İsrail’in kuruluşuna karşı çıkmıştı! Türk savunma sanayisinin öncüsü Nuri Killigil’in fabrikası neler üretiyordu?

Türk savunma sanayiinin öncüsü ve ilk özel üreticilerinden olan Nuri Killigil fabrikasında hangi silahları üretti. İşte detaylar…

Türk sanayisi her ne kadar devlet eliyle geliştirilmeye çalışılsa da özel sektörde bulunan ‘kahraman’ isimlerin katkısı da bu gelişimde oldukça önemli rol oynadı. Nuri Killigil, Şakir Zümre ve Nuri Demirağ’ın ilkleri yeni bir çağ başlatarak Türkiye’nin bağımsız bir ülke olması adına çaba gösterdi. Bu çabalar neticesinde alınan sonuçlar ülkenin geleceğini teminat altına aldı. Aynı zamanda bundan sonraki süreçte üretim gerçekleştirecek üreticilere ışık tuttu.

Ülkesi için uzun yıllar cephelerde savaşan Nuri Killigil, askerlik tecrübelerini ve mekanik alanındaki bilgilerini Türkiye’nin güçlü bir savunma teknolojisine sahip olması için kullandı. İlk adımı, 1933 yılında İstanbul Zeytinburnu’nda kurduğu fabrikayla attı. Bu adım, Türk savunma sanayiinin temelleri için çok önemli bir girişimdi. Fabrikada tabanca, tüfek, el bombası, uçak bombası, mermi ve top mühimmatı üreten Nuri Killigil, üretimi artırmak için Sütlüce’ye fabrika açtı. Burada Filistin, Mısır, Suriye ve Pakistan’a silah ihracatı yapıldı. Dünya silah lobisinin hamleleriyle Killigil’in silah üretimi engellenmek istendi. Hatta bu çabalar, fabrikanın kapanma aşamasına gelmesine neden oldu. İsrail’in kuruluşu ve sonrasında, Filistin ve bölgedeki diğer Arap ülkelerine silah satması, Nuri Paşa’nın üzerindeki baskıların ve engellerin artmasına yol açtı. 2 Mart 1949’da sahibi olduğu fabrikada sabotaj olduğu düşünülen büyük bir patlama meydana geldi ve aralarında Nuri Killigil’in de bulunduğu 28 kişi bu patlamada hayatını kaybetti. Nuri Killigil’in cesedi bulunamadı ve boş tabutla defnedildi. Kabri Edirnekapı Şehitliği mezarında bulunmaktadır.

12 bin askerden oluşan Kafkas İslam Ordusu, Azerbaycan harekatı kapsamında güzergahındaki Göyçay, Salyan, Ağsu ve Kürdemir’i de Bolşevik birlikleri ve Ermeni çetelerinden temizledi, 15 Eylül 1918’de ise Bakü’yü kurtardı. Kafkas İslam Ordusu, Bakü’nün kurtuluşu için 1130 şehit verdi. “Bakü Fatihi” diye anılan Nuri Paşa, Azerbaycan’da gittiği her yerde saygı ve hürmetle karşılandı. Azerbaycanlılar, kurtarıcıları olan ordunun kumandanını evlerinde misafir etmek için birbiriyle yarıştı. Bakü’de büyük coşkuyla karşılanan Nuri Paşa, Tezepir Camisi’nde minbere çıkarak halka hitap etti. Söz konusu minber, bugün hala “Nuri Paşa minberi” diye anılıyor ve camide korunuyor. Paşa’nın Gence’de konakladığı ev de müze olarak ziyarete açık. Mondros Mütarekesi imzalandıktan sonra Kafkas İslam Ordusu, Bakü’yü terk etmek zorunda kalırken Nuri Paşa, İngilizler tarafından Batum’da tutuklandı. Nuri Paşa, 8 Ağustos 1919’da yargılanmak üzere götürülürken Kafkasyalıların yardımıyla hapisten kaçmayı başardı.

Ülkesi için uzun yıllar cephelerde savaşan Killigil, askerlik tecrübelerini ve mekanik alanındaki bilgilerini Türkiye’nin güçlü bir savunma tekbolojisine sahip olması için kullandı. Batı dünyasının tepki ve dikkatini çekeceği ilk adımı, 1933 yılında İstanbul Zeytinburnu’nda kurduğu fabrikayla attı. Bu adım, Türk savunma sanayiinin temelleri için çok önemli bir girişimdi. Fabrikada tabanca, tüfek, el bombası, uçak bombası, mermi ve top mühimmatı üreten Nuri Killigil, üretimi artırmak için Sütlüce’ye fabrika açtı. Burada Filistin, Mısır, Suriye ve Pakistan’a silah ihracatı yapıldı. Dünya silah lobisinin hamleleriyle Killigil’in silah üretimi engellenmek istendi. Hatta bu çabalar, fabrikanın kapanma aşamasına gelmesine neden oldu. İsrail’in kuruluşu ve sonrasında, Filistin ve bölgedeki diğer Arap ülkelerine silah satması, Nuri Paşa’nın üzerindeki baskıların ve engellerin artmasına yol açtı.

Nuri Killigil tarafından sınırlı sayıda üretilmiş 9 mm çapında, yarı otomatik bir tabancadır. Saklanmış bir örneği İstanbul Harbiye Askeri Müzesi’nde sergilenmektedir. Tabanca, Nuri Killigil’in mirasçıları tarafından müzeye bağışlanmış ve özel kutusunda ilk günkü gibi saklanmaktadır. Yedek şarjörü ve mermileri ile bir arada görülebilir.

2 Mart 1949’da İstanbul’un birçok yerinde hissedilen bir patlama yaşandı. Patlama, Nuri Killigil’in Sütlüce’deki fabrikasındaydı. Nuri Paşa, sahibi olduğu fabrikadaki faciada 28 çalışanı ile birlikte hayatını kaybetti. Yapılan tüm aramalara rağmen Nuri Paşa’nın naaşı bulunamadı. Killigil’in cenaze namazı, Edirnekapı Şehitliği’nde bulunan mezarında ölümünden tam 67 yıl sonra kılındı. Müttefik ülkelere silah ihracatı yapan Killigil’in dış güçler tarafından sabotaja uğrayıp uğramadığıysa hala konuşuluyor.

Kaynak: Sanayi Gazetesi