BRICS bloğuna son olarak İran, Mısır, Etiyopya, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan katıldı. Türkiye, Azerbaycan ve Malezya resmi olarak üyelik başvurusunda bulundu. Ancak Alman BILD gazetesine göre başvuru Hindistan tarafından engellendi. Uzmanlar, BRICS’te yakın zamanda genişleme olmayacağını belirtiyor. Bunun nedeni olarak da genişleme dalgasına karşı olan birçok ülke olması gösteriliyor.
Konuyla İlgili Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Nadir Küpeli Sanayi Gazetesi’ne özel açıklamalarda bulundu.
Eskişehir OSB Yönetim Kurulu Başkanı Nadir Küpeli, Türkiye’nin BRICS içinde yer almasının uzun vadede ülkenin çıkarına ve yararına olduğunu belirtirken, BRICS’in içindeki farklı bakış açıları ve çıkar çatışmaları, Türkiye için riskler de oluşturabileceğini de aktardı.

NASIL OLUŞTU?
2001 yılında yatırım bankası Goldman Sachs’ta çalışan Jim O’Neill isimli bir ekonomist, birliğe ismini veren ‘BRIC’ kısaltmasını, Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin’in İngilizcelerinin baş harflerinden üretti. Bunlar o dönemde, yüzölçümü olarak büyük, orta gelir düzeyinde olan ama hızlı büyüyen ekonomilerdi. O’Neill bu ülkelerin 2050’ye kadar dünyanın en büyük ekonomileri arasında olacağını öngördü. 2006 yılında dört ülke bir araya gelmeye karar verdi ve BRICS’i oluşturdu. 2010 yılında Güney Afrika’nın katılımıyla BRICS halini aldı.
BRICS NEDEN ÖNEMLİ?
BRICS ülkeleri arasında Çin ve Rusya gibi büyük dünya güçleri, ya da Brezilya ve Güney Afrika gibi kendi kıtalarındaki büyük güçler var. Genişleyen grubun bünyesindeki ülkelerin toplam nüfusu 3,5 milyar. Bir başka deyişle dünya nüfusunun yüzde 45’ini kapsıyor. BRICS ülkelerinin ekonomilerinin toplam büyüklüğü 28,5 trilyon dolar buluyor. Bu da, dünya ekonomisinin yaklaşık yüzde 28’ine tekabül ediyor. BRICS ülkeleri aynı zamanda dünyada ham petrolün yüzde 44’ünü üretiyor. BRICS grubu, kalkınmakta olan ülkelerin “daha büyük bir ağırlığa ve temsile” sahip olması çağrısı yapıyor. Grup bünyesindeki ülkeler 2014’te, kalkınma projelerine destek vermek için Yeni Kalkınma Bankası’nı kurdu. BRICS ülkeleri 2022 sonu itibarıyla kalkınmakta olan ülkelere yeni yol, köprü, demir yolu ve su tedariki projeleri için 32 milyar dolar kredi verdi. İrlanda’nın başkenti Dublin’deki Trinity College’dan kalkınma coğrafyası uzmanı Prof Padraig Carmody, bunun özellikle Çin’in BRICS için biçtiği rol olduğunu söylüyor. Carmody, “Çin, BRICS üzerinden gücünü ve nüfuzunu büyütmeye çalışıyor. Özellikle Afrika’da. Küresel Güney’in başlıca sesi olmak istiyorlar” diyor. BRICS’teki bir diğer büyük güç Rusya’nın ise grubu başka bir amaçla kullandığını savunanlar var. Londra merkezli düşünce kuruluşu Chatham House’dan Creon Butler, “Rusya, grubu Batı’ya karşı savaşının parçası olarak görüyor.

Türkiye’nin BRICS üyeliği başvurusu hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce bu Türkiye için ekonomik ve ticari açıdan ne tür fırsatlar yaratabilir?
