Tarımda biyoteknolojik çözümler çığır açıyor

Microfert Biyoteknoloji, çevre dostu ve sürdürülebilir tarım çözümleri geliştiren, mikrobiyal biyoteknolojiyi kullanarak kimyasal gübre kullanımını azaltmayı ve tarımda verimliliği artırmayı hedefliyor.
Tarımda biyoteknolojik çözümler çığır açıyor Tarımda biyoteknolojik çözümler çığır açıyor

Ceylan Köseoğlu

Türkiye’nin biyoteknoloji alanında hizmet veren firmalarından biri olan Microfert Biyoteknoloji, çevre dostu çözümleri ve yenilikçi projeleriyle dikkat çekiyor. Gazi Teknopark’ta faaliyet gösteren firma, biyoteknolojik çözümler geliştirme konusunda geniş bir yelpazeye sahip. Tarım, çevre ve sağlık sektörlerine yönelik mikrobiyolojik ve biyolojik analizler, probiyotik üretimi, biyoremediasyon çözümleri ve endüstriyel proses danışmanlıkları gibi alanlarda önemli çalışmalar yapıyor. Microfert’in Genel Müdürü Burak Gürkan, firmanın faaliyetleri ve hedefleri hakkında Sanayi Gazetesi’ne özel açıklamalarda bulundu.

Gazi Teknopark’ta yer almanın avantajlarından bahseden Burak Gürkan, “Ar-Ge konusunda Gazi Üniversitesi’nin bilimsel altyapısıyla entegre çalışarak yenilikçi projelerimizi destekleyerek akademik kurumlar ve teknoloji şirketleriyle ortaklıklar geliştiriyoruz. Aynı zamanda Teknopark tarafından duyuruları yapılan teşvikler, projelerimizi hayata geçirmemizi kolaylaştırıyor ve  bu sayede global pazarlara erişim sağlayarak ürünlerimizi uluslararası pazarlara taşıma imkanı da buluyoruz” ifadelerine yer verdi. Gürkan, hatta bir örnek verecek olursak; “Tübitak Bigg programı desteği ve teşvikleriyle Gazi Teknopark’ta geliştirdiğimiz probiyotik tabanlı bitki destek ürünlerimiz, ulusal ve uluslararası tarım fuarlarında büyük ilgi gördü. Bu gibi avantajlar, inovasyon odaklı çalışmalarımızın hızlanmasına katkı sağlıyor” dedi.

Yeşil büyüme, çevresel sürdürülebilirlik ve ekonomik kalkınmayı birleştirerek daha yaşanabilir bir geleceğin kapılarını araladığına vurgu yapan Gürkan, “Microfert Biyoteknoloji, tarımda kimyasal gübre kullanımını azaltarak çevre dostu uygulamaların yaygınlaşmasına öncülük ediyor. Yani, şirketin geliştirdiği mikrobiyal gübreler, bitkilerin sağlıklı gelişimini desteklerken, toprağın doğal yapısını koruyarak çevre kirliliğini de önlemiş oluyor. Eğer biyoteknolojik çözümler bu bağlamda kullanılırsa, tarım ve çevre alanında köklü değişimlerin önü de açılacaktır” şeklinde açıkladı.

Aslında bu konuyu bir örnekle  açıklamak istiyorum diyen Gürkan, “Bir örnek vermek gerekirse Ankara bölgesinde yürüttüğümüz pilot projelerde, mikrobiyal gübrelerimizin yüzde 30 daha az kimyasal gübre kullanımına rağmen yüzde 20 daha yüksek tarımsal verimlilik sağladığını gözlemledik. Bu başarı, sürdürülebilir tarımda biyoteknolojinin nasıl bir fark yaratabileceğini de somut olarak ortaya koydu”. Biyoteknolojik çözümlerin yeşil büyüme ve sürdürülebilir tarım hedeflerine ulaşmada güçlü bir araç olduğunun altını çizen Gürkan, bu teknolojiler, doğal kaynakların korunmasını ve tarımsal üretimin optimize edilmesini mümkün kılarak, gelecek nesillere daha sağlıklı ve yaşanabilir bir dünya bırakılmasını sağlayacak, dedi.

