Türkiye- İsrail İş Birliği Devam Ediyor Mu?: Her ne kadar iki ülkenin siyasi anlaşmazlıkları devam etse de savunma sanayi alanında ticaret devam ediyor.
Türkiye ve İsrail arasındaki savunma sanayi iş birliği köklü geçmişe sahiptir. İki ülke arasında olan stratejik ve güvenlik anlaşmaları savunma sanayisinde de aktif rol oynamasına sebep olmuştur. Nitekim 1994’te dönemin başbakanı Tansu Çiller’in İsrail ziyaretiyle gerçekleşmiş, Çiller bu ziyaretinde, Türk uçaklarının İsrail Havacılık Endüstrisi tarafından modernize edilmesi yolunu açan anlaşmaları imzalamakla kalmamış, aynı zamanda İsrail’e istihbarat alanında ve terörizme karşı iş birliği önermiştir. 1990’ların ilk yarısında uluslararası yapıda ve Ortadoğu’da meydana gelen değişikliklerle güvenlik kaygıları belirgin biçimde artan Türkiye, İsrail’le arasındaki etkileşimi savunma alanındaki imzaladığı anlaşmalarla radikal biçimde artırma yoluna gitmiştir.
Geniş ve Köklü İş Birliği
23 Şubat 1996’da imzalanan ancak kamuoyuna iki ay sonra açıklanan ‘Askerî İş birliği Çerçeve Anlaşması’ ve daha sonra Necmettin Erbakan döneminde Ağustos 1996’da imzalanan ‘Savunma İş birliği’ anlaşmaları ile ilişkiler oldukça pekişmiştir. 28 Ağustos 1996 yılında “Savunma Sanayii İş Birliği Anlaşması” kamuoyunun bazı kesimlerinde tepki ile karşılanmasına rağmen imzalanmıştır. Anlaşma ile beraber taraf ülkelerin savunma sanayilerinin ortak aksiyon alması, savunma sanayilerinde karşılıklı olarak teknoloji transferi, uzman eğitimi ve ortak silah üretimi gibi konularda iş birliği gerçekleştirmesi karara bağlanmıştır.
Stratejik Diyalog
Bilgi alışverişi ve personel değişikliğinin yanı sıra silah alım-satımı, ortak üretim projeleri ve hava sahasının karşılıklı kullanımını da beraberinde getiren savunma alanındaki bu yakınlaşma, daha sonra ülke yetkililerinin düzenli olarak bir araya geldikleri ve iki ülkeyi, kurdukları ‘stratejik diyalog’ platformunda ortak tavır üretmeye kadar götüren bir seyir izlemiştir. İsrail açısından bu ilişki, hem İsrail savunma sanayisi için yeni kaynak hem de Suriye ve İran’a karşı istihbarat ve savunma kabiliyetini artırma anlamına gelirken; Türkiye içinse insan hakları sorunu, Kürt sorunu ve demokratikleşme nedenleriyle ABD ve Avrupa’dan, İsrail-Türkiye askeri iş birliği tarihi, stratejik çıkarlar, teknoloji transferi ve bölgesel güvenlik dinamikleri etrafında gelişen karmaşık bir süreç olarak devam ediyor.
Türk Savunma Sanayisine Destek
Türkiye ve İsrail’in gerginleşen ilişkileri genel anlamda politik düzeyde kalmış yapılan ticaret ve savunma iş birlikleri gerginleşen havadan etkilenmeyerek devam etmiştir. Bu proje ile TSK envanterinde bulunan 54 adet Phantom uçağının modernizasyon ihalesi İsrail’e verilmiştir. Türkiye 54 tane F-4 savaş uçağının modernizasyonu için İsrail’le bir milyar doları aşan anlaşma yapmış, 170 tane M- 60 tankının modernizasyonu anlaşması ise 650 milyon dolara imzalanmıştı. İki ülke arasında Türk Hava Kuvvetleri’nin F-4 ve F-5 savaş uçaklarının modernizasyonu, M60A3 tanklarının modernizasyonu, Taarruz helikopterleri ve modernizasyonu, sadece anlaşmalarla gerçekleştirilen bir kısım önemli projelerin başında gelmektedir. İsrail’in bilinen katkılarından biri de mayına karşı korumalı zırhlı personel taşıyıcı Kirpi aracıdır. Bu işi üstlenen BMC firması, İsrail’in Hatehof firmasının modelini uyguladı. Modelin fikri hakları daha sonra satın alındı. İsrail ile Türkiye arasında dolaylı askeri ilişkiler de yaşandı. Örneğin, Türkiye’nin ABD’den satın aldığı Havadan Erken İhbar ve Kontrol Uçağı (AWACS) Barış Kartalı programında, Türkiye’den çok sayıda alt yüklenici görev alırken, ana yüklenici Boeing bu uçaktaki bazı sistemleri İsrailli firmalara ürettirdi.