Türkiye’nin BRICS’e katılımı konusunda resmi başvurusunu yaptığı yönünde kamuoyuna bazı açıklamalar oldu. BRICS’in genişleyen etkisi ve özellikle gelişen piyasalara yönelik stratejik önemi, Türkiye için büyük fırsatlar sunabilir. Özellikle, Türkiye’nin sanayi ve ticaret alanlarında yeni pazarlar ve işbirlikleri kazanma potansiyeli, BRICS üyeliği ile daha da artabilir. Ayrıca, BRICS ülkeleriyle artan ekonomik bağlar, Türkiye’nin uluslararası ticaretini çeşitlendirmesi ve küresel ekonomik arenada daha güçlü bir konum elde etmesi açısından önemli bir adım olacaktır.

Şunu görmemiz gerekiyor, dünya ekonomisinde yeni bir güç dengesinde kayma ve yer değişimi meydana geliyor. Türkiye’nin doğusundaki ve güneyinde yer alan bazı ülkeler her geçen gün güçleniyor, ekonomik eksen batıdan doğuya doğru bir kayış içinde. Bugün Okyanuslarda her gün taşınan 33 milyon ton yükün %65’i Asya limanlarında elleçleniyor. Başta Çin olmak üzere Asya güçlerinin ekonomik yükselişi, devrimsel bir değişim meydana getiriyor. BRICS’in ülkelerinin hacmine bakacak olursak. Bugün için BRICS+ içinde bulunan 9 ülke Dünya nüfusunun %45’inin, küresel ekonominin satın alma gücü paritesinde %36’sının, dünya ihracatının %25’inin ham petrol üretiminin %44’ünün sahibi durumunda. Son genişleme ile Hürmüz Boğazı ve Süveyş Kanalı gibi iki kritik su yolunun kontrolünü sağlayan devletler olan (İran, BAE ve Mısır) BRICS+’de yerini almış durumda.
Bunun yanında BRICS’in G7 Ülkelerinden Daha Hızlı Büyümekte olduğu görülüyor. G7 ülkelerinin toplam GSYİH’si BRICS ülkelerinden yaklaşık 15 trilyon dolar fazla olmasına rağmen, yüksek büyüme oranları ve daha fazla üye ekleme potansiyeliyle BRICS’in önümüzdeki 20 yıl içinde ekonomik büyüklük bakımından G7’yi geçmesi muhtemel görünmekte. Bunun yanında son yıllardaki veriler incelendiğinde bloklar içinde yer alan ülkeler arasındaki ticarette hızlı bir artış görülürken, rakip bloklar arasında ticarette azalma eğilimi görülmektedir.
Bu sonuçlar açısından baktığımızda, Türkiye’nin BRICS içinde yer almasının uzun vadede ülkemizin çıkarına ve yararına olduğunu görmekteyiz. BRICS üye ülkeler arasında ticaretin artırılması, ulusal paralar üzerinden ticaret yapılması ve yeni ekonomik fırsatlar yaratılması açısından önemli bir platform olacaktır. Türkiye, BRICS üyeleriyle olan ticari ilişkilerini geliştirerek pozitif yönde ekonomik kazanç sağlayacaktır. Ayrıca Türkiye’nin BRICS’a katılması, çok kutuplu dünya düzenine katkı sağlayarak, Türkiye’nin uluslararası arenada daha etkin bir rol oynamasına imkân verecektir. Diğer yandan BRICS, enerji ve altyapı projeleri konusunda önemli iş birliği fırsatları sunmaktadır. Türkiye, bu projelerden faydalanarak enerji güvenliğini artırabilir ve altyapı yatırımlarını çeşitlendirebilir.
Ancak, BRICS’in içindeki farklı bakış açıları ve çıkar çatışmaları, Türkiye için riskler de oluşturabilir. Halihazırda Rusya ile Batı arasında denge politikası yürütmekte zorlanan Türkiye için, bu mücadelenin en azından Rusya için kurumsal mekanizması olan BRICS’e katılım daha büyük sorunlar teşkil edebilir. Bu açıdan aceleci davranmadan, bu yapının olgunlaşmasının beklenmesi ve sonrasında eyleme geçilmesi daha doğru olacaktır.
