot oksit ve diğer zararlı gazların emisyonları dahil edilir. Sonuç, sözdeCO2 eşdeğeri şeklinde sunulur.

KARBON SALIMININ OLUMUZ ETKİLERİ

Küresel ısınma, atmosferdeki sera gazlarının artması sonucu Dünya’nın ortalama yüzey sıcaklığının yükselmesidir. Bu durum, iklim sistemlerinde önemli değişikliklere yol açar ve doğal dengeleri bozar.

Sıcaklık artışları: Atmosferde biriken sera gazları, Güneş’ten gelen ısının Dünya yüzeyinde hapsolmasına neden olur. Bu, ortalama küresel sıcaklıkların yükselmesine yol açar. Son yüzyılda, sanayi devrimiyle birlikte fosil yakıt kullanımının artması, CO2 seviyelerinin hızla yükselmesine neden olmuştur.

Ekstrem Hava Olayları: Küresel ısınma, daha sık ve şiddetli hava olaylarına neden olur. Kasırgalar, fırtınalar, kuraklıklar ve seller, artan sıcaklıklarla birlikte daha yaygın hale gelir.

Türlerin Azalması: İklim değişikliği, bazı türlerin yok olma riskiyle karşı karşıya kalmasına neden olur.

Ekosistem Servislerinin Azalması: Biyolojik çeşitlilik, insanlık için önemli ekosistem servislerinin sağlanmasında kritik bir rol oynar. İklim değişikliği, bu ekosistem servislerinin azalmasına ve dolayısıyla insan refahına zarar verir.

Tarımsal Üretim Üzerindeki Etkiler: İklim değişikliği, tarımsal üretim üzerinde olumsuz etkiler yaratır. Bitki ve hayvan türlerinin dağılımındaki değişiklikler, tarım alanlarını ve verimliliğini etkileyerek gıda güvenliğini tehdit eder.

Su Kıtlığı ve Kuraklık: İklim değişikliği, bazı bölgelerde su kaynaklarının azalmasına ve su kıtlığına yol açar. Artan sıcaklıklar ve düzensiz yağış rejimleri, kuraklık riskini artırır ve su kaynaklarının tükenmesine neden olabilir.

Su Kaynaklarının Yönetimi: Karbon ayak izi azaltma stratejileri, su kaynaklarının sürdürülebilir yönetimini teşvik edebilir.

Su Kaynaklarının Tükenmesi: Tarım, su kaynaklarının önemli bir tüketici alanıdır ve sulama için büyük miktarlarda su gerektirir. Ancak, artan tarımsal faaliyetler su kaynaklarını tüketir ve bazı bölgelerde su kıtlığına neden olabilir.

Fosil yakıtların kullanımındaki gelen artış, nüfustaki artış ve nüfus artışına paralel olarak tüketimin oldukça artması, ayrıca oksijen kaynağımız olan ormanlarımızın azalması ve daha birçok olay karbon ayak izimizin doğrudan artmasına neden olmaktadır.

NİÇİN KARBON AYAK İZİNİZİ HESAPLAMALISINIZ?

Uygarlığın ortaya çıkışından bu yana küresel sıcaklık 1°C arttı. Eğer şu anda acil bir önlem alınmazsa 2100 yılına kadar dünyanın ortalama küresel sıcaklığı 1.4 – 5.8 °C arasında artacak. NASA’ya göre atmosferdeki karbondioksit miktarı bugün 412 ppm. Yani havadaki bir milyon hava parçacığına karşılık 412 parçacık CO2 var. Herhangi bir kıyamet senaryosuyla karşılaşmamak için ulaşmamız gereken değer ise 50 ppm.

Globalde ortalama karbon ayak izi 4 tona yakınken ABD’de bir kişi için ortalama karbon ayak izi 16 ton. Türkiye karbon ayak izi ortalaması listesinin başında olan İstanbul, 70 milyon ton ile dünyada ise 26. sırada. Hal böyle olunca, şirketlerin faaliyetlerinin sürdürülebilirliği için karbon ayak izinin hesaplanması, iş birliği veya yatırım kararlarında giderek daha önemli bir kriter haline geldi. Ayrıca BM tarafından belirlenen Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları da karbon ayak izi hesaplamalarına dikkat çekiyor. Avrupa Birliği’nin Yeşil Mutakabat Çağrısı ile gündeme gelmeye başlayan karbon sınır vergisi, karbonsuzlaşma hedefinin sınırlarını genişletiyor ve AB ile ticari ilişkilerde bulunan tüm ülkeler için ciddi yaptırımlar doğuruyor. 

Kaynak: Sanayi Gazetesi