İlk İHA’lar İsrail’den
İsrail’den, önce 15 milyon dolara iki İnsansız Hava Aracı (Heron) kiralandı. 2008’de ise Heron ihalesini İsrail’in milli savunma şirketi IMI (İsrail Aerospace Industries) aldı; 10 Heron için Türkiye 183 milyon dolar ödedi. Teslim edilen Heronlar Türkiye’nin, Kuzey Irak’a yaptığı sınır ötesi operasyonda kullanılmaya başlanmış ancak kırıma uğramaları ve teknik sorunlar nedeniyle geri planda kalmaya başlamıştır. Her ne kadar Türkiye kendi imkanları ile Heronlardan üstün İHA üretse ’de aktif olarak operasyonel anlamda kullanmaya devam ediyor. Türk Hava Kuvvetlerinin envanterinde 10 tane gözcü Heron bulunmakta olup aktif olarak kullanılıyor.
Akdeniz’de Ortak Tatbikat
Türkiye, ABD ve İsrail 5 Ocak 1998’de Akdeniz’de “Güvenilir Denizkızı” adlı ortak deniz ve hava tatbikatı gerçekleştirdi. Tatbikatın görünürdeki amacı arama kurtarma çalışmalarının durumunu ortaya koymaktı. Tabi bu tatbikatın gerçek amacı ise ABD ve İsrail’in Türkiye’ye olan desteği ve bu üç ülkenin askeri alanda iş birliğinin kuvvetlendirilmesidir. Bu üç ülke arasındaki “Güvenilir Denizkızı” tatbikatları 2009 yılına kadar tekrarlanacak, ancak 2010 yılında “Mavi Marmara” yardım gemisine İsrail tarafından operasyon düzenlenmesinden itibaren, tatbikatlardan 2010 yılında vazgeçildiği İsrail tarafına iletildi.
İlişkilerde Değişen Güç Dinamiği
2010’da Mavi Marmara saldırısı, ilişkileri kökten sarsarak iş birliğini derinden etkiledi. Bu olay, askeri projelerin durmasına ve diplomatik ilişkilerin gerilmesine neden oldu. İki ülke arasındaki gerilim uzun bir süre devam etti ve iş birliği projeleri durdu. Ancak, 2016’da Türkiye ve İsrail arasında uzlaşma sağlanması, ilişkilerin normalleşmesine ve askeri iş birliğinin canlanmasına olanak tanıdı. Taraflar, ortak çıkarlar doğrultusunda askeri projelerde yeniden bir araya gelmeye başladı. Bu dönemde, insansız hava araçları (İHA’lar) gibi stratejik öneme sahip projelerde iş birliği göze çarpıyor. Son yıllarda, İsrail-Türkiye askeri iş birliği, bölgesel güvenlik dinamiklerini etkileyebilecek potansiyele sahiptir. İki ülke, ortak çıkarları doğrultusunda bölgesel istikrarı artırmak ve tehditlere karşı dayanıklılıklarını güçlendirmek amacıyla projeler üzerinde çalışmaktadır. Ancak Filistin sorunu ile bölgesel siyasi gelişmeler ve uluslararası ilişkilerdeki değişimler, bu iş birliğinin geleceğini belirsiz kılıyor.