Sonuç olarak bu tür büyük yapıların bir üyesi olmanın her zaman artı getirileri veya bazı yükümlülükleri olacaktır. Bunlar iyi ölçülüp sonuçlar iyi hesaplandıysa Türkiye’nin BRICS üyesi olmasında her zaman fayda vardır.

BRICS ülkeleriyle mevcut ticaret hacmimizi göz önünde bulundurursak, Türkiye’nin bu oluşuma katılmasıyla ticaretin nasıl etkileneceğini öngörüyorsunuz?
Mevcut ticaret hacmimize baktığımızda, BRICS ülkeleri ile ticaretimiz, toplam ticaretimizdeki payı itibarıyla henüz potansiyelinin altında seyrediyor. Ancak, Türkiye’nin BRICS’e katılımı, bu durumu kökten değiştirebilir. Ticaret hacminin artmasının yanı sıra, ticaretin yapısı da değişebilir. Örneğin, BRICS ülkelerine ihracatımızda yüksek katma değerli ürünlerin payı artabilir.
Türkiye’nin özellikle savunma sanayi, havacılık, otomotiv, makine ve beyaz eşya gibi sektörlerdeki ihracat potansiyeli, bu ülkelerde karşılık bulabilir. Eskişehir’deki firmalarımız, özellikle havacılık ve savunma sanayi alanlarında OECD ülkelerine yoğun ihracat yapmaktadır. BRICS üyeliği ile bu sektörlerdeki tecrübemizi BRICS ülkelerine taşıyarak, ihracat yelpazemizi genişletebiliriz. Bu durum, firmalarımızın dünya çapında daha rekabetçi hale gelmesini sağlayabilir. BRICS’in en önemli ve ekonomik güçü olan Çin’in ülkemizdeki sanayi yatırımları son yıllarda sürekli artmaktadır. Bu üyelik sonucunda başta Çin’den olmak üzere ülkemize yönelik yeni yabancı sermaye yatırımlarında önemli bir artış olacağı da görülecektir.

BRICS üyeliği, Türk iş dünyası ve Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi için hangi yeni iş fırsatlarını getirebilir?
BRICS üyeliği, Türk iş dünyası için birçok yeni kapı aralayacaktır. Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi (EOSB) olarak, bizim firmalarımız için de bu üyelik önemli fırsatlar sunabilir. Eskişehir, Türkiye’nin sanayi ve ticaret merkezlerinden biri olarak, havacılık, savunma sanayi, makine ve otomotiv gibi yüksek katma değerli sektörlerde önemli bir üretim merkezidir. BRICS ülkeleri, özellikle savunma sanayi ve havacılık alanında gelişmiş ülkeler olup, bu sektörlerdeki iş birlikleri, Eskişehirli firmalarımız için büyük fırsatlar yaratabilir.
Özellikle Eskişehir’deki havacılık ve savunma sanayi firmaları, BRICS ülkelerindeki büyük altyapı ve savunma projelerine katılabilir, bu ülkelerle ortak üretim ve teknoloji transferi anlaşmaları yapabilir. Ayrıca, BRICS ülkelerindeki pazarlar, Türk firmalarına yeni ihracat fırsatları sunabilir. Bu ülkelerdeki tüketici tabanının genişlemesi, özellikle makine ve beyaz eşya sektörlerinde yeni pazarlar yaratabilir. Bunun yanı sıra, enerji sektöründe de BRICS ülkeleri ile yapılacak iş birlikleri, Eskişehirli firmalarımızın enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji alanlarında yeni projelere imza atmasına imkân sağlayabilir.
