Türk Tekstil Sektöründe İpler Gerildi: Küresel talebin daralması, ekonomideki dalgalanmalar ve ülke olarak yaşanan asrın felaketi tekstil sektörünü de durma noktasına getirdi. Sanayi Gazetesi’ne konuşan sektör temsilcileri, tekstil sektörünün toparlanabilmesi için yetkililerin bir an önce önlem alması gerektiğini vurguladı.
Türkiye’nin en çok istihdam yaratan sektörlerinden bir tanesi de Türk Tekstil Sanayisi. Ülke olarak içerisinden geçtiğimiz ekonomik buhran tekstildeki iplerin gerilerek kopma noktasına gelmesine sebep oldu. Sektör temsilcileri ve işverenler tekstil sanayisinde yaşanan dalgalanmaların iş gücü, hammadde, ürün tedariki konusunda ivme kaybettiğini ve Türkiye’yi ihracatçı konumdan ithal konuma getirerek uluslararası pazardaki rekabetçi gücünü yitirmeye başladığına dikkat çekti. Sanayi bölgelerindeki işverenler depremin ardından yaralarını sarmaya çalışırken bir de kendi çabalarıyla fabrikalarını kurtarmaya çalışıyorlar.
İstihdamda Ciddi Kayıp Var
Moda ve Hazır Giyim Federasyonu Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Öztürk, “Sektördeki maliyet artışı çok yüksek, yurt dışı müşterilerini bırakın yerli zincirler bile üretim için Uzak Doğu ülkelerini tercih etmeye başladı” derken, EGSD Yönetim Kurulu Başkanı Hayati Ertuğrul ise “Güçlü destekler bulamazsak hem ihracat hem istihdam kaybı kapıda” diye konuştu. Tekstil ve hazır giyim sektörünün 2018’den bu yana Türkiye ekonomisinde gelişmeler, stabil olmayan belirsizliklerden dolayı kan kaybettiğine de dikkat çeken Öztürk, “Pandemi, 2023 yılında yaşadığımız deprem felaketleri, ardından seçim ekonomisi ve sonrasında yaşadığımız ciddi enflasyon, sektörümüzü çok ciddi etkiledi” ifadelerine yer verdi.
Nitelikli İş Gücü Kaybı Yaşıyoruz
Tekstil sanayisinin yüzde 70’ini oluşturan Kahramanmaraş’ta yaşanan deprem felaketi ile birçok fabrika zarar görmüştü. Birçok çalışanın depremin ardından bölgeyi terk etmesi de depremden sonraki toparlanma sürecinde olası iş gücü kaybını beraberinde getirdi. Kahramanmaraş’ın ilk ve tek holdingi konumunda Olduğunu aktaran Kipaş Holding yetkilisi, “Sanayimiz depremde ağır yara aldı. Neredeyse tüm işletmelerimiz büyük zarar gördü ve ne yazık ki birçok çalışanımızı da kaybettik. Şu an kapasitelerimiz ne yazık ki ister istemez düştü ve düşmeye de devam ediyor. Şartlar bu şekilde devam ederse kapasitelerimiz daha da düşecek. Genel olarak bu süreçte yaklaşık 60 bin kişi işten çıktı. Üretim kaybımız ile paralel olarak istihdamımız sürekli düşüyor” açıklamalarında bulundu.
Gaziantep Sanayi Odası Başkanı Adnan Ünverdi ise depremin ardından hala toparlanma sürecinde olduklarını vurgulayarak, “Gaziantep Bölgesi olarak deprem en çokta insanların daha güvenli bir yerlere göç etmesine neden oldu. Bu durumda bizlere sektörde çalışan nitelikli insanlarımızı kaybettirdi. Kalanlarla burada devam etmeye çalışıyoruz. Depremin etkisi Gaziantep’te 14 bin konutun yıkılmasına neden oldu. Fabrika anlamında çok kayıp yaşamadık fakat içerisinde bulunan makinelerin terazisinin bozulması, elektronik beyinlerinin yanması gibi sorunlarla karşılaştık, bunları da kendi çabalarımızla çözüme ulaştırdık” dedi.
Kur Enflasyon Kadar Artmalı
Türkiye geneline baktığımızda tekstil sektörünün üretim kapasitesinin ortalama yüzde 50-60 civarında bölgesine göre ise yüzde 30’lara düştüğünü aktaran Kipaş yetkilisi, “Maalesef bu koşullarda kapanan birçok firma oldu. Tekstil sektöründe gerçekten kırmızı alarm çalıyor desek yanlış olmaz. 2022’de çalışmaya başlayan Kipaş Tekstil’e bağlı iplik tesisimiz kapalı durumda. Tekstil alanında çok ciddi yatırımlar yapıldı fakat bugüne baktığımızda çoğu âtıl durumda. Niye biz Özbekistan ipliğini getirip Özbek firmaların çalışmasını sağlayıp kendi fabrikalarımızı durur vaziyete getiriyoruz?” dedi. Aynı zamanda talep sıkıntısına da değinerek, “Sektörde talep olmamasından dolayı büyük bir sıkıntılarımız var. Piyasada dengesizlik oldu. Şu an sektörlerimiz öyle bir duruma düştü ki, istesek de iç ve dış piyasadan talep alamıyoruz. Üretim maliyetleri belli iken, enerji desteğine ihtiyaç duyarken aksine zam ile karşılaşıyoruz. Kurun en az enflasyon kadar artmasını bekliyoruz” ifadelerine yer verdi.