Gürkan, “Günümüzün en önemli küresel hedeflerinden biri olan yeşil dönüşüm için artık ülke olarak herkes elini taşın altına koydu. Özellikle bu alanda mikrobiyal biyoteknolojinin önemi giderek artıyor. Yeşil dönüşüm, doğal kaynakları koruyarak ekonomik büyümeyi destekler. Bu dönüşümde mikrobiyal biyoteknoloji, hem çevresel hem de ekonomik faydalar sağlayan çözümler sunar. Mikroorganizmalar, tarımsal verimliliği artırmanın yanı sıra kimyasal girdilerin olumsuz etkilerini ortadan kaldırarak çevre dostu bir tarım modeline geçişi destekler”. Bu konuyu size bir örnekle aktarmak istiyorum; Örneğin, mikrobiyal gübrelerimizle, kimyasal gübre kullanımını yüzde 45 oranında azaltırken aynı zamanda toprak mikrobiyotasını zenginleştiriyoruz. Ayrıca, biyoremediasyon projelerimizle Trakya bölgesinde yürüttüğümüz ve sanayi bölgesine yakın ve yanlış tarım uygulamaları sonucu verimi düşmüş ve kirlenmiş arazileri proje çıktılarımız yardımıyla doğal yollarla temizledik.

Geleneksel tarımda yaygın olarak kullanılan kimyasal gübreler ve pestisitler, kısa vadede verimliliği artırsa da uzun vadede toprak sağlığını olumsuz etkileyebiliyor ve çevreye zarar verebiliyor. Mikrobiyal biyoteknoloji ise, doğal süreçleri destekleyerek çevre dostu bir tarım modeli sunuyor. Burak Gürkan, mikrobiyal biyoteknolojinin, geleneksel tarım yöntemlerine kıyasla daha sürdürülebilir olduğunu vurguladı. Gürkan, “Kimyasal gübrelerin kullanımı azaltıldıkça, toprak sağlığı uzun vadede daha iyi korunuyor ve ekosistemler zarar görmüyor. Mikrobiyal biyoteknoloji, çevre dostu olduğu kadar ekonomik olarak da avantaj sağlıyor. Örneğin, mikrobiyal inokülantlarımız, pestisit kullanımını yüzde 20-30 oranında azaltırken üretim maliyetlerini düşürmüştür” dedi.

Büyük tarım işletmelerine talepleri doğrultusunda özel çözümler sunarak toprak ve bitki analizleri yaptıklarını aktaran Gürkan, “Öncelikle hedefimiz, daha çok ihtiyaçlara uygun mikrobiyal inokülantları belirliyor ve uygulama süreçlerini işletmelerle birlikte yönetmek. Bu sayede, mikrobiyal biyoteknoloji, üretim süreçlerine sorunsuz bir şekilde entegre oluyor ve verimlilik artışı sağlanmış oluyor”.

Gürkan, Mikrobiyal inokülant konusunda da önceliğimiz doğal süreçlerin desteklenmesi, dedi.  Söz konusu bu metodun kimyasal girdilere olan ihtiyacı azalttığını vurgulayan Gürkan, “Mikrobiyal inokülant, bitkilerin besin alımını artırarak stres dayanıklılığını güçlendiriyor ve aynı zamanda doğal süreç konusunda da dengelenme sağlıyor.  Bu özellikler, daha az kaynak kullanarak daha yüksek verim elde edilmesini mümkün kılıyor. Örneğin, Kırklareli Çakıllı bölgesinde yer alan tarım işletmesinde yapılan bir çalışmada, mikrobiyal inokülantlar sayesinde maliyetler yüzde 40 oranında azalırken ürün verimi yüzde 30 oranında artmış oluyor” şeklinde ifade etti. Burak Gürkan, Mikrobiyal izolatların firmamıza ait olması dışa bağımlılığı azaltması ve düşük maliyetle ürün üretebilmemizde önemli bir nokta olduğunun da altını çizdi.

Microfert Biyoteknoloji, önümüzdeki 5 yıl içinde biyoteknolojik çözümlerini daha geniş kitlelere ulaştırmayı ve küresel pazarda etkin bir oyuncu olmayı hedefliyor. Gürkan, şirketin sürdürülebilir tarım ve çevre çözümleri geliştirme misyonuyla büyümeyi planladığını belirtti. Ayrıca, iklim değişikliğiyle mücadele için mikrobiyal çözümler geliştirmeye devam edeceğiz, dedi.  Gürkan, “Gelecek vizyonumuz, doğanın gücünü kullanarak daha sağlıklı ve yaşanabilir bir dünya inşa etmek. Uluslararası pazarlara açılarak, biyoteknolojik çözümlerimizi daha geniş kitlelere ulaştırmayı hedefliyoruz” açıklamalarına yer verdi.

Kaynak: Sanayi Gazetesi