Şunu da gözden kaçırmamak gerekiyor. Beyaz eşya sektöründe dünyanın en büyük üreticisi Haier, Çin merkezli bir firma ve Türkiye’de yatırım noktası olarak Eskişehir OSB’yi seçti. Burada firmanın çok büyük beyaz eşya üretim tesisleri bulunuyor ve burada üretilen ürünlerin çok büyük bir bölümü Avrupa ülkelerine ihraç ediliyor. Bugünlerde yine Eskişehir OSB’de yatırım yapmayı düşünen önemli Çin’li firmalarla görüşmelerimiz devam ediyor. Çin’in büyük sanayi kuruluşları gelişmiş sanayi altyapısı nedeniyle Türkiye’yi çok önemli bir üretim üssü olarak görüyorlar. Bu nedenle yüksek katma değerli yatırımlarında ülkemize büyük önem veriyorlar. Bu ilgiyi pekiştirmemiz ve sürekli canlı tutarak daha fazla Çin merkezli sanayi yatırımlarını ülkemize kazandırmamız gerekiyor.

Türkiye’nin BRICS’e katılımı, gelişmekte olan piyasalardaki yerini güçlendirebilir mi? Bu üyelik Eskişehir Organize Sanayi Bölgesindeki firmalar için uluslararası arenada rekabet avantajı sağlayabilir mi?
Türkiye’nin BRICS’e katılımı, ülkemizin gelişmekte olan piyasalardaki etkisini önemli ölçüde artırabilir. Bu katılım, Türkiye’nin gelişmekte olan ülkeler arasındaki pozisyonunu güçlendirecek ve Türkiye’yi bu ülkelerle daha yakın ekonomik ilişkiler kurmaya yönlendirecektir. Eskişehir Organize Sanayi Bölgesindeki firmalar açısından bakıldığında, bu üyelik, uluslararası arenada rekabet avantajı elde etmeleri için eşsiz bir fırsat sunacaktır.
Özellikle havacılık, savunma, beyaz eşya, otomotiv yan sanayi, raylı sistemler, metal ve makine sektörü, plastik ile gıda sanayi ve madencilik sektörlerinde faaliyet gösteren birçok orta ve büyük ölçekli işletmeye ev sahipliği yapıyoruz. Bu alanlardaki bilgi birikimimiz ve üretim kapasitemiz, BRICS ülkelerinde büyük ilgi görmekte.
Örneğin, Türkiye’nin savunma sanayi ihracatında önemli bir paya sahip olan firmalarımız, BRICS ülkelerinde büyük ölçekli savunma projelerine katılabilir ve bu ülkelerle teknoloji paylaşımı konusunda işbirlikleri geliştirebilir. Ayrıca, Eskişehirli firmalar, BRICS ülkelerinde yerel üretim tesisleri kurarak, bu pazarlarda kalıcı ve güçlü bir varlık gösterebilirler. Bu da uluslararası rekabet güçlerini artıracak ve uzun vadeli büyüme için yeni fırsatlar yaratacaktır.

Türkiye’nin BRICS üyeliğinin, Eskişehir özelinde sanayi ve ticaret sektörlerine olan etkileri nasıl olabilir? Üyelerinizin bu süreçten nasıl yararlanabileceğini düşünüyorsunuz?
BRICS üyeliği, Eskişehir’deki sanayi ve ticaret sektörleri için önemli fırsatlar doğurabilir. Eskişehir, Türkiye’nin önemli sanayi merkezlerinden biri olarak, özellikle yüksek teknolojiye dayalı üretim yapan firmalara ev sahipliği yapmaktadır. BRICS ülkeleri ile geliştirilecek yeni ticaret ve iş birliği anlaşmaları, Eskişehirli firmalarımızın bu büyük pazarlara açılmasını sağlayabilir.
Özellikle, Eskişehir’deki havacılık, savunma sanayi ve makine imalat sektörleri, BRICS ülkelerinde büyük bir pazar potansiyeline sahiptir. Bu ülkelerdeki büyük altyapı ve savunma projelerinde yer almak, Eskişehirli firmalarımızın uluslararası arenada daha fazla tanınmasını ve prestij kazanmasını sağlayacaktır. Ayrıca, enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji konularında BRICS ülkeleri ile yapılacak iş birlikleri, Eskişehir’deki sanayi firmalarımıza yeni iş fırsatları sunacağına iananıyoruz. BRICS’in ekonomik gücünü olan Çin’e Eskişehir’den 2005 yılında ihracatımız 444 bin dolar iken, 2023 yılında 3,1 milyon dolara yükselmiştir. Aynı dönemde Eskişehir’in Çin’den ithalatı ise 19 milyon dolardan 146 milyon dolara çıkmıştır. Benzer durum Türkiye-Çin arasındaki dış ticaret rakamlarında da görülmektedir. 2005 yılında Çin’e ülke olarak ihracatımız 549 milyon dolar iken 2023 yılında 3 milyar dolara ulaşmıştır. Ancak ithalatımız ise aynı dönemde 6,8 milyar dolardan 43 milyar dolara kadar yükselmiştir. Giderek artan bu açığın azaltılması amacıyla BRICS üyeliğinin zaman içinde ülkemize pozitif katkı sağlayacağına inanıyorum.
Türkiye’nin BRICS’e üyelik başvurusu G-7 ve G-20’ye karşı nasıl alternatif olabilir?
BRICS üyeliği, Türkiye’nin G-7 ve G-20 ülkelerine karşı alternatif bir ekonomik ve politik işbirliği stratejisi geliştirmesine imkan tanıyabilir. G-7 ve G-20 gibi platformlar, dünya ekonomisinin büyük bir kısmını temsil etse de, BRICS ülkeleri dünya nüfusunun önemli bir bölümünü barındırıyor ve hızla büyüyen ekonomilere sahip. Bu nedenle, Türkiye’nin BRICS’e katılımı, dünya ekonomisinin farklı dinamikleriyle daha derin ilişkiler kurmamıza olanak sağlayabilir.
Bu üyelik, Türkiye’nin farklı ekonomik bloklarla daha dengeli bir işbirliği geliştirmesine katkı sağlayabilir. Örneğin, BRICS ülkeleriyle olan işbirlikleri, Türkiye’nin enerji, teknoloji, altyapı ve tarım gibi stratejik sektörlerdeki bağımlılığını azaltabilir ve ülkemizin ekonomik dayanıklılığını artırabilir. Ayrıca, BRICS ülkeleri ile geliştirilecek yeni ticaret anlaşmaları, Türkiye’nin dış ticaret açığını kapatma yönünde alternatif bir yol olabilir.
BRICS’e üyelik gerçekleşirse Türkiye beklediği ekonomik ve ticari katkıyı alabileceğini düşünüyor musunuz?
Türkiye, BRICS’e üyelik sürecinden beklediği ekonomik ve ticari katkıyı alabilecek potansiyele sahiptir. Ancak, bu süreçte Türkiye’nin yapması gereken stratejik adımlar var. BRICS ülkeleri, Türkiye için büyük pazarlar sunarken, aynı zamanda bu pazarlara uyum sağlamak ve rekabet edebilmek için de doğru stratejiler geliştirilmesi gerekiyor. Türkiye, BRICS’e uyum sağlamak ve bu ülkelerle ticaret hacmini artırmak için üretim kapasitesini ve ihracat kalitesini yükseltmeli, aynı zamanda finansal ve ticari reformlarla bu pazarlara entegre olmalıdır. Bu stratejik adımlar atıldığı takdirde, Türkiye beklediği ekonomik ve ticari katkıyı alabilir. Ancak, Türkiye’nin bu süreçte, BRICS ülkelerinin dinamiklerini iyi analiz ederek ve stratejik riskleri minimize ederek başarılı olma ihtimali artacaktır.
Kaynak: Sanayi Gazetesi