İthalata Vergi Getirilmesi Şart
Ekonomik olarak en çok zorlanan bölgelerin başında deprem bölgeleri geliyor. Sanayi anlamında depremden sonra toparlanma sürecinde olan tekstil sektör temsilcileri bir de uluslararası pazardaki rekabet ile savaşmak zorunda kaldı. Kipaş Holding yetkilisi, sektörün ölmesine izin vermemeliyiz ifadeleri ile “Çin menşeili ürünler piyasamızı tamamen ele geçirmiş durumda. İhtiyacın yüzde 50’si Türk malı, yüzde 50’si ithalat olsun deseler ona razı olacak durumdayız. Sektörlerimizin ölmesine izin vermemeliyiz. İthalata yüzde 40-50 vergi gelmesi lazım. Bangladeş, Pakistan Hindistan, Vietnam’dan ucuz ithalat yapılıyor. Konfeksiyonu, ipliği, kumaşı oradan getiriyorlar. En azından konfeksiyona vergi koysunlar” açıklamalarında bulundu.
Tekstil ve hazır giyim sektörlerine destek verilmediği takdirde Türkiye’nin en önemli iki sektörünün geri döndürülmesi çok zor bir girdabın içine gireceğine dikkat çeken Ege Giyim Sanayicileri Derneği (EGSD) Yönetim Kurulu Başkanı Hayati Ertuğrul, “‘Rakip ülkelere göre Türkiye’nin üretim maliyetleri yüzde 50 arttı. Rekabet gücümüzü kaybettik. 150 bin istihdam kaybımızın önümüzdeki süreçte daha da artmaması için firmaların özellikle düşük faizli ve uzun vadeli kredilere ulaşması gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Miktarsal Bazda Çöküş Yaşanıyor
Yurt dışından iplik ithal etmeye başlayan firmaların ekonomik anlamda iyice zorlanmaya başladığına vurgu yapan GSO Başkanı Ünverdi ise “Depremden sonra firmaların kalkınması yeniden işler hale gelmesi lazım. Hammaddeyi kendisi üretemeyecek durumda olan firmalar dışarıdan iplik ithal etmeye başladı ne yazık ki. İpliği, kumaşı çok yüksek fiyattan almak zorunda kalan firmaların uluslararası pazardaki rekabet gücü de bu durumdan olumsuz etkilendi. Pandemi ve depremden önceki ithalat ve ihracata baktığımızda şu an ihracatımızda miktarsal bazda bir düşüş görülüyor. Ticaret Bakanımız ile bu konuda görüşmeler yapıldı fakat henüz bir çalışma başlatılmadı” dedi.
Maliyet Yüksek, Kapasite Düşük
Firmalara da bir çağrı yapan Ertuğrul, “Maliyet avantajını kaybettiysek kalite farkıyla ve katma değerli üretimle kaybettiğimiz pazarları geri kazanabiliriz. Bunun için katma değerli üretim gerekli. Uzun vadeli ve düşük faizli krediler elde edilebilirse bu kredilerin katma değerli üretim için kullanılması halinde bu derin krizden sektörümüz büyüyerek çıkabilir” dedi.
Türkiye’de üretimi yeterli olan ürünlerin ithalatının bir şekilde önüne geçilmesinin önemine değinen Kipaş Holding yetkilisi, “Dış ticaret açığımız var, kapasiteleri yeteri kadar kullanamıyoruz, maliyetlerimiz yüksek. DİR izin belgesi verilmemesi ve ithalata ek vergiler konulmasını istiyoruz. Türkiye’deki en düşük koruma vergisi yüzde 5-8 arasında pamuk ipliğinde uygulanıyor. En az yüzde 15-20 seviyesinde olmalı. İthalatın yüzde 50’den fazlası DİR kapsamında geliyor. Bizde yeterli kapasite var zaten. Pamuk ipliği ithalatında kısmi bir düşüş var ama pazar da yüzde 40 daralmış. Bugün bir iplik tesisi 30-40 milyon dolara kuruluyor. Ciddi tesisler. Yarın, bir gün bu fabrikalar kapandığında yurt içinde üretici bulamayacaklar. Maske döneminde bunu yaşadık. İplik konusu için perakendeci bile görüş veriyor. İplik sektörünün müşterisi dokumacıdır. Henüz bu konuda bakanlık düzeyinde de bir adım atılmadı. Önlemlerin acil olarak alınmasını talep ediyoruz” açıklamalarında bulundu.
Acil Devlet Desteği Lazım
Akdeniz Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (AHKİB) Yönetim Kurulu Başkanı Gürkan Tekin, döviz kuru ve maliyet baskısı nedeniyle Türk hazır giyim ve konfeksiyon sektörünün ihracat pazarlarında ciddi kayıplar yaşadığını ifade ederek, “İhracata yönelik devlet yardımları kapsamında bir an önce destek bekliyoruz” dedi. Tekin, enerji ve işçilik maliyetlerindeki artışlara da değinerek, “İplik, kumaş ve aksesuar fiyatlarının da sürekli yükselmesinden dolayı Türk hazır giyim firmalarının ihracat pazarlarındaki rekabetçiliği gittikçe zayıflamaya devam ediyor. Dünya pazarlarında resesyondan kaynaklı daralma yaşanırken azalan siparişleri de fiyat rekabetinden dolayı Uzak Doğu başta olmak üzere yakın coğrafyamızdaki rakip ülkelere kaptırıyoruz. Kazanımlarımızı koruyabilmemiz için bu geçiş döneminde devlet destekleri bizim için hayati önem taşıyor” ifadelerine yer